Cezbe Nedir?

hulusi

Well-known member
Allah'ın sevgisinin kalplerde yaptığı coşkunluktur. Allah'ın, Peygamberimizin
(S.A.V.) Mürşitlerin ismi zikredilince, Aşk ehlinden olan kimselerin kalbleri
coşar, bu coşma fazla olursa kaynayan suyun kabından dışarı sıçradığı gibi taşar,
taştığı zaman şahsın ruh yaratılışına uygun cezbeler görülür. Bazılarından ani
ve yüksek bir ses çıkar. Bazıları çeşitli vücut hareketleri yaparlar. Titreme
gidip gelme ağlama gibi. Bazıları bilmediğimiz ve yeryüzünde mevcut olmayan bir
lisanla, kendi kendilerine konuşurlar bu lisana "Hal lisanı" denir.

Büyük zatlar, kitaplarında cezbenin 200 kadar çeşidini bildirmişlerdir.
Cezbe, Allah'ın lütuf ve ihsanıdır. Dilediğine verir. Cezbeliler, Allah'a ve
sevgisine daha çabuk kavuşurlar. Cezbe bir vasıtadır, istanbul'a gitmek isteyen
kimsenin bindiği otobüs nasıl bir vasıtadır, istanbul'a varınca artık otobüsten
iner ve ona ihtiyacı olmazsa cezbede cezbeliyi Allah'a yaklaştıran yolda belli
bir yere kadar götüren bir vasıtadır. O belli bir yere varınca artık cezbesi
tutulmaz.Demek ki cezbe geçici bir vasıtadır. Çok büyük bir nimettir. Çalışmakla
değil, Allah tarafından bir lütufla elde edilebilir. Belli bir zaman sonra aniden
kaybolur. Cezbeyi bilmeyenler, cezbelilere acır, onları deli olmuş zannederek
üzülürler. Cezbelilerin aklı yerindedir. Katiyen delilikle alakası yoktur.
Cezbelerinin
ellerinden hiç gitmemesini isterler. Çünkü, cezbe halinde iken hudutsuz manevi
bir zevk duyarlar. Bu zevkten mahrum kalmayı ölmeye tercih ederler
 

GuLSerbeti

Well-known member
Rabbimiz Rizasina fitratimiza en uygun burak ile ulastirsin.. ve Rahmetini esirgemesin insaAllah, Kalbimizde Sevgisini o kadar derinlestirsin ki Baska sevgilere yer kalmasin.... diger sevgiler varsada O' na ulasmada Buragimiz olsun ama duragimiz olmasin ins.. aminnnnn :(

Allah razi olsun..dua ile...
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Elmalılı Tefsirinde CEZBE

ALLAH Teala şöyle buyuruyor:

" Musa, tayin ettiğimiz vakitte bizimle buluşmağa gelip de Rabb'i onunla konuşunca:

"Rabb'im bana kendini göster, sana bakayım! dedi. Rabb'i buyurdu ki: Sen beni göremezsin; fakat dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni göreceksin!" Rabb'i dağa tecelli edince onu yerle bir ediverdi, Musa da baygın düştü. Aydınca: Sen yücesin, sana tevbe ettim, ben inananların ilkiyim" dedi. (Araf, 143),

Elmalılı Hamdi Yazır "Hak Dini Kur'an Dili" adlı tefsirinde bu ayeti tefsir ederken şöyle der:

"Rabb'i Hz. Musa'yı (a.s) doğrudan doğruya fakat perde arkasından kelamıyla mutlu edince bu kelamın şevk ve neşesiyle

ALLAH'ı (c.c.) görme arzusu onda uyandı ve galeyena gelerek "Ey Rabbim bana göster kendini, bakıp göreyim seni", dedi. Yani perdeyi kaldır bana bizzat tecelli et de didarı-m göreyim diye yalvardı.

