OnBirinci Lema - Sünneti Seniyye

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
[15:13] <aLbay> ONBİRİNCİ NÜKTE: "Üç Mes'ele"dir.

[15:13] <aLbay> konumuz 11 lema

[15:14] <aLbay> Birinci Mes'ele: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Sünnet-i Seniyyesinin menbaı üçtür: Akvâli, ef'ali, ahvâlidir. Bu üç kısım dahi, üç kısımdır:

[15:15] <aLbay> Ferâiz, nevâfil, âdât-ı hasenesidir. Farz ve vâcib kısmında ittibaa mecburiyet var; terkinde, azab ve ikab vardır. Herkes ona ittibaa mükelleftir

[15:17] <aLbay> Nevafil kısmında, emr-i istihbâbî ile yine ehl-i îman mükelleftir. Fakat, terkinde azab ve ikab yoktur. Fiilinde ve ittibaında azîm sevablar var ve tağyir ve tebdili bid'a ve dalâlettir ve büyük hatadır.

[15:17] <aLbay> Âdât-ı Seniyyesi ve harekât-ı müstahsenesi ise hikmeten, maslahaten, hayat-ı şahsiye ve nev'iye ve içtimaiye itibariyle onu taklid ve ittiba etmek, gâyet müstahsendir.

[15:17] <aLbay> Çünki : Herbir hareket-i âdiyesinde, çok menfaat-ı hayatiye bulunduğu gibi, mutabaat etmekle o âdâb ve âdetler, ibadet hükmüne geçer

[15:18] <aLbay> Evet madem dost ve düşmanın ittifakiyle, Zat-ı Ahmediye (A.S.M.) mehâsin-i ahlâkın en yüksek mertebelerine mazhardır. Ve madem bil'ittifak nev-i beşer içinde en meşhur ve mümtaz bir şahsiyettir. Ve madem binler mu'cizatın delâletiyle ve teşkil ettiği Âlem-i İslâmiyetin

[15:18] <aLbay> ve kemalâtının şEhadetiyle ve mübelliğ ve tercüman olduğu Kur'an-ı Hakîm'in hakaikının tasdikiyle, en mükemmel bir insan-ı kâmil ve bir mürşid-i ekmeldir.

[15:19] <aLbay> Ve madem semere-i ittibaiyle milyonlar ehl-i kemal, merâtib-i kemalâtta terakki edip saadet-i dâreyne vâsıl olmuşlardır.

[15:19] <aLbay> Elbette o zatın sünneti, harekâtı, iktida edilecek en güzel nümunelerdir ve takib edilecek en sağlam rehberlerdir ve düstur ittihaz edilecek en muhkem kanunlardır.

[15:19] <aLbay> Bahtiyar odur ki, bu ittiba-ı Sünnette hissesi ziyade ola. Sünnete ittiba etmeyen, tenbellik eder ise, hasaret-i azîme; ehemmiyetsiz görür ise, cinayet-i azîme; tekzibini işmam eden tenkid ise, dalâlet-i azîmedir.

[15:20] <aLbay> asıl konumuz son iki cümledir

[15:20] <aLbay> peygamber efendimizin s.a.v in yaşayışı bize bir müktedaı küll hükmünde idi
[15:20] <aLbay> yani bütünüyle uyulması gereken
[15:21] <aLbay> ve mümkün mertebe en ufak adabına dahi riayet edeilmesi gereken
[15:21] <aLbay> şahsı insaninin en kemal mertebesi olduğu cihetle
[15:22] <aLbay> bizim bütün hareketlerimizin bu rehberi mutlak zatın a.s.m hareketlerine uyması gerekli
[15:22] <aLbay> yani hayatımızı bu şekile göre bina etmelyiz
[15:22] <aLbay> bir kanundur
[15:22] <aLbay> şimdi az da olsa kanun mevzuuna girelim inşallah
[15:23] <aLbay> evet aleme baktığımız zaman rabbul alemin herbir işe ve fiile bir kanun koymuştur

