Geri alınan dua, hem gülecek hem düşüneceksiniz

þahadetnuru

Active member
Bir imam ve müezzin, câmilerine getirilen bir cenâzeyi kaldırdıktan sonra, mezarcıyı da yanlarına alarak aynı kabristanda yatan bir evliyâyı ziyaret etmişler Mezarcı, tam ayrılacakları sırada:

- Muhterem hocam, demiş Bu fırsat, bir daha ele geçmez Hazır dua ederken, diğer insanlarda olmayan bir şeyi isteyelim

İmam, Allah’ın verdiği nimetlerin herkese yettiğini ve daha fazlasına göz dikmenin nankörlük sayılacağını defalarca söylemiş ama boşuna Sonunda mezarcıyı kıramamış ve hiç kimsenin göremediği şeyleri görecek gözlere sahip olmak için Allah’a niyazda bulunmuşlar Duaları, icâbet saatine rasgeldiği için kabul edilmiş Ve bunu ilk farkeden de imam olmuş

İmam efendi, o evliyâya son bir fâtiha okuduktan sonra “âmin” demek için ellerini havaya kaldırdığında bir de ne görsün? Gökyüzünde dolaşan koca bir göl, üzerlerine doğru gelmiyor mu?

Rengi bir anda sapsarı kesilen imam, anında kelime-i şahadet getirdikten sonra:

- Hakkınızı helâl edin kardeşler, demiş Külli nefsin zâikatül mevt Ölmüşlerimiz birazdan bize kavuşacaklar

Mezarlığın yanından geçmekte olan köy öğretmeni, imamın bu telaşı üzerine başını yukarı kaldırdığında, hareket hâlindeki bulutları görüp:

- Korktuğun şey, yağmur bulutlarından başka bir şey değil be hocam, demiş Evet, bir bakıma koca bir göldeki suyu taşırlar ama, onu bir çok yere dağıttıkları için tehlikeli olmazlar

İmam efendi, o ana kadar hiç kimsenin görmediği şeyleri gören gözlerine mi inansın, yoksa öğretmene mi? Tabi ki hiç aldırmamış denilenlere

İmam, yukarıdaki gölün ne kadar dehşet verici olduğunu anlatıp dururken, beli bir haftadır tutuk olduğu için ancak yere doğru bakabilen müezzin, faltaşı gibi açılan gözlerini topraktan ayırmadan:

- Üstümüzdeki şey göl müdür deniz midir bilmem ama, bir an önce yere aksa iyi olacak hocam, demiş Bastığımız yerin aşağısında koca bir cehennem var Belki faydası olur sönmesine

İmam, müezzinin sözü üzerine aşağı baktığında, bu sefer de kıpkırmızı kesilmiş Erimiş madenlerden oluşan koca bir kazan, ayaklarının altındaki incecik toprak tabakasının altında fokur fokur kaynayıp duruyormuş Köy öğretmeni, zangır zangır titreyen imamla müezzini sakinleştirmeye çalışarak:

- Dünyanın merkezinde magma tabakası vardır, demiş Ama ilim gözüyle görülür ancak Siz maş nedense farklısınız

Bu sözlerden de tatmin olmayan imamla müezzin, topraktan biraz olsun uzaklaşabilmek için tırmanacak yüksek bir ağaç ararken, bir korkuluk gibi hareketsiz duran mezarcıyı görüp meraka kapılmışlar Müezzin, makinalı tüfek gibi takırdayan dişleri arasından zorlukla bir kaç kelime çıkartap:

- Yahu mübârek, demiş Bir şey görmüyor musun ki, bu kadar tepkisizsin?

Mezarcı, derinden inleyerek:

- Keşke öyle olsaydı, demiş Bu yeni gözlerle, üç gün sonra öleceğimi gördüm Şimdiye kadar yüzlerce kişiyi mezara koymama rağmen, kendim için böyle birşey düşünmemiştim

Öğretmen, hepsinin deli olduğuna karar verip ayrılmış Mezarcı ise, gömüleceği yeri de gördüğü için, kendi mezarına fâtihalar okuyup üflüyormuş İmam, sonunda vaziyete el koyarak:

- Anlaşılan haddimizi çok aştık, demiş Gelin tekrar dua edelim ki normale dönelim, yoksa ömrümüzün geri kalanını akıl hastanesinde geçiririz

Biraz önceki evliyâyı şefaatçi yaparak tekrar dua ettiklerinde, icâbet saatinin son saniyelerini yakalayıp eski hâllerine dönmüşler Ama mezarcı:

- Sizler paçayı kurtardınız, diye ağlayıp duruyormuş İyi ama ben ne halt yerim şimdi?
 

þahadetnuru

Active member
c9f08f3ff52f43a181246379ef7fd4adff61250a7830c0b7ec44231d6e10b5437a718397a60c3c9cda39a3ee5e6b4b0d3255bfef95601890afd80709c06fdcec4f87fba3ac7e8230bcaa7fb0.gif
 
Üst