neslin ve vücudun devamına ait lezzetler cennetin en büyk lezzeteri arasına girmiştir

mihrimah

Well-known member
Neden yeme-içme ve kadın-erkek ilişkisi gibi Bu Dünyaya neslin ve vücudun devamına ait lezzetler cennetin en büyük lezzeteri arasına girmiştir.


Yeme-İçme, Beka-yı Şahsi (vucudumuzun devamı) Muamele-i Zevciye Bu Hayatın Devamı İçindir. Neden Cennetin En Büyük Lezzettlerinin Sırasına Girmiştir?

Sual: Cisim, eğer hayatî olsa; ecza-yı bedenî daim terkib ve tahlildedir, inkıraza mahkûmdur, ebediyete mazhar olamaz. Ekl ve şürb, beka-yı şahsî ve muamele-i zevciye ise beka-yı nev'î içindir ki; şu âlemde birer esas olmuşlar. Âlem-i ebediyette ve âlem-i uhrevîde, şunlara ihtiyaç yoktur. Neden Cennet'in en büyük lezaizi sırasına geçmişler?

Elcevab: Evvelâ, şu âlemde cism-i zîhayatın inkıraza ve mevte mahkûmiyeti ise, vâridat ve masarıfın müvazenesizliğindendir. Çocukluktan sinn-i kemale kadar vâridat çoktur; ondan sonra masarıf ziyadeleşir, müvazene kaybolur.. o da ölür. Âlem-i ebediyette ise; zerrat-ı cisim sabit kalıp terkib ve tahlile maruz değil veyahut müvazene sabit kalır, (Haşiye)vâridat ile masarıf müvazenettedir. Devr-i daimî gibi cism-i zîhayat; telezzüzat için, hayat-ı cismaniye tezgâhının işlettirilmesiyle beraber ebedîleşir. Ekl ve şürb ve muamele-i zevciye gerçi bu dünyada bir ihtiyaçtan gelir, bir vazifeye gider. Fakat o vazifeye bir ücret-i muaccele olarak öyle mütenevvi leziz lezzet içlerine bırakılmıştır ki, sair lezaize tereccuh ediyor. Madem bu dâr-ı elemde, bu kadar acib ve ayrı ayrı lezzetlere medar; ekl ve nikâhtır. Elbette dâr-ı lezzet ve saadet olan Cennet'te o lezzetler; o kadar ulvî bir suret alıp ve vazife-i dünyeviyenin uhrevî ücretini de lezzet olarak ona katarak ve dünyevî ihtiyacı dahi uhrevî bir hoş iştiha suretinde ilâve ederek, Cennet'e lâyık ve ebediyete münasib, en câmi' hayatdar bir maden-i lezzet olur.

(Haşiye): Şu dünyada cism-i insanî ve hayvanî, zerrat için güya bir misafirhane, bir kışla, bir mekteb hükmündedir ki; camid zerreler ona girerler, hayatdar olan âlem-i bekaya zerrat olmak için liyakat kesbederler, çıkarlar. Âhirette ise İNNED DAREL AHİRATE LEHİYEL HAYEVAN sırrınca, nur-u hayat orada âmmdır. Nurlanmak için o seyrüsefere ve o talimat ve talime lüzum yoktur. Zerreler demirbaş olarak sabit kalabilirler.

Evet VEMA HAZİHİL HAYATEDDÜNYA İLLA LEHVÜN VELAİBUN VE İNNED DAREL AHİRATE LEHİYEL HAYEVAN sırrınca, şu dâr-ı dünyada, camid ve şuursuz ve hayatsız maddeler, orada şuurlu hayatdardırlar. Buradaki insanlar gibi orada da ağaçlar, buradaki hayvanlar gibi oradaki taşlar; emri anlar ve yapar. Sen bir ağaca desen "Filan meyveyi bana getir", getirir. Filan taşa desen "Gel", gelir. Madem taş, ağaç, bu derece ulvî bir suret alırlar. Elbette ekl ve şürb ve nikâh dahi hakikat-ı cismaniyelerini muhafaza etmekle beraber; Cennet'in dünya fevkındeki derecesi nisbetinde, dünyevî derecelerinden o derece yüksek bir suret almaları iktiza eder.
 
Üst