kenz-i mahfi
Sorumlu
4. Sözün analizine geçmeden önce birkaç hatırlatmayı lüzumlu gördük. Öncelikle bu söz gayet sade bir üslubla yazılmış olup, bir çocuk dahi bu metni okuyunca veya duyunca anlayabiliyor. Böyle olduğu halde lüzumsuz yere kalem karıştırmakla mühim manalar gizlendiği gibi bir kısım yerde ise bozulmuştur. 4. Söz, Küçük Sözler arasında en rahat anlaşılan ve en sade olanıdır. Onun için bu sözün analizinde her bir cümleyi ayrı ayrı değil de cümle gruplarını ele alıp buralarda yapılan hataları göstermeye çalışacağız. Zira orijinal metin anlaşılır olduğu takdirde kalem karıştırmak anlaşılmasına yardımcı olmak değildir. Bu yapılan iş bir tahrip olup, daha büyük tahripçilere yol açmaktır.
Bu kısa açıklamadan sonra analizimize başlayabiliriz.
Orijinal metin: Namaz, ne kadar kıymetdar ve mühim, hem ne kadar ucuz ve az bir masraf ile kazanılır, hem namazsız adam ne kadar divane ve zararlı olduğunu, iki kere iki dört eder derecesinde anlamak kat’i anlamak istersen şu temsili hikayeciğe bak, gör:
Sadeleştirilmiş metin: Namazın ne kadar kıymetli ve mühim olduğunu, ne kadar az bir gayretle ne çok şey kazandırdığını, namazsız insanın ne kadar divane ve zararda olduğunu iki kere iki dört eder derecesinde kesin bir şekilde anlamak istersen, şu temsilî hikayeciğe bak, gör:
Öncelikle orijinal metinde anlaşılmayan hiçbir kelime yoktur. Böyle olduğu halde kalem karıştırmak ile mana bozulmuştur. “Az bir masraf ile kazanılır” ifadesi hatalı olarak “ne kadar az bir gayretle ne çok şey kazandırdığını” olarak çevrilmiştir. Orijinal metinde olmadığı halde sadeleştirilmiş metine ekleme yapılmıştır. Buradaki “masraf” kelimesinden maksat “gayret” olmayıp ömrün az bir kısmını namaz için kullanmaktan gelen bir masraftır. Orijinal metinde namazı kazanmaktan bahsedildiği halde sadeleştirilmiş metinde namazın kazandırdığından bahsedilmiştir. Onun için “az bir masraf” yani “az bir vakit harcama” denilmek istenilmiştir. Halbuki sadeleştirilmiş metinde “gayret” kelimesi kullanılmıştır ki bu hatalıdır.
“zararlı” kelimesi “zararda” olarak sadeleştirilmiştir ki bu da manayı bozmuştur. Orijinal metinde “başkası için zararlı” manasında olduğu halde sadeleştirilmiş metinde “kendisi için zararda” manası verilmiştir. Zira orijinal metindeki “divane” kelimesi de orijinal metindeki manaya kuvvet vermektedir.
Orijinal metin: Bir zaman bir büyük hâkim, iki hizmetkârını –her birisine yirmidört altın verip- iki ay uzaklıkta has ve güzel bir çiftliğine ikamet etmek için gönderiyor. Ve onlara emreder ki: “Şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız. Hem oradaki meskeninize lâzım bazı şeyleri mübayaa ediniz. Bir günlük mesafede bir istasyon vardır. Hem araba, hem gemi, hem şimendifer, hem tayyare bulunur. Sermayeye göre binilir.
Sadeleştirilmiş metin: Bir zaman büyük bir hükümdar, iki hizmetkarını, her birine yirmi dört altın verip ikamet etmeleri için iki ay uzaklıktaki has ve güzel çiftliğine gönderir. Onlara der ki: “Şu parayı yol ve bilet masrafı yapınız, orada size lazım olacak bazı şeyleri satın alınız. Bir günlük mesafede bir istasyon var. Oraya hem araba hem gemi hem tren hem de uçak bulunur. Herkes sermayesine göre birine biner.