[15:23] <aLbay> bakınız en ufak bir mikroptan en büyük bir fiile

[15:24] <aLbay> bedeni insana ve yıldızlara ordan feza aleminde seyreden

[15:24] <aLbay> bütün ecramı ulviyelere bir bahara bir yağmur tanesine kadar
[15:24] <aLbay> her işte rabbul alemin bir kanun bir nizam murad etmiş
[15:24] <aLbay> işte bu kainatta eser ile görünen bu işlerin arkasındaki müessir elbette insan denilen
[15:25] <aLbay> kainatın en aciz ve en fakiri bir serce kuşundan daha zayıf insanı başıboş bırakmamıştır
[15:25] <aLbay> cünkü nizamı alem herheryerde bir kanuni ilahi hükümferma ise
[15:26] <aLbay> elbette insanında bir kanuna ve nizaman tabi olması gerekir
[15:26] <aLbay> yoksa kendini başıboş mu zanneder insanoğlu mealinde ayeti kerime ile biliyoruz ki insan kendisini başıboş zanneder
[15:27] <aLbay> işte bu serkeşi aleme bir nizam koyan cenabı hak bize nasıl davranmamız gerektiği hakkında da
[15:27] <aLbay> bir rehber bir mürşit göndermesi bir rahmeti ilahiyedir
[15:28] <aLbay> işte bize alemlere rahmet olarak gelen resuli
[15:28] <aLbay> ekrem a.s.m
[15:28] <aLbay> bize daima rehber olmuştur
[15:28] <aLbay> o bir beşerdi ve evlenirdi
[15:29] <aLbay> cihada gider dişi kırılırdı
[15:29] <aLbay> ac kalırdı
[15:29] <aLbay> ama o aynı zamanda resul idi
[15:29] <aLbay> allahın razı olduğu ve bize tabi olmamız icin gönderilen bir zattı
[15:30] <aLbay> işte bizim yapmamız gereken onun yaptığını yapmak
[15:30] <aLbay> onun yapmadığını yapmamaktır
[15:30] <aLbay> bizim bir tek dilimiz var
[15:31] <aLbay> bir dille bütün kainat kadar ibadet etmemiz lazım
[15:31] <aLbay> cünkü biz yeryüzünün halifesiyiz
[15:31] <aLbay> halife kendisene tabi olanlardan daha fazla ibadet etmeli
[15:31] <aLbay> ama bizim acz ve fakr icindeki halimiz meydanda
[15:32] <aLbay> kendimizi günahlardan alıkoyamıyoruz
[15:32] <aLbay> işte aklı başında herinsanın bir derdi olmalı bu noktada
[15:32] <aLbay> ben ne yapmalıyım ya da nasıl davranmam gerekirdi
[15:32] <aLbay> bu adi işlerimi
[15:32] <aLbay> ibadete cevireyim
[15:33] <aLbay> işte resuli ekrem a.s.m bize bu hareketleri bizzat göstermiş
[15:33] <aLbay> bizim yapmamız gerekn i
[15:33] <aLbay> şler
[15:33] <aLbay> o kadar ağır değil
[15:33] <aLbay> mesela diyelim yemek yedik ki zaten günlük bu fiili yapmak zorundayız
[15:34] <aLbay> nasıl yemek yersem bu işim ibadete kalbolunur
[15:34] <aLbay> ?
[15:34] <aLbay> resuli ekrem a.s.m. nasıl yemiş
[15:34] <Durendisane> sünnete uygun şekilde
[15:34] <aLbay> evet
[15:34] <aLbay> sünnet nasıldı ? o zaman hemen bir ilmihal kitabı almalı
[15:34] <aLbay> oraya bakmalıyız
[15:35] <aLbay> yada hadisi şerifleri tetkik etmeli
[15:35] <aLbay> karşımıza cıkan bir kac misali verelim inşallah
[15:35] <Durendisane> efendimiz besmeleyle başladrı örneğin
[15:35] <aLbay> eğer yemek ateşte pişmişse abdest alamalıyız
[15:35] <Durendisane> yemekten sonra Allaha hamd ederdi
[15:35] <aLbay> ve besmele
[15:35] <aLbay> evet Durendisane haklısınız
[15:35] <aLbay> yemekte önümüzden yemeli
[15:35] <aLbay> kardeşimizin lokmasına bakmamlıyız
[15:36] <aLbay> kabın ortasından yememeli
[15:36] <aLbay> yemek esnasında ise bize bu nimetleri veren
[15:36] <aLbay> rabbimizin eserlerini tefekkür etmeliyiz
[15:37] <aLbay> yemekten sonra rabbimize hamdetmeli bildiğimiz duaları okumalıyız
[15:37] <aLbay> işte en ufak bir yemek yeme işinde bunlara riayet etmişsek
[15:38] <aLbay> rahmeti ilahiyeden umulurki adatımız ibadete kalbolunur
[15:38] <Durendisane> inş.
[15:38] <aLbay> işte resüli ekrem asm ne yapmışsa doğrudur
[15:38] <aLbay> ne demişse amenna vessaaddakna
[15:39] <aLbay> demeli yiz ki inşallah rabbimiz bizi sevsin
[15:40] <aLbay> evet kardeşler sorusu olan var mı
[15:40] <aLbay> yoksa devam edelim birazdaha
[15:41] <aLbay> İkinci Mes'ele: Cenab-ı Hak Kur'an-ı Hakîm'de:
[15:41] <Durendisane> devam edelim inş.

