Iftiralar organizasyonuna muskit cevab

yozgati

Well-known member
İFTİRALAR ORGANİZASYONUNA MUSKİT CEVAB


Cumhur-u avamı, bürhandan ziyade, me'hazdaki kudsiyet imtisale sevkeder.


Her müstaid; nefsi için içtihad edebilir, teşri' edemez.

Bir fikre davet, cumhur-u ülemanın kabulüne vâbestedir. Yoksa davet bid'attır, reddedilir.

Mektubat


“Arapça’da 62.000 kelimenin Türkçe karşılığı yoktur. Siz isteseniz de tam tercüme yapamazsınız. Mesela Rububiyet,Uluhiyet gibi. Bu kelimelerin karşılığı yoktur. Arapça’dan tercüme kesinlikle orijinal olmaz ve mana bozulur. En az verim de maalesef Türkçe tercümede olmaktadır. Risaleleri anlamak için sadece dilde ısrar etmemelidir”
--------------
:“Bu bir saygının ifadesidir. Ben bunu öper başıma korum. … Buna rağmen kanaati-i vicdaniye ile o mevzuda yapılacak şeyler bence yapılmalı,onda da diriğ edilmemeli. Hakperest olmalı.”

Fetullah Gülen

Eğer bir insan kendi beyanlarıyle kendi kendini cerh ediyorsa daha kabili hitab olamaz.Böyle birbiriyle tenakuz içinde ifadeleri olan birini savunmaya çalışanlarda nazarımda sefildir.Delilleri aynı yazıdan alıntılıyorum itham altında kalmayalım.

Kanaatimize göre bu konunun gündemde olmasına rağmen onun susmasının nedeni tamamen ağabeylerin takdir ettiği ve hayran olduğunu söylediği hissiyatına saygıdan kaynaklanmaktadır ve sözünü ettiğimiz sohbetindeki sözleri buna işaret etmektedir.iftiralar.org un iftirası

--------------

Cevab :


Bizim kanaatimize göre ise susmasının sebebi yediği haltı bildiği için çocukların yaramazlık yaptıktan sonraki suçluluk halinden kaynaklanan bir susma halidir.Evet çıksın konuşsun bakalım ne diyecek evet yaptım yaptırdım diyebilecekmidir.

Kat'a ve asla diyemiyecektir.

Eğer iddia edildiği gibi olsaydı ağabeylere nezaketende olsa hürmet eder cevap verirdi.

Zaten Hocaefendi’nin maksadı da bu olduğundan kendi eserleri üzerinde de bu uğurda,yani anlatılan hakikatlerin gönüllere yerleşmesi adına her türlü değişikliğin yapılmasına müsaade etmekte ve şöyle demektedir:“... Önceleri kendim tebyiz ediyordum,şimdi sağ olsun çok kıymetli arkadaşlarım yapıyor ve onlara ‘istediğiniz tasarrufu yapabilirsiniz,istediğinizi çıkarabilirsiniz,istediğinizi sokabilirsiniz,istediğiniz cümleyi değiştirebilirsiniz.” Çünkü içinde bir hakikat varsa bence o hakikat ifadenin küm kümiyatına takılmamalı. Rahat olmalı. Yaptığı her şeyi insan miri malı gibi ortaya koymalı. Miri malı,bana ne... İktibas serbest,isteyen istediği yeri alabilir,hiç işarette bulunmayabilir. Parantez içine bile almayabilir,önemli değil. Önemli olan onların başkaları için bir şey ifade edip etmemesi…”

