Hz. Idris (s.a.)

mihrimah

Well-known member
Hz. Idris, Hz. Sit aleyhisselamin torunlarindan bir peygamberdir. Kendisine 30 suhuf kitap verildi. Asil adi Ahnuh' (Hanuh) dur. Kur'an-i Kerimde, cok kitap okudugu icin ona Idris lakabi verilmistir. Ayrica, kendisine peygamberlik, hikmet ve sultanlik verildigi icin « müselles bin ni'me » (kendisine 3 nimet verilen ) de denilmistir. Idris aleyhisselam'in Babil veya Misir'da Münif'de dogup yasadigi rivayet edilmistir. Babasinin ismi Yerd'dir. Annesinin ismi Berre veya Esvet'tir. Kendisi Adem aleyhisselamin altinci göbekten torunudur. Adem (a.s) kadar olan nesebi söyledir: Idris (a.s) - Yerd - Mehlail - Kinan - Enus - Sit (a.s) - Adem (a.s). Idris aleyhisselamin pek cok evladi olmustur. Bunlardan en meshuru Metüselah'dir, cünkü Resulullah efendimizin nuru Idris aleyhisselamdan sonra ona gecmistir. Adem aleyhisselam'in oglu Kabil'in evladindan olan bir topluma peygamber gönderilmistir. Cebrail aleyhisselam 4 defa gelip ona Allah'in emir ve yasaklarini bildirmistir. Idris aleyhisselamin bunlari insanlara 105 veya 120 sene bildirdigi rivayet edilmistir. Kendisine verilen bircok mucizelerden bazilari, agaclarda ne kadar yaprak oldugunu bilmesi, havadaki bulutlara cekilmeleri icin emir verebilmesi ve kendisinden sonra gelecek olan peygamberleri haber vermesi idi. Insanlara peygamberimizin vasiflarini ve kendisinden sonra vukuu bulacak olan Nuh tufanini anlatmistir. Ama ne yazik ki kendisine cok az kisi itaat etmistir. Idris aleyhisselam 72 dil konusurdu ve her kavmi hak dine kendi dili ile davet etmistir. Kendisi 100 sehir kurmustur. Insanlara cok ilimler ögretmistir. Bunlardan bazilari fen, tip, astronomi ve daha nice ince ve derin ilimleri anlatti. Kendisi kalem ile yazan ve igne ile diken (bunun icin ona terzilerin piri de denilmistir) ilk insandir. Bunlar tabiiki Allah'in ona bir ihsanidir. Yeryüzünün meskun (yerlesilmis) yerlerini 4 bölgeye ayirip her birisine bir vekil tayin etmistir. Bir müddet sonra Asure gününde göge kaldirildi: « Kitapta Idris'i de an. Hakikaten o, pek dogru bir insan, bir peygamberdi .Onu üstün bir makama yücelttik » (El-Meryem, 56-57) . Bir rivayete göre eski Yunanlilar ve daha sonra gelen feylozoflar, fizik, kimya, ve tip ilimlerini Idris aleyhisselamin kitaplarindan almistir. Idris aleyhisselam hakkinda 4 ayet (Meryem; 56-57/Enbiya 85-86) inmistir. Allahü Teala mübarek Kur'an-i Kerim'de: « Ismail'i, Idris'i ve Zülkif'i de (yadet). Hepsi de sabreden kimselerdendi. Onlari rahmetimize kabul ettik. Onlar hakikaten iyi kimselerdi » (El-Enbiya, 85-86) buyurmustur. (yadet'mek: anmak, adini anmak, hatira getirmek, hatirlamak, M.K.). Peygamberimiz Muhammed sallallahu (a.s.) de bir hadis-i serifinde: « Ben (Mirac gecesinde) dördüncü kat semada (gökte) Idris (peygamber) ile karsilastim. Cibril bana:" Bu gördügün Idris'dir. Ona selam ver" dedi. Ben de ona selam verdim. O da benim selamima cevap verdi. Sonra bana:" Merhaba salih kardes, salih peygamber" dedi » buyurmustur. (Buhari, Müslim)

_________


Faydalandigim eserler:

Kur'an-i Kerim ve aciklamali Türkce meali, Kral Fahd Matbaasi, Medine-Münevvere, 1992

Heyet, Peygamberler tarihi ansiklopedisi cilt: 1, Hakikat Kitabevi, tarihsiz
 

genc_kalem

Okumak,Yaþamaktýr
Cevap: Hz. İdris(a.s) ve Piramitler..

Geçmişimiz tarandığında, İnsanlık tarihinde çok belirgin bir bilgi kesintisi olduğunu görebiliriz. Bunun en belirgin örneği pirametlerdir. Kahire'de, Nil'in batı yakasında birbirine sırt vermiş 3 piramet bulunmaktadır. Bunların Keops, Kefren ve Mikerinos tarafından yapıldığı iddia edilir. Bunların içerisinde Keops'un hikayesi oldukça ilginçtir.

Keopsun piramidi inşa ettirdiği iddiası iki kaynağa dayanmaktadır. Birincisi tarihçi Herodot'tur. Herodot, piramit yapımcısının ismini Keops olarak vermiştir. Keops, Mısırca Khufu kelimesinin yunancasıdır. Sicilyalı Diodoros'un yazılarında ise bu firavunun adı Kemnis'dir. İkinci iddia ise, piramidin yük azaltma odalarından birinde yer alan bir kelimelik yazıttır.

Piramitin diğer taraflarında bununla ilgili tek yazı olmamasına rağmen gözlerden ırak bu odada duvara yazılmış "Khufu" ismi, piramidin yapımcısı olarak kabul görmüştür. Arkeolojide bilim adamları bir şey keşfettiklerinde teşhis koymak için acele etmezler zira bulunan en ufak bir bulgu bile daha önce yazılan dünya tarihlerini ve kronolojileri allak bullak edebilir. Bu nedenle buldukları veriyi kuvvetlendirici başka veriler ararlar. Oysa burada durum tam tersine olmuş ve bütün dünyaya piramidin yapımcısı olarak Khufu/Keops'un ismi verilmişti. İşte, dananın kuyruğunu kopartan nokta da burası olmuştu.

Kuyruğu koparan da, Antik Doğu Dilleri uzmanlarından Mısır asıllı Amerikalı oryantalist Zekeriya Sitchin'dir. "Evrene Çıkan Basamaklar" isimli kitabının XIII. bölümünde şu tespitlerde bulunur; İngiliz Hassa subaylarından Howard Vyse, 29 Aralık 1835'te Mısır'a geldiğinde; piramitlerin sakladığı sırlar kendisini büyüler. Fakat burada, meşhur olmak için de eline tarihi bir fırsatın geçtiğini bilir. Buradaki arkeolojik çalışmalara katılır. Vyse'nin başını çektiği bir arkeolojik çalışmada, piramidin içerisindeki sözkonusu "K-hu-f-u" yazısı görülür. Böylece bütün dünya bunu öğrenir. Howard da amacına kavuşarak meşhur olur.

Mısır'ın başşehri Kahire yakınlarındaki Giza'da bulunan piramitler
hala bilinmezliklerini koruyorlar.


Fakat başka gerçekler de vardır. Bir kere, piramitte kullanılan yaklaşık 2 milyon taş bloğun hiç bir yerinde her hangi bir isme rastlanmaz. Bu olay arkeologların garibine gider. İtiraz edecek olsalar da o günkü zafer naraları arasında duyulmaz. İtiraz edenlerden birisi de Hiyeroglif uzmanı Samuel Brek'tir.

K-hu-f-u yazısı bu bilim adamını kuşkulandırır. Yazı, Keops'un zamanında kullanılmayan ancak yüzyıllar sonra ortaya çıkan harflerle yazılmıştır. Ancak bu yazıyı yazan şahıs bu odaya nasıl girmiştir. Zira piramidin yapıldığı günden o güne kadar hiç bir insanın buraya girmesi mümkün değildir.

Hatta Vyes ve ekibi, girişi bulamadıkları için dinamit patlatarak içeri girebilmişlerdi. Yazıya biraz daha bakılınca mesele anlaşıldı. Şöyle ki; Bilim adamı değil sıradan bir asker olan Howard Vyse, hiyeroglifle ilgili dönemin tek standart kitabı sayılan "Materia Hieroglyphica" isimli kitabını kullanmıştı. Üstelik, 1828'de John Gardner Wilkinson tarafından yazılmış klavuzda "K-hu-f-u" kelimesi yanlış olarak verilmişti. "K" sessiz harfi, güneşin simgesi olan "Re" ile temsil edilmişti. Sahtekar ingiliz, Keops'tan yüzyıllar sonra kullanılan bir yazı türünü kullanmakla kalmamış, kitaptaki imla hatasını da aynen geçirmişti. Yazı da kullanılan kırmızı aşıboyası da, Kahire sokaklarında bulunan bir aktardan kolayca satın alınabilecek bir maddeydi. Vyse bu arada amacına kavuşmuş ve dünya çapında meşhur olmuştu. Ya tarih bilimine attığı kazık ne olacaktı?..

Piramid Keops'a ait değilse kimindi? Pramitini taş duvarları arasında görünürde ne bir heykel, ne bir büst ve ne bir yazı vardı. Eski Mısır'ın Keops'tan sonraki kronolojisi kesintisiz olarak biliniyor. Piramidin yapımcısı Keops değilse Keops'tan çok önceleri yaşamış olmalı. Bu; "neden bu piramitin aynısının veya benzerinin bir daha yapılamadığını" cevaplamaktadır. Keops, piramit inşa bilgisinin unutulduğu bir dönemde yaşamıştı.

Mısır halk efsanelerinde ilginç bir detay bize belki bir ipucu verebilir, şöyle ki; Mısır'ın tufan öncesi hükümdarlarından birisi de Saurid'dir. Başşehri ise Amsus'tu. Kahiredeki iki büyük piramidi yaptıran da oydu. Yaptırma nedeni Saurid'in tufandan 300 sene önce gördüğü rüya idi.

Bu efsanede gerçeklik payı var ise, piramitlerin tufandan eski olması gerekir. Bu da piramitlerden başka neden piramit yapılamadığının cevabını vermektedir.

Tufan, o zamana kadar gelen bütün medeniyetleri silip süpürmüştü. Efsaneye göre Saurid, inşaatlar bitince piramitin en tepesine bir yazıt dikti. Üzerine ismini ve piramitleri 6 senede inşa ettirdiğini yazdırdı. Bu yazının, Abbasiler döneminde deşifre edildiğini kaynaklardan öğreniyoruz. İki piramitin; "düşen akbaba yengeç burcundayken yapıldığı" yazılıydı. Bu tarihten Efendimizin hicretine kadar 36 bin güneş yılının geçtiği hesaplanmış. Yani; MÖ. 35.000 civarı...

Bunlar elbette doğruluğu henüz kanıtlanamamış kayıtlardır. Ama bilinen bir gerçek vardır o da, piramitlerin inşasıyla ilgili hiçbir verinin olmayışıdır. Öyle ki, Eski Mısır tarihi kadar didik didik edilen ikinci bir medeniyet yoktur. Buna rağmen piramitlerle ilgili hiçbir ipucu bulunamamıştır. Bu da, piramitlerin Tufandan önce yapılmış olduğunu ortaya koyabilir. İbn-i Batuta (14. yy), İdris aleyhisselam tarafından, içlerinde bilimsel kitapları ve başka değerli eşyaları kurtarmak için "tufandan önce" piramitleