Hacılar ve acılar...

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Hac, dünya Müslümanlarının senelik kongresidir. Eğer bu manada hac yapılabilse, birdenbire nüfusu milyarlarla ölçülen bir İslam milleti ortaya çıkar. Zaten İlahi hükümle yeryüzünde iki millet yok mu?

İnananlar ve inanmayanlar... İnanmayanlar, Müslümanların karşısında tek millet olup Müslümanlara imanlarından dolayı zulüm yaptıklarına göre inananlar da hayat hakkına sahip olabilmek için tek millet haline gelebilmelidir. İşte, bunun sırrı da hacda yatıyor.

Her ırktan, her renkten, her ülkeden gelen Müslümanlar, sanki Kâbe'nin etrafında tek vücut olmuş, hepsi bir ananın evladı gibi, hepsi kardeş, hepsi bir bütün gibi yekpare...

Manevi bir ses, afâkı dolduruyor: "Rabbiniz bir, kitabınız bir, Peygamberiniz bir, kıbleniz bir; ey Müslümanlar, siz de bir ve beraber olun! Birbirinize karşı çıkmayın, birbirinizi destekleyin. Tâ ki, düşmanlarınız sizden korkup malınıza, canınıza, vatanınıza zarar vermesin."

Bedir muharebesinin sebebi, ekonomiktir. Düşman kervanı vurulacak, düşman zayıflayacak.

Hac zamanı görüyorum ki, Mekke ve Medine'ye ecnebi malları getiriliyor, Müslümanlar onları alıyor. Bana göre, bir bakıma Müslümanlar kendilerine atılacak kurşunun bedelini, önceden ödüyor.

Hacdayken, dedim ki: "Neden bunları gayrimüslimlerden alıyorsunuz? Türkiye'de bunlar bol bol imal ediliyor." Adam dedi ki: "Mesela şu pakette yüz tane yazma var. Türkiye'den alsaydım, noksan çıkardı. Avrupa'dan gelenlerde böyle şeyler olmuyor. Eğer eksik yahut defolu çıkma ihtimali varsa, paketin üzerine no name (defolu) yazıyorlar."

Japonya'da yaşayan bir arkadaş geldi, dedi ki: "Ağabey, Japon halkının çoğu Allah'a inanmıyor fakat o kadar dürüstler ki, yalan diye bir şey yok." Dedim ki, "Kardeşim tabii ki dürüst olacaklar. Adam Allah'a inanmıyor amma kendine inanıyor. 'Günah işlersem cehenneme giderim'e inanmasa da 'hata edersem sürünürüm'e inanıyor."

Ben hacdayken şu dikkatimi çekmişti: Müslümanların en büyük noksanları, ticaret ve lisan bilmemek... Lisan bilen ticaretten anlamıyor, ticaretten anlayan lisan bilmiyor. Bu milleti uyandırmak zor...

Müslümanlar Mekke ve Medine'ye sevap kazanmak için gidiyorlar, Müslümanların derdi ne, dermanı ne; bunları arayan pek yok. Hâlbuki hep söylüyorum, bu zamanın en büyük savaşı, ekonomiktir. İslam milletinin teşekkülü, ekonomik imkânlarla olur. İslamiyet tüccarlarla yayılmıştır. Fakir fukaranın, kendine hayrı olmayanın, İslam'a hizmette yapacak pek fazla bir şeyi yoktur.

Ey kefen giymiş hacılar, yurtlarınıza dönünce ufak menfaatler için dininizi satmayın. Dininizi zevklerinize kurban etmeyin. Kötü gazeteleri Müslüman paralarıyla beslemeyin. Sırtınızdaki ihram denilen kefenin manasını iyi anlayın. Burada şeytan taşlayıp, memleketine dönünce üç kuruşluk menfaat için şeytanın elini sıkmayın.


HEKİMOĞLU İSMAİL
 
Üst