Aslında o bunları söylerken Üstad’ının yaptığını yapıyor. Çünkü bakın Üstad Hazretleri de Nurlara herkesin sahip çıkması gerektiğini anlatırken bunun nedenini nasıl izah ediyor:“Bununla beraber,kat'î delillerle size ispat etmiştir ki,meydan-ı istifadeye vaz edilen eserler mîrî malıdır,yani Kur'ân-ı Hakîm’in tereşşuhâtıdır. Hiç kimse enesiyle onlara temellük edemez. Haydi,farz-ı muhal olarak,ben enemle o eserlere sahip çıkıyorum;benim bir kardeşimin dediği gibi,madem bu Kur'ânî hakikat kapısı açıldı,benim noksaniyetime ve ehemmiyetsizliğime bakılmayarak,ehl-i ilim ve kemal arkamda bulunmaktan çekinmemeli ve istiğnâ etmemelidirler.” Ama ne yazık ki bu gün risaleleri sadece bir zümrenin özel mülkü gibi telakki eden tahammülsüz bir inhisar fikri almış kendini gösteriyor.

iftiralarorgun iftiralarından alıntı
---------------

Cevab :

Bu paragrafta kendi eserlerinde güya tasarruf hakkına izin verdiğini beyan ediyor.Buradan Risale-i Nurlara da izin verilmesi gerektiği manası çıkarmı?

Bir müellif kendi eserinde istediği gibi tasarruf eder; fakat başkasının eserinde şerran hiç bir hakkı yoktur ki tasarruf etsin! Bu nasıl mantıktır?Beşeri kanunlarda bile bu böyledir; kaldı ki ahirete ait işlerde kul hakkına girdiği için afvı kabil değildir.

Dinsizlik mi desem; insaniyeti terk etmek mi desem ;bilemiyorum; yapılan bu ameliyenin karşılığını ifade etmekte zorlanıyorum.

Diğer taraftan sadeleştirilen eserler hakkında yapılan itirazlarda muhatap olarak Hocaefendi’nin alınması kanaatimizce yanlıştır. Zira sadeleştirmeyi yapan Ufuk Yayınevi’dir ve bu hususta yayınevi basına açıklamada bulunmuşlardır. http://www.moralhaber.net/bediuzzaman/ufuk-yayinlarindan-sadelestirme-aciklamasi/ Bu açıklamalarında gerekçelerini anlatırken Hocaefendi’yi konuya dâhil etmemişlerdir. Çünkü onlar sadeleştirme yapılabilir mi hususundaki lehte-aleyhte delilleri değerlendirerek kendilerince müsbet bir karara varmış ve bunu uygulamışlardır. Buna da hakları vardır diye düşünüyoruz. Çünkü Üstadımız “Bu Risaleleri anlayarak ve kabul ederek bir sene okuyan,bu zamanın hakikatlı bir âlimi olabilir” demiyor mu? Ayrıca her bir Nur talebesini “… derecesine göre birer Said ve birer vârisim ve benim yerimde Nurların birer bekçi muhafızı olarak mânevî bir hâtıraya binaen kabul” ettiğini ifade etmiyor mu? Ama o arkadaşlar eğer Hocaefendi bu konuya müdahil olmuş olsaydı elbette bu hususu da çekinmeden belirtirlerdi diye düşünüyoruz.
iftiralarorgun iftiralarından alıntı
------------

Cevab :

Nefisini dinleyen adam aleyhinde olan bir şeyi lehinde zanneder.Bu paragraf bu yazıyı yazan adamların nefsilerine tabi olduğunun göstergesidir.Eğer bu hükümleri kabul edecek olursanız nurcu olmanız gerekir burada hedef kitle bu risaleleri okuyanlardır;öyleyse risale-i nurları okuyanların bir senede alim olabileceğini beyan etmektedir başkasının yazdığı kitapları değil.

Eğer böyle bir iddanız varsa Risale-i Nur okuyarak olmalı... Yoksa etrafta çok alim var.Hem ayrıca nur talebesinin vasfı kendi yazmış gibi esere sahip çıkmasını iktiza eder.Kim kendi yazdığı kitabını tahrif ederek anlaşılmaz hale getirir ki?

