Ahmet Akgündüz ağabey (İstikbal yalnız ve yalnız İslâmiyet'in olacak.)

Merih

Well-known member
Ve hâkim, hakaik-i Kur'aniye ve imaniye olacak. Öyle ise şimdiki kader-i İlahî ve kısmetimize razı olmalıyız ki, bize parlak bir istikbal, ecnebilere müşevveş bir mazi düşmüş. Bu davama çok bürhanlardan ders almışım. Şimdi o bürhanlardan mukaddematlı bir buçuk bürhanı zikredeceğim. Okuyan -> Prof. Dr. Ahmet Akgündüz

[VIMEO]3453619[/VIMEO]
 

GuLSerbeti

Well-known member
Allah razi olsun muhtesem bir sohbetti...
Allah emegi gecen Herkesten Razi olsun..amin



Tarihce-i Hayat,1.kisim'dan /Hutbe-i Şamiye ;


Ben bu zaman ve zeminde, beşerin hayat-ı içtimaiye medresesinde ders aldım ve bildim ki: Ecnebîler, Avrupalılar terakkîde istikbale uçmalarıyla beraber, bizi maddî cihette kurûn-u vustada durduran ve tevkif eden altı tane hastalıktır. O hastalıklar da bunlardır:

1. Ye'sin (ümitsizliğin) içimizde hayat bulup dirilmesi.
2. Sıdkın hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi.
3. Adavete muhabbet.
4. Ehl-i îmanı birbirine bağlayan nûranî rabıtaları bilmemek.
5. Çeşit çeşit sarî hastalıklar gibi intişar eden istibdat.
6. Menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek.

Bu altı. dehşetli hastalığın ilacını da, bir tıb fakültesi hükmûnde hayat-ı içtimaiyemize, eczahane-i Kur'aniyeden ders aldığım "altı kelime" ile beyan ediyorum. Mualecenin esasları onları biliyorum.

BİRİNCİ KELİME: "El-emel," yani, rahmet-i İlahiyeden kuvvetli ümit beslemek.
Evet, ben kendi hesabıma aldığım dersime binaen, ey İslam cemaati, müjde veriyorum ki, şimdiki alem-i İslamın saadet-i dünyeviyesi, bahusus Osmanlıların saadeti ve bilhassa İslamın terakkîsi, onların intibahıyla olan Arabın saadetinin fecr-i sadıkının emareleri inkişafa başlıyor ve saadet güneşinin de çıkması yakınlaşmış. Ye'sin rağmına olarak ben dünyaya işittirecek
Haşiye derecede kanaat-i katiyemle derim:



İstikbal yalnız ve yalnız İslamiyetin olacak; ve hakim, hakaik-ı Kur'aniye ve îmaniye olacak. Bu davama çok bürhanlardan ders almışım. Şimdi o bürhanlardan mukaddematlı bir buçuk bürhanı zikredeceğim. O bürhanın mukaddematına başlıyoruz:

İslamiyet hakaikı hem manen, hem maddeten terakkî etmeye kahil ve mükemmel bir istidadı var.

Birinci cihet olan manen terakkî ise: Biliniz! Hakîki vukuatı kaydeden tarih, hakîkate en doğru şahittir. İşte tarih bize gösteriyor. Hatta, Rusu mağlûp eden Japon başkumandanının İslamiyetin hakkaniyetine şehadeti de şudur ki:
"Hakîkat-i İslamiyetin kuvveti nisbetinde, Müslümanlar o kuvvete göre hareket etmeleri derecesinde ehl-i İslam temeddün edip terakkî ettiğini tarih gösteriyor. Ve ehl-i İslamın hakîkat-i İslamiyede zaafiyeti derecesinde tevahhuş ettiklerini, vahşete ve tedennîye düştüklerini ve herc ü merc içinde belalara, mağlûbiyetlere düştüklerini tarih gösteriyor. Sair dinler ise bilakistir...'
Eğer biz ahlak-ı İslamiyenin ve hakaik-ı îmaniyenin kemalatını ef'alimizle izhar etsek, sair dinlerin tabîleri elbette cemaatlerle İslamiyete girecekler; belki küre-i arzın bazı kıt'aları ve devletleri de İslamiyete dehalet edecekler.
Ey bu Cami-i Emevîdeki kardeşlerim gibi alem-i İslamın cami-i kebîrinde olan kardeşlerim! Siz de ibret alınız. Bu kırk beş senedeki bu dehşetli hadisattan ibret alınız. Tam aklınızı başınıza alınız, ey mütefekkir ve akıl sahibi ve kendini münevver telakkî edenler!

Hasıl-ı kelam: Biz Kur'an Şakirtleri olan Müslümanlar, bürhana tabî oluyoruz, akıl ve fikir ve kalbimizle hakaik-ı îmaniyeye giriyoruz. Başka dinlerin bazı efradları gibi ruhbanları taklit için bürhanı bırakmıyoruz. Onun için, akıl ve ilim ve fen hükmettiği istikbalde, elbette bürhan-ı aklîye istinad eden ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur'an hükmedecek.

