Fıkıh öğrenmemek iflas alametidir

-zehra-

Member
Fıkıh kelime olarak, İslamiyet’i bilmek, anlamak demektir. İslamiyet’in hükümlerini bilen âlimlere Fakih denir.

Fıkıh ilmi, insanların yapması ve yapmaması lazım olan işleri bildirir. Fıkıh bilgileri, Kur’an-ı kerimden, hadis-i şeriflerden, icmâ’-ı ümmetten ve kıyâstan meydana gelmektedir. Hadis-i şerifte; (Fıkıh ilmi meclisinde bulunmak, bir senelik ibadetten daha hayırlıdır) buyurulmuştur.

İbni Abidin hazretleri; “Fıkıh âliminin Müslümanlara sağladığı faydanın sevabı, cihâd sevabından çoktur” buyurmuştur.

İmam-ı Mâlik hazretleri; “Fıkıh öğrenmeyip, tasavvufla uğraşan, dinden çıkar. Zındık olur. Fıkıh öğrenip tasavvuftan haberi olmayan bid’at sahibi, yani sapık olur. Her ikisini edinen, hakikate varır” buyurmaktadır. Ebu Bekr-i Verrâk hazretlerinin de böyle buyurduğu kitaplarda yazılıdır.

Fıkhı doğru öğrenen ve tasavvufun zevkini alan, kâmil, olgun insan olur. İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
“Fıkıh bilgisi, ekmek gibi, herkese lazımdır. Bu bilginin tohumunu eken, Abdullah ibni Mesud hazretleri olup, Eshab-ı kiramın yükseklerinden ve en âlimlerindendi. Bunun talebesi Alkama bu tohumu sulayarak, ekin hâline getirmiş ve bunun talebesinden olan İbrâhim Nehai, bu ekini biçmiş, yani bu bilgileri bir araya toplamıştır. Hammâd-ı Kufi, bunu harman yapmış ve bunun talebesi olan imam-ı a’zam Ebu Hanife öğütmüş, yani bu bilgileri kısımlara ayırmıştır. Ebu Yusuf, hamur yapmış ve imam-ı Muhammed pişirmiştir. Böylece hazırlanan lokmaları, insanlar yemektedir. Yani, bu bilgileri öğrenip dünya ve ahiret saadetine kavuşmaktadırlar.”

Fıkıh öğrenmeyip, yalnız hadis öğrenen, iflâs etmiş demektir. Çünkü, farzları, haramları, âlimlerden veya bunların yazmış oldukları kitaplardan öğrenmek farzdır. Kendisi yapmak ve başkalarına öğretmek için fıkıh kitapları okumak, nafile namaz kılmaktan daha sevaptır. Hadis-i şerifte; (İlim öğrenmek, bütün nafile ibadetlerden daha sevaptır. Çünkü, kendine de, öğreteceği kimselere de faydası vardır) buyurulmuştur.

Abdülgani Nablüsi hazretleri buyurdu ki:
"Ehl-i sünnet itikâdını, farzları ve haramları öğrenmek farzdır. Bunları öğretmek, kendine lazım olandan başka fıkıh bilgilerini öğrenmek ve Kur'an-ı kerimin tefsirini ve hadis ilmini öğrenmek farz-ı kifâyedir. Fıkıh bilgileri, Kur'an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden öğrenilmesi farz olan bilgilerdir. Namaz kılacak kadar Kur'an-ı kerim ezberleyen kimsenin, boş zamanlarında daha çok ezberlemesi, nafile namaz kılmasından daha çok sevap olur. İbadetlerinde ve günlük işlerinde lazım olan fıkıh bilgilerini öğrenmesi ise, bundan daha çok sevap olur. Lüzumundan fazla fıkıh bilgilerini öğrenmek de, nafile ibadetlerden daha sevaptır. Lüzumundan fazla fıkıh bilgisi öğrenirken, tasavvuf bilgilerini yâni Allahü teâlâya ârif olanların sözlerini ve hayatlarını öğrenmesi de müstehab olur. Bunları okumak, kalbde ihlâsı arttırır. Derin âlimler, fıkıh bilgilerini, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden çıkarmışlardır. Bunlar, ancak fıkıh kitaplarından ve fıkıh âlimlerinden öğrenilir."

