40 hadis ezberlemek, O'na en güzel hediye

nuriye

Well-known member
Edebiyatımızda gül, Sevgili'nin, İnsanlığın İftihar Tablosu'nun remzidir. Rivayet olunur ki, Mi'rac Gecesi, Allah Resûlü'nün (aleyhi ekmelü't-tehâyâ) mübarek terleri yeryüzüne düşmüş ve düştüğü yerde de kırmızı gül bitivermiştir.

Halk arasında böyle bilinmiş ve inanılmıştır. Bu rivayetin aslı varsa, şahsen böyle bir şeyin olabileceğine inanırım; Efendimiz'in terinden değil gül bitmesi, ırmaklar bile fışkırabilir; ama aslı yoksa o türlü şeylere bir keramet elbisesi giydirmemek lazım. Fakat o rivayetin aslı olsa da olmasa da, Mevlid Kandili'nde Müslümanların gül hediye etmelerinin altında "Gül, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) teridir." anlayışı olduğunu zannediyorum. Şahsen, bu şekilde gül dağıtılmasına bütün bütün karşı değilim ama meseleyi "zeytin dalına karşı gül" şeklinde ele alarak bir reaksiyon haline getirmeyi de uygun bulmuyorum.
Kanaat-i acizanemce, meseleler reaksiyona bağlanmamalı, başka ve yeni şeyler bulunmalı. Asıl itibarıyla taze ve diri olan meseleleri üslupsuzluğa kurban vermemek için alternatif espriler ortaya koymak gerekir. Mesela; Efendimiz'e arz edebileceğimiz en güzel hediyeler, aynı zamanda bizim için de şefaat vesilesi olan salât ü selamlardır ya da O'nun mübarek sözlerini öğrenip başkalarına da öğretmektir. Bir yerde arkadaşlarımızın yaptığı gibi, "cevâmi'ül-kelim"den kırk kadar hadis-i şerif seçilip kitapçık halinde veya küçük kartlara yazılmış olarak hediye edilebilir. Bu sene şu hadisleri seçersiniz; gelecek sene de bir başka kırk hadisi hediye edersiniz. Onları verirken de "Bu armağanı vermemizin bedeli, bir sene içinde bu kırk tane hadisin ezberlenmesidir." dersiniz. Böylece, her sene, her ay, her gün yepyeni olan İnsanlığın İftihar Tablosu için taptaze hediyeler sunmuş olursunuz.
Evet, gül dağıtmanın tamamen karşısında olduğumu söylemek istemiyorum; fakat onun reaksiyoner bir tavır olduğunu da ifade etmeliyim. Gül verme ve zeytin dalı uzatma gibi şeyler İslâm kültüründe yoktur. Bizim kültürümüzün temel kanakları Kitap, Sünnet, icma-yı ümmet ve kıyas-ı fukaha gibi esaslardır. Bizim, bunlara bakmamız ve bunlarla işaret edilen yollarda yürümemiz gerekir. Yoksa yapıp ettiklerimiz kendi yakıştırmalarımız olmaktan öteye geçemez.
 
Üst