Bazen felâketten saadet çıkar

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Hem yüzer tecrübenle, ey sabırsız nefsim! Kat'î kanaatin gelmiş ki, zahirî musibetler altında ve neticesinde, inayet-i İlâhiyenin çok tatlı neticeleri var. "Belki sevmediğiniz şey, hakkınızda hayırlıdır" (Bakara Sûresi, 2:216.) çok kat'î bir hakikatı ders veriyor. O dersi daima hatıra getir. Hem, feleğin çarkını çeviren kanun-u İlâhî, senin hatırın için - o pek geniş kanun-u kaderî - değiştirilmez.

Emirdağ Lâhikası, s. 173

***
Musibet şerr-i mahz olmadığı için, bazan saadette felâket olduğu gibi, felâketten dahi saadet çıkar.

Sünûhat, s. 55


***
Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir hüsün ciheti vardır. Evet, kâinattaki herşey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir; veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir. Bir kısım hâdiseler var ki, zahiri çirkin, müşevveştir. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var. (...)
..insan, hem zâhirperest, hem hodgâm olduğundan, zahire bakıp çirkinlikle hükmeder. Hodgâmlık cihetiyle, yalnız kendine bakan netice ile muhakeme ederek şer olduğuna hükmeder. Halbuki, eşyanın insana ait gayesi bir ise, Sâniinin esmâsına ait binlerdir. Meselâ, Kudret-i Fâtıra'nın büyük mu'cizelerinden olan dikenli otları ve ağaçları muzır, mânâsız telâkki eder. Halbuki onlar, otların ve ağaçların mücehhez kahramanlarıdırlar. Meselâ, atmaca kuşu serçelere tasliti, zahiren rahmete uygun gelmez. Halbuki, serçe kuşunun istidadı, o taslitle inkişaf eder. Meselâ, "kar"ı pek bâridâne ve tatsız telâkki ederler. Halbuki, o bârid, tatsız perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez.

sözler
 

seheryeli

Active member
Hem yüzer tecrübenle, ey sabırsız nefsim! Kat'î kanaatin gelmiş ki, zahirî musibetler altında ve neticesinde, inayet-i İlâhiyenin çok tatlı neticeleri var "Belki sevmediğiniz şey, hakkınızda hayırlıdır" (Bakara Sûresi, 2:216) çok kat'î bir hakikatı ders veriyor O dersi daima hatıra getir Hem, feleğin çarkını çeviren kanun-u İlâhî, senin hatırın için - o pek geniş kanun-u kaderî - değiştirilmez
Emirdağ Lâhikası, s 173
***
Musibet şerr-i mahz olmadığı için, bazan saadette felâket olduğu gibi, felâketten dahi saadet çıkar

Sünûhat, s 55

***
Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir hüsün ciheti vardır Evet, kâinattaki herşey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir; veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir Bir kısım hâdiseler var ki, zahiri çirkin, müşevveştir Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var ()
insan, hem zâhirperest, hem hodgâm olduğundan, zahire bakıp çirkinlikle hükmeder Hodgâmlık cihetiyle, yalnız kendine bakan netice ile muhakeme ederek şer olduğuna hükmeder Halbuki, eşyanın insana ait gayesi bir ise, Sâniinin esmâsına ait binlerdir Meselâ, Kudret-i Fâtıra'nın büyük mu'cizelerinden olan dikenli otları ve ağaçları muzır, mânâsız telâkki eder Halbuki onlar, otların ve ağaçların mücehhez kahramanlarıdırlar Meselâ, atmaca kuşu serçelere tasliti, zahiren rahmete uygun gelmez Halbuki, serçe kuşunun istidadı, o taslitle inkişaf eder Meselâ, "kar"ı pek bâridâne ve tatsız telâkki ederler Halbuki, o bârid, tatsız perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez
 

nurhadimi

üye Sorumlusu
Hem yüzer tecrübenle, ey sabırsız nefsim! Kat'î kanaatin gelmiş ki, zahirî musibetler altında ve neticesinde, inayet-i İlâhiyenin çok tatlı neticeleri var. "Belki sevmediğiniz şey, hakkınızda hayırlıdır" (Bakara Sûresi, 2:216.) çok kat'î bir hakikatı ders veriyor. O dersi daima hatıra getir. Hem, feleğin çarkını çeviren kanun-u İlâhî, senin hatırın için - o pek geniş kanun-u kaderî - değiştirilmez.

Emirdağ Lâhikası, s. 173


***


Musibet şerr-i mahz olmadığı için, bazan saadette felâket olduğu gibi, felâketten dahi saadet çıkar.

Sünûhat, s. 55



***


Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir hüsün ciheti vardır. Evet, kâinattaki herşey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir; veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir. Bir kısım hâdiseler var ki, zahiri çirkin, müşevveştir. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var. (...)

..insan, hem zâhirperest, hem hodgâm olduğundan, zahire bakıp çirkinlikle hükmeder. Hodgâmlık cihetiyle, yalnız kendine bakan netice ile muhakeme ederek şer olduğuna hükmeder. Halbuki, eşyanın insana ait gayesi bir ise, Sâniinin esmâsına ait binlerdir. Meselâ, Kudret-i Fâtıra'nın büyük mu'cizelerinden olan dikenli otları ve ağaçları muzır, mânâsız telâkki eder. Halbuki onlar, otların ve ağaçların mücehhez kahramanlarıdırlar. Meselâ, atmaca kuşu serçelere tasliti, zahiren rahmete uygun gelmez. Halbuki, serçe kuşunun istidadı, o taslitle inkişaf eder. Meselâ, "kar"ı pek bâridâne ve tatsız telâkki ederler. Halbuki, o bârid, tatsız perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez.

İlgili Risale : Sözler | 210
 

ARİF

Well-known member
ALLAH ebeden razı olsun ....
acizane bende ilave olarak şunları beyan edeyim:

Peygamberimiz şöyle buyurur: "Müminin durumuna hayret ederim. Çünkü onun her durumu kendisi için hayırdır.

efendimizin bu beyanıylada anlaşılacağı üzere müslüman kendine nimet veya musibet te isabet etse birine şükreder diğerine sabreder ve bu iki halide kendisi adına hayr olana çevirir başımıza gelen zahiren şer gözüken şeylerde hayır hayır gözüken şeylerde şer olabilir herşeyin en iyisini yüce yaradan bilir biz bilemeyiz dolayısıyla bakara suresinde ALLAH (CC)da ifade buyurduğu üzre:
155.Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.156.Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz."157.Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır.Buradanda anlaşılacağı üzre her iki durumdada insan Allahın rahmeti ve merhametiyle karşı karşıyadır. Şükreder durumuna mükafat görür keza sabreder içinde bulunduğu sıkıntılara gene mükafat görür.
 
Üst