Celaleddin-i Rumi hazretleri oğlu Sultan Veled'e şöyle nasihat etmiştir:
"Ey oğlum! Sana vasiyet ediyorum ki: Her halde ilim, edep ve takvâ üzerine bulun. Her zaman geçmiş din büyüklerinin eserlerini inceleyerek, Ehl-i sünnet vel-cemâat yolundan ayrılmamayı vazife edin. Fıkıh ve hadis-i şerif öğren, cahil sofulardan olma. Namazı her zaman cemaatle kıl. Şöhret isteme, zira şöhret âfettir. Makâma bağlı olma. Çok söz söyleme. Az söyle ve halkın kötülük ve eğrilerinden aslandan kaçar gibi kaç, bir kenarda dur. Helal ye ve şüphelilerden kaçın. Dünya malına kapılma. Dünya arzusu dinin zâyi olmasına sebep olur. Dışını süsleme. Zira dışın süsü; için, kalbin, ruhun harap olduğunu gösterir. Başkalarıyla mücadele etme ve hiç kimseden bir şey isteme. Kimseye hizmet buyurma. Âlimlere, evliyaya, mal, can ve tenle hizmet et. Din büyüklerinin hâllerini inkâr etme. Zira inkâr edenler rahat ve kurtuluş yüzünü göremezler."

Fıkhın ibadât kısmını kısaca öğrenmek, her Müslümana farzdır. Münâkehât ve muâmelat kısımlarını öğrenmek, farz-ı kifâyedir. Yani, başına gelenlerin öğrenmesi farz olur.

Tefsir, hadis ve kelam ilimlerinden sonra, en şerefli ilim, fıkıh ilmidir. Hadis-i şerifte; (Her şeyin dayandığı bir direk vardır. Dinin temel direği, fıkıh bilgisidir) buyuruldu. Bir başka hadis-i şerifte; (İbadetlerin efdali, en kıymetlisi, fıkıh öğrenmek ve öğretmektir) buyurulmuştur.

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
“Dünya ve ahiret saâdetlerine kavuşmak için, dünya ve ahiretin efendisine uymak lazımdır. Ona uymak için, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olarak, önce itikâdı düzeltmek lazımdır. Bundan sonra, o büyüklerin Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden anlayıp bildirdikleri helal, haram, farz, vâcib, sünnet, mendub, mubâh bilgilerini öğrenmek ve bütün işlerini bunlara uygun olarak yapmak lazımdır.”
Kaynak:
Osman Ünlü
28/11/2004
osman-unlu.com
 

-zehra-

Member
[FONT=&quot]Fıkıh, âyet ve hadislerden çıkarılmıştır. (Hadika) [/FONT]

[FONT=&quot]Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İbadetlerin en kıymetlisi, fıkıh öğrenmek ve öğretmektir.) [İ.Abdilberr]

(Her şeyin dayandığı bir direk vardır. Dinin temel direği, fıkıh bilgisidir.) [Beyheki]

(Fıkıh öğrenmeden ibadet eden, gece karanlıkta bina yapıp, gündüz yıkana benzer.) [Deylemi]

(Fıkıh öğrenmek her müslümana farzdır. Fıkhı öğrenin ve öğretin, cahil olarak ölmeyin!) [İ. Maverdi]

(İbadetlerin en kıymetlisi fıkhı öğrenmek ve öğretmektir.) [İbni Abdilberr]

(Her şeyin dayandığı direk vardır. Dinin temel direği, fıkıh ilmidir.) [Beyheki]

(Âlimlerin en hayırlısı fıkıh âlimleridir.) [İ. Maverdi]

