nur'dan damla

nurhadimi

üye Sorumlusu
Allahım! Kur'ân'ı bize dünyada bir dost, kabirde ünsiyetli bir yoldaş, kıyamette bir şefaatçi, sırat üzerinde bir nur, Cehennem ateşine karşı bir siper ve örtü, Cennette bir refik, bütün hayırlara bir delil ve imam kıl.
Allahım! Kalblerimizi ve kabirlerimizi iman ve Kur'ân nuruyla nurlandır. Üzerine Kur'ân indirilen zâtın-Rahmân-ı Hannân'ın salât ve selâmı onun ve âlinin üzerine olsun-hakkı ve hürmeti için, bize Kur'ân'ın burhanlarını aydınlat. Âmin. (19.Mektup Shf.189)

Ey kainata meydan okuyarak ilahlığını iddia eden sapkın Nemrud'u bir sineğe mahkum kılan Rabbim, Ey Halık, Ey Rahman, Ey Rahim, Ey Kahhar-ı Zülcelal,

Alemlere merhamet olarak gönderdiğin en sevgilin hürmetine, yeryüzündeki Müslümanlara birlik ve beraberlik ver, bizleri bölünen ve bölündükçe zayıflayan kavimlerden eyleme.

Ya Rab İmanımızı, Firavunlaşan nefsimize Musa (A.S) eyle. (Amin)
 

Elif_Gibi

Well-known member
Allahım! Kur'ân'ı bize dünyada bir dost, kabirde ünsiyetli bir yoldaş, kıyamette bir şefaatçi, sırat üzerinde bir nur, Cehennem ateşine karşı bir siper ve örtü, Cennette bir refik, bütün hayırlara bir delil ve imam kıl.
Allahım! Kalblerimizi ve kabirlerimizi iman ve Kur'ân nuruyla nurlandır. Üzerine Kur'ân indirilen zâtın-Rahmân-ı Hannân'ın salât ve selâmı onun ve âlinin üzerine olsun-hakkı ve hürmeti için, bize Kur'ân'ın burhanlarını aydınlat. Âmin. (19.Mektup Shf.189)

Ey kainata meydan okuyarak ilahlığını iddia eden sapkın Nemrud'u bir sineğe mahkum kılan Rabbim, Ey Halık, Ey Rahman, Ey Rahim, Ey Kahhar-ı Zülcelal,

Alemlere merhamet olarak gönderdiğin en sevgilin hürmetine, yeryüzündeki Müslümanlara birlik ve beraberlik ver, bizleri bölünen ve bölündükçe zayıflayan kavimlerden eyleme.

Ya Rab İmanımızı, Firavunlaşan nefsimize Musa (A.S) eyle. (Amin)


amin amin aminnnn


imza2dg1uv8mu6.gif
 

nurhadimi

üye Sorumlusu
Birinci Suâliniz: Mü’minin mü’mine en iyi duâsı nasıl olmalıdır?
Elcevap: Esbab-ı kabul dairesinde olmalı. Çünkü bazı şerâit dahilinde duâ makbul olur. Şerâit-i kabulün ictimâı nispetinde makbuliyeti ziyadeleşir.
Ezcümle, duâ edileceği vakit, istiğfar ile mânevî temizlenmeli; sonra, makbul bir duâ olan salâvat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve âhirde yine salâvat getirmeli. Çünkü, iki makbul duânın ortasında bir duâ makbul olur.
• Hem bizahri’l-gayb, yani gıyaben ona duâ etmek,
• Hem hadiste ve Kur’ân’da gelen me’sur duâlarla duâ etmek; meselâ,
“Allahım, Senden kendim ve onun için dünyada ve âhirette af ve âfiyet istiyorum.” (en-Nevevî, el-Ezkâr, 74; el-Hâkim, el-Müstedrek, 1:517.)
“Ey Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, âhirette de güzellik ver. Ve bizi Cehennem ateşinin azâbından koru.” (Bakara Sûresi, 2:201.)
gibi câmi duâlarla duâ etmek.
• Hem hulûs ve huşû ve huzur-u kalble duâ etmek,
• Hem namazın sonunda, bilhassa sabah namazından sonra,
• Hem mevâki-i mübarekede, hususan mescidlerde,
• Hem Cumada, hususan saat-i icabede,
• Hem şuhur-u selâsede, hususan leyâli-i meşhurede,
• Hem Ramazan’da, hususan Leyle-i Kadirde duâ etmek, kabule karin olması rahmet-i İlâhiyeden kaviyyen me’muldür.
O makbul duânın ya aynen dünyada eseri görünür; veyahut duâ olunanın âhiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek, aynı maksat yerine gelmezse, duâ kabul olmadı denilmez, belki daha iyi bir sûrette kabul edilmiş denilir.
Mektubat, s. 270, (yeni tanzim, s. 470)
***
Duâ ubudiyetin ruhudur ve hâlis bir imanın neticesidir. Çünkü duâ eden adam duâsıyla gösteriyor ki:
“Bütün kâinata hükmeden birisi var ki, en küçük işlerime ıttılâı var ve bilir. En uzak maksudlarımı yapabilir. Benim her halimi görür, sesimi işitir. Öyleyse, bütün mevcudatın bütün seslerini işitiyor ki, benim sesimi de işitiyor. Bütün o şeyleri O yapıyor ki, en küçük işlerimi de O'ndan bekliyorum, O'ndan istiyorum.”
İşte, duânın verdiği hâlis tevhidin genişliğine ve gösterdiği nur-u imanın halâvet ve sâfiliğine bak, “De ki: Eğer duânız olmasa Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var?” (Furkan Sûresi, 25:77.) sırrını anla ve “Rabbiniz buyurdu ki: Bana duâ edin, size cevap vereyim.” (Mü’min Sûresi, 40:60.) fermanını dinle. Eğer vermek istemeseydi, istemek vermezdi.
Mektûbât, s. 291, (yeni tanzim, s.508)
 

