soru=Kudeti ezeliyenin leması tecezzi ve inkisam hakkında

kudret-i ezeliyenin bir lem'ası kudretin hâsiyetine mâlik olduğundan, esbabın binler lem'asından ve esbabın sultanından daha tesirlidir. Çünkü, bunda tecezzî ve inkısam vardır, kudret-i ezeliyede ise yoktur.


Burasını açarmısınız teşekkürler
 

Sergerdan

Well-known member

Adem-i tahayyüz ve adem-i tecezzi terkiplerini açıklar mısınız?


Tahayyüz; “bir mekânda bulunmak, yer tutmak.”, adem-i tahayyüz ise “bir mekânda bulunmamak” demektir. Tecezzi; “bölünmek, parçalara ayrılmak,” adem-i tecezzi de “bölünmemek, parçalara ayrılmamak” demek olur.

Mekân ve bölünme kelimelerini işittiğimizde fikrimiz ve hayalimiz hemen madde âlemine yönelir. Zira bunlar ancak madde için söz konusudurlar. Birisinin ameliyat olduğunu duysak, hangi organından ameliyata alındığını sorarız; ruhu aklımıza bile gelmez. Çünkü çok iyi biliriz ki, ruh bölünmez, parçalanmaz ve bedenin herhangi bir yerinde mekân tutmaz.

Kesif olan insan bedeninde vazife gören o latîf ruh için, mekân ve bölünme düşünülmeyince, melekler âlemi için de bu kavramların geçerli olmayacağı kesinlikle bilinir. İman da nur sınıfına girer. Ve bu nur, insanın bedeninde değil, manevî kalbinde yerleşir. Her nuranî varlık gibi o da tecezzi kabul etmez, yani parçalara ayrılmaz. Okuduğumuz surelerin sevapları da öyledir. Onlar da nur gurubuna girerler ve binlerce insana bağışladığımız bir Fatiha, her birinin ruhuna, bölünmeden intikal eder.

Allah’ın bir ismi Nur’dur, bütün isim ve sıfatları da nuranîdir. Latîf varlıklardaki nuraniyet ile Allah’ın Nur ismi arasında, asılla gölge arasındaki farktan çok daha ileri bir farklılık vardır. Bütün nurlar, ilâhî isimlerin nurlarına göre kesif bir zılal, yani koyu ve katı bir gölge gibi kalır. Allah’ın birer mahluku olan bütün nuranî varlıklarda geçerli bulunan “adem-i tahayyüz ve adem-i tecezzi,” yani bir mekânda bulunmama ve bölünüp parçalanmama gerçeği, O’nun bütün isimleri ve sıfatları için de geçerlidir.

Bundandır ki, bu isim ve sıfatların mahlukatta tecelli etmeleri, onların bölünmeleri mânâsına gelmez. İlâhî sıfatların her biri her bir varlıkta icraat yaparlar, ancak bu faaliyet o mahlukun kabiliyeti kadar gerçekleşir:

“Madem Sani’-i Kadîr mekândan münezzehtir, elbette kudretiyle her mekânda hazır sayılır. Ve madem tecezzi ve inkısam yoktur; elbette her şeye karşı, bütün esmâsıyla müteveccih olabilir.” (Mektubat)

Allah, her şeyi ve her hadiseyi o sonsuz kudretiyle yaratır, ama kudretinin sonsuzluğu hiçbir şeyde tecelli etmez. Yapılan işlerin az veya çok olmasında bu kudretin bölünmesi, parçalanması söz konusu olmaz.

Bir çiçek de o sonsuz kudretle yaratılır, bir yıldız da. Yani, çiçeğe az, yıldıza çok kudret sarf edilmesi söz konusu değildir, zira bu bir tecezzi olur ve ilâhî kudret tecezziden münezzehtir. Ancak kudretin çiçekteki tecellisiyle yıldızdaki tecellisi bir değildir.“Adem-i tecezzi” cihetiyle, Allah her şeyi aynı sonsuz ve mutlak sıfatlarla yarattığı ve terbiye ettiği içindir ki, O’nun icraatlarında az ile çoğun, fert ile nev’in, atomla güneş sisteminin farkı yoktur. Bu kolaylığın bir diğer sebebi de adem-i tahayyüz, yani Allah’ın mekândan münezzeh olması, dolayısıyla da her mekânda, sıfatlarıyla hazır bulunmasıdır.