(Allahü teâlâ, iyilik vermek istediği kimseyi fıkıh âlimi yapar.) [Buhari]

(Fıkhı bilmeden ibadet eden, gece karanlıkta bina yapıp, gündüz yıkana benzer.) [Deylemi]

(Hikmetsiz kalb, harap ev gibidir. Şu halde öğrenin, öğretin. Fıkıh öğrenin, cahil olarak ölmeyin. Çünkü Hak teâlâ cahillik için mazeret kabul etmez.) [İ. Sünni]

(Allah indinde en üstün kimse fakihtir.) [M. Zühdiyye]

(Az fıkıh, çok ibadetten iyidir. İhlasla ibadet edene fıkhı öğrenmek nasip olur.) [Taberani][/FONT]
 

Tarihci

Marmara Tarih
İmam-ı Mâlik hazretleri; “Fıkıh öğrenmeyip, tasavvufla uğraşan, dinden çıkar. Zındık olur. Fıkıh öğrenip tasavvuftan haberi olmayan bid’at sahibi, yani sapık olur. Her ikisini edinen, hakikate varır” buyurmaktadır.

İmam malik bunu nerde yazmış?
 

mihrimah

Well-known member
İmam-ı Mâlik hazretleri; “Fıkıh öğrenmeyip, tasavvufla uğraşan, dinden çıkar. Zındık olur. Fıkıh öğrenip tasavvuftan haberi olmayan bid’at sahibi, yani sapık olur. Her ikisini edinen, hakikate varır” buyurmaktadır.

İmam malik bunu nerde yazmış?
Nerde yazdığını ispat edemem ama bunu bende duydum hatta notlarım arasında var ama imam malik miydi başka bir alim miydi hatırlamıyorum eve geçince bir göz atarım...
 

mihrimah

Well-known member
İmam malik mi bunu yazmış onu merak ettim, bakabilirsen iyi olur.

Tarihçi tüm ayrıntılarıyla yazıyorum:)
Tarih:14/08/08
Konuşmacı: Vehbi Vakkasoğlu Yer: boşverin:)
Konu: İmam-ı Azam Ebu Hanife hz.
Saat:19:30 - 22:00

İslam alimleri konferans serisinde İmam Azam hz. dinlerken almışım bu notu. Lakin şu ayrıntıyı da göz önüne sermek isterim Vehbi Vakkasoğlu o gün dört mezhep imamına değinmiş, biliyosunuzdur İmam Şafi ve İmam Hanbeli ebu Hanife hz. talebesinin talebesidir.
Bu konuda açıklama yaparken İmam Malik hz. değinmişti aldığım not sonlara doğru olduğu için birde zamanla yarıştığımız için kime ait olduğunu belirtmemişim.
Yanlış hatırlamıyorsam İmam Malik hz. çok fazla eseri yok şayet olanlarda türkçeye çevrildiyse ki bu konuda hiç bilgim yok siz araştırmacı olarak İnş. öğrenir bizi de aydınlatırsınız.
Ayrıca İstidradi bir şey arzedeyim: İmam Azam hz. 7 tane eseri varmış daha tam anlamıyla iki tanesi bile çevrilmemiş..
Birde önemli bir nottur diye altını çizmişim:)
İlimle meşgul olmak insanı fakir yapmaz..
Tam 1,30 saattir bu notu arıyorum , islam alimlerine ait bütün notlarımı bana baştan okuttun.
Ayrıca yukarıda ki yazının kaynağını da bulup ekledim;)
Selam ve dua ile...
 

