Birinci Lem'a

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
[17:29] <Lemalar> Bismillahirrahmanirrahim
[17:30] <Lemalar> essaltu vesselamü aleyke ya resullullah
[17:30] <Lemalar> essalatu vesselamü aleyke ya habiballah
[17:30] <Lemalar> essalatu vesselamü aleyke ya emine vahyillah

[17:30] <Lemalar> Ya Rab sen okuyacağımız kısmı anlamayı yaşamayı ve anlatabilmeyi nasip eyle
[17:31] <Lemalar> Hz Yunus a.s. ın hikayesini hepimiz kısada olsa biliriz
[17:31] <Lemalar> ancak o hikayedeki azim dersi risale-i nur bize anlatıyor
[17:31] <Lemalar> ve o sır ile hayata bakıs acımızı gösteriyor
[17:32] <Lemalar> biiznillah bizlerde o sır ile hayatımıza bakarsak inşallah Onun gibi o elemlerden ve sıkıntılardan Halıkı Rahmanın merhametine lütfüne mashar oluruz
[17:32] <Lemalar> 1- Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla
[17:32] <Lemalar> 2- Karanlıklar içinde niyaz etti: 'Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum. (Enbiyâ Sûresi: 87.)
[17:35] <Lemalar> Rabbine şöyle niyaz etmişti: 'Bana gerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin. (Enbiyâ Sûresi: 83.)
[17:35] <Lemalar> Eğer senden yüz çevirecek olurlarsa de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim. Yüce Arşın Rabbi de Odur. (Tevbe Sûresi: 129.)
[17:35] <Lemalar> Allah bana yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i İmrân Sûresi: 173.)
[17:35] <Lemalar> Havl ve kuvvet, ancak herşeyden yüce ve nihayetsiz azamet sahibi olan Allah'a aittir. Bâkî kalan ancak sensin, ey Bâkî.
[17:35] <Lemalar> O [Kur'ân] İmân edenler için bir hidayet rehberi ve bir şifadır. (Fussilet Sûresi: 44.)
[17:36] <Lemalar> Bu ayeti kerimelerin sırrı ile Ustad Bediüzzaman Hz yunus a.s ın munacatını bize o ayetlerin ısığında anlatacak
[17:36] <Lemalar> bakalım
[17:36] <Lemalar> BİRİNCİ LEM'A
[17:36] <Lemalar> HAZRET-İ YUNUS İBNİ METTÂ Alâ Nebiyyinâ ve Aleyhissalâtü Vesselâmın münâcâtı, en azîm bir münâcattır ve en mühim bir vesile-i icabe-i duadır.

[17:37] <Lemalar> demekki o dua en kuvvetli dualardan biri
[17:37] <Lemalar> ancak kuvvetinin tesir etmesi bizim samimiyetimize bağlı
[17:37] <Lemalar> mesela kişi sadece sölemek olsun diye söler ise belki tesiri manasını ihata ederek sölemek ile bir olamaz.Mesela cok enteresandırki Bu meselenin başında hem Hz. Yunus a.s. hemde Resulu zişan a.s.v. efendimiz beraber anılmıs .Ve diyebiliriz ki nasıl ki Hz Adem a.s. cennetten cuıkarıldıkdan sonra ettiği dua da Resulu zişan a.s.v. efendimizi vesile ederek dua etmiş ve ölede daha bir cek peygamber ve veli kullar O nu dualarında vesile kılmıslar o zaman Ustadın bu cümlesinden sunu anlıyabiliriz Hz . Yunusu a.s. da o ahvalin verdiği dehsetten , elemden ve pişmanlığına Resülü zişan a.s.v. efendimizi vesile ederek o munacatı yani duayı etmiş dir. Evet şayet öle değilmidir referansın ne kadar kuvvetliyse yardım o kadar kolay olur.Evet madem hal böledir öle ise bizler dahi dualarımızda O a.s.v. efendimizi şefaatci ve vesile kılmalıyız ...

