islam dışı ahlak...(kötü ahlak)

ARİF

Well-known member
İnsana dünyâda ve âhıretde zarar veren herşey, kötü ahlâkdan meydâna gelmekdedir. Ya’nî, zararların, kötülüklerin başı, kötü huylu olmakdır. Harâmlardan [kötülüklerden] sakınmağa (Takvâ) denir. Takvâ, ibâdetlerin en kıymetlisidir. Çünki, birşeyi tezyîn etmek, süslemek için, önce pislikleri, kötülükleri yok etmek lâzımdır. Bunun için, günâhlardan temizlenmedikçe, tâ’atların, ibâdetlerin fâidesi olmaz. Hiçbirine sevâb verilmez. Kötülüklerin en kötüsü, (küfr)dür. Kâfirin [Allaha düşman olanın] hiçbir iyiliği, hayrâtı, hasenâtı, âhıretde fâideli olmaz. [Zulm ile öldürülen kâfir,şehîd olmaz. Cennete girmez.] Îmânı olmıyanın hiçbir iyiliğine sevâb verilmez. Bütün iyiliklerin temeli takvâdır. Herşeyden önce, takvâ sâhibi olmağa çalışmak lâzımdır. Herkese, takvâ sâhibi olmalarını emr ve nasîhat etmelidir. Dünyâda râhata, huzûra kavuşmak, sevişmek, kardeşçe yaşayabilmek, âhıretde de, sonsuz azâbdan halâs olarak, ebedî ni’metlere, se’âdetlere kavuşmak, ancak takvâ ile nasîb olur.
Kötü huylar, kalbi hasta eder. Bu hastalığın artması, kalbin ölümüne [ya’nî küfre] sebeb olur. Kötü huyların en kötüsü olan şirk, ya’nî küfr ise, kalbin en büyük zehridir. Îmânı olmıyanın, (Kalbim temizdir. Sen kalbe bak) gibi sözleri, boş lâflardır. Ölmüş olan kalb temiz olmaz.
Küfrün envâ’ı vardır. Hepsinin de en kötüsü, en büyüğü (şirk)dir. Bir kötülüğün her çeşidini bildirmek için, çok kerre, bunların en kötüsü söylenir. Bunun için, âyet-i kerîmelerde ve hadîs-i şerîflerde bulunan şirk kelimesinden, her nev’ küfr ma’nâsı anlaşılır. Nisâ sûresinin kırksekiz ve yüzonaltıncı âyet-i kerîmelerinde, müşrikin hiç afv edilmiyeceği bildirildi. Bu âyet-i kerîmeler, kâfirlerin Cehennem ateşinde sonsuz yanacaklarını bildirmekdedir.
(Şirk), Allahü teâlâya ortak yapmak, benzetmek demekdir. Benzeten kimseye (Müşrik), benzetilen şeye (Şerîk) denir. Bir kimsede, birşeyde, ülûhiyyet sıfatlarından birisinin bulunduğuna inanmak, onu şerîk yapmak olur. Allahü teâlâya mahsûs olan sıfatlara, ya’nî (Sıfât-ı zâtiyye) ve (Sıfât-ı sübûtiyye)lere (ülûhiyyet sıfatları) denir. Sonsuz var olmak, yaratmak, herşeyi bilmek, hastalara şifâ vermek, ülûhiyyet sıfatlarındandır

KAYNAK:Ebû Sa’îd Muhammed Hâdimînin “rahime-hullahü teâlâ” kitabından alıntıdır.
 

ARİF

Well-known member
Yapılmaması lâzım olan şeyler, yâ belli bir uzv ile yapılır, yâhud bütün beden ile yapılır. Günâh işlenen uzvlardan sekiz uzv meşhûrdur. Bu uzvlar, kalb, kulak, göz, dil, el, mi’de, ferc ve ayaklardır.
Dünyâda ve âhıretde se’âdete kavuşmak, râhat etmek istiyen kimse, bu uzvların günâh işlemelerine mâni’ olmalıdır. Günâh işlememek, kalbinde meleke, tabî’at, hâlini almalıdır. Nemâz kılan, harâm işlemiyen sünnî bir kimseye (Müttekî) ve (Sâlih) [iyi insan] denir. Allahü teâlânın rızâsına, sevmesine kavuşarak, (Velî)si olur. Kalbde tabî’at hâlini almadan, kendini zorlıyarak günâhlardan sakınmak da, takvâ olur ise de, velî olmak için, günâh işlememek tabî’at, huy hâlini almalıdır. Bunun için de, kalbin temizlenmesi lâzımdır. (Kalbin temizlenmesi, islâmiyyete uymakla olur.) (İslâmiyyet) üç kısmdır: İlm, amel, ihlâs. Ya'nî, emrleri ve yasakları öğrenmek, öğrendiklerine tâbi’ olmak, bunları yalnız Allah rızâsı için yapmak lâzımdır. Kur’ân-ı kerîm, bu üçünü emr ve medh etmekdedir.
 