Tarihci

Marmara Tarih
Tarihçi tüm ayrıntılarıyla yazıyorum:)
Tarih:14/08/08
Konuşmacı: Vehbi Vakkasoğlu Yer: boşverin:)
Konu: İmam-ı Azam Ebu Hanife hz.
Saat:19:30 - 22:00

İslam alimleri konferans serisinde İmam Azam hz. dinlerken almışım bu notu. Lakin şu ayrıntıyı da göz önüne sermek isterim Vehbi Vakkasoğlu o gün dört mezhep imamına değinmiş, biliyosunuzdur İmam Şafi ve İmam Hanbeli ebu Hanife hz. talebesinin talebesidir.
Bu konuda açıklama yaparken İmam Malik hz. değinmişti aldığım not sonlara doğru olduğu için birde zamanla yarıştığımız için kime ait olduğunu belirtmemişim.
Yanlış hatırlamıyorsam İmam Malik hz. çok fazla eseri yok şayet olanlarda türkçeye çevrildiyse ki bu konuda hiç bilgim yok siz araştırmacı olarak İnş. öğrenir bizi de aydınlatırsınız.
Ayrıca İstidradi bir şey arzedeyim: İmam Azam hz. 7 tane eseri varmış daha tam anlamıyla iki tanesi bile çevrilmemiş..
Birde önemli bir nottur diye altını çizmişim:)
İlimle meşgul olmak insanı fakir yapmaz..
Tam 1,30 saattir bu notu arıyorum , islam alimlerine ait bütün notlarımı bana baştan okuttun.
Ayrıca yukarıda ki yazının kaynağını da bulup ekledim;)
Selam ve dua ile...

İmam-ı Mâlik hazretleri; “Fıkıh öğrenmeyip, tasavvufla uğraşan, dinden çıkar. Zındık olur. Fıkıh öğrenip tasavvuftan haberi olmayan bid’at sahibi, yani sapık olur. Her ikisini edinen, hakikate varır” buyurmaktadır.

Bu imam malik in hangi eserinde yazıyor onu soruyorum mübarek :)
 

mihrimah

Well-known member
İmam-ı Mâlik hazretleri; “Fıkıh öğrenmeyip, tasavvufla uğraşan, dinden çıkar. Zındık olur. Fıkıh öğrenip tasavvuftan haberi olmayan bid’at sahibi, yani sapık olur. Her ikisini edinen, hakikate varır” buyurmaktadır.

Bu imam malik in hangi eserinde yazıyor onu soruyorum mübarek :)
Yazı ebatı 3, bende beş ile mi cevap versem:) birde renklenmiş gerçi göz problemim 0,75 ama olsun iyi oldu.:)
Mübarek sabah sabah beni güldürdün Allah da seni hayır yolunda hep güldürsün.
Üstü kapalı bir mesajım vardı "ilimle meşgul olmak insanı fakir yapmaz" diye aslında bu kafiydi ama neyse..
İmam Malik'in hiçbir eserini okumadım o sebepten bu sorunuza cevap veremem yalnızca yukarıdaki paragrafın doğru olduğunu kanıtlama çalıştım. Sizin için ehemmiyetli belliki inş. sizde araştırır öğrenir bizde aydınlatırsınız.
Selam ve dua ile..
 

Tarihci

Marmara Tarih
Yazı ebatı 3, bende beş ile mi cevap versem:) birde renklenmiş gerçi göz problemim 0,75 ama olsun iyi oldu.:)
Mübarek sabah sabah beni güldürdün Allah da seni hayır yolunda hep güldürsün.
Üstü kapalı bir mesajım vardı "ilimle meşgul olmak insanı fakir yapmaz" diye aslında bu kafiydi ama neyse..
İmam Malik'in hiçbir eserini okumadım o sebepten bu sorunuza cevap veremem yalnızca yukarıdaki paragrafın doğru olduğunu kanıtlama çalıştım. Sizin için ehemmiyetli belliki inş. sizde araştırır öğrenir bizde aydınlatırsınız.
Selam ve dua ile..


Yani ben bu dediklerini anlamadım, sen de bana şerh ediyorsun öyle mi :)

Yazdıklarını, yazmayıp kastettiklerini, bunlardan hareketle düşündüklerini de anlıyorum elhamdülillah. Ancak vakit sıkıntısından ötürü ima ettiğin işleri yapamadığım için direk soruma cevap istiyorum. Şu eserde yazıyor veya yazmıyor kabilinden..

