*Kul hakkindan korkmak gerek!.. *
Mevtalarini mezara koyduktan sonra eve donen mirascilarin yapacagi ilk is,
once merhumun uzerindeki kul haklarini arastirip tespit ederek hemen odemektir..
Varsa borclu bulundugu kimseleri bulup haklarini helal etmelerini mutlaka saglamaktir..
Cunku insanin uzerindeki kul borcu, borclarin en buyugu, ahiret acisindan da en korkulanidir..
Denebilir ki, Rabb'imiz kul hakkini sehitlerden bile
affetmiyor. Onlari bile borclari odenmedigi surece sehitlik makamina cikarmiyor. Hak ettikleri sehitlik makamina, ancak kullara olan borclari odendikten sonra cikabiliyorlar..
Nitekim Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) cenaze namazini kildiracagi mevtanin uzerinde kul hakkinin olup olmadigini da soruyor,olenin borcu varsa, kul hakki vardir uzerinde, diyerek namazini kildirmiyor..
Baskalarinin kildirmasina havale ederek insanlara borclu gitmeme konusunda boyle uyarici mesajlar sunuyordu..
Bir defasinda namazini kildiracagi cenazenin borcu oldugu anlasilinca beklemeyi tercih etmisti. Cenazeye istirak edenler durumu anlayinca buyuk bir vefakarlik gostererek hemen oracikta topladiklari parayi borclu bulundugu kimseye vererek cenazeyi kul borcundan kurtarmislar, bundan sonra namazini kildiran Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), kul hakkiyla gitmeme konusunda carpici bir misalle soyle aciklamada bulunmustu :
- Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, bir insan Allah yolunda uc defa sehit olsa bile uzerindeki kul hakki odenmedikce cennetteki makamina erisemez!..
Evet.. kul hakkindan korkmak, kul hakkiyla gitmemeye dikkat etmek gerekmektedir...
Kul hakkinin boylesine ehemmiyetinden dolayidir ki, alimler yaptiklari tavsiyelerinde ikazlarda bulunarak diyorlar ki :
-Sakin kimseyi su, bu bahanelerle aldatarak haklarini almaya kalkmayin;
mallarini uzerinize gecirmeye yonelmeyin. Sayet gecmiste uzerinizde kul hakki kalmissa, sahibiyle mutlaka helallesin, hayatta degilse mirascisina odeme yapin..
O da mumkun degilse, hak sahibi adina bir yoksula, hizmete verin...
Cunku kul hakkiyla giden insanin ruhu askida kalir, hak sahiplerine haklari odeninceye kadar askidan kurtulamaz. Hatta bu kul, sehit bile olsa!..
Islam'in kul hakkina boylesine deger verisinden dolayidir ki, gecmisteki imani kuvvetli, dindarligi saglam toplumlarda para, mal, esya gibi dunyevi degerlerin calinip kaybolmasi konusunda bugunku gibi kotu ornekler yasanmiyordu..
Hatta zaman zaman dukkanlar acik bile birakilabiliyor, bag,
bahceye bekci geregi de gorulmeyebiliyordu. Kilit fabrikalari kurmaya bile ihtiyac duyulmuyordu..
Cunku dindarligi kuvvetli, imani saglam kimse
baskasinin malina el uzatma niyetine giremiyor, kul hakkini yuklenme cesaretini kendinde bulamiyordu..
Kul hakki sehitlerden bile affedilmiyor, kul borcunu odemeden gidenlerin ruhlari, hak odeninceye kadar askida kaliyor...
Boyle bilen ve inanan insanin haddine mi birinin hakkina el uzatmasi, komsusunun malini gasp etmesi, bir kilifini bularak devletin imkanlarini hortumlamasi, kapkacciliga yonelmesi?..
Nitekim savasa giden Osmanli askerlerinin ugradiklari bag bahceden aldiklari meyvenin parasini oraya birakma titizligi gostermeleri de, kul hakkinin savasta bile ihmal edilmediginin gostergesi oluyordu...
Ne var ki gunumuzde dine karsi dusmanca tavirlar alarak kul hakkindan korkma inancini sarsanlar, oylesine insan tipleri yetistirdiler ki,
baskalarinin hakkini almaktan da, calmaktan da cekinmiyor, maneviyatsizligin insanlari ne hale getirebileceginin ibretli ornegini de gozler onune sermekten de geri kalmiyorlar...
Demek ki din bize sadece ahiretimizi kazandirmakla kalmiyor, dunyamizi da duzenliyor, birbirimizin haklarina karsi "kul hakki" diyerek dikkatli olmamizi da sagliyor..
"Dinin hedefi obur dunyadir, bu dunya ile ilgisi yoktur." diyerek dini devreden cikarmak isteyenlerin duymayan kulaklari cinlasin, demekle yetiniyoruz.