müdavim

Üye Sorumlusu
“ELDE KUR’AN GİBİ BİR MUCİZE-İ BAKİ VARKEN,
BAŞKA BURHAN AKLIMA ZAİD GÖRÜNÜR.
ELDE KUR’AN GİBİ BİR BÜRHAN-I HAKİKAT VARKEN
MÜNKİRLERİ İLZAM İÇİN GÖNLÜME SIKLET Mİ GELİR.”
bediüzzaman
 

müdavim

Üye Sorumlusu
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Kalbimizi iman ve Kur'ân nuruyla nurlandır, Allah'ım. Allah'ım, Sana karşı fakrımızla bizi zengin kıl; Senden istiğnâ ile bizi fakir düşürme. Biz kendi havl ve kuvvetimizden teberrî edip Senin havl ve kuvvetine iltica ettik. Sen de bizi, Sana tevekkül edenlerden eyle. Bizi nefsimize terk etme. Bizi hıfzınla koru. Bize ve erkek, kadın bütün mü'minlere rahmet et. Kulun, nebîn, safiyyin, halilin, mülkünün cemâli, masnuatının melîki ve sultanı, inâyetinin gözbebeği, hidayetinin güneşi, hüccetinin lisanı, rahmetinin misali, mahlûkatının nuru, mevcudatının şerefi, mahlûkatının kesreti içinde vahdetinin sirâcı, kâinatının tılsımının kâşifi, saltanat-ı rububiyetinin dellâlı, marziyyâtının mübelliği, Esmâ-i Hüsnânın hazinelerinin tarif edicisi, kullarının muallimi, âyetlerinin tercümanı, cemâl-i rububiyetinin aynası, Senin görülüp gösterilmene vesile olan, habîbin ve âlemlere rahmet olarak gönderdiğin resulün olan Efendimiz Muhammed'e, bütün âl ve ashâbına, kardeşleri olan nebî ve resullere, melâike-i mukarrebîne ve sâlih kullarına salât ve selâm et. Âmin. [/FONT]
 

nurhadimi

üye Sorumlusu
ihtar



İ'lem Eyyühe’l-Azîz! Kâfirlerin (Arabî Mesnevî’de, bilhassa Fransız ve İngiliz iblisleri diye ifâde etmektedir) Müslümanlara ve ehl-i Kur’ân’a düşman olmaları küfrün iktizâsındandır. Çünkü küfür îmâna zıddır. Maahâzâ Kur’ân, kâfirleri ve âbâ ve ecdâdlarını i’dâm-ı ebedî ile mahkûm etmiştir.
Binâenaleyh Müslümanlar ile ülfet ve muhabbetleri mümkün olmayan kâfirlere muhabbet boşa gidiyor. Onların muhabbetiyle karşılaşılamaz. Onlardan meded beklenilemez. Ancak
حَسْبُنَا الله ُ وَنِعْمَ الْوَكيلُ
diye Cenâb-ı Hakk'a ilticâ etmek lâzımdır.”
(Mesnevî-i Nûriye, Hubâb Risâlesi, Abdülmecit Ünlükul tercümesi
 
Üst