Fıkıh öğrenip tasavvuftan haberi olmayan bid’at sahibi, yani sapık olur. Burda tasavvuftan kastı nedir bilmiyorum. Efendimiz zamanında tasavvuf görüşü yoktu. Aslına bakarsak tasavvuf islamın şiarından da değidir. "Kuvvetli mümin zayıf müminden hayırlıdır" hadisi ve güçlü olmamızı isteyen başka hadislerde vardır. İmam malik in bunları bilmemesine imkan olmadığı için eseri ve yazıldığı yeri öğrenmek istedimki bakayım mutlaka bir şerhi açıklaması istinad noktası vardır diye.

yine Fıkıh öğrenmeyip, tasavvufla uğraşan, dinden çıkar. Zındık olur. denilmiş. Burasıda biraz ilginç. İmamın burda fıkh tan ne kastettiğini anlamak için yazıldığı yere bakmak lazım. Efendimiz kelimei tevhidi söyleyenleri kurtuluşla müjdeliyor. fıkh ilmininin bir kısmı farz ilimlerdendir evet, bunların öğrenilmemesi günaha kapı açar ama dinden çıkarmaz zındık etmez. İşte bunların muhakkak bir açıklaması vardır diye düşünüyorum. O yüzden eseri ve yazıldığı yeri soruyorum.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
fakih olurda mutasavvuf olmazsa

İmamı Malik hazretleri buyurmuşlardır ki;

"Kim ki fakih olurda mutasavvuf olmazsa, fasıktır. Kim de mutasavvuf olur da şeriatı yaşamazsa zındık olur" 28

Başka bir üslupla:

Tasavvufsuz ilim atıldır. İlimsiz tasavvuf ise batıldır. Bu ikisini cem eden alim de hakikate ulaşır. İlim amellerin esası ve tashih edicisidir Amelsiz ilimde fayda olmadığı gibi, ilimsiz amelde de fayda yoktur.

İlim ve amel birbirinin mütemmimidir, ayrılmazlar Salik, Allah'ı bilmek, iman yolunda onun rızasına kavuşmak isterse sulukun hangi merhalesinde olursa olsun ilim tahsil etmelidir. Tahsili lazım gelen ilimIerin başında akaid ilmi ile ibadet ve muamelatların sıhhatına dair fıkıh ilmi yer alır.

Tasavvuf; zahir ve batın yönlerin hepsinde noksansız olarak İslam'ın ameli tatbikatından başka bir şey değildir. Bu da ilimsiz olmaz.

İlmin fazilet ve ehemmiyeti Kur' an ve Sünnetle sabittir.

Allahu Teala buyuruyor:

" O kulları içinden ancak alimler, Allah'tan (gereğince) korkar Şüphesiz Allah, daima üstündür, çok bağışlayandır" 29

Bu ayette takvayı havf ve haşyet manasında alırsak en takvalı demek Allah'tan en çok korkan demektir.

Şu da bir gerçektir ki Allah'tan korkmak O'nun azabından korkmak demek değildir. Allah korkusu azap korkusundan daha üstündür Allah sevgisini kendisine şiar edinen kimse daha yüksek takva ve vera sahibidir. Gerçek şu ki, bir kulun ahsen-i takvim üzere yaratılmasına ve ilahi tecelliye mazhar olmasına sebep olan Allah sevgisidir. Bu sevgiyi kaybetmesi hüsranların en müthişi, acıların en fecisidir. Çünkü bu öyle bir kayıptır ki insanı cehennemde ebedi kalmaya müstehak kılar.