Hem de, İslamiyet güneşinin inkişafına ve beşeri tenvir etmesine mümanaat eden perdeler açılmaya başlamışlar; o mümanaat edenler çekilmeye başlıyorlar. Kırk beş sene evvel o fecrin emareleri göründü. Yetmiş birde fecr-i sadık başladı veya başlayacak. Eğer bu fecr-i kazib de olsa, otuz-kırk sene sonra fecr-i sadık çıkacak.

Evet, hakaik-ı İslamiyetin mazi kıt'asını tamamen istilasına sekiz dehşetli manialar mümanaat ettiler


Birinci, İkinci, Üçüncü Maniler: Ecnebîlerin cehli ve o zamanda vahşetleri ve dinlerine taassuplarıdır. Bu üç mani, marifet ve medeniyetin mehasini ile kırıldı, dağılmaya başlıyor.


Dördüncü, Beşinci Maniler: Papazların, rûhanî reislerin riyasetleri ve tahakkümleri; ve ecnebîlerin körü körüne onları taklit etmeleridir. Bu iki mani dahi fikr-i hürriyet ve meyl-i taharrî-i hakîkat nev-i beşerde başlamasıyla zeval bulmaya başlıyor.


Altıncı, Yedinci Maniler: Bizdeki istibdat ve şeriatın muhalefetinden gelen sû-i ahlakımız mümanaat ediyordular. Bir şahıstaki münferid istibdat kuvveti şimdi zeval bulması, cemaat ve komitenin dehşetli istibdatlarının otuzkırk sene sonra zeval bulmasına işaret etmekle; ve hamiyet-i İslamiyenin şiddetli feveranıyla ve sû-i ahlakın çirkin neticeleri görülmesiyle, bu iki mani de zeval buluyor ve bulmaya başlamış. İnşaallah tam zeval bulacak.


Sekizinci Mani: Fünûn-u cedîdenin bazı müsbet mesaili, hakaik-ı İslamiyenin zahiri manalarına muhalif ve muarız tevehhüm edilmesiyle, zaman-ı mazideki istilasına bir derece sed çekmiş.


Mesela, küre-i arza emr-i İlahî ile nezarete memur "Sevr" ve "Hût" namlarında iki rûhanî melaikeyi dehşetli cismanî bir öküz, bir balık tevehhüm edip, ehl-i fen ve felsefe, hakîkati bilmediklerinden İslamiyete muarız çıkmışlar.

Bu misal gibi yüz misal var ki, hakîkati bilindikten sonra, en muannid feylesof da teslim olmaya mecbur oluyor. Hatta Risale-i Nur, "Mu'cizat-ı Kur'aniye Risalesi"nde, fennin iliştiği bütün ayetlerin herbirisinin altında Kur'an'ın bir lem'a-i i'cazını gösterip, ehl-i fennin medar-ı tenkit zannettikleri Kur'an-ı Kerîm'in cümle ve kelimelerinde fennin eli yetişmediği yüksek hakîkatleri izhar edip, en muannid feylesofu da teslime mecbur ediyor. Meydandadır, isteyen bakabilir ve baksın; bu mani, kırk beş sene evvel söylenen o sözden sonra nasıl kırıldığını görsün.

Evet, bazı muhakkikin-i İslamiyenin bu yolda telifatları var. Bu Sekizinci dehşetli manianın zîr ü zeber olacağına dair emareler görünüyor.

Evet, şimdi olmasa da otuz-kırk sene sonra fen ve hakîki marifet ve medeniyetin mehasini bu üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip, o sekiz manileri mağlûp edip dağıtmak için taharrî-i hakîkat meyelanını ve insafı ve muhabbet-i insaniyeti, o sekiz düşman taifesinin sekiz cephesine göndermiş. Şimdi onları kaçırmaya başlamış. İnşaallah yarım asır sonra onları darmadağın edecek.

Evet, meşhurdur ki, "En katî fazîlet odur ki, düşmanları dahi o fazîletin tasdikine şehadet etsin."
• • •


-----------------------------------------
Haşiye
Eski Said, hiss-i kablelvuku ile 1371'de, başta Arab devletleri, alem-i İslamın ecnebî esaretinden ve istibdadından kurtulup İslamî devletler teşkîl edeceklerini kırk beş sene evvel haber vermiş. İki Harb-i Umumî ve otuz-kırk sene devam eden istibdad-ı mutlakı düşünmemiş, üç yüz yirmi yedide olacak gibi müjde vermiş, tehirinin sebebini nazara almamış.




 

zerrat

Well-known member
Cevap: Ahmet Akgündüz ağabey (İstikbal yalnız ve yalnız İslâmiyet'in olacak

Video linki kaldırılmış yeniden ekleyebilir misiniz? Teşekkür ediyoruz.
 

zerrat

Well-known member
Cevap: Ahmet Akgündüz ağabey (İstikbal yalnız ve yalnız İslâmiyet'in olacak

Emeğinize sağlık ancak videoda zaman zaman ses problemi oluyor..rahatsız edici bir ses çıkıyor dinleyemedik haberdar edelim istedik.
 
Üst