Güzel ahlâk nasil kazanilabilîr?

Livza

Well-known member
Bil ki, bâzı kimseler derler ki, dış azaların yaratılışı değişmediği ve yaratıldığı şekilde kaldığı, kısa boylu, uzun boylu olamaz; uzun boylu da kısa boylu olamaz ve yine güzel çirkin olamaz, çirkin de güzel olamaz, esasına bağlandığı gibi, batini ahlâk da değişmez, tebeddül etmez.

Bu görüş yanlıştır: Zira eğer yanlış olmasaydı, terbiye etmenin, riyazat çektirmenin ve nasihat etmenin faydası olmazdı. Belki bunlar tamamen apaçık bâtıl olurdu ve Peygamberimiz: «Ahlâkınızı güzelleştirin.» buyurmazdı. Ahlakı değiştirmek niçin imkânsız olsun ki, serkeş ve hırçın hayvanları alıştırmakla itaatli ve uslu hâle getirirler, vahşi hayvanları ehilleştirirler. Bunu dış yaratılışa kıyaslamak bâtıldır. Çünkü hareketler iki kısımdır. Bâzıları irâdenin dışındadır. Yâni insan irâdesinin ona yolu yoktur. Nitekim hurma çekirdeğinden elma ağacı bitirmek mümkün olmaz.


Fakat hurma çekirdeğini ekip bakmakla ve diğer şartları gözetmekle hurma ağacım bitirip meydana getirmek mümkün olur. Bunun gibi, şehvetin ve gazabın asıllarını insanın iradesiyle var ve yok etmek mümkün değildir. Ama te'dib ve terbiye etmekle ve riyazat yoluyla mutedil hâle getirmek mümkündür. Mümkün olduğu tecrübe ile bilinmektedir. Gerçi bâzı insanlar için zordur. Zor olmasının da iki sebebi vardır: Biri, yaratılışının aslında bu sıfatlar onun bâtınında kuvvetli yaratılmıştır. Diğeri de, uzun zaman o sıfatlara uyduğu için kuvvet bulmuşlar. İnsanlar te'dib ve terbiye olmak hususunda dört derece üzeredir.

Birinci derece: Saf kalbli olup hiçbir şekilde kötü ahlâkı âdet edinmemişler. Bu kimseler çabuk ıslâh olur. Yalnız onları talim, terbiye edecek, onlara kötü ahlâkın âfetlerini anlatacak ve doğru yola irşad edecek kimseye ihtiyaçları vardır. Çocuklar küçük yaşlarında böyledir. Onların doğruluk anlayışı anne ve babalarının nasihatine ve terbiye şekline bağlıdır. O halde onları dünyaya ihtiraslı yapmamak, istedikleri gibi yaşamalarına müsaade etmemelidir. Yoksa onların kanına, ve günahına girmiş olurlar. (Manevî hayatlarını yıkmış olurlar.) Bu sebebten Hak Teâlâ buyurur ki: «Ey mü'minler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyunuz.»

İkinci derece: Bâtıl bir inancı yoktur. Ancak kötü huya uymaktadır. Bir müddet şehvet ve gazab peşinde gitmiştir. Fakat onlara uymanın doğru olmadığını bilir. Bu kimselerin ıslâhı, birincisinden daha zordur. Zira bunun iki şeye ihtiyacı vardır: Biri, tabiatına yerleşen kötü âdeti çıkarmak, diğeri de, onun yerine tohumunu ekmektir. Fakat onda istek ve çaba olursa, çabuk ıslâh olur, kötü ahlâktan temizlenir.

Üçüncü derece: Uymakta olduğu huyu kötü bilmez. Adet edindiği çirkin hareket onun gözünde iyi görünür. Böyle kimselerin ıslah olması çok nadirdir.

Dördüncü derece: Kötü ahlakıyla övünür, sevinir. Onu iyi bir iş olarak düşünür. Meselâ: «Ben bu kadar adam öldürdüm, şu kadar bozgunculuk yaptım ve zina ve livata yaptım» diye laf atıp övünen kimse gibi. Böylelerine gökten saadet ve hidayet erişmedikçe, ilaç kabul etmezler. Zira insanlar onu tedavi edemez.


KİMYA-YI SAADET
İMAM GAZALİ
 

ReþHa2

Well-known member
Üçüncü derece: Uymakta olduğu huyu kötü bilmez. Adet edindiği çirkin hareket onun gözünde iyi görünür. Böyle kimselerin ıslah olması çok nadirdir.

Dördüncü derece: Kötü ahlakıyla övünür, sevinir. Onu iyi bir iş olarak düşünür. Meselâ: «Ben bu kadar adam öldürdüm, şu kadar bozgunculuk yaptım ve zina ve livata yaptım» diye laf atıp övünen kimse gibi. Böylelerine gökten saadet ve hidayet erişmedikçe, ilaç kabul etmezler. Zira insanlar onu tedavi edemez.
Allah bizi bu tip insanlardan korusun karşılaştırmasın yaaa kötülerle uğraşmak zor.Onlara iyiliği, doğruluğu da anlatmak çok zor
 

müdavim

Üye Sorumlusu
[ İslâm'da Ahlâk ]​

İslâm Dininde ahlâkın büyük bir önemi ve değeri vardır. İslâmın gayesi insanları güzel ahlâk sahibi yaparak olgunlaştırmaktır. İslâm güzel ahlâk demektir. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
«Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.» Bir müslümanın değeri ahlâkının güzelliği ile ölçülür. Peygamber Efendimiz:
«Sizin bana en sevimliniz ve kıyamet gününde bana en yakınınız ahlâkı en güzel olanınızdır.» (89) buyurarak bu gerçeği dile getirmiştir.
Peygamberimize:
«Allah katında en sevgili kullar kimlerdir?» diye sordular: Peygamber Efendimiz: «Ahlâkı en güzel olanlardır» (90) buyurdu. İbadetler nasıl dinimizin emri ise, güzel ahlâklı olmak da dinimizin emridir. İslâm'da ibadetlerin bir gayesi de kişileri kötülükten sakındırmak ve iyi ahlâk sahibi yapmaktır.
 
Üst