osman43

Well-known member
İnsana dünyâda ve âhıretde zarar veren herşey, kötü ahlâkdan meydâna gelmekdedir. Ya’nî, zararların, kötülüklerin başı, kötü huylu olmakdır.
niyet hayır akıbet hayır derler allah iyi ahlakla ahlaklanmayı nasip etsin.
 

ARİF

Well-known member
Kötü Ahlak Kabir Azabına Sebep Olur
İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor:
“Sa’d bin Muaz’ın ölüm haberini Resulullah (s.a.v)’e verdiklerinde, Hazret kalkıp ashabıyla birlikte onun evine gittiler. Resulullah’ın emri ile Sa’d’a gusül verdiler. Gusül işlemi bitinceye kadar Hazret kapı önünde ayakta bekledi. Gusül, henut ve kefenleme işleminden sonra onu bir tabuta bırakıp defnetmek için kabristana götürdüler.

Cenazeyi teşyi ederken Hz. Resulullah (s.a.v) ayak yalın ve abasız olarak hareket ediyordu, kabrin yakınına ulaşana dek bazen tabutun sağ bazen de sol tarafını tutuyordu. Hz. Resulullah (s.a.v)’ın bizzat kendisi kabrin içine girip cenazeyi kabre bıraktı; taş, tuğla ve diğer şeylerin getirilmesini emretti. Bizzat kendisi iyice cenazenin üzerini kapatıyor ve: “Ben onun yakında çürüyeceğini biliyorum; ama ALLAH, kulu bir iş yaptığında onu sağlam yapmasını sever” buyuruyordu. Daha sonra mübarek elleriyle onun üzerine toprak döküp, güzelce mezarını düzlediler.

Bu esnada Sa’d’ın annesi kabrin kenarına gelerek: “Ey Sa’d ! Cennet sana kutlu olsun” dedi.
Hz. Resulullah (s.a.v) bu sözü ondan duyar duymaz şöyle buyurdular ki: “Ey Sa’d’ın annesi! Sus! ALLAH’tan taraf bu kadar kesin ve yakin ile konuşma. Şimdi Sa’d kabir azabına duçar olmuştur ve bundan dolayı eziyet görmektedir.”

Daha sonra Hazret orada bulunanlarla birlikte mezarlığı terkedip, geri döndüler. Bu arada halk Hazret’e: “Ya Resulullah ! Sa’d için yaptığın işleri, şimdiye kadar hiç kimseye yaptığını görmedik. Ayak yalın, abasız onun cenazesini teşyi ettiniz; tabutun bazen sağ bazen de sol tarafından tutuyordunuz !” dediler.

Hz. Resulullah (s.a.v) onlara:
“Melekler de abasız ve ayakkabısız idiler; ben de onlara uydum” cevabını verdi. Halk: “Bazen tabutun sağından, bazen de solundan tutuyordunuz” dediler. Hazret: “Elim Cebrail’in elinde olduğundan dolayı o tabutun neresinden tutuyorduysa, ben de o tarafından tutuyordum” buyurdu.

Halk bu sözleri duyunca:
“Ya Resulullah ! Sa’d’ın cenazesine gusül verilmesini emrettiniz, bizzat kendiniz ona namaz kıldınız, mübarek ellerinizle onu kabre bıraktınız, kabri kendi elinizle düzelttiniz, bütün bunlara rağmen, yine de: “Kabir Sa’d’ı sıktı” buyurdunuz.

Hz. Resulullah (s.a.v) cevaben: “Evet, kabir azabına duçar oldu. Çünkü o, evinde kötü ahlaklı idi, kabir azabı bundan dolayı idi” buyurdular.
 

