Ahzab 59 (HULASAT-UL BEYAN TEFSİRİ)

  • Konbuyu başlatan Tevhid_Nur
  • Başlangıç tarihi
T

Tevhid_Nur

Misafir
HULASAT-UL BEYAN TEFSİRİ
Vacip Tealâ bigayrıhakkın insanlara ifk ü iftira ve sair hususatla eza eden sefihleri menettikten sonra bilûmum hatunlara lâyık olan kıyafetlerini takınmalarım tavsiye etmek üzere buyuruyor.

[Ey Nebiyy-i Zişan! Sen zevcelerine, kerimelerine ve sair mü-minlcrin zevcelerine de ki onlar bürgülerini üzerlerine bürüsün-ler.]

[Zira; onların bürgülerini üzerlerine bürünmeleri onların bi- i linip de eza olunmamalarına ziyade yakındır.]

[Halbuki Allahü Tealâ onlardan evvelce vâki olan kusurlarını affedici ve hallerine münasip mesalihi temşiyetle merhamet buyu¬rucudur.]

Yani; ey kullarımızı irşad için meb'ûs ve müeyyedminindillâh olan Nebiyy-i Zişan! Evvelâ kendi ezvac-ı mutahheratma, kerimelerine ve saniyen sair müminlerin haremlerine nasihat tarikıyla de ki onlar bürgülerini üzerlerine bürünsünler. Zira; şu bürgülerini bürünmeleri onların bilinmekle süfehamn taarruzundan kurtulup îzâ olunmamalarına en yakın bir meslektir. Halbuki Allahü Tealâ bu âyetin nüzulünden evvel burgusuz gezmelerinden dolayı vâki olan kusurlarını setreder ve hallerine münasip ahkâmı inzalle merhamet buyurur. Çünkü; hasbelicab taşra çıkan kadında çarşaf olmayınca süfeha güruhu onları açık görüp tamaa-düştükleri gibi şüpheli ve iffetini ihlâl eden kadınlardan zannıyla arkalarına düşerek rahatsız edeceklerine binaen Cenab-ı Hak kadınların çarşaf bürünüp mesture olmalarını emretmiş ve hikmeti de bürgülü olan kadının kim olduğu bilinmemekle suizandan ve süfehamn takibinden kurtulmaları olduğunu beyan etmiştir. Şu halde tesettürün meşruiyetindeki hikmet; fitne kapısını kapamak, nesebi ziya'dan muhafaza etmek, zevceyi zevce rabıtla başkasının taarruzundan kurtarmak, aile teşkilâtına intizam vermek, evlâdın terbiyesine ve dünyanın imarına erkek dışarıdan, kadın içeriden çalışmaktır.

işte bu âyet-i celileyle Cenab-ı Hak afife olan kadınları setir sebebiyle süfehamn su-u zannından ve taarruzlarından mahfuz kılmakla kalplerinin rahat olacağını beyan etmiştir. Çünkü; burgusuz gezen hatunun şekli ve kıyafeti görüldüğü cihetle kalbinde fesat olan kimselerin tamamı celbedip o vesileyle takibederek akıbet fit¬neye bâdı veyahut halk arasında güft ü gûyu mucip olarak birtakım rahatsızlığı mucip olacağı ve bu rahatsızlık zevçle zevce arasında imtizaçsızhğa müncer olup bilâhare tefrikayı dahi intaç ettiği çok defa görülmektedir. Şu halde setirle emir; bütün insanla¬rın kalplerinin rahatını ve aile arasında imtizacın esasını ve biçare çocukların terbiyesini te'min etmekle ve insanların yekdiğerine husumetten âzâde olmakla âlemin intizam üzere cereyanına büyük bir hadim ve kanun-u daimdir. Zira: kadının Örtülü bulunup ecaniple ihtilâttan memnu' olması zevcin emniyetini ve kalbin şüphe¬den vareste olmasını mucip olduğundan zevçle zevce beyninde mu¬habbetin devamına ve nesebin su-u /andan beri olmasına ve aile-hayatının rahatla geçmesine sebeptir. .

İşte nisvamn tesettürü hakkında insanların her cihetle fevai-dini mucip ve insaniyete büyük bir hizmet ve bilhassa kadınlar hakkında bir lütuf olduğunu idrakten âciz, hava ve hevesine tâbi ve kuvve-i behimiyesi kuvve-i insaniye ve müdrikesine galip olan kimseler Avrupa'nın yaramaz ve hayvan meşrepli ve gayret-i in-saniyesini zayi etmiş birtakım insanların âdât-ı kerihelerini tah-sirile tesettür-ü nisvana itiraz ederek tesettür-ü nisvan; hürriyet-i nisvam selp, müddet-i hayatında hapis, faydasız tazyik ve onları mertebe-i insaniyeden iskat etmek ve hukuk-u medeniyeden çıkarmak gibi birtakım vesvese-i şeytaniye dermeyan ederler. Halbuki tesettür; kadınların hürriyetlerini muhafazaya yegâne hadimdir. Çünkü; hatunlar çocuk getirmekle ve hamil meşakkatlarıyla meşgul olduğu cihetle emr-i maişetini lâyıkıyla te'min edemediğinden behemehal maişet hususunda bir erkeğin himayesinde bulun¬ması zaruridir ve onun maişetini tedarike zevci borçludur. Halbuki şimdi kadın hak sahibi, erkek borçludur. Bunun hürriyet hangisin-dedir? izdivaç meselesinde zevcin zevceyi veyahut zevcenin zevci himayesi, birinin âmir, öbürünün me'mur olması âheng-i intizamın yoluyla cereyan etmesinde emr-i lâzım ve zaruridir. Şu halde hangisi âmir ve hangisi me'mur olacak? Eğer kadın âmir olsun denecekse, fıtrattaki noksana ne denilecek? Eğer fıtratı tebdil mümkünse bu iddia doğru olabilir. Meselâ çocuk doğurmayı erkekler alıp onlarda olan kuvvet, kudret, şecaat, celâdet, dirayet ve zekâyı kadınlara vermek mümkünse bunun çaresini düşünmeli ve bir vakit için erkekliği kadınlara vermeli kadınlığı da erkekler almalıdır. Kadınları erkekler kadar veyahut daha ziyade yükseltmeye çalışanlar evvelâ fıtratı tebdile çalışmalıdırlar, yoksa fıtrat değişmedikçe herkesin meziyeti kendindedir. Bu evhamla yaşa¬yanların kendilerindeki meziyeti ariyet suretiyle başkalarına verip onlarda olan fıtrattaki noksanı kendim alacağım diye kadınları merasimde takdim etmek, arabada sağ tarafa bindirmekle Allah'ın verdiği ulviyeti süfliyete tenzil eylemek hamakattan başka birşey değildir. Çünkü; fıtratta rical hakimdir ve nisvamn pek çok husu-satta ricale ihtiyacı aşikârdır. Bu kadar bedahete karşı «Ben bunun aksini yürüteceğim» diye uğraşmak hamakat ve safdil kadın¬ları aldatmaktan başka ne olur?

Şu halde fıtraten hatun erkeğe muhtaç olup zevç hatunun mu¬hafazasına me'mur olunca bütün meü'net ve meşakkati üzerine aldığı hatundan zevcin de bir isteyeceği vardır. O da, iffet, taharet ve töhmetten beraettir; İffeti muhafazada bile kadın yine zevcinin himayesine muhtaçtır. Çünkü; kadın ecanibin taarruzuna müdafa-dan âciz kaldığı gibi meşakkate ve uzak mahalle misaferete tahammülü olamaz ve tahammülü farz olunsa tahammüle mani birçok halleri vardır. O halleri değiştirmek mümkün müdür? Şu halde behemehal idame-i hayatı bir recüle muhtaç olunca o recülün mu¬habbetini celbetmesi ve onun hüsn-ü zanm altında yaşaması zaruri değil midir? O kadının refah ü saadetle vakit geçirmesi zevcinin muhabbetinin devamına iffetinin şüpheden halı olmasına bağlı değil midir? Şimdi o hatun açık olarak istediği yerde gezer ve istediği kimselerle görüşürse zevcin hüsn-ü zanninı idame edebilir mi ve şüpheden kurtulur mu? Halbuki onun rahatı, refah ve saadeti zevcin hüsn-ü zannına bağlı değil mi? Eğer istediği yerde gezer, herkesle görüşür de zevcine şüphe gelir, kalbi rahatsız olursa bu şüpheyi izale ve kalbinin rahat olması setirden başka neyle ola¬bilir? Eğer şüphe gelmezse çölde gezen behâimle onun ne farkı vardır? Serbest gezmesiyle hasıl olan töhmet zevçle zevce arasındaki muhabbetin nefrete tebeddülüne ve nefret de akıbet firkata sebep olursa bundan en çok zarar görecek kadın değil midir? Çünkü; firkat vuku bulunca kadının himayesine iltica edecek velisi ya bulunur ya bulunmaz. Eğer bulunursa velisinin himayesi altında me'yusane vakit geçirmesi ve aile teşkilâtından mahrum olması mı hürriyettir; yoksa zevcinin muhabbetinin idamesiyle evlâd ü ahfat yetiştirmek ve onların muradını görmek ve bir aile reisi olarak yaşamak mı hürriyettir? Eğer himaye edecek velisi yoksa sokakta kalacak ve binnetice şunun bunun hizmetçiliğine arz-ı ihtiyaç ede¬cek veyahut süfehanm taarruzuna uğrayacak, sefalete düşecek. Bu levha-i sefalet mi hürriyettir? Evet! Mesture olanlarda dahî bazı iffetini ihlâl edenler bulunabilir, fakat serbestiye nispetle nadir olduğu gibi bizim için vazife, setir hususunda Allah'ın emrini ye¬rine getirmektir. Allah'ın emrini yerine getirdikten sonra vâki olan şeyden mes'ûl olunmayacağı malûmdur.

Şu tafsilâta nazaran İslâm kadınlarının hürriyeti erkeklerden daha ziyadedir. Çünkü; yalnız mesture bulunup dahil-i beytte aile teşkilâtıyla meşgul olmasına mukabil zevç nafakasını, kisvesini ve süknasım te'min etmekle mükellef olduğu gibi ikisinden hasıl olan çocukların nafakalarını tedarik ve her" cümlesinin refah ü saaâdet-lerini te'min etmekle dahi mükelleftir. Bu uğurda esbab-ı maişet yüzünden her türlü mezahime göğüs germek gece, gündüz onların rahatını düşünmek ve onların muhafaza ve himayelerini der'uhte etmek gibi sayılmaz ve tükenmze meşakkat ve düşüncelere karşı İslâmiyette kadının mükellef olduğu şey yalnız zevcinin muhabbetini ihlâl etmemekle kalbini tatmin etmektir. Şimdi erbab-ı in¬saf düşünsün! Hürriyet kimdedir? Kadın zevcine mi, yoksa zevç kadına mı hizmet ediyor?
Hulâsa; hatunların bürgü bürünmeleri vacip olduğu ve bür-gülü olunca ecanibin o kadının kim olduğunu bilemediklerinden dolayı taarruzdan vareste olup ezadan kurtuldukları ve hatunların mçsture olmalarıyla fitne kapılarının kapanacağı bu âyetten müstefad olan fevaid cümlesindendir.
 
Üst