Sadeleştirmecilerin İTTİHAF YAYINLARINA HÜCUMUNA CEVAB

yozgati

Well-known member
Sadeleştirmecilerin İTTİHAD YAYINLARINA HÜCUMUNA CEVAB

İFTİRACILAR’IN İFTİRASI...

Bazı kendinde birşeyler vehmeden, bazen de haddini aşan, bazen de kendisini halife-i ruy- zemin zanneden müteşeyyihler ve onların etrafında yuvalanmış, her türlü maksatta insanların verdiği hava ile hareket edenler; bizi bazen saded harici meseleler konuşmaya ve cevap vermeye mecbur ediyor.

Bizim esas meselemiz Risale-i Nurlar ve onun muazzez müellifi Bediüzzaman Hazretlerinin hem cihana, hem alem-i İslama, hem de vatanımıza ve milletimize, Kur’an hazinesinden aldığı eşsiz hakikatleri ilan etmektir. Haksız yere yapılan yanlışları tashih ve gerektiğinde izah etmek, gerektiğinde usulu dairesinde ikaz etmektir. Buna rağmen yanlıştan dönmeyenleri ve Risale-i Nura ilişenleri Aziz-i Cebbara havale etmektir vazifemiz.

Risaleler asli haliyle yıllardır neşredilirken, başta bazı konferanscılar ve hatipler risalelere tam muhatap olamadıklarından kendilerince kah, ne kitap ismi ve ne de risalenin ismini ve müellifini de vermeden yayınlamışlardır. Yanlış olmakla birlikte bunlara fazlaca ilişilmemiştir. Fakat şimdi bilinmez bir hevesle ve şer cereyanın teşvikiyle risalelerin asliyetini değiştirerek ve tahrif ederek. Yayınlamaya başlamışlardır. Kendilerini Üstadın has talebeleri açıkça ikaz ettikleri halde hiç kale bile almadan fitnevari işlerine devam etmişlerdir.

Zamanında Üstadımızın aleyhinde bulunmuş mühim bir zata karşı, Üstadımızın cevabı aynen bu zamanda Risalelere de tahrif hakareti yapanlara da geçerlidir. Üstadımız der ki:
“Eğer o adamın tahkiratı, benim imana ve Kur’ana hizmetkârlığım sıfatıma ait ise, o bana ait değil. O adamı, beni istihdam eden Sahib-i Kur’ana havale ediyorum. O Aziz’dir, Hakîm’dir.” (Said Nursi)
Üstad herzaman : Risaleler her zaman benim şahsımdan üstündür mealinde çok sözler söyler.
Üstad Hazretleri bu hadisenin çok hikmetlerini beyan ettikten sonra der ki:

“Madem hakikat budur, kalbim istirahat etti. وَاُفَوِّضُ اَمْرِى اِلَى اللهِ اِنَّ اللهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ dedim. O vakıayı olmamış gibi saydım, unuttum. Fakat maatteessüf sonra anlaşıldı ki, Kur’an onu helâl etmemiş...” (Said Nursi)

Bunca ikazlara ve birinci derece Bediüzzaman Hazretlerinin onca ikazı, tehdidi varken ve neşir ile vazifelendirdiğ has talebeleri de hayatta iken ve bütün dünyaya dağılmış milyonlarca Nur talebeleri de karşı olmalarına rağmen bu sadeleştirme fitnesine devam etmenin gayretullaha dokunacağı aşikardır. Titresinler...! Zaten tokatlar da gelmeye başlamıştır.

İftiracılar sitesi namında bir site, bizim yayınladığımız ve on binlerce basılan ve hem yurt içinde, hem yurt dışında dağıtılan, hem “Risale-i Nur’u Sa(ht)deleştirmeye Cevap” broşürü hem de “Tahrif ve Değiştirme” isimli kitabı, adeta korsan neşriyat gibi takdim etmişler. Güya başkası basmış ve dağıtmış gibi haber yapmışlar. Büyük bir yalana imza atmışlar. Halbuki her ikisinde de “İTTTİHAD İLMİ ARAŞTIRMA HEYETİ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR” imzası açıkça yazılıdır.

Bu site mensupları geçmişte, internette dolaşan birkaç kişiyi bize sormuşlardı ve biz de doğru olarak tanımadığımızı söylemişiz. Ki halen internetteki sorulan kişileri ne tanıyoruz ne de görüştük. İşte bunu mevzu ederek kendilerine bir hisse çıkarmaya çalışmışlar. Risale-i Nurlara bu tahrif iftirasını atmayı hiçbir maslahat, biçbir şahıs, hocası-hacısı mazur gösteremez.

Risaleler sadeleştirilmez, hakikatta ise tahrif edilemez diyenlerin hüccetleri dağlar kadar kuvvetlidir. Tahrifde bulunanların ise, vahi ve vehmi hayalatlarından başka ellerinde delilleri yoktur...
 
Son düzenleme:
Üst