Mekânla kayıtlı olan insanoğlu, kendisini ve çevresindeki diğer varlıkları ölçü alarak, mekândan münezzeh olan Allah’ın icraatını anlamaya kalkıştığında iki yoldan birine girmeye mecbur kalacaktır: Birisi, “hayret” yoludur ki bu yol onu “tekbir”e götürür. Diğeri ise, kendi sınırlı aklına sığmayan hakikatleri inkâr etmektir; bu yol, ebedî azap beldesine çıkar.


Sorularla risale-i nur
 

hulusi

Well-known member
kudret-i ezeliyenin bir lem'ası kudretin hâsiyetine mâlik olduğundan, esbabın binler lem'asından ve esbabın sultanından daha tesirlidir. Çünkü, bunda tecezzî ve inkısam vardır, kudret-i ezeliyede ise yoktur.


Burasını açarmısınız teşekkürler

kudret-i ezeliyenin bir lem'ası kudretin hasiyetine malik olduğundan,esbabın binler lem'asından ve esbabın sultanından daha tesirlidir.
Nasıl ki denizlerdeki göllerdeki katreler güneşi yansıtırlar bir nevi güneş halindedirler, Ezeli kudret sahibi Cenab-ı hakkın zerreden şemse yaratma kudreti ,küçük dahi olsa bir parıltısı, külli bir kudret özelligine sahibtir.Buna karşılık seblerin sultanı Ezeli kudret karşında tesiri cüzidir.Buna binlerce örnek verebiliriz ki Üstad hzleri bu ahirinde üzüm ve şems misalini vermiştir.Bizlerde Hz.İsa ve İdris a.s yaratılışlarını örnek verebiliriz.Sebeblerin sultanı sukut ediyor.
Çünkü,bunda tecizzi ve inkisam vardır.kudreti ezeliyede ise yoktur
Esbablara baktıgımızda bir bölünme ve parcalanma varıdır.Her sebeb bir müsebbibe muhtaç değilmidir.Oysa Ezeli kudretin bölünerek güç kaybetmesi diye bir şey söz konusu olmaz.Nasıl ki yukarda verdigimiz şems misali gibi,güneş her katreye ışık aynı anda ısı ve ışık verdigi halde ne bir güç nede bir bölünmeye sebeb olmaz.
Allahu alem bissevab.Allah razı olsun feza ve karatoprak kardeşim.İşin ehli kardeşlerimiz daha aydınlatıcı olabilirler dua ile
 

Huseyni

Müdavim
sebepler sadece bir perdedir, fail değillerdir. görünüşte herşey bir sebebe bağlı gibi görünsede; Allah bu alışılmışlık perdesini üzerimizden kaldırarak bazen alışık olmadığımız şeyleri bizlere gösteriyor. örneğin; bir insanın ölmesi için bütün sebepler ortaya çıkmış, vücuda gelmiş ama halen ölüm gerçekleşmiyor. işte burda sebeplerin en büyüğü de ortaya çıkmış olsa, Allah'ın kudretinin bir lem'ası kadar tesiri olmuyor.

sebeplerde bir sıralama söz konusudur. bir sebebin meydana gelmesi için başka bir sebep, onun vücuda gelmesi içinde başka bir sebep ...ila ahir.

Allah'ın kudretinde ise bir iş diğer bir işe mani değildir. her an her yerde kudretiyle hazır bulunabilir. örneğin; vücudumuzu oluşturan hücrelerin faaliyetlerini sürdürürken aynı anda güneş sistemimizi çevirmesinde hiç bir mani yoktur. belli bir sıralamanın takip edilmesi söz konusu olmaz.

selam ve dua ile.
 
