Zahir-i şeriata muhalefet edilemez

  • Konbuyu başlatan Tevhid_Nur
  • Başlangıç tarihi
T

Tevhid_Nur

Misafir
ZAHİR-İ ŞERİATA MUHALEFET EDİLEMEZ

1- « sırrıyla, ehl-i velâyet, gaybî olan şeyleri, bil­dirilmezse bilmezler. En büyük bir velî dahi, hasmının hakikî ha­lini bilmedikleri için, haksız olarak mü­bareze etmesini Aşere-i Mübeşşerenin mabeynin­deki mu­harebe gösteriyor. Demek, iki veli, iki ehl-i ha­kikat birbi­rini inkâr etmekle makamlarından sukut et­mezler. Meğer, bütün bütün zâhir-i şeriate muha­lif ve ha­tâsı zahir bir içtihadla hareket edilmiş ola(Kastamonu L. sh: 195)

2- «İnsanda bazı letâif var ki, teklif altına giremez o lâtife hâ­kim olduğu vakit, tekâlif-i şer’iyeye muhale­fe­tiyle mes’ul tutulmaz. Ve madem insanda bazı letâif var ki, teklif altına girmediği gibi, ihtiyar altına da gir­mez, hattâ aklın tedbiri altına da girmez o lâ­tife, kalbi ve aklı dinle­mez. Elbette, o lâtife bir insanda hâkim ol­duğu za­man—fakat o zamana mahsus olarak—o zat, şeriata mu­halefette velâyet derecesinden sukut etmez, mâzur sayı­lır. Fakat bir şartla ki, hakaik-i şeriata ve kavâid-i imanîye karşı bir in­kâr, bir tezyif, bir istihfaf olmasın. Ahkâmı yapmasa da, ahkâmı hak bilmek gerektir. Yoksa, o hale mağlûp olup—neûzü billâh—o hakaik-i muhkemeye karşı in­kâr ve tek­zibi işmam edecek bir vaziyet, alâ­met-i sukuttur.» (M. sh: 452)

3- «Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm fer­man etmiş: [4]Yani, [5]sırrıyla, kavaid-i Şeriat-ı Garrâ ve desâtir-i Sünnet-i Seniyye tamam ve kemâlini bulduktan sonra, yeni icad­larla o düsturları be­ğenmemek veyahut—hâşâ ve kellâ—nâkıs görmek hissini veren bid’aları icad etmek dalâ­let­tir, ateştir.

Sünnet-i Seniyyenin merâtibi var. Bir kısmı vâ­cip­tir, terk edilmez. O kısım, Şeriat-ı Garrâda tafsilâ­tıyla beyan edilmiş. Onlar muhkemattır, hiçbir ci­hette tebeddül et­mez.» (Lem’alar sh: 53)


[4] Müslim, Cum'a: 43; Ebû Dâvud, Sünnet: 5; Ne­sâî, Î'deyn: 22; İbn-i Mâce, Mukaddime: 6, 7; Dârimî, Mukaddime: 16, 23; Müsned, 3:310, 371, 4: 126, 127.
[5] Mâide Sûre­si, 5:3.
 
Üst