Yaptıkları ihanet cinayet gün geçtikçe ortaya çıkmaya başladı örtmek için ne yapacaklarını şaşırdılar.Risale-i nurun sadeleştirilmesine delil bulamadıkları için kendilerine delil bulamaya çalışıyorlar.

Demek ki bu konuda yayınevine tepki vermek yerine mevzunun doğrudan müsebbibi ve müdahili olmayan Hocaefendi’yi hedef almak,bunu da gerek medya gerekse sosyal paylaşım ağları ile yapmak insaflı ve hakperest bir yaklaşım değildir. Böyle bir üslup ve yaklaşım sergileyerek Hocaefendi’den cevap beklemeye de kimsenin hakkı yoktur. Çünkü onun böyle alâ mele’innas mü’minlere,hele de büyük saygı duyduğu Üstad’ın mümtaz talebelerine laf yetiştirmek “namusum” dediği karakterine zıttır. Tek gayesi i’la-yı kelimetullah,nam-ı celil-i Muhammedi’yi (sallallahu aleyhi ve sellem) her tarafa ulaştırmak için çalışmak olan bir zatın bu tarz polemiklere dâhil olmasını beklemek hizmet-i imaniye açısından da doğru değildir. Zira mü’minler arasındaki medar-ı niza konulara dair Üstad Hazretleri’nin herkesin malumu olan çok ikazları vardır ve “Sakın münakaşa etmeyin…” mealindeki o ikazlara ve ihlâs düsturlarına azami dikkatin her Nur talebesinin vazifesi olduğu izahtan vârestedir.
iftiralarorgun iftiralarından alıntı

----------------

Cevab :

Şimdi bu paragrafta niyetleri ortaya çıkmış cevap vermekten ağabeylere hakaret etmeyi algılıyorlar.Acib bir halet-i ruhiyeleri var.Yani cevap vermemizi iktiza eden dinin incizabı olan uhuvvet bizlerde yok diyorlar.



Ayrıca Hocaefendi’nin bu meselelerde neden konuşmadığı sık sık sorulurken,onun ısrarla susmayı tercih etmesinin sebebi üzerinde hiç düşünülüyor mu acaba? Bütün ehl-i vicdan otoritelerin teslim ettiği ulum-ı İslamiyedeki derinliği müsellem iken neden susuyor bu zat? Acaba Üstad’ının ihlas risalelerindeki prensiplerine harfiyen uyma hassasiyeti olabilir mi? Ya da susması -tabii ki anlayanlara- bir çeşit konuşma ama çok daha tesirli bir konuşma,bir “sessiz çığlık” olmasın? Söyleyeceklerinin Nurlarda zaten bulunduğunu,ehl-i vicdan ve ehl-i firaset olanların hakikati zaten gördüğünü düşünüyor olmasın?
iftiralarorgun iftiralarından alıntı

----------

Cevab :

Bütün ehl-i vicdan otoriteleri kimlerdir? islami cemiyetler içinde Güleni alim kabul eden muteber bir kişi dahi yoktur.Hem nur talebeleri alim kabul etmedikten sonra bütün dünya alim dese kimseyi inandıramazsınız.İhlas risalesinin prensiplerine uymadığından susmuş olmalı sessiz çığlık dediğinizde ancak yaptığı fenalığın ruhlarda vicdanlarda dalga dalga meydana getirdiği çığlıkların aksi sedasıdır.

En acib iddialarıda risale-i nurların sadeleştirilmesini iman kurtarmak için yaptıklarını söylemeleridir.Risale-i nurların imanları şimdiye kadar kurtarmasının sebebi uslubu belagatı selaseti gibi hususiyetlere münderiç olmasıdır siz bunları bozduktan sonra hangi akılla böyle bir iddiada bulunabilirsiniz?

Hem risale-i nurlardan başka iman kurtaracak bir eser yokmuş gibi yazmışlar...