Bunun üzerine ALLAH Zatındaki bütün azamet ve kudreti ile değil, emir ve iradesinden bir parçasının dağa çarpması ile dağ dümdüz oluverdi ve Musa (a.s) baygın düştü." (Hak Dini Kur'an Dili, Cild 4, sn. 129)

PEYGAMBER EFENDİMİZİN ŞAHSINDA CEZBE

Peygamber Efendimizin şahsında cezbenin başlangıcı, Hira dağındaki mağarada itikaf yaptığı günlere rastlar. Peygamber Efendimiz o sıralarda her sene belirli bir ayda, yanına bir miktar azık alarak bu mağarada inzivaya çekilirdi. Her yıl tekrarlanan bu ibadet zinciri içerisinde 40 yaşına bastığı yıl, yine Hira dağındaki mağarasında ibadet yaptığı sırada, aniden Cebrail (a.s) kendine göründü. Cebrail (a.s) Peygamber Efendimize yaklaşarak: "Oku" dedi. Peygamber Efendimiz de : "Ben okuma bilmem!", cevabını verdi. Bu üç defa tekrarlandı. Üçüncü defada Cebrail (a.s) Peygamber Efendimizi iyice kucaklayıp sıkarak "Yaratan Rabb'inin adıyla oku..." dedi. O da okudu. Bu kucaklaşma neticesinde Cebrail (a.s) ile Peygamber Efendimiz arasında manevi bir etkileşim oldu, titremeye başladı ve bundan dolayı müşrikler O'na saralı, hasta gibi yakışıksız sözler söylemişlerdi.

Burada Peygamber Efendimizin titremesi vecd ve istiğrak halinden dolayıdır. Demek ki bunlar Hz. Peygamber'in (s.a) ruhi hayatında mevcuttur.

Sevgili Peygamberimiz Kur'an'ı okunurken duyduklarında kendilerinden geçer, vecde gelirlerdi. Konu ile ilgili olarak rivayetlerin biri şöyledir:

Rasül-i Ekrem (s.a) şöyle buyurmaktadır:: "Hud ve benzeri sûreler beni kocattı." (Tırmizî, Tefsir, 56) Bu hadis vecd'den haber vermektedir. Zira kocamak, hüzün ve korkudan gelir. Hüzün ve korku ise, vecd demektir. Rivayete göre: İbn Mesud (r.a.) Rasül-i Ekrem'e Nisa süresini okudu da:

"Her ümmetten peygamberlerini şahid getirdiğimiz zaman ve seni de o peygamberlerin sıdkına şahid getirdiğimiz zaman onların halleri nice olur?" (Nisa: 41) ayet-i celilesini okuduğu zaman, Rasül-i Ekrem'in gözleri yaş ile doldu ve: "Yeter" buyurdu. (Buhari, cihad, 7,Müslim, Salatu'l-Musafirin, 2)
 

memluk

Hatim Sorumlusu
ASR-I SAADETTE CEZBE

Sahabe ve Tabiin de Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini dinlerken vecd'e gelirlerdi. Bu hali yaşayan Sahabe ve Tabiin'den pek çok kimse vardır. Bu halde iken kimi sayha eder, kimi ağlar, kimi bayılır, hatta ölenler bile olurdu.

Rivayete göre: Zuhare b. Ebi Evfa Tabiin'in sikalarından idi. İmamlık yapar, Kur'an-ı rikkatle okurdu. Bir gün namaz kıldırırken: "Sur'a üfürüldüğü zaman" (müddesir, 8) ayet-i celilesini okuyunca öyle bir sayha etti ki, mihrabta iken hemen düşerek can verdi.

Hz. Ömer (r.a.), bir adamın: "Rabbının azabı elbette vakidir. Onu defedecek (hiç bir şey de) yoktur." (Tur, 7-8) ayet-i celilesini okuduğunu duyunca olduğu yerde düştü eve götürdüler, bir ay kadar hasta yattı.

İmam Ahmed b. Hanbel (r.a.) Hz. Ali 'den (r.a) şöyle rivayet eder:

"Ben, Zeyd ve kardeşim Cafer (r.anhum) Peygamber'in (a.s.) yanına gittik. Aleyhissalatü vesselam Zeyd'e (r.a.): "Sen benim kölem ve azadlımsın", dedi.

Bu iltifata mazhar olan Zeyd (r.a.) bir ayağının üzerinde dönüp durdu. Cafer'e de:

"Sen ahlaken ve fıtraten bana benzersin", dedi. O da raksa gelip bir ayak üzerinde dönüp durdu. Bana da:

"Sen bendensin", dedi. Ben de bir ayak üzerinde dönüp durdum.


allahım kalbimize aşkını habibinin muhabbetini ver(amin)
 
Üst