[17:38] <Lemalar> Hazret-i Yunus Aleyhisselâmın kıssa-i meşhuresinin hülâsası:
[17:38] <Lemalar> Denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş. Deniz fırtınalı ve gece dağdağalı ve karanlık ve her taraftan ümit kesik bir vaziyette, "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntüm minel zalimiyn" -3- münâcâtı, ona sür'aten vasıta-i necat olmuştur.

[17:38] <Lemalar> Ustad Bediüzzaman iki cümle ile o hadiseyi ne kadar güzel ve akla uygun anlatmıs . Zati diyor ya Kıssa-i Hulasası yani o hadisenin özeti diye sadece bir cümle ile anlatmıs yedi yaşındaki cocuk gelse ona okusan bu cümleyi Hz. Yunus a.s. ın hadisesini anlıyacak...

Evet Hz Yunus a.s. ın
[17:38] <Lemalar> kavmi onun tebliğine uymadığı için
[17:38] <Lemalar> hatta o kadar ileri gitmişlerdi ki ..
[17:38] <Lemalar> Hz Yunus a.s artık onları terkedecek duruma gelmişdi
[17:39] <Lemalar> işde o kavmi terketmek için bindiği bir gemide
[17:39] <Lemalar> sebebler dairesinde
[17:39] <Lemalar> Allahu tealanın emrini ve görevini terk ettiği için
[17:40] <Lemalar> karanlık ve korkulu bir gecede onu kurtarabilecek hicbir kimsenin olmadığı bi anda denize atılmıs ve bir balık onu yutmus
[17:40] <Lemalar> söle bir düşünelim birincisi
[17:40] <Lemalar> vakit karanlık
[17:40] <Lemalar> kişi görmediği seyden korkar hatta o korku ona dehsete düşürür
[17:40] <Lemalar> ve karanlık da kimse birsey göremez
[17:41] <Lemalar> iki bir balığın karnında
[17:40] <Lemalar> evet öle ki onun hukmu ona gecemez..
[17:41] <Lemalar> üc denizin içinde
[17:41] <Lemalar> böle bir ahval içinde iken
[17:41] <Lemalar> onu kim bu halden kurtarabilir ki ?
[17:42] <Lemalar> evet Hz yunus a.s munacati bize bu dersi vermekde

[17:42] <Lemalar> La ilahe illa ente sübhaneke inni küntüm minez zalimiyn

[17:42] <Lemalar> Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum. (Enbiyâ Sûresi: 87.)

[17:42] <Lemalar> Şu münâcâtın sırr-ı azîmi şudur ki:
[17:42] <Lemalar> O vaziyette esbab bilkülliye sukut etti. Çünkü o halde ona necat verecek öyle bir Zat lâzım ki, hükmü hem balığa, hem denize, hem geceye, hem cevv-i semâya geçebilsin.

