asrı saadet dönemi doktorları

nurunalanur

Well-known member
Peygamber Efendimiz döneminde yaşayan ve uygulanan tıp kültürünün ilmi seviyesini anlayabilmemiz için elimizde örnekler var. Taifli Tabib Haris, Mekkeli Ebu Remse, Tabib Nadr, Yemenli Dr. Dimat ve İskenderiye Patriği Mukavkısın Medineye gönderdiği iki tabib.

Taif yakınlarında yaşayan bir Hıristiyan papazı Peygamberimizin küçük yaşlarda yakalandığı ağrılı göz iltihabını (Konjoktuvit) tedavi etmiş. Başka bir zaman burun damlası kullanmış. İleri yaşlarda Peygamberimiz kan aldırmış ve bu işlemi yapana ücret ödemiş.

Hicretten önce Müslümanlar Mekkede zor şartlar altında yaşıyorlardı.

Yemenli meşhur bir doktor olan DİMAD yahut DİMADUL EZDİ; gezmek için Mekke ye gelmişti. Bizim Mazhar Osman gibi tanınmış ve mesleğinde usta bir sinir ve ruh hastalıkları uzmanıydı. Konuştuğu, sohbet ettiği Mekkeli müşrikler Ona kendisinin Allahın Resulü olduğunu söyleyen bir mecnundan bahsettiler. Büyük bir şair, kâhin, belki de sihirbaz, ama mecnun yani deliliğin daha çok yakıştığını söylediler. Yemenli DİMAD, karşıda Ebu Talip mahallesine girmek üzere olan Peygamberi, etrafı gürültü yapan çocuklarla kuşatılmış halde gördü. Mekkeliler işaret edip göstererek:

-İşte o mecnun dediler.

Tabib Dimad, koşarak Peygamber Efendimize yaklaştı ve etrafındaki kalabalığı dağıttı ve çocukları susturdu. Ona yaklaştı, yukardan aşağı şöyle bir süzdü ve usulca konuşmaya başladı:

-Ya Muhammed, ben bugüne kadar çok hasta insanı sağlığına kavuşturdum. Eğer benim elimle tedavi olmayı kabul edersen Senin mutlaka iyileşeceğini ümid ediyorum! dedi.

Peygamberimiz, bu adam da neyin nesi, nerden çıktı ortaya, diye şaşırmadı ve müdahalesine kızmadı, sinirlenmedi. Aksine, bütün vücuduyla ona döndü. Sükûnet ve mülâyemetle cevap verdi.

Elhamdulillehillezi Nehmeduhu va Nestainuh...

Bizi sağlık üzere yaratan Allaha şükürler olsun.

Ona şükreder ve yalnız Ondan yardım umarız.

Onun birliğine iman eder ve Ona tevekkül ederiz.

O kime doğru yolu nasip ettiyse onu hiç kimse saptıramaz.

Kimi de doğru yoldan ayırdıysa hiçbir kuvvet onu doğru yola getiremez.

Şahadet ederim ki, Allahtan başka ilah yoktur. O birdir, ortağı yoktur.

Ve ben Allahın kulu ve peygamberiyim.



Aldığı cevap karşısında Dr. DİMAD hayret ve hayranlık içinde kaldı. Konuştukça müşriklerin söylediklerinin gerçekle ilgisi olmadığını gördü. Diyalog sürdükçe tabib Dimad, Mecnun denilen insanın harikulade taraflarını keşfetti.

- Ya Muhammed, bu söylediklerini lütfen tekrar eder misin?

Peygamber Efendimiz tekrar etti:

Elhamdulillehillezi Nehmeduhu va Nesteinuh...

DİMAD üçüncü defa rica etti tekrar söylemesini.

Peygamber Efendimiz sabırla tekrarladı.

Elhamdulillehillezi Nehmeduhu va Nesteinuh..

DİMAD hayret ve heyecan içinde kollarını Peygamber Efendimize uzattı.

Ya Muhammed, hayatımda çok sayıda kâhin, sihirbaz, şair, Mecnun tanıdım. Kimiyle sohbet ettim, kimini de tedavi ettim. Onlardan çok fasih sözler duydum. Fakat böylesini ömrümde ilk defa işitiyorum. Sana iman ediyorum. Uzat bana elini Sana bağlılığımı bildiriyorum.

Peygamber Efendimiz elini Yemenli doktora uzattı. Dimad imanını ikrar etti ve Müslüman oldu.

Peygamber Efendimiz buyurdu:

- Ya DİMAD, bu bağlılık hem sen, hem de kabilen ve kavmin içindir! dedi. Aynı zamanda ona görev veriyordu, Yemen halkına İslâmı tebliğ görevi.



Mekkeli müşrikler İslâmı kabul eden Dr. DİMADın, paganist olarak girdiği Ebu Talib mahallesinden Mümin olarak çıktığına şahit oldular ve çok üzüldüler.
İslâm Tarihinde Tabip DİMAD, Mekke yerlisi olmayan ilk Müslümanlardan olma şerefini kazandı.

--alıntı-- Dr. Mehmet Sılay
 
Üst