Ahmed Sahin-Zaman
Mevtalarini mezara koyduktan sonra eve donen mirascilarin yapacagi ilk is,
once merhumun uzerindeki kul haklarini arastirip tespit ederek hemen odemektir..
Varsa borclu bulundugu kimseleri bulup haklarini helal etmelerini mutlaka saglamaktir..
Cunku insanin uzerindeki kul borcu, borclarin en buyugu, ahiret acisindan da en korkulanidir..
Denebilir ki, Rabb'imiz kul hakkini sehitlerden bile
affetmiyor. Onlari bile borclari odenmedigi surece sehitlik makamina cikarmiyor. Hak ettikleri sehitlik makamina, ancak kullara olan borclari odendikten sonra cikabiliyorlar..
Nitekim Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) cenaze namazini kildiracagi mevtanin uzerinde kul hakkinin olup olmadigini da soruyor,olenin borcu varsa, kul hakki vardir uzerinde, diyerek namazini kildirmiyor..
Baskalarinin kildirmasina havale ederek insanlara borclu gitmeme konusunda boyle uyarici mesajlar sunuyordu..
Bir defasinda namazini kildiracagi cenazenin borcu oldugu anlasilinca beklemeyi tercih etmisti. Cenazeye istirak edenler durumu anlayinca buyuk bir vefakarlik gostererek hemen oracikta topladiklari parayi borclu bulundugu kimseye vererek cenazeyi kul borcundan kurtarmislar, bundan sonra namazini kildiran Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), kul hakkiyla gitmeme konusunda carpici bir misalle soyle aciklamada bulunmustu :
- Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, bir insan Allah yolunda uc defa sehit olsa bile uzerindeki kul hakki odenmedikce cennetteki makamina erisemez!..
Evet.. kul hakkindan korkmak, kul hakkiyla gitmemeye dikkat etmek gerekmektedir...
Kul hakkinin boylesine ehemmiyetinden dolayidir ki, alimler yaptiklari tavsiyelerinde ikazlarda bulunarak diyorlar ki :
-Sakin kimseyi su, bu bahanelerle aldatarak haklarini almaya kalkmayin;
mallarini uzerinize gecirmeye yonelmeyin. Sayet gecmiste uzerinizde kul hakki kalmissa, sahibiyle mutlaka helallesin, hayatta degilse mirascisina odeme yapin..
O da mumkun degilse, hak sahibi adina bir yoksula, hizmete verin...
Cunku kul hakkiyla giden insanin ruhu askida kalir, hak sahiplerine haklari odeninceye kadar askidan kurtulamaz. Hatta bu kul, sehit bile olsa!..
Islam'in kul hakkina boylesine deger verisinden dolayidir ki, gecmisteki imani kuvvetli, dindarligi saglam toplumlarda para, mal, esya gibi dunyevi degerlerin calinip kaybolmasi konusunda bugunku gibi kotu ornekler yasanmiyordu..
Hatta zaman zaman dukkanlar acik bile birakilabiliyor, bag,
bahceye bekci geregi de gorulmeyebiliyordu. Kilit fabrikalari kurmaya bile ihtiyac duyulmuyordu..
Cunku dindarligi kuvvetli, imani saglam kimse
baskasinin malina el uzatma niyetine giremiyor, kul hakkini yuklenme cesaretini kendinde bulamiyordu..
Kul hakki sehitlerden bile affedilmiyor, kul borcunu odemeden gidenlerin ruhlari, hak odeninceye kadar askida kaliyor...
Boyle bilen ve inanan insanin haddine mi birinin hakkina el uzatmasi, komsusunun malini gasp etmesi, bir kilifini bularak devletin imkanlarini hortumlamasi, kapkacciliga yonelmesi?..
Nitekim savasa giden Osmanli askerlerinin ugradiklari bag bahceden aldiklari meyvenin parasini oraya birakma titizligi gostermeleri de, kul hakkinin savasta bile ihmal edilmediginin gostergesi oluyordu...
Ne var ki gunumuzde dine karsi dusmanca tavirlar alarak kul hakkindan korkma inancini sarsanlar, oylesine insan tipleri yetistirdiler ki,
baskalarinin hakkini almaktan da, calmaktan da cekinmiyor, maneviyatsizligin insanlari ne hale getirebileceginin ibretli ornegini de gozler onune sermekten de geri kalmiyorlar...
Demek ki din bize sadece ahiretimizi kazandirmakla kalmiyor, dunyamizi da duzenliyor, birbirimizin haklarina karsi "kul hakki" diyerek dikkatli olmamizi da sagliyor..
"Dinin hedefi obur dunyadir, bu dunya ile ilgisi yoktur." diyerek dini devreden cikarmak isteyenlerin duymayan kulaklari cinlasin, demekle yetiniyoruz.
Ahmed Sahin-Zaman