[17:43] <Lemalar> şayet öle değilmidir
[17:43] <Lemalar> bizler dehsetli bir anımızda bizi kurtarabilecek birini ararız
[17:44] <Lemalar> o kişi ise o dehsetli ortama hukmede bilecek ve kudreti onlara yetebilecek olması gerekmez mi ?
[17:44] <Lemalar> mesela kardeşler arasında uyusmazlık olduğu sırada kardeşlerden biri diğerinin azabından kurtulmak için
[17:44] <Lemalar> ya annesine yada babasına seslenir
[17:44] <Lemalar> ki annesi ve babası dır ancak o kardeslere hukmedebilecek
[17:44] <Lemalar> işde ölede Hz Yunus We aleykum Selam We Rahmetullah
[17:44] <Lemalar> işde ölede Hz Yunus a.s....
[17:45] <Lemalar> balık , gece ve deniz gibi uc sebebin ortasında dehsete düşmüş
[17:45] <Lemalar> onada ancak o üc sebebe hakim hukmedebilecek bir Zat yardım edebilir
[17:46] <Lemalar> Çünkü onun aleyhinde gece, deniz ve hut ittifak etmişler. Bu üçünü birden emrine musahhar eden bir Zat onu sahil-i selâmete çıkarabilir. Eğer bütün halk onun hizmetkârı ve yardımcısı olsaydılar, yine beş para faydaları olmazdı.
[17:46] <Lemalar> evet butun halk dahi onun hizmetkarı olsa yine fayda etmez di dimi
[17:46] <Lemalar> balık hangi bir sultanı dinlemiş ki
[17:47] <Lemalar> bu sebelere hangi kudret hukmedebilir ?
[17:47] <Lemalar> ancak ve ancak onları yartan hukmedebilir
[17:47] <Lemalar> ..
[17:47] <Lemalar> mesela su an gunumuzde kuresel ısınma var
[17:47] <Lemalar> madem halk o kadar kudretli öle ise kuresel ısınmaya hukmetsin hukmedebiliyorsa ?
[17:48] <Lemalar> susuzluk derdine düşmüşdü
[17:48] <Lemalar> madem kudreti var o halkın öle ise su bulutlara hukmetsin de yağmur yağsın ?
[17:48] <Lemalar> madem olmuyor öle ise
[17:48] <Lemalar> Onlara hukmedebilecek bir Zata melc edilmeli
[17:48] <Lemalar> ve Ona yönelip yardım istenilmeli
[17:48] <Lemalar> aksi halde hep o dehsetli halde kalırız
[17:49] <Lemalar> cok enteresandır ki
[17:49] <Lemalar> 99 gölcük depreminde
[17:49] <Lemalar> anlatılan hadiselerden bir kısmı söle
[17:49] <Lemalar> daha önce Allahı anmayan bir cok kişinin o can havli ile
[17:49] <Lemalar> Allaha sığınmaları
[17:49] <Lemalar> demekki ister istemez o sebebleri yaratana melc etmeliyiz
[17:50] <Lemalar> cünkü onlara ancak onları Yaratan ve kudreti ile hukmeden kontrıol edebilir

[17:50] <Lemalar> Demek esbabın tesiri yok. Müsebbibü'l-Esbabdan başka bir melce olamadığını aynelyakin gördüğünden, sırr-ı ehadiyet, nur-u tevhid içinde inkişaf ettiği için, şu münâcat birden bire geceyi, denizi ve hût'u musahhar etmiştir.

[17:51] <Lemalar> Ah Ustadım
[17:51] <Lemalar> ne guzel tasvir eylemiş
[17:51] <Lemalar> sırr-ı ehadiyet, nur-u tevhid içinde inkişaf ettiği için,
[17:51] <Lemalar> ne kadar nazenin bir cümle

[17:51] <Lemalar> O nur-u tevhid ile hût'un karnını bir tahtelbahir gemisi hükmüne getirip ve zelzeleli dağvâri emvac dehşeti içinde, denizi, o nur-u tevhid ile emniyetli bir sahrâ, bir meydan-ı cevelân ve tenezzühgâhı olarak o nur ile semâ yüzünü bulutlardan süpürüp, kameri bir lâmba gibi başı üstünde bulundurdu. Her taraftan onu tehdit ve tazyik eden o mahlûkat, her cihette ona dostluk yüzünü gösterdiler.
[17:52] <Lemalar> Tâ sahil-i selâmete çıktı, şecere-i yaktîn altında o lûtf-u Rabbânîyi müşahede etti.

[17:53] <Lemalar> Evet işde o munacatın sırrı ile
[17:53] <Lemalar> Allaha sığınması ile ve Allahın lutfu keremi ile
[17:53] <Lemalar> o gecedeki dağdağalı semayı
[17:53] <Lemalar> dağıtmasıyla
[17:53] <Lemalar> ve denizdeki korkunc yuzun ona dost gösterilmesi ile
[17:53] <Lemalar> ve o balığın ona binek yapdırılması ile
[17:54] <Lemalar> Anlasılıyor ki o esbaba ancak ve ancak o sebeblerin sahibi hukmedebilir
[17:54] <Lemalar> bu hadisenin bir baska yönü daha var
[17:54] <Lemalar> mesela değrem hadisesinde
[17:54] <Lemalar> kişi butun sebeblere muracat ediyor
[17:55] <Lemalar> ama hakiki muracat edeceği yeri unutuyor ?
[17:55] <Lemalar> evet sebeblere muracat edecen ama o sebeblerede hukmedenede muracat edecen ki
[17:55] <Lemalar> o zman tam olsun ..

