Fatiha suresi farkli bir bakiş

sarýklý genç

Active member
1.FATİHA SURESİ


Fatiha; giriş, açış, başlangıç demektir. Bir bitki tohumu nasıl o bitkinin dallarını, yapraklarını, meyvelerini ve diğer özelliklerini özünde barındıran bir çekirdek programı ise, Fatiha da Kur’an-ı Kerim’in özü ve özetidir. Peygamberliğin ilk yıllarında indirilmiştir. Bütün olarak gönderilen ilk sure olup, yedi ayetten oluşmaktadır.
Ahmed b. Hanbel'in, Müsned'inde rivayet ettiğine göre, Übeyy b. Ka'b Fatiha sûresini Rasulullah (s.a.v.)'a okumuş, bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a andolsun ki, bu okuduğunun bir benzeri ne Tevrat'ta, ne İncil'de, ne Zebur'da ve ne de Kur'an'da indirilmiştir. O seb'ul-mesânî (tekrarlanan yedi âyet) ve bana verilen yüce Kur'an'dır."
Fâtiha, Kur'ân-ı Kerîm'in, dolayısıyla bütün semâvî kitapların ana gayesini, temel esaslarını ihtivâ eden, tam bir kitap genişliğinde mübârek bir sûredir. Kur'ân-ı Kerîm'deki ana esasları itikâd, ibâdet, muamelât veya hayat nizamı olarak hülâsa edecek olursak, Fâtiha sûre-i celilesinde, bütün itikâdî mes'elelere, ibâdetle alâkalı bütün hususlara ve bir hayat nizamına ya bir sarâhat, ya bir delâlet veya bir işâret, hiç olmazsa bir remiz bulmak her zaman mümkündür.
Fatiha, Yüce Yaratıcı huzurunda kulun, en içten şükran ve minnettarlık duygularıyla O’na yönelişi, O’nun sınırsız kudreti ve merhameti önünde saygıyla boyun eğişidir.
Fatiha, Allah ile kulu arasında ezelî ve ebedi, şerefli bir kulluk antlaşmasıdır.


Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla!

Ey insan ! Sen İlahi hitaba muhâtap olabilecek kabiliyette ve ahsen-i takvim sırrına mazhar olacak şekilde yaratıldın ! Öyleyse, ferşi arşa bağlayan, seni nihayetsiz kudrete, rahmete rapteden Rabb’inin adıyla başla.O isimler ki senin insânî arşa çıkmana bir vesiledir.

1. Bütün hamdler, övgüler âlemlerin Rabbi
olan Allah'adır. Her şeyde rahmetinin yeni yeni eserlerini meydana çıkaran rahmet sıfatıyla vasıflanmış olan Allah'ın nimetinin büyüklüğüne, lütuf ve keremine ve bütün âlemlerin beslenip büyütülmesinde görülen uçsuz bucaksız nimetler okyanusunu mahlukatına veren ve bu hakikati tefekkür etmemi sağlayan Rabbime Hamd olsun.Her türlü övgü ve teşekküre lâyık olan âlemlerin Rabbi sadece O’dur.

2. O Rahmandır, Rahimdir.
Rahmandır; çok şefkatli, çok merhametlidir. Sizi sizden çok sever, size sizden daha yakındır. O’nun sonsuz rahmet ve şefkati, bu dünyada mümin kâfir ayrımı yapmaksızın herkesi kuşatmıştır.Rahimdir; rahmetini tamamlamak üzere bu Kitabı (Kur'an-ı Kerim’i) göndermiş ve onun ışığında yürüyen takva ve ameli salih sahibi bahtiyarlara, âhiret hayatında sonsuz mutluluk ve kurtuluş müjdesini vermiştir.
O çok şefkatli, çok merhametli olmakla birlikte, hikmetli ve adaletlidir de:
3. Din
(Ceza) Günü’nün mâlikidir. Âlemlerin Rabbi, sürekli yenilenen bol merhameti ile birlikte, din gününde kullarına yaptıklarının karşılığını verecek, mahlûkatını hesaba çekecektir. "O gün hiç kimse, başkası için hiçbir şeye (fayda ya da zarar verme gücüne) sahip değildir. O gün herkesin işi Allah'a kalmıştır. Gerçekleşeceğinde asla şüphe olmayan Yargı Günü’nünmutlakhâkimi yalnızca Yüce Allah’tır.
O hâlde ey Rabb’imiz, sana tüm içtenliğimizle söz veriyoruz ve diyoruz ki:
4. Yalnızca sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz. Ey Rabbim ! Ben, senin hakîr ve zelil bir kulunum. Sana dua etmek için tek başıma bu kapıda durmak benim haddim değil. Ben sadece mü'min ve muvahhidlerin grubuna katılıyorum. Benim duamı da onlarla birlikte kabul buyur. Biz hepimiz sana kulluk eder ve senden yardım dileriz.
Fatiha suresini okurken “ben” yerine “biz” dememizin açılımını Bediüzzaman Said Nursî Hz. İşarat’ül İ’caz’da şöyle anlatır:
“Birincisi:
İnsanın vücudundaki bütün aza ve zerrata râcidir (yöneliktir)ki, bu itibarla şükr-ü örfîyi eda etmiş olur. İkincisi: Bütün ehl-i tevhidin cemaatlerine aittir. Bu cihetle şeriata itaat etmiş olur. Üçüncüsü: Kâinatın ihtiva ettiği mevcudata işarettir. Bu itibarla, şeriat-ı fıtriye-i kübraya tâbi olarak hayret ve muhabbetle kudret ve azametin arşı altında sâcid ve âbid olmuş olur.”
5.
Ey Rabb’imiz! Bizi dosdoğru yola, insanın doğal yapısıyla, duyguları, eğilimleri ve ihtiyaçlarıyla birebir örtüşen, her türlü aşırılıktan uzak,varlık kanunlarıyla tam bir uyum ve ahenk içinde olan o apaydınlık yola, insanlığı hem dünyada hem âhirette mutluluğa ulaştıran İslâm yoluna ilet.
6. Nimet verdiğin kimselerin,
insanlık tarihi boyunca tevhid sancağını elden ele taşıyan Peygamberlerin ve onların izinden yürüyen âlimlerin, şehitlerin, sana yakın olan kimselerin yoluna...
7. Gazaba uğramışların ve
sapmışların yoluna değil ya Rab!
Bizi, senin gazabına uğramış olan Yahudilerin veya hak yoldan sapmış olan Hıristiyanların zümresine katma. Çünkü onlar senin mukaddes şeriatından çıktılar ve böylece gazaba ve ebedî lanete müstahak oldular.
Allah’ın Elçisi (s) bu surenin sonunda “Âmin!” yani “Duamızı kabul eyle, ya Rab!” derdi.
 
Üst