Onun için arifler şöyle demişlerdir:

"Mukallit azaptan korktuğu için günahlardan kaçınır. Gayesi cennettir"

"Muhakkik günahkar olmaktan korktuğu için haramlardan sakınır. Niyeti rıza, arzusu da cennettir"

"Ehlullah ise, Allah celle celaluhu'nun sevgisini kaybetmemek için günah işlemekten sakınır Onlar yalnız Allah celle celaluh' a müştakdır'ar Aksa'l gayeleri ve arzularının müntehası ise, Cemalullah' dır. Ehlullahın en büyük kaygısı Allah sevgisinden mahrum kalmaktır"


Allahu Teala buyuruyor:

"Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür" 30


28 Aliyy-ül Kari, Ayn-ül Şerhi
29 Fatır Suresi, Ayet 28
30 Zümer Suresi, Ayet 9

MARİFET-İ İLAHİYYE TARİKAT-I ALİYYE
 

Tarihci

Marmara Tarih
"Kim ki fakih olurda mutasavvuf olmazsa, fasıktır. Kim de mutasavvuf olur da şeriatı yaşamazsa zındık olur"

şeriatı yaşamamaktan kasıt, tasavvufu şiar edinip şeriatı tasdiklememek inkar etmek ise, amenna zındık olunur. ancak diğer türlü şeriatı yaşamamaktan kasıt lisanen ve kalben tasdiklenen emirleri yerine getirmemekse zındık olunmuyor hanefiye göre..

İlimle amel birbirinin mütemmimidir ayrılmazlar.. zaten bu vehhabiliğin temelidir, vehhabilik bunun üzerine kurulmuştur.

neyse mesele anlaşıldı bu hamur burda çok su götürür..
 

-zehra-

Member
İmam-ı Mâlik hazretleri; “Fıkıh öğrenmeyip, tasavvufla uğraşan, dinden çıkar. Zındık olur. Fıkıh öğrenip tasavvuftan haberi olmayan bid’at sahibi, yani sapık olur. Her ikisini edinen, hakikate varır” buyurmaktadır.

İmam malik bunu nerde yazmış?


1-Abdulhak-ı dehlevi hazretlerinin meracül bahreyn kitabı
2-Ahmed-i zerruk hazretleri kavaidüttasavvuf kitabı

bu iki kitaptan detaylı bilgi alabilirsiniz.

linkten de bilgilenebilirsiniz.
.......
 

-zehra-

Member
Hazret-i Ebu Bekir (Ya Resulallah, savaştan başka cihad yolu var mı?) diye sordu. Resul-i ekrem buyurdu ki:
(Evet vardır. Emr-i maruf ve nehy-i münker yapmaktır.) [Tibyan]

Fıkhı öğrenmek her Müslümana farz-ı ayndır. Fıkıh âliminin Müslümanlara sağladığı faydanın sevabı, cihad sevabından çoktur. (Redd-ül muhtar)

Mezhep imamları, (Âlimlerden sorup öğrenin) mealindeki âyet gereğince, Kur'an-ı kerimin manasını, Tabiinden ve Eshab-ı kiramdan öğrenerek, kitaplarına yazmışlardır. Diğer âlimlerimiz de, bunların kitaplarından, tefsirden, hadisten anladıklarını, bizim gibilere açık, kolay öğretmek için, binlerce Fıkıh ve İlmihal kitabı hazırlamışlardır. (Birgivi)

Ehl-i sünnet itikadını ve farzları, haramları öğrenmek farzdır. Bunlar, ancak fıkıh kitaplarından öğrenilir. Fıkıh, âyet ve hadislerden çıkarılmıştır. (Hadika)

Fıkıh, salih kimselerin yazdığı ilmihallerden öğrenilir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli eserlerinden derlenerek hazırlanan (Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye) kitabı, fıkıh bilgileri öğrenilecek en emin kaynaktır.