ARİF

Well-known member
Ahlak hakkında İslam âlimleri buyuruyor ki:
------------------------------------------

"Kötü ahlaklı, parçalanmış testiye benzer. Ne yamanır, ne de eskisi gibi çamur olur."
"Her binanın bir temeli vardır. İslam’ın temeli de güzel ahlaktır."
"Kötü ahlak, öyle bir fenalıktır ki, onunla yapılan birçok iyilikler fayda vermez. Güzel ahlak, öyle bir iyiliktir ki, onunla yapılan günahlar bile affa uğrar."
"Yükselen bütün insanlar ancak güzel ahlakları sayesinde yükselmişlerdir."
"Güzel ahlak güler yüzlülük, cömertlik ve kimseyi üzmemek demektir."
"Güzel ahlak, kimseyle çekişmemek ve kimseyi çekiştirmemektir."
"Güzel ahlak, eziyet vermemek ve meşakkatlere katlanmaktır."
"Güzel ahlak, genişlikte ve darlıkta insanları razı etmeye çalışmak demektir."
"Güzel ahlak, Allah’tan razı olmak demektir. Yani hayrı ve şerri Allah’tan bilmek, nimetlere şükür, belalara sabretmektir."
"Güzel ahlakın en azı, meşakkatlere göğüs germek, yaptığı iyiliklerden karşılık beklememek, bütün insanlara karşı şefkatli olmaktır."
"Güzel ahlak, haramlardan kaçıp helalı aramak, diğer insanlarla olduğu gibi aile efradıyla da iyi geçinip onların maişetlerini temin etmektir."
"Güzel ahlak, Yaratanı düşünerek, yaratılanları hoş görmek, onların eziyetlerine sabretmektir."
 

osman43

Well-known member
Ahlak hakkında İslam âlimleri buyuruyor ki:
------------------------------------------

"Kötü ahlaklı, parçalanmış testiye benzer. Ne yamanır, ne de eskisi gibi çamur olur."
"Her binanın bir temeli vardır. İslam’ın temeli de güzel ahlaktır."
"Kötü ahlak, öyle bir fenalıktır ki, onunla yapılan birçok iyilikler fayda vermez. Güzel ahlak, öyle bir iyiliktir ki, onunla yapılan günahlar bile affa uğrar."
"Yükselen bütün insanlar ancak güzel ahlakları sayesinde yükselmişlerdir."
"Güzel ahlak güler yüzlülük, cömertlik ve kimseyi üzmemek demektir."
"Güzel ahlak, kimseyle çekişmemek ve kimseyi çekiştirmemektir."
"Güzel ahlak, eziyet vermemek ve meşakkatlere katlanmaktır."
"Güzel ahlak, genişlikte ve darlıkta insanları razı etmeye çalışmak demektir."
"Güzel ahlak, Allah’tan razı olmak demektir. Yani hayrı ve şerri Allah’tan bilmek, nimetlere şükür, belalara sabretmektir."
"Güzel ahlakın en azı, meşakkatlere göğüs germek, yaptığı iyiliklerden karşılık beklememek, bütün insanlara karşı şefkatli olmaktır."
"Güzel ahlak, haramlardan kaçıp helalı aramak, diğer insanlarla olduğu gibi aile efradıyla da iyi geçinip onların maişetlerini temin etmektir."
"Güzel ahlak, Yaratanı düşünerek, yaratılanları hoş görmek, onların eziyetlerine sabretmektir."
her biri hakikaten ne güzel ifade etmiş güzel ahlakı:)
 

ARİF

Well-known member
(Allah katında kötü huydan büyük günah yoktur.) Çünkü, bunun günah olduğunu bilmez. Tevbe etmez. İşledikçe, günahı kat kat artar.

(İnsanların hiç çekinmeden, sıkılmadan yaptıkları günah, kötü huylu olmaktır.)

(Her günahın tevbesi vardır. Kötü ahlakın tevbesi olmaz. İnsan, kötü huyunun tevbesini yapmayıp, daha kötüsünü yapar.)

(Sıcak su, buzu erittiği gibi, iyi ahlak da, hataları eritir. Sirke, balı bozduğu gibi, kötü ahlak da, hayratı, hasenatı mahveder.)
 

osman43

Well-known member
(Allah katında kötü huydan büyük günah yoktur.) Çünkü, bunun günah olduğunu bilmez. Tevbe etmez. İşledikçe, günahı kat kat artar.

(İnsanların hiç çekinmeden, sıkılmadan yaptıkları günah, kötü huylu olmaktır.)

(Her günahın tevbesi vardır. Kötü ahlakın tevbesi olmaz. İnsan, kötü huyunun tevbesini yapmayıp, daha kötüsünü yapar.)

(Sıcak su, buzu erittiği gibi, iyi ahlak da, hataları eritir. Sirke, balı bozduğu gibi, kötü ahlak da, hayratı, hasenatı mahveder.)


Rabbim muhafaza etsin...........
 
Üst