Pencereyi kapatır mısın ? Sensizlik esince üşüyorum..

SaYa

Well-known member
Kötürüm yaralardan savsaklanmış bir başkaldırının anlamsızca yuvalandığı, geceden kalma bir besteyim... Dilime mesken tutulan mabedin sol ayak ucunda izbe bir ses...

Bağırmaaaaaa dedim sana kaç defa. Çığlıklarımdan sökülüyorsun ve içime hapsoluyorsun...
Zorlama sancıyla kilitlenmiş his parçacıklarının rendeyle çıkarılmış en ince parçasıyım.. Sesimi duyuramayacak kadar küçüğüm.. Kim bilir hangi oyunun yarım kalmışlığından sıçradım en sevdiğin salatanın içine..
Parmaklarını yemesen de en az koca bir kaseyi silip süpürecek kadar iştahlıydı doğurgan sevdan... Tek celsede hücrelerine değerdi ırak gülümsemeler..
Tutardın... Tutar ve bir mevsim rengi kaçan soluğuna değdirip ısıtırdın... Oysa yalnız kuyudaki karanlık kaçışın anlamını bilemeyecek kadar yoksuldu hazinen... Bir tek hain kanatların gölgesinden kurtulamadığın anlarda cana kast ederdi sesindeki hırıldayış... Böyle zamanlarda bolca öksürürdün. Şöyle dolu dolu içini kanatacak kadar...
Salatanın rengârenkliğine aldanmış olamazsın. Al rengi bakışların seni aldatmasına izin vermeyeli çok zaman geçti ne de olsa. Kendini yere vurduğun zamanlardı, anımsarsın. Yıl hesabı yapmayacağım. Sen nasıl olsa o hikayenin baş kahramanıydın..
Henüz damarlarından boşalan kan değilim. Bir gün o soğuk katmanlarda dolaşırken sen, bir gece yarısında ansızın kalkıp seni terk edişimin cezasını nasıl çektiğimi kirpiklerinin düşmesine izin vermeden çizeceğim dudaklarına. Hala unutmamışım ne tuhaf. Bir tek dudaklarımdaki kanı taşırdın yüreğine nefes nefese... Acılardan arta kalan tek şey belki de kahrolası anımsamalar... Gökyüzünün ortak olduğu göz ucu cilveleşmeler..
Yağmurun sarkacı hep aynı yere doğru...
Uzak dur benden... Bu evin kapılarını teker teker çarpmandan nefret ediyorum.. Sanki hep aynı şarkı çalıyor ellerinin ucunda... Yeter, kes artık dolanmayı...ve sussss

Ne olduğu belirsiz sızlanmaların karelendiği, eklem yerlerinin çıtır çıtır ettiği, beyin hücrelerimin ayarsızlığına rastlayan bitap bir bedenim... Az önce kitabı bırakıp kaçan delinin sayfaları arasından sızan ışık, gözlerimden akıp gidiyor...



Dalgalar bu yaz çakıl taşlarını boyunlarına alıyor... Deniz masalları, uzak diyarların sarhoş bakışlı çaresizliğinde bir durak ötesine devriliyor...
Uyandığımda yastık içi boşluğuna rastlamadım... Oysa saatlerdir uyuduğumu sanıyordum..
Bahçenin kapısından süzülen mor ışık, süpürgesini aynamdan gözlerime doğru hedef alıyor...
Yan(ıl)sımalar...
Biliyorum o kutuyu hep sileceksin bakışlarımdan...
Yitene kadar...




Pencereyi kapatır mısın ? Sensizlik esince üşüyorum....


alıntı
 
Üst