[17:56] <Lemalar> İşte, Hazret-i Yunus Aleyhisselâmın birinci vaziyetinden yüz derece daha müthiş bir vaziyetteyiz. Gecemiz istikbaldir. İstikbalimiz, nazar-ı gafletle, onun gecesinden yüz derece daha karanlık ve dehşetlidir.

[17:56] <Lemalar> evet sayet öle değilmidir
[17:56] <Lemalar> her birimiz yarınımızdan korkuyoruz
[17:56] <Lemalar> acaba yarın ne olacak diye elem içindeyiz
[17:57] <Lemalar> o kadar karanlıklı ki hicbirimiz yarınımızı göremeiyor ve o görememeğin verdiği elem ile muteellim oluyoruz

[17:57] <Lemalar> Denizimiz, şu sergerdan küre-i zeminimizdir. Bu denizin her mevcinde binler cenaze bulunuyor; onun denizinden bin derece daha korkuludur.

[17:57] <Lemalar> evet sayet ölede değilmidir
[17:57] <Lemalar> evet sayet ölede değilmidir
[17:57] <Lemalar> bir cok gencimiz ve kardeşlerimiz buyuklerimiz
[17:57] <Lemalar> dısarıya cıkmaya dahi korkuyorlar
[17:57] <Lemalar> acab cıksam o gunahlara gireremiyim diye ?

[17:58] <Lemalar> Bizim hevâ-yı nefsimiz, hûtumuzdur; hayat-ı ebediyemizi sıkıp mahvına çalışıyor. Bu hut, onun hûtundan bin derece daha muzırdır. Çünkü onun hûtu yüz senelik bir hayatı mahveder. Bizim hûtumuz ise, yüz milyon seneler hayatın mahvına çalışıyor.

[17:58] <Lemalar> evet :(
[17:58] <Lemalar> ah nefis ah
[17:58] <Lemalar> Ustad Bediüzzaman bir baska yerde cihad ikidir diyor
[17:58] <Lemalar> bir buyujk cihad iki kücük cihad
[17:59] <Lemalar> buyuk cihad insanın nefsi ile yapdığı mucadele
[17:59] <Lemalar> kücük cihad Allahın düşmanlarıyla yapdığı mucadele diye
[17:59] <Lemalar> kucuk cihadı kaybedersen mukafatı sehidlik olan bir makama cıkarsın
[17:59] <Lemalar> ama
[17:59] <Lemalar> buyuk cihadı kaybedersen
[17:59] <Lemalar> mucazatı cehennem olan bir cukura atılırsın hafazanallah
[18:00] <Lemalar> evet onun içindir ki
[18:00] <Lemalar> su hayatta en buyuk mucadele
[18:00] <Lemalar> ve en önemli dava önce nefsi ile yapılan mucadeledir
[18:00] <Lemalar> Ustad Bediüzzaman sair yerde yine diyor
[18:00] <Lemalar> ben bunları baskaları okusunlar diye yamazdım kendi nefsime yazdım
[18:00] <Lemalar> yine cok dikkata değerdir ki
[18:01] <Lemalar> Ustad coğu yerde
[18:01] <Lemalar> ey said
[18:01] <Lemalar> bil ey nefsim
[18:01] <Lemalar> ey bedbaht nefsim
[18:01] <Lemalar> hitaplarını kullanıyor
[18:01] <Lemalar> hatta bazı yerlerde nefsimle beraber diyerek
[18:01] <Lemalar> en buyuk mucadelenin nefis ile olan mucadelesi olduğunu anlatıyor
[18:01] <Lemalar> iişe bizler dahi o nefis ile nasıl mucadele edeceğimizin yollarını arıyacağız

[18:02] <Lemalar> Ustad Bediüzzaman Hz Yunus Aleykum Selam ve Rahmetullahi ve Berekatuhu Ebeden Daimen ın munacatı ile bize bir yönünüğ anlatıyor