Bu paragrafta “mübayaa” kelimesi haricinde anlaşılmayan hiçbir kelime yoktur. O kelime de metnin gelişinden anlaşılmaktadır. Yani şöyle diyebiliriz, buraya kadarki bölümde anlaşılmayan neredeyse hiçbir kelime yoktur. Öyle olduğu halde lüzumsuz yere kalem karıştırılmıştır. Burada yapılan tahrifat ile mana bozulmuştur.
“onlara emreder ki” yerine “onlara der ki” getirilmiştir. "Emretmek" ile "demek" arasındaki farkı herkes bilir. Kur'an-ı Kerim'de ibadetin emir suretiyle bildirilmesi de orijinal metindeki ifadenin isabetli olduğunu gösterdiği halde sadeleştirilmiş metinde bu mana bozulmuştur. Bu iki kelime arasındaki fark çok fazladır. İşarat-ül İ’caz tefsirinde beyan edildiği gibi Cenab-ı Hakk, Kur’an-ı Kerim’de ibadeti emretmiştir. Bakara Suresi’nde “ya eyyühennasu’budu” ayetinde ibadetin emir suretiyle doğrudan doğruya hitap şeklinde olmasında ince manaların olduğu tefsir edilmiştir. Buradaki sözde bahsedilen emir ile işte bu manalar hatırlatıldığı halde sadeleştirilmiş metinde böyle bir hususiyet yoktur.
Orijinal metinde “şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız” denildiği halde sadeleştirilmiş metinde “şu parayı yol ve bilet masrafı yapınız” denilmiştir. İkisinin arasındaki fark açıktır. Orijinal metindeki ifade para ile yol ve bilet masrafı yapılması yani paranın bir kısmının mesela yirmidörtte birinin yol ve bilet masrafı için harcanması kastedildiği halde sadeleştirilmiş metinde verilen paranın tamamının yol ve bilet masrafı yapılması anlaşılıyor. Basit bir değişiklik dahi manayı katletmiştir.
“hem” kelimesi kaldırılmış, “oradaki” kelimesi “orada” olarak değiştirilmiş ve “meskeninize” kelimesi yine kaldırılmıştır. “mesken” kelimesinin kaldırılması manayı bozmuştur. Çünkü orijinal metinde “meskeninize lazım bazı şeyleri” denildiği halde sadeleştirilmiş metinde “size lazım olacak bazı şeyleri” denilmiştir. Yani orijinal metinde meskeniniz için bazı şeyleri alınız denildiği halde sadeleştirilmiş size lazım olacak bazı şeyleri denilmek suretiyle mana değiştirilmiştir.
Sadeleştirilmiş metinde “Oraya hem araba hem gemi hem tren hem de uçak bulunur” cümlesi orijinal metindeki “Hem araba, hem gemi, hem şimendifer, hem tayyare bulunur” ifadesiyle çelişmektedir. Orijinal metindeki istasyon öyle bir istasyondur ki gidiş-gelişli değil tek yönlü yani sadece gidişlidir. Zaten orijinal metinde “oraya” değil “orada” manası anlaşılmaktadır. Hem sadeleştirilmiş metindeki cümle bir önceki cümleye bakıldığında düşüktür. Basit kelimelerle adam gibi bir cümle kurmaktan dahi aciz kalmışlardır.
