İslâmî bir farz: Tefekkür

nuriye

Well-known member
Hz. Aişe (r.anha) validemizin naklettiği
ve sabah Hz. Bilal gelinceye kadar ağlayıp ibadet
eden sevgili Efendimizin durumunu anlatan hadisin
sonunda Hz. Peygamber, Bu ayetleri (Âl-i İmran,
3/190-194) okuyup uzun uzun tefekkür etmeyenin
vay haline. şeklinde buyurmaktadır. Hz. Peygamberin bu ifadeleri ve o gece nazil olan ayetlerden, gecenin sessizliği içinde tefekküre dalmanın her mümin için bir gereklilik olduğunu anlamak mümkündür. Muhasebeyi de tefekkürden ayırmak mümkün değildir. Müminin her gün, her saat, iyi-kötü, yanlış-doğru, günah-sevap yaptığı şeyleri gözden geçirip, hayırları, güzellikleri şükürle karşılaması; inhirafları, günahları istiğfarla gidermeye çalışması; yanlışları ve kötülükleri de tevbe ve nedametle düzeltmeye gayret etmesi adına önemli bir cehd ve insanın kendini isbat etmesi adına da ciddi bir teşebbüs sayılan muhasebe, adeta içe dönük ve biraz da pratik neticeleri olan bir tür tefekkür sayılabilir.
 
Üst