Dost site paylaşımı


Ezeli kudret sahibi olan Cenabı-ı hakkın kudretinin -küçük dahi olsa- bir parıltısı, külli bir kudret özelliğine sahip olduğundan buna karşılık sebeplerin sultanı dahi olsa bu ezeli kudret karşısında tesiri cüz-i.
Çünkü Ezeli kudretin bölünerek kudretinden güç kaybetmesi diye bir şey yoktur.
Cenab-ı Hakkın Kudreti ifade edilirken güneş zihinlere yaklaştırmak için güzel bir temsil.
Güneş size, bana veya milyon kişiye ışık ve ısısından aynı anda verse bu onda ne bir bölünmeye, ne de güç kaybetmesine sebep.
 
Şöle bir yer aklıma geldi


Mevcudâtın îcâdı ya ibdâ' ve ihtirâ' sûretiyle, hiçten ve yoktan olacak; veyahut inşâ ve terkip sûretiyle, anâsır ve eşyadan toplamakla olacak. Bu iki sûrette, îcâd-ı eşya Zât-ı Ferd-i Vâhide verilmez de esbabdan istenilse, hadsiz derece müşkülâtlı ve suûbetli ve gayr-ı mâkul, belki de pekçok muhâlâtı intaç edecek. Eğer cilve-i Ferdiyete ve sırr-ı Ehadiyete verilse, bir kibrit çakar gibi, eserleriyle azameti anlaşılan nihayetsiz kudretiyle, hiçten ve ademden veyahut anâsır ve eşyadan toplamak sûretiyle, âyine-i ilmindeki muayyen ilmî kalıplarla, hadsiz derece kolaylıkla ve suhûletle eşyanın îcâd edildiği görülecek.

Bilindiği gibi eşyanın vücuda gelmesi ya “ibda” veya “inşa” yoluyladır. Sebepler, “inşa” için söz konusudur ve bu dünyada en fazla göze çarpan yaratma şekli de inşadır. Ama, bu âlemde “ibda”nın, yani yoktan ve sebepsiz yaratmanın da birçok misalleri mevcuttur. Meselâ, bedenlerin yaratılması inşa iledir ama, ruhların yaratılması ibda iledir, sebepsizdir. Yani anne ve babalar, ruhların yaratılmasında sebep olarak istimal edilmemişlerdir.
-------------------------------------
hiçten ve ademden veyahut anâsır ve eşyadan toplamak sûretiyle
Bu vecizede İki makam var....Biri direk..diğeri sebebler babında.


Burdan anladğım...Konuşmak gibi.....

Bir kişiye konuşmak ne ise..Bin kişiyede konuşmak aynıdır...bölünme olmuyor...Ses Bin kişiye bölünerek dağılmıyor..

eşyanın yaratılmasıda aynı şeklide...Bir baharda Guneşin Bir ağaca faydası ne ise aynı guneşin Bir milyar ağacada faydası tesir suretinde aynıdır.

Allahında Kudreti ezeliyesi Kainatta aynen böledir...Guneş gibi...Ses gibi

soru=Kudeti ezeliyenin leması tecezzi ve inkisam hakkında
 

nur-uhafi

Member
EMİR İRADE KUDRET = YARATILIS
bu formule baktıgımızda yoktan var ediliş söz konusu.ve bu yaratılısta da sebeplerin dahli yok.vasıta yok.perde yok. kün feyekun sırrı ile ibda inşa da zorluk olmadan bölünme olmadan aynı kudret irade ve emir ile aynı suhuletle aynı sanatla kesretle halk ediyor.
 

Huseyni

Müdavim
karatoprak kardeşim bu soruyu sorularla risaleinurada sordum istifade edelim inşallah.