Orijinal metinde “Sermayeye göre binilir” denildiği halde sadeleştirilmiş metinde “Herkes sermayesine göre birine biner” denilmek suretiyle mana bozulmuştur. Çünkü orijinal metinde herkesin bir vasıtaya binmesinden bahsedilmiyor. Ancak bilet parası verenlerin binebileceğinden bahsediliyor. Fakat sadeleştirilmiş metinde “herkes” denilmek suretiyle umumileştirilmiş ve “birine biner” denilmek suretiyle herkesin muhakkak surette birine binebileceği anlaşılmakla mantıken dahi doğru olmayan bir cümle kurulmuştur. Çünkü eserin devam eden; “Yoksa iki aylık bir çölde aç, yayan yalnız gitmeye mecbur olursun” cümlesinden anlaşılacağı gibi herhangi bir vasıtaya binemeyenler de olacaktır.
Bu kısa açıklamadan sonra analizimize başlayabiliriz.
Orijinal metin: Namaz, ne kadar kıymetdar ve mühim, hem ne kadar ucuz ve az bir masraf ile kazanılır, hem namazsız adam ne kadar divane ve zararlı olduğunu, iki kere iki dört eder derecesinde anlamak kat’i anlamak istersen şu temsili hikayeciğe bak, gör:
Sadeleştirilmiş metin: Namazın ne kadar kıymetli ve mühim olduğunu, ne kadar az bir gayretle ne çok şey kazandırdığını, namazsız insanın ne kadar divane ve zararda olduğunu iki kere iki dört eder derecesinde kesin bir şekilde anlamak istersen, şu temsilî hikayeciğe bak, gör:
Öncelikle orijinal metinde anlaşılmayan hiçbir kelime yoktur. Böyle olduğu halde kalem karıştırmak ile mana bozulmuştur. “Az bir masraf ile kazanılır” ifadesi hatalı olarak “ne kadar az bir gayretle ne çok şey kazandırdığını” olarak çevrilmiştir. Orijinal metinde olmadığı halde sadeleştirilmiş metine ekleme yapılmıştır. Buradaki “masraf” kelimesinden maksat “gayret” olmayıp ömrün az bir kısmını namaz için kullanmaktan gelen bir masraftır. Orijinal metinde namazı kazanmaktan bahsedildiği halde sadeleştirilmiş metinde namazın kazandırdığından bahsedilmiştir. Onun için “az bir masraf” yani “az bir vakit harcama” denilmek istenilmiştir. Halbuki sadeleştirilmiş metinde “gayret” kelimesi kullanılmıştır ki bu hatalıdır.
“zararlı” kelimesi “zararda” olarak sadeleştirilmiştir ki bu da manayı bozmuştur. Orijinal metinde “başkası için zararlı” manasında olduğu halde sadeleştirilmiş metinde “kendisi için zararda” manası verilmiştir. Zira orijinal metindeki “divane” kelimesi de orijinal metindeki manaya kuvvet vermektedir.
Orijinal metin: Bir zaman bir büyük hâkim, iki hizmetkârını –her birisine yirmidört altın verip- iki ay uzaklıkta has ve güzel bir çiftliğine ikamet etmek için gönderiyor. Ve onlara emreder ki: “Şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız. Hem oradaki meskeninize lâzım bazı şeyleri mübayaa ediniz. Bir günlük mesafede bir istasyon vardır. Hem araba, hem gemi, hem şimendifer, hem tayyare bulunur. Sermayeye göre binilir.
Sadeleştirilmiş metin: Bir zaman büyük bir hükümdar, iki hizmetkarını, her birine yirmi dört altın verip ikamet etmeleri için iki ay uzaklıktaki has ve güzel çiftliğine gönderir. Onlara der ki: “Şu parayı yol ve bilet masrafı yapınız, orada size lazım olacak bazı şeyleri satın alınız. Bir günlük mesafede bir istasyon var. Oraya hem araba hem gemi hem tren hem de uçak bulunur. Herkes sermayesine göre birine biner.
Bu paragrafta “mübayaa” kelimesi haricinde anlaşılmayan hiçbir kelime yoktur. O kelime de metnin gelişinden anlaşılmaktadır. Yani şöyle diyebiliriz, buraya kadarki bölümde anlaşılmayan neredeyse hiçbir kelime yoktur. Öyle olduğu halde lüzumsuz yere kalem karıştırılmıştır. Burada yapılan tahrifat ile mana bozulmuştur.