Madem maksadınız iman kurtarmak Kur'an tefsiri yazınız hadis tefsiri yazınız yahut çok biliyorsunuz; ya kendiniz iman hakikatlerini yazınız beyan ediniz;imanları kurtarınız; imansız gitmesinler ateistler.Yaptığınız tahrifata kılıf bulmak için ağzınıza iman hakikatleri kelimelerini almayınız.
Yazı çok uzun ve tamamen safsatadan ibaret olduğu için hepsine cevap yazmaya hem vaktim dar hem sinirlerim dayanmıyor; nefislerinin avukatlığına soyunmuşlar; ahmaklara verilecek en güzel cevap sukuttur.

Fakat bazı aldanmışlar olabilir ümidiyle bir kaç iddiaya cevap verdim.Risale-i nur okumuş en amele biri bunların iddialarını nasıl değelendiriyor? Numune olsun diye yazdım.

Çok ağır ifadelerim vardı. Çoğunu kendim tashih ettim inşaallah daha ağırları bu tahrif hareketi durdurmazsa ve devam ederse bizde Badıllı ağabeyin dediği gibi bunların zikzaklarını açıklamaya devam edeceğiz fakat bu kadar yumuşak olmayacaktır.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Hayatımda çok nadir beddua etmişimdir hatta internette ilk defa beddua edeceğimi bildirerek bu iftiralar.org ve yöneticilerine nasip olacak. Herşey konuşulup tartışılabilir ancak kalkıpta "Ne yaparlarsa yapsınlar bu akıntıyı durduramayacaklar" manasındaki "Sadeleştirmeye Karşı Çıkmak Akıntıya Karşı Kürek Çekmektir" diyecek kadar ifrat ve tefrite girmişlerse bunlara ancak beddua edilir..

Ama bu değilki saçmalıklarına reddiye verilmemeli evet tespit edilenlere cevap verilmeli ve hidayet umulmalı ama ifrat ve tefritlerine beddua ediyorum.
 
Son düzenleme:

Huseyni

Müdavim
iftiralar.org aynı sadeleştirenlerin sadeleştirdikleri her satırda, bu işi neden yaptıkları hakkındaki "yayıncı notu" başlıktaki yazıya ters düştükleri gibi, onlar da her yazdıkları satırın içinde kendilerine ters düşüyorlar. Adeta bir cevap verme, altta kalmama hastalığı kendilerini sarmış. Şöyle soru gelirse nasıl cevap vereyim, bunu sorarlarsa ne diyeyim şeklinde bir zihniyetleri var. Hakkı teslim etmek için bir gayretleri yok bu sadeleştirme mevzusunda. Ben de sanırdım ki izzet, haysiyet ve şereften insan başını eğmez. Unutmuşum, gurur da, enaniyet de başı dik tutarmış.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Yoksa siz, bunların nur talebesi olduğunu mu zannediyordunuz? Enaniyetli yıldız böcekleri nur talebesi olmaktan uzaktır. Hakkı kabul etmeyen, nefsini avukat gibi savunandan bir halt olmaz, olsa olsa cahil dost olur.
 

yozgati

Well-known member
Yoksa siz, bunların nur talebesi olduğunu mu zannediyordunuz? Enaniyetli yıldız böcekleri nur talebesi olmaktan uzaktır. Hakkı kabul etmeyen, nefsini avukat gibi savunandan bir halt olmaz, olsa olsa cahil dost olur.

Bilmiyorum ama zamanın beni haklı çıkartmasına üzüldüm. O Meslekte gidenleri ben bir türlü nur dairesinin içinde kabul edememiştim. muhtelif beyanlar duyuyordum ama nurları okumayan nurlardan başka - KURAN VE HADİS HARİC - Kitaplara değer veren okuyan üzerine zaman teksif eden nasıl nurcu olur derdim ve bir türlü içim almazdı. zaman beni yalan çıkartsa idi o kaça meşreb nurcu olsa idi..
 
Üst