En lüzumlu bilgiler
Lüzumlu fıkıh bilgilerini öğrenmek farz-ı ayn iken, bu farzı terk edip, (İmanı araştırıyorum) diyerek ağaçların, çiçeklerin, insan ve hayvanların anatomisini incelemekle meşgul olmak haramdır. İman esasları tahkik edilmez, yani araştırılmaz. Peygamber efendimiz, (Ahir zamanda, kocakarı gibi itikad edin!) buyurarak, kocakarı gibi iman etmeyi tavsiye etmiştir. (Deylemi)

İspat ile delil ile iman olmaz. İman, görmeden inanmaktır. Kur’an-ı kerimde, salihler övülürken, (O müttekiler ki, gayba inanırlar, namaz kılarlar ve kendilerine verdiğimiz mallardan [zekat ve her türlü hayır hasenat için]harcarlar) buyuruluyor. (2/3)

İman bilgilerini anlatan derin ilme ilm-i kelam denir. Kelam ilmini, ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri itikadı öğrenecek ve bunları akıl ve nakil ile ispat edecek ve sapıklara, dinsizlere anlatacak kadar okumak farz-ı ayn olup, bundan fazlasını öğrenmek, ancak din âlimlerine lazımdır. Başkalarına caiz değildir. Başkaları bu ilimle meşgul olursa, bâtıl yollara kayar, sapıtıp zındık olur. (Hadika)

Âlimler buyuruyor ki
İlm-i kelam ile uğraşıp sapıtmak yanında, büyük günah işlemek hafif kalır. Ehl-i sünnet itikadını iyi öğrenmeden önce, ilm-i kelam ile uğraşmanın zararı bilinseydi, kelam ilmi ile uğraşmaktan, aslandan kaçar gibi kaçınılırdı. (İmam-ı Şafii)

Bid’at ehli ile kelamcıların şahitlikleri kabul değildir. (İmam-ı Malik)

Kelam ilmi ile uğraşan hep şüphe içindedir, iflâh olmaz. (İmam-ı Ahmed)

Kelam ilmi ile uğraşan imam olamaz, zamanla dinden çıkar. (İmam-ı Ebu Yusuf)

Resulullah efendimiz, fıkhı teşvik etti, kelamı yasakladı. (Hadis âlimleri)

Kelam ilmi ile uğraşanların çoğu zındık olur. (Fetava-i Bezzâziyye)

Fıkıh öğrenmek her Müslümana farz-ı ayndır. (İbni Abidin)

Tasavvuf sayesinde iman sağlamlaşır. Akıl ile, delil ve ispat ile kuvvetlenen iman böyle sağlam olmaz. (İmam-ı Rabbani)

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de buyuruyor ki:
İman, Muhammed aleyhisselamın, Peygamber olarak bildirdiği şeyleri, tahkik etmeden, akla, tecrübeye ve felsefeye uygun olup olmadığına bakmadan, tasdiktir. Akla uygun olduğu için tasdik etmek, aklı tasdik etmek olur, Resulü tasdik etmek olmaz. Yahut Resulü ve aklı birlikte tasdik etmek olur ki, o zaman Peygambere itimat tam olmaz. İtimat tam olmayınca, iman olmaz. Çünkü iman parçalanmaz. Hadis-i şerifte, (Dini aklı ile ölçen kadar zararlı kimse yoktur)buyurulmaktadır. (Taberani)

İman kıymetlidir
Cahil ve âlim herkes, kelam ilmi ile uğraşmayı bırakıp, ilmihal bilgilerini öğrenmeye çalışmalı; zira fıkıh ilmi zaruri lazımdır. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(İmanın sermayesi fıkıhtır.) [Deylemi]

(Fıkıh ilmi her Müslümana farzdır.) [İ.Maverdi]

(Dinin temel direği fıkıhtır.) [Beyheki]