[15:41] <aLbay> ????????? ??????? ?????? ??????? ferman eder. Rivayât-ı sahîha ile Hazret-i Âişe-i Sıddıka (R.A.) gibi sahabe-i güzin, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ı tarif ettikleri zaman "Hulukuhu-l Kur'an" diye tarif ediyorlardı.

[15:42] <aLbay> Yâni: "Kur'anın beyan ettiği mehâsin-i ahlâkın misali, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dır. Ve o mehâsini en ziyade imtisal eden ve fıtraten o mehâsin üstünde yaratılan odur."

[15:42] <aLbay> İşte böyle bir zatın ef'al, ahvâl, akvâl ve harekâtının herbirisi, nev-i beşere birer model hükmüne geçmeye lâyık iken, ona îman eden ve ümmetinden olan gâfillerin, (sünnetine ehemmiyet vermeyen veyahût tağyir etmek istiyen) ne kadar bedbaht olduğunu divaneler de anlar

[15:43] <aLbay> Üçüncü Mes'ele: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, hilkaten en mutedil bir vaziyette ve en mükemmel bir surette halkedildiğinden, harekât ve sekenatı, itidal ve istikamet üzerine gitmiştir.

[15:44] <aLbay> -i Seniyyesi, kat'î bir surette gösterir ki: Her hareketinde istikamet ve itidal üzerine gitmiş, ifrat ve tefritten içtinab etmiştir.

[15:44] <aLbay> Siyer-i Seniyyesi, kat'î bir surette gösterir ki: Her hareketinde istikamet ve itidal üzerine gitmiş, ifrat ve tefritten içtinab etmiştir.


[15:44] <Durendisane> evet

[15:44] <aLbay> Evet Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, ??????????? ????? ???????? emrini tamamiyle imtisal ettiği için, bütün ef'al ve akvâl ve ahvâlinde istikamet, kat'î bir surette görünüyor.

[15:45] <aLbay> emrolunduğu gibi istikamatte ol

[15:45] <aLbay> emrine en iyi imtisal eden elbet resuli ekrem a.s.m dir

[15:46] <aLbay> Meselâ: Kuvve-i akliyenin fesad ve zulmeti hükmündeki ifrat ve tefriti olan gabavet ve cerbezeden müberra olarak, hadd-i vasat ve medâr-ı istikamet olan hikmet noktasında kuvve-i akliyesi daima hareket ettiği gibi

[15:46] <aLbay> kuvve-i gazabiyenin fesadı ve ifrat ve tefriti olan korkaklık ve tehevvürden münezzeh olarak, kuvve-i gadabiyenin medâr-ı istikameti ve hadd-i vasatı olan şecaat-ı kudsiye ile kuvve-i gadabiyesi hareket etmekle beraber

[15:47] <aLbay> kuvve-i şeheviyenin fesadı ve ifrat ve tefriti olan humud ve fücurdan musaffa olarak, o kuvvenin medâr-ı istikameti olan iffette, kuvve-i şeheviyesi daima iffeti, âzamî

[15:48] <aLbay> mâsumiyet derecesinde rehber ittihaz etmiştir. Ve hâkeza.
[15:48] <aLbay> Bütün Sünen-i Seniyyesinde, ahvâl-i fıtriyesinde ve ahkâm-ı şer'iyyesinde, hadd-i istikameti ihtiyar edip zulüm ve zulümat olan ifrat ve tefritten, israf ve tebzirden içtinab etmiştir. Hatta tekellümünde ve ekl ve şürbünde, iktisadı rehber ve israftan kat'iyyen içtinab etmiştir.

[15:49] <aLbay> Bu hakikatın tafsilâtına dair binler cild kitab te'lif edilmiştir. ??????????? ????????? ???????????? sırrınca, bu denizden bu katre ile iktifa edip, kıssayı kısa keseriz

[15:49] <aLbay> arif olan bir işaret dahi kafidir

[15:49] <aLbay> işte resüli ekrem a.s.m üc kuvve olan kuvvei akliye kuvvei gadabiye ve kuvvei şeheviyede
[15:50] <aLbay> daima orta yolu tutmuştur
[15:50] <aLbay> el-fatiha

Not : Bu Sohbet www.RisaleSohbet.net sohbet Odalarında yapılmısdır...
 
Üst