[18:02] <Lemalar> diyor ya o blık onun yuz senelik omrünün mahfuına calısıyor
[18:02] <Lemalar> bizim balığımız olan nefsimiz ise bizim ebedei hayatımızın mahfına calısıyor
[18:02] <Lemalar> Helal dairesi keyfe kafidir harama girmeye hic luzum yokdur
[18:03] <Lemalar> madem öledir nefsimizi helal dairesine yönlendireceğiz
[18:03] <Lemalar> canımız gezmek mi isttiyor öle ise
[18:03] <Lemalar> kudis yerler cok oralara git
[18:03] <Lemalar> canımız dost mu istiyor
[18:03] <Lemalar> kuran ve sünnet kafidiri onları dost edin
[18:04] <Lemalar> ve ila ahir
[18:04] <Lemalar> Ustad diyor ya o balık Hz Yunus a.s.ın yuz senelik ömrünü harap etmeye calısıyor diye
[18:04] <Lemalar> bazı kaynaklşarda Hz . Yunus a.s. ın o balığın karnında 6 ay kaldığını
[18:05] <Lemalar> ve o mide salgılarından dolayı butun dersinin tahriş olduğunu sölüyor
[18:05] <Lemalar> eğer bizim nefsimizde bizim balığımız ise
[18:05] <Lemalar> eğer o bizi yutar ise
[18:05] <Lemalar> işde ölede bizim manevi yatımızı böle tahriş eder..
[18:05] <Lemalar> mazallah

[18:06] <Lemalar> Madem hakikî vaziyetimiz budur. Biz de, Hazret-i Yunus Aleyhisselâma iktidaen, umum esbabdan yüzümüzü çevirip, doğrudan doğruya, Müsebbibü'l-Esbab olan Rabbimize iltica edip "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntüm minel zalimin" -1- demeliyiz ve aynelyakin anlamalıyız ki, gaflet ve dalâletimiz sebebiyle aleyhimize ittifak eden istikbal, dünya ve hevâ-yı nefsin zararlarını def edecek yalnız o Zat olabilir ki, istikbal taht-ı emrinde, dünya taht-ı hükmünde, nefsimiz taht-ı idaresindedir.

[18:07] <Lemalar> Evet sayet öle değilmidir
[18:07] <Lemalar> bizi istikbal karanlığından ve eleminden
[18:07] <Lemalar> ve bu kürei arzdaki gayri mesru hallerin vereceği zarardan ve korkudan
[18:07] <Lemalar> ve nefsimizin maneviyatımızı yiyip bitirmesinden
[18:08] <Lemalar> butun bunlara hukmeden Zatı Zülcelalin dergahına girmeli
[18:08] <Lemalar> Ona yönelmeli ve Ondan yardım istemeliyiz
[18:08] <Lemalar> ve O Hz Yunusu a.s..ın munacatı ile istemeliyiz
[18:08] <Lemalar> cünkü o munacat ile bizde Onun gibi bu uc halin serrinden muhafaza olalım

[18:09] <Lemalar> Acaba Hâlık-ı Semâvat ve Arzdan başka hangi sebep var ki, en ince ve en gizli hâtırât-ı kalbimizi bilecek? Ve bizim için istikbali, âhiretin icadıyla ışıklandıracak ve dünyanın yüz bin boğucu emvâcından kurtaracak (hâşâ) Zât-ı Vâcibü'l-Vücuddan başka hiçbir şey, hiçbir cihette, Onun izin ve iradesi olmadan imdad edemez ve halâskâr olamaz.