“onlara emreder ki” yerine “onlara der ki” getirilmiştir. "Emretmek" ile "demek" arasındaki farkı herkes bilir. Kur'an-ı Kerim'de ibadetin emir suretiyle bildirilmesi de orijinal metindeki ifadenin isabetli olduğunu gösterdiği halde sadeleştirilmiş metinde bu mana bozulmuştur. Bu iki kelime arasındaki fark çok fazladır. İşarat-ül İ’caz tefsirinde beyan edildiği gibi Cenab-ı Hakk, Kur’an-ı Kerim’de ibadeti emretmiştir. Bakara Suresi’nde “ya eyyühennasu’budu” ayetinde ibadetin emir suretiyle doğrudan doğruya hitap şeklinde olmasında ince manaların olduğu tefsir edilmiştir. Buradaki sözde bahsedilen emir ile işte bu manalar hatırlatıldığı halde sadeleştirilmiş metinde böyle bir hususiyet yoktur.
Orijinal metinde “şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız” denildiği halde sadeleştirilmiş metinde “şu parayı yol ve bilet masrafı yapınız” denilmiştir. İkisinin arasındaki fark açıktır. Orijinal metindeki ifade para ile yol ve bilet masrafı yapılması yani paranın bir kısmının mesela yirmidörtte birinin yol ve bilet masrafı için harcanması kastedildiği halde sadeleştirilmiş metinde verilen paranın tamamının yol ve bilet masrafı yapılması anlaşılıyor. Basit bir değişiklik dahi manayı katletmiştir.
“hem” kelimesi kaldırılmış, “oradaki” kelimesi “orada” olarak değiştirilmiş ve “meskeninize” kelimesi yine kaldırılmıştır. “mesken” kelimesinin kaldırılması manayı bozmuştur. Çünkü orijinal metinde “meskeninize lazım bazı şeyleri” denildiği halde sadeleştirilmiş metinde “size lazım olacak bazı şeyleri” denilmiştir. Yani orijinal metinde meskeniniz için bazı şeyleri alınız denildiği halde sadeleştirilmiş size lazım olacak bazı şeyleri denilmek suretiyle mana değiştirilmiştir.
Sadeleştirilmiş metinde “Oraya hem araba hem gemi hem tren hem de uçak bulunur” cümlesi orijinal metindeki “Hem araba, hem gemi, hem şimendifer, hem tayyare bulunur” ifadesiyle çelişmektedir. Orijinal metindeki istasyon öyle bir istasyondur ki gidiş-gelişli değil tek yönlü yani sadece gidişlidir. Zaten orijinal metinde “oraya” değil “orada” manası anlaşılmaktadır. Hem sadeleştirilmiş metindeki cümle bir önceki cümleye bakıldığında düşüktür. Basit kelimelerle adam gibi bir cümle kurmaktan dahi aciz kalmışlardır.
Orijinal metinde “Sermayeye göre binilir” denildiği halde sadeleştirilmiş metinde “Herkes sermayesine göre birine biner” denilmek suretiyle mana bozulmuştur. Çünkü orijinal metinde herkesin bir vasıtaya binmesinden bahsedilmiyor. Ancak bilet parası verenlerin binebileceğinden bahsediliyor. Fakat sadeleştirilmiş metinde “herkes” denilmek suretiyle umumileştirilmiş ve “birine biner” denilmek suretiyle herkesin muhakkak surette birine binebileceği anlaşılmakla mantıken dahi doğru olmayan bir cümle kurulmuştur. Çünkü eserin devam eden; “Yoksa iki aylık bir çölde aç, yayan yalnız gitmeye mecbur olursun” cümlesinden anlaşılacağı gibi herhangi bir vasıtaya binemeyenler de olacaktır.