İslam Garib Geldi Garib Gidecek

FaKiR

Meþveret Bþk.
“İslam, şüphesiz garip olarak başladı ve günün birinde garip hale dönecektir. Ne mutlu o garip mü'minlere!”Gariplerin kim olduğunu soran Abdullah bin Mesud'a, Peygamberimiz, “Kabilelerinden dinleri için ayrılıp uzaklaşanlardır” buyurmuştur,
 

Elif_Gibi

Well-known member
İslam Garip Başladı Garip Olcak Hadisinin Anlamı
* İslam Garip Başladı, Başladığı Gibi Bir Hale Dönecektir.Ne Mutlu Gariplere *
Hadisinin Açıklaması *

Garib uzak olan demektir. Güneş, bizden uzaklaşıp kaybolduğu için güneş gurub etti denilir. Gurbet, vatandan uzaklaşmaktır. Gurubda, kaybolma, gitme, bir köşeye çekilme vardır. Anlaşılmayan söze, anlayıştan uzak olduğu için garib denir.Garib kendi cemaatı, kavmi arasında olmayan, kendi beldesinde bulunmayan kimsedir. İlk müslümanlar kendi vatanlarında, kendi kavimleri arasında görünseler de gariptiler. Küfürle iman, akla kara, görmekle körlük bilmekle cehalet kadar zıt ve uzaktı. Bu sebepten onlarla diğerleri arasında mekana bağlı olmayan bir uzaklık, hatta zıtlık sözkonusu idi.Alimler, cahil çoğunluk yanında gariptirler Az olan müminler, çok müşrik arasında gariptirler. Kötülerin ve şerlerin çokluğu yanında hayırlar ve hayırlılar az olunca garip olurlar. Fıskın, isyanların, büyük günahların içinde takva, ameli salih gariptir. Böyle kötü bir çevrede ve zamanda, iman ve salih amelin önemi pek büyüktür. İçinde yaşanılan çevrede, fısk, büyük günahlar, şer ve isyanlar ne kadar çoksa, orada barınabilen müminin, imanın, salih amelin, takvanın değeri o derece artmaktadır. İslam ve iman ilminin kalktığı müminin, müslümanın olmadığı veya çok az olduğu bir toplumda garib olmak, amellerin sevaplarını olabildiğince arttıracaktır. Müminin zelil, hakir edildiği, facirin yüksek tutulduğu, fıskın çok olduğu bir toplumda, imanın ve amellerin keyfiyeti çok büyüktür. Orada, din gariptir, müminler gariptirler.
Bu hadisi şerife göre
* a] İslam garip başlamıştır. Başlangıcı tarih kitaplarında anlatılır. Bu işi ilk başlatanlar da bu bakımdan gariplerdir.
* b] Sonra İslam, deniz dalgaları gibi zuhur etmiş hak, iman, ahkamı ilahi galib olmuştur. Bir zaman gelecek, İslam ilk başladığı duruma dönecek, anlaşılamamasından ve hükümlerinin toplumda hakim olmamasından dolayı toplumda garip düşecektir.Çoğu insanda bu menfi halin bulunması, bidatların ve cahiliye zihniyetinin toplumda yer etmesi ile toplumda genel bir bozulma olacaktır. Artık ilk garipler dönemi gibi son garipler dönemi de başlamıştır. İslamın başlangıcında müşrikler tarafından ashaba reva görülen şeyler tahkirler, terziller, küçümsemeler, hafife almalar bu dönemde d ekendini gösterecektir. Toplumda onlara hayat hakkı tanımama, onların inançlarını, fikirlerini ve hayat anlayışlarını ortadan kaldırma yoluna gidilecektir.İlkgariplerin yaşadığı cemiyette günahlar, isyanlar, fısk nasıl diz boyu ise, bu ikinci dönemde de adı müslüman olan bir toplumda günahkarların, fasıkların, kötülerin zihniyeti hakim olacaktır. Yine ilk devirde olduğu gibi bu menfi çevrede bozulan ümmet içinde, az olan bir takım garipler bulunur. Onlar çoğunluğu teşkil edenler karşısında azlık olmalarına rağmen imanlarına yapışırlar, çoğunluğun akıp gittiği mecradan farklı bir yönde yürürler, kafa yapıları, hayata bakışları, anlayışları diğerlerine uymaz. Sanki o toplumun insanı değillerdir. Kendilerine yapılan her türlü işkenceye sabrederler, zaten karşı koymaya güçleri de yoktur. Maddi mağlubiyet ve mahkumiyetlerine rağmen, manen kuvvetlidirler. Dinlerine sıkı bir şekilde yapışırlar. İnançlarından ve yaşayışlarından taviz vermezler. İşte bunlar ümmetin sonunda gelen Ğuraba dır.Son gariplerin yaşadığı bozulmuş cemiyetlerinde ne gibi kötü haller zuhur edeceğini Resulullah hadis kitaplarının fitne ile ilgili bölümlerinde anlatmış, ümmetini önceden uyarmıştır. Onun için sahabelerin ilk devirde dinlerinde fitnelendikleri gibi ümmetin sonlarında da fitne pek büyük bir rol oynayacaktır. Son Gariplerin zamanı da ilk gariplerin zamanı gibi pek şiddetli, tehlikeli, fitneli olacaktır. Resulullah ahir zamandan haber verirken genel hatları ile o zamanı bize tasvir etmiştir.Allah Rasülünün zaman zaman çeşitli şekillerde bize tablolaştırdığı bu fesat döneminde, bir bakıma ilk başladığı hale dönecektir. Dindarlar da çektikleri sıkıntılardan dolayı amellerindeki sevap bakımından onlara benzeyeceklerdir.Fakat ilk gariplerle son gariplerin önemli bir farkı vardır. İlk Garipler müşrik bir toplumda mücadele etmişlerdir. Ahir zamanda gelen son garipler, fesadı ümmet zamanında, bozulmuş islam cemiyeti içinde cihat edeceklerdir. Son gariplerin işi, ilk gariplere göre daha kolaydır. Zahmetleri daha azdır. Bu sebeple sevapta, hayırda, külli fazilette ilk garipler olan sahabelere yetişmeleri mümkün değildir. İlerlemeden sonra gerilemekle, işe ilk başlamanın zorluğu bir değildir.