[18:09] <Lemalar> evet sayet öle değilmidir
[18:10] <Lemalar> kabrin arkasını bilmeyen biri ölümden muteellim duyar
[18:10] <Lemalar> eğer bilse o kabir onun için bir kurtulusdur o zaman o elemden kurtulur
[18:10] <Lemalar> işde bizler Allaha yönelmek ile
[18:10] <Lemalar> O kabrin arkasındakileri bilmek ve yasmaka ile
[18:10] <Lemalar> o elemden biiznillah muhafaza olunuyoruz
[18:10] <Lemalar> ve ila ahir istibal için ardına koy koyabildiğini
[18:10] <Lemalar> aynen ölede değilmidir
[18:11] <Lemalar> nasıl ki bir ülkedeki eşkiyalara ancak o ülkenin padişahını tanımak ve
[18:11] <Lemalar> onun emri ile dolasırsak o eşkiyalardan muhafaza oluruz
[18:11] <Lemalar> işe ölede o munacat ile
[18:12] <Lemalar> bizlerde yeryuzuneki butun ser ve serli insanlardan muhafaza olunuruz
[18:12] <Lemalar> ve yine nefsimizin maneviyatımızı yiyip bitirmesini
[18:12] <Lemalar> ancak o munacatı vesile ederek Halıkı ÜZlcelalin dergahına yönelmek ile muhafaza olunuruz

[18:13] <Lemalar> Madem hakikat-i hal böyledir. Nasıl ki Hazret-i Yunus Aleyhisselâma o münâcâtın neticesinde hûtu ona bir merkûb, bir tahtelbahir ve denizi bir güzel sahrâ ve gece mehtaplı bir lâtif suret aldı. Biz dahi o münâcâtın sırrıyla "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntüm minez zalimin" demeliyiz.

[18:13] <Lemalar> Evet sayet öle değilmidir
[18:13] <Lemalar> karanlık bir gecede tanımadığınız vahşi hayvanlarla karsılasdığınızda
[18:14] <Lemalar> o vahşi hayvanlara ancak Allahın hukmeceğini bilir ve Ona yönelirseniz o elemden muhafaza olunur
[18:14] <Lemalar> ve O vahşi hayvanların O zatı zülcelalin mahlukatı olduğunu fehmetmekle anlarız
[18:14] <Lemalar> cok enterasndır ki
[18:14] <Lemalar> bir cok kişi der
[18:14] <Lemalar> cok vahşi basıbos köpeklerle karsı karsıya geldik
[18:15] <Lemalar> ancak O Zatı Zülcelalin ismini anmak ile onların zararından muhafaza olunduk diye
[18:15] <Lemalar> sizler dahi belki hayatınızın sair yerlerinde yasamıssınızdır
[18:15] <Lemalar> size zarar vereceğini hissettiğiniz anda Allahı anmak ile kurtulduğunuzu

[18:15] <Lemalar> "La İlahe illa ente" -1- cümlesiyle istikbalimize, "Sübhaneke" -2- kelimesiyle dünyamıza, "inni küntüm minez zalimin" -3- fıkrasıyla nefsimize nazar-ı merhametini celb etmeliyiz.
[18:16] <Lemalar> Tâ ki, nur-u İmân ile ve Kur'ân'ın mehtabıyla istikbalimiz tenevvür etsin ve o gecemizin dehşet ve vahşeti, ünsiyet ve tenezzühe inkılâp etsin.

[18:16] <Lemalar> evet basta dedik ya kişi bilmediği hakikatini anlamadığı seylerden muteellim olur diye
[18:17] <Lemalar> eğer sen butun mahlukatın ve mvcudatın sahibi Halıkı Zülcelal olduğunu bilsen
[18:17] <Lemalar> o zaman anlarsın ki O Halıkı Zülcelal istemezse hic bir mevcudat sana zarar vermez