Soru
Binaenaleyh, kudret-i ezeliyenin bir lem'ası kudretin hâsiyetine mâlik olduğundan, esbabın binler lem'asından ve esbabın sultanından daha tesirlidir. Çünkü, bunda tecezzî ve inkısam vardır, kudret-i ezeliyede ise yoktur. Yukarıdaki ifadelerin izah eder misiniz? bu cümleyi açıklar mısınız?


Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Allah’ın kudreti ezeli ve ebedi olduğu için, Allah’ın kudretinde derece ve mertebe yoktur. Bu yüzden bir zerre ile bir güneş Allah’ın kudreti karşısında eşittir.Yani zerreye hangi kudret iş yaptırıyor ise, güneş için de aynı kudret iş yaptırır. Aralarında artma ve eksilme diye bir şey yoktur. "Allah, zerre için az bir kudret sarf ederken, güneş için çok kudret sarf etti." demek, yanlış olur. Bu Allah’ın kudretine mertebe ve derece vermek olur ki, batıldır.

Üstat bu manayı akla yaklaştırmak için "kudretin bir pırıltısı ile kudret-i ezeli arasında fark yoktur." diyor. Faraza Allah’ın kudretinden bir pırıltı olsa, bütün sebeplerden daha kudretli ve tesirlidir. Zira Allah’ın kudretinden bir pırıltı ile kudret-i ezelisi arasında hiçbir fark yoktur.

Bir asker ile bir ordu arasında fark yoktur. Zira asker ile ordu, askerlik itibari ile bir bütün gibidir. Aralarında ayrılık, gayrilik yoktur. Bir asker orduya istinat ettiği için, ordu kadar bir güce sahip olur ve ordunun yapacağı işleri oda yapar.

İnsanların ve sebeplerin kudreti sonlu ve kayıtlı olmasından dolayı, kudretlerinde mertebe ve derece vardır. Bunların yapabilecekleri işler kayıtlı ve sınırlıdır. Bir insan kudretinin yapacağı işler, ancak kudreti nispetindedir. Yüz kiloyu kaldırırken, bir tonu kaldıramaz. Ama Allah’ın kudretinde sınır ve kayıt olmadığı için, bir gram ile bir ton ona müsavidir.


Selam ve dua ile...
Sorularla Risale-i Nur Editör
 
Kara elmas benim için sorunun cevabına ulaşmak önemliydi sağolasınız sizler bilgiyle buluşturdunuz sorularla risaleinurdaki ağabeylerede nekadar teşekkür etsem az ordaki ağabeylerdende istifade etmek hoşuma gidiyor detaya giriyorlar .af buyurun bazı mesajlar halka açık olmuyor özele geliyor sizin konuda öylemiydi ben göremedim yaa
yada gözümden kaçtı her halukarda Allah razı olsun.
 

Huseyni

Müdavim
Kara elmas benim için sorunun cevabına ulaşmak önemliydi sağolasınız sizler bilgiyle buluşturdunuz sorularla risaleinurdaki ağabeylerede nekadar teşekkür etsem az ordaki ağabeylerdende istifade etmek hoşuma gidiyor detaya giriyorlar .af buyurun bazı mesajlar halka açık olmuyor özele geliyor sizin konuda öylemiydi ben göremedim yaa
yada gözümden kaçtı her halukarda Allah razı olsun.

Nur İklimi » Allah'ın kudretinde tacezzi ve inkısam yok mudur?
 

hulusi

Well-known member
Kara elmas benim için sorunun cevabına ulaşmak önemliydi sağolasınız sizler bilgiyle buluşturdunuz sorularla risaleinurdaki ağabeylerede nekadar teşekkür etsem az ordaki ağabeylerdende istifade etmek hoşuma gidiyor detaya giriyorlar .af buyurun bazı mesajlar halka açık olmuyor özele geliyor sizin konuda öylemiydi ben göremedim yaa
yada gözümden kaçtı her halukarda Allah razı olsun.
Evet Nur hizmeti mükkemmel bir şekilde gelişiyor.Nette bu nebzede istifade için tahdisi nimet.Rabbim say'ınızı ve say'larını meşkur kılsın dua ile
 
Üst