Kaynak :
* İslam Ansiklopedisi
* Cami Ahkamil Kuran IV, 172
* Sahihul Müslim 232, 251
* İbni Mace II, 1319-3987-3988
* Mucemul Vasit, 647
* Kamûsul Muhit I, 107-108.
* Keşful Hafa, I-II
 

Elif_Gibi

Well-known member
İslam garip başladı, garip haline geri dönecektir..
Öyle bir zaman gelecek ki İslam’ı yaşamak,
imanı muhafaza edebilmek, avuçta kor tutmaya eşdeğer olacaktır..
Onu yaşayanlar, asırlarında gariplerdir..
O Hakk erlerine, O gariplere müjdeler olsun!..”



Kolay değil şu câzibedar fitne asrında,
Nefse geniş, gönüllere dar şu zamanda sevdalanmak..
Yani; O’nun boyasına boyanmak.. Aşk eri olmak..
BİN güzelden yüz çevirip,
BİR güzele, EN GÜZEL’ e yâr olmak..
Hiç kolay değil..

Ve: Kurak topraklarda gül yetiştirmeye talip olmak..
Çöllerde vâhaların, bin çiçekli bahçelerin heveslisi olmak..
Ve:
Kanınla suladığın, ihtimamla yetiştirdiğin çiçeklerin hoyratça tarumâr edilişine sessiz kalmak, kalabilmek..
Ve:
Zulme şahidler olmak..
Zor.. Çok zor..

Yüreğinin bin kez “hayır!” dediği önünde saygıya durmak ve bin kez “evet” lediğine tam yâr olamamak...
Benliğini alıp ta ayaklar altına, kanın çekilircesine, sanki ölürcesine –Ve aslında dirilircesine- “LA!” diye haykırmak..

Hiç kolay değil..


Bin kez kovulduğun kapılara,
Hakk adına yine varmak tebessümle..


Atılmak, ezilmek hep.. Aşağılanmak..
Gözyaşından bir yolda yürümek dâim..
Hep hüzün bestelemek..
Ve yine de, inadına sevda türküleri söylemek..
İnadına sebat etmek, dimdik ayakta kalmak..
Hiç kolay değil..

Her gün yüreğine bin put asanlara “LA!” demek..
Ve; her gece kafanda, yüreğinde bir bir kırmak onları..
Her an, her an şeytan taşlamak..
Nefsinin her meylettiği karşısında ellerini hatta tüm bedenini yakmak O’nun adına..