Fıkıh ilmi ise, nakli esas alan doğru bir ilmihal kitabından öğrenilir. Bir Müslümanın, imanını ehl-i sünnet itikadına göre düzelttikten sonra, imanın gereği olan amellerini ilmihale uygun yapması gerekir. Ayrıca imanını tehlikeye düşürecek iş ve sözlerden de uzak durmalıdır. Çünkü iman ne kadar kıymetli ise, zıddı olan küfür de o kadar kötüdür. İmanı kurtarmak için ibadetleri yapmak ve haramlardan kaçmak gerekir. Bilhassa küfre düşürücü söz ve hareketlerden sakınmalıdır. Mesela imanını çok kuvvetli sanan biri, Allah dostlarından birine düşman olsa veya Allah düşmanlarından birini sevse, yahut, (Kuşların uçuşunda ilahi şuuru görüyoruz) veya (Bu iş Allah’ın aklına aykırıdır) dese, yaptığı ibadetler kıymetsiz olur ve Cehenneme gider. Çünkü küfre düşürücü ifade kullananın imanı gider. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Öyle bir zaman gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz. Halbuki ondan, gömleğin çıktığı gibi, iman çıkmış olur.) [Deylemi]


Fıkıh ve ilmihal
Sual: Fıkıh kitabıyla, ilmihal kitabı aynı şey midir?
CEVAP
İmam-ı a’zam hazretleri, (Fıkıh, lehine ve aleyhine olanı bilmektir)buyuruyor. Fıkıh ilmi, ef’al-i mükellefini yani, bedenle yapılması ve sakınılması gereken emirleri, yasakları ve mubahları öğretir.

Fıkıh bilgisi dörde ayrılır:
1- İbadet bilgileri, [Namaz, oruç, zekât, hac, cihat bilgileri],
2- Münakehat, [Evlenme, boşanma, nafaka ve dalları],
3- Muamelat [Alış veriş, kira, şirketler, faiz, miras bilgileri],
4- Ukubat. [Hırsızlık, gasp, katillik gibi suçlara verilen cezalar].

İlmihal bilgileri içinde fıkıh bilgileri olduğu gibi; tefsir, kıraat, hadis, kelam, tasavvuf gibi diğer din ilimleri; mantık, münazara, fizik, kimya, tıp ve astronomi gibi fen ilimleri de bulunur. Fen bilgileri, İslami ilimlerin bir koludur. Bunun için ilmihali öğrenmek, dinin tamamını öğrenmek olur.
 

mihrimah

Well-known member
Allah razı olsun, link vermek site kurallarına aykırı olduğu için izninizle linki kaldırıyorum, hakkınızı helal edin..

Paylaşımlarınızın devamını bekleriz
Selam ve dua ile...
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
"Kim ki fakih olurda mutasavvuf olmazsa, fasıktır. Kim de mutasavvuf olur da şeriatı yaşamazsa zındık olur"

şeriatı yaşamamaktan kasıt, tasavvufu şiar edinip şeriatı tasdiklememek inkar etmek ise, amenna zındık olunur. ancak diğer türlü şeriatı yaşamamaktan kasıt lisanen ve kalben tasdiklenen emirleri yerine getirmemekse zındık olunmuyor hanefiye göre..

İlimle amel birbirinin mütemmimidir ayrılmazlar.. zaten bu vehhabiliğin temelidir, vehhabilik bunun üzerine kurulmuştur.

neyse mesele anlaşıldı bu hamur burda çok su götürür..

Bu hususda sanırım vehhabilik karıştırılmış. Bir önceki mesajımda sözün doğrsunu ve açıklamasını yazmış bulunmaktayım. Bu şekilde kabul edip başka yerlere iltibas ettirmemek en doğrusudur..
 

Tarihci

Marmara Tarih
yo karıştırma yok, imanla amelin ayrılmaz bir bütün olduğu biri olmadan diğerinin olmayacağı, yani namaz kılmayanın dinden çıkmış olacağı görüşü necefte ortaya çıkan abdulvehhabın görüşüdür.. zaten bu günki vehhabiler de ben vehhabiyim demezler biz malikiyiz derler. imam malik in görüşlerinin bir yorumuyla vehhabilik ortaya çıkmıştır. başka bir başlık altında daha detaylı yazmıştım ama hatırlayamadım nerde yazdığımı.

Öğrendiğim kadarıyla, imam malik in tasavvuftan kastı bizim bu gün anladığımız şey değil. kavram karmaşasından ötürü çelişki var gibi görünüyor ama sorun yok.
 
Üst