Risale-i Nur’ a hizmet maddî ve manevî sıkıntılardan kurtarır

FaKiR

Meþveret Bþk.
Risale-i Nur’ a hizmet kalbe rahat, rızka bereket, vücuda sıhhat verir

Risale-i Nur benim bedelime sizlerle görüşür, derse müştak yeni kardeşlerimize güzelce ders verir. Nurlarla ya okumak veya okutmak veya yazmak sûretindeki meşguliyet; tecrübelerle kalbe ferah, rûha rahat, rızka bereket, vücuda sıhhat veriyor.

Şualar, s. 410.
HAŞİYE:
Risale-i Nur şâkirtlerinden ve ahiret hemşiremizden Asiye namında hir hanım eliyle o mübarek emaneti aldım.



Risale-i Nur’a hizmet geçim kolaylığı sağlar



Risale-i Nur’un bir talebesi, Risale-i Nur’a çalışmadığının bir sebebi, derd-i maîşetin ziyadeleşmesi olduğunu söyledi. Biz de ona dedik: Risale-i Nur’a çalışmadığın için derd-i maîşet sana şiddetlendi. Çünkü bu havalide her talebe îtiraf ediyor ve ben de ediyorum ki: Risale-i Nur’a çalıştıkça, yaşamakta kolaylık ve kalbde ferahlık ve maîşette sühûlet görüyoruz.


Kastamonu Lahikası, s. 93.



Ben, pek katî bir sûrette ve bine yakin tecrübelerim neticesinde katî kanaatım gelmiş ve ekser günlerde hissediyorum ki; Risale-i Nur’un hizmetinde bulunduğum günde, o hizmetin derecesine göre kalbimde, bedenimde, dimağımda, maîşetimde bir inkişaf, inbisat, ferahlık, bereket görüyorum. Hem orada iken, hem burada çok kardeşlerimden aynı haleti hissettim ve ediyorum. Ve çoktan îtiraf ediyor ki, "Biz de hissediyoruz" derler. Hatta, size geçen sene yazdığım gibi, benim pek az gıda ile yaşadığımın sırrı, o bereket imiş.
Hem İmam-ı Şafiî’den (r.a.) rivayet var ki, "Halis talebe-i ulûmun rızkına ben kefalet edebilirim"
demiş. "Çünkü rızıklarında vüs’at ve bereket olur." Madem hakîkat budur ve madem halis talebe-i ulûm ünvanına Risale-i Nur şakirtleri bu zamanda tam liyakat göstermişler; elbette şimdiki açlık ve kahta mukabil, Risale-i Nur hizmetini bırakmak ve zarûret-i maîşet özürüyle, maîşet peşine koşmak yerine en iyi çare, şükür ve kanaat ve Risale-i Nur talebeliğine tam sarılmaktır.
Evet, her tarafta, bu derd-i maîşet herkesi sarsıyor. Ehl-i dalalet bundan istifade eder; ehl-i diyanet de, kendini mazur bilir, "Zarûrettir; ne yapalım" der.
Demek ki, Risale-i Nur şakirtleri, bu açlık ve zarûret musîbetine karşı yine Nurla mukabele etmeli. Her şakirdin vazifesi, yalnız kendi îmanını kurtarmak değil; belki başkasının îmanlarını da muhafaza etmeye mükelleftir. O da, hizmete ciddî devam ile olur.


Kastamonu Lahikası, s. 148.



Risale-i Nur’ a hizmet maddî ve manevî sıkıntılardan kurtarır


Bugünlerde herkes sıkıntıdan şekva ediyor. Adeta manevî havanın bozukluğundan, maddî ve umûmi bir sıkıntı hastalığınıvernıiş. Hatta bana da bir gün sirayet etti. Bizim her derdimize ilaç olan Risale-i Nur ile meşgul olanlarda, o sıkıntı hastalığı ya yok veya pek azdır.


Kastamonu Lâhikası



Çok tecrübelerle ve bilhassa bu sıkı ve sıkıntılı hapiste katî kanaatim gelmiş ki, Risale-i Nur ile kıraaten ve kitabeten iştigal, sıkıntıyı çok hafifleştirir, ferah verir. Meşgul olmadığım zaman o musîbet tezauf edip lüzumsuz şeylerle beni müteessir eder.


Şualar, s. 267.
 
Üst