Yani:
Sana her gün sunulan bin süslü günahlara hayır demek..
Yani: Elest Bezmi’ndeki sözünün eri olmak..
Yani: Ateşler ortasında yanmamak..
Yani: “Belâ” demek her ânında..
Yani: O’na, yalnız O’na sevdalanmak....
Ve:
Emaneti O’ndan aldığın sâfiyetiyle yine O’na teslim etmek..
Nefsin hiç istemedikleriyle kuşatılana meyilden öte,
O Didâr’a talip olmak...

Ve; Emanetin karşılığı “olanı” hiç düşünmeden,
Sırf O râzı olsun diye,
Sadece O sevsin diye,
Yalnızca O’nu üzmemek için,
“İlla” demek.. “İlla O” demek...
Zor.. Çok zor..

Evet, zordur bu dar zamanlarda sevdalanmak..
Yüreğinde hicret türküleriyle hep Medine’yi özlerken..
Tüm bedenin, sanki demir taraklarla taranıyormuşcasına ızdırapla inlerken sabretmek.. Sebat etmek..
Zor.. Çok zor..
Ama:
Müslüman zora talip olandır..
O bilir ki; “En üstündür.. Çünkü inanmıştır..”
Bilir ki; İman en büyük iddiadır..
Ve büyük iddialar, büyük ispatlar ister..
Bilir ki; İsbatlaması gerek yüreğini koyduğunu..
Değilse; kupkuru bir iddiadır tüm davası..
Ucuz değildir “müslümanım” demek..

Bilir ki; Allah yolunda bedel gerek..
O yolda sıkıntı gerek..
“Belâ!” derken O, buna taliptir..
Bilir ki O, mücâhiddir..
Ve; insanla Allah arasındaki,
İnsanla İslam arasındaki tüm engelleri kaldırmaya taliptir..
Bilir ki O, aslında hicret;
Onu şeytandan Allah’a taşıyan herşeydir..
Bilir ki; Sabaha en yakın an; şafak sökmeden az öncedir.. Ve zorluklar, ikiye katlar ulaşılacak olanı..
Ve; Kulun gücünün tükendiği yerde O’nun yardımı elbet yetişecektir imdâdâ..
Ve sıkıntılar doruk noktasında,
Feryadlar ayyûka çıkmışsa,
Bilir ki O’nun yardımı yakındır..
“Yoksa siz, sizden evvelkilerin hali başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız?. Onlara öyle yoksulluklar ve sıkıntılar gelip çattı ve öyle sarsıldılar ki, hatta Peygamber beraberindeki mü’minlerle birlikte: “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyordu.. Bilin ki Allah’ın yardımı muhakkak yakındır.” Bakara//214

“Fitne asrında zorlanan ve sebat eden kimseye,zorluklar nisbetince, eski devrin inanmış 50 kişisinin sevabı verilir.” Kutubu Sitte//Fiten
Var ya şimdi;
Tam zamanı sevdalanmanın..
Yani; aklamanın tüm karaları..
Ötelere yelken açmanın..
İnadına gül yetiştirmenin..
İnadına sevda türküleri söylemenin..
Zincirleri kırmanın..
Zamana meydan okumanın,
Medine’de şahlanmanın..
Yani:
Yürek boyu dirilmenin,
Ve yürekleri diriltmenin..
Ve âşık olmanın O En Güzel’e..
Boyasıyla boyanmanın..
Ve can vermenin TAM SIRASI..
“Ümmetimden bir tâife, kıyamet kopuncaya kadar Hakk yolunda muzaffer olmakta devam edecek, muhalefette bulunanlar, onlara zarar veremeyecektir.” Buhari

Dâima dipdiri,
Hiç eksilmeden,
Hiç tükenmeden “İlla O” diyen,
O yolun sevdalılarına, Allah’ın askerlerine selam olsun...

Alıntı
 

GuLSerbeti

Well-known member
garib kelimesi arapcada ilginc, dikkat cekici, siradisi, esi benzeri olmayan vb. manada olarakda kullanilir...
akrabamdan bir amca bu hadisi serifi bu sekilde anlamali demisti.. :)

islam garib geldi, zamaninda ilgi ceken, gorulmemis bir olguydu... bu zamanda da tekrar garibdir yeniden ilgi ve alaka goruyor insanlar tarafindan, bir yenilik, bir kurtulus olarak algilaniyor, hurmet goruyor...
yani umitsizlik degilde umit asilayan bir anlam yukluyor amcamiz...Allahu Alem :)

garip denilince Musluman kendini dislanmis ve yalniz anlamda hissediyor genelde...
ama umit Mumine daha cok yakisiyor... belki de iki anlamda manidar..kendi alaninda.. :)
selam olsun Gariplere...
 
Üst