[18:17] <Lemalar> Ve mütemadiyen mevt ve hayatın değişmesiyle seneler ve karnlar emvâcı üstünde hadsiz cenazeler binip ademe atılan dünyamız ve zeminimizde, Kur'ân-ı Hakîmin tezgâhında yapılan bir sefine-i mâneviye hükmüne geçen hakikat-i İslâmiyet içine girip, selâmetle o denizin üstünde gezip, tâ sahil-i selâmete çıkarak hayatımızın vazifesi bitsin.
[18:18] <Lemalar> O denizin fırtınaları ve zelzeleleri, sinema perdeleri gibi tenezzühün manzaralarını tazelendirmekle, vahşet ve dehşet yerine, nazar-ı ibret ve tefekkürü keyiflendirerek okşayıp ışıklandırsın. Hem o sırr-ı Kur'ân'la, o terbiye-i Furkaniye ile, nefsimiz bize binmeyecek, merkûbumuz olup, bizi ona bindirip, hayat-ı ebediyemizin kazanmasına kuvvetli bir vasıtamız olsun.
[18:18] <Lemalar> Elhasıl: Madem insan, mahiyetinin câmiiyeti itibarıyla, sıtmadan müteellim olduğu gibi, arzın zelzele ve ihtizâzâtından ve kâinatın kıyamet hengâmında zelzele-i kübrâsından müteellim oluyor.
[18:19] <Lemalar> Ve nasıl ki hurdebinî bir mikroptan korkar, ecrâm-ı ulviyeden zuhur eden kuyruklu yıldızdan dahi korkar. Hem nasıl ki hanesini sever, koca dünyayı da öyle sever. Hem nasıl ki küçük bahçesini sever; öyle de, hadsiz ebedî Cenneti dahi müştakane sever.
[18:19] <Lemalar> Elbette, böyle bir insanın Mâbudu, Rabbi, melcei, halâskârı, maksudu öyle bir Zat olabilir ki, umum kâinat Onun kabza-i tasarrufunda, zerrat ve seyyârat dahi taht-ı emrindedir. Elbette öyle bir insan daima Yunusvâri "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntüm minez zalimin" demeye muhtaçtır.
[18:19] <Lemalar> sübhaneke La Ilmelena İlla maallemtena, inneke entel alımül hakim


Not: Bu Sohbet www.risalesohbet.net sohbet sitemizin sohbet odalarında yapılmısdır.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Birinci Lem'a (NurSohbet)

“Sırr-ı ehadiyet, nur-u tevhid içinde inkişaf etti” ne demektir?

Tevhid, birleştirme, birlikte düşünme demektir. Meleklerden, hayvanlara, insanlara kadar bütün canlılar hayat sahibi olmakta birleşirler. Bunlardan birisine hayat veren ancak tümüne hayat veren zat olabilir. Bütün canlılar rızıklanmakta birleşirler. Denizdeki bir balığı kim rızıklandırıyorsa, şehirlerde insanları, ormanlarda ceylanları da o rızıklandırmaktadır.

Her varlık Allah’ın mülküdür. Tevhid nuru şu âlemi tek elden idare edilen bir memleket olarak gösterir. Bu memleket-i Rabbaniyenin her tarafında tevhid bayrakları sallanmaktadır. Şu geniş âlemdeki her varlık bir tevhid bayrağıdır, Allah’ın mülkünde asla şerike yer olmadığını ilan eder.

“Sırr-ı ehadiyet, nur-u tevhid içinde inkişaf etti” ifadesi, “insanın tevhid nazarıyla yaptığı tefekkürü müteakip kendi nefsine dönmesi ve o geniş dairelerdeki tecellilerin bir misalinin de kendisinde bulunduğunu idrak etmesi” şeklinde anlaşılabilir.

Yukarıdaki örneklerden, mesela rızık için bunu şöyle tatbik edebiliriz: Bütün canlıların rızıklanmasını tevhid nazarıyla düşünen insan, kendisinin de o sofrada bir misafir olduğunu düşünmeli, Rabbinin bütün canlılarda olduğu gibi onda da Rezzak ismini tecelli ettirdiğini nazara almalıdır.

Ülkenin sınırları genişledikçe hâkimiyet güçleşir, bazı şeyler gözden kaçabilir. Ama Cenab-ı Hak ehadiyetiyle her varlıkla -tabir yerindeyse- birebir ilgilenir. Böyle olunca her varlık her an O’na ihtiyacını arz edebilir.

İşte Hz. Yunus (as) balığın karnında bu manaları hakkalyakin hissedip dua etmiş ve Allah da onu kurtarmıştır.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Birinci Lem'a (NurSohbet)

"Otuz Birinci Mektubun birinci kısmı, her zaman, hususan mağrib ve işâ ortasında otuzüçer defa okunması çok faziletli bulunan mezkûr kelimât-ı mübarekenin herbirinin çok envârından birer nurunu gösterecek altı Lem'adır."

Ustad Bediüzzaman bu cümle ile bize buyuk bir sırrı elimize veriyor .Evet birinci Lem`a ile neden o duayı etmemiz gerekdiğini bize anlatıyor bu hulasa ilede özelliklede mağrib işa arasında yani Akşam namazı ile Yatsı namazları arasında okunmasının hikmetinin daha derin olduğunu sölüyor... Öle ise bizler Her Aksam namazından sonra en az on defa

"La ilahe illa ente sübhaneke inni küntüm minez zalimiyn..
Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum. (Enbiyâ Sûresi: 87.)"


Demeliyiz..
 

Garib

Well-known member
Birinci Lem'a (NurSohbet)

eline sağlık agabey güzel bir sohbet olmuş maşallah Rabbi rahimimiz ilminizi artırsın ilmiyle amel edenlerden eylesin inş
 

setr

New member
Birinci Lem'a (NurSohbet)

cok guzel oolmus ALLAH razi olsun..aciklamasiyla,,benim birde sizden ricam 2nci 3.lemayi boyle acik bir sekilde anlatmaniz.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Birinci Lem'a (NurSohbet)

setr ' Alıntı:
cok guzel oolmus ALLAH razi olsun..aciklamasiyla,,benim birde sizden ricam 2nci 3.lemayi boyle acik bir sekilde anlatmaniz.

inşallah Yemin şevke gelirde yapar bir ders istifade ederiz..
 

setr

New member
Birinci Lem'a (NurSohbet)

insallah,,takip edicem..Allah razi olsun.hayirda kalin_________________________________________________birde bir sorum ocak buraya yazmak uygun mu bilmiyorum silersiniz..sohbet bolumune giremiyoprum,kapalimi..selametle
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Birinci Lem'a (NurSohbet)

setr ' Alıntı:
insallah,,takip edicem..Allah razi olsun.hayirda kalin_________________________________________________birde bir sorum ocak buraya yazmak uygun mu bilmiyorum silersiniz..sohbet bolumune giremiyoprum,kapalimi..selametle

Evet kapalı.
 

hasret

Well-known member
Birinci Lem'a (NurSohbet)

Sırr-ı ehadiy et, nur-u tevhid içinde inkişaf etti” ne demekt ir?


evet uzun zamandır bu ifade dikkatimi cekmişti,bende acizane şunları söyliyeyim,vahidiyyet-ehadiyyete güneş örneğini verirustad,aleme tecelli eden zat yunus a.s da ehadiyyetiyle tecelli etti...
peki neden cünkü yunus a.s sebeblerin sükut edittiğini hakkalyakın hissetti ve o sırla istedi,yani tevhidle istedi,alemlerin rabbi ona hususi yardım etti ve ehaddiyyet ortaya cıkmış oldu...
peki burdan alacagımız hisse ne,işte tevhid sırrına ermek.düşündüm ben hic sebeblere takılmadan bu hissiyatla istedim mi? maalesef işte tevhid oturmamış zihnimde....
bu kısmı daha iyi anlamak icin 2.şuda ki şu ifadelere bakalım,

sırr-ı tevhid ile, Rahmân ve Rahîm olan Zât-ı Zülcelâlin, umumî kanunların tazyikatları ve hadisatın tehacümatı altında ağlayan ve sızlayan o sevimli memlüklerine, kanunların fevkinde olarak, ihsanat-ı hususiyesi ve imdadat-ı hassası ve doğrudan doğruya herşeye karşı rububiyet-i hususiyesi ve herşeyin tedbirini bizzat kendisi görmesi ve herşeyin derdini bizzat dinlemesi ve herşeyin hakikî mâliki, sahibi, hâmîsi olduğunu, sırr-ı Kur'ân ve nur-u iman ile bildim. O hadsiz meyusiyet yerinde, nihayetsiz bir mesruriyet hissettim...
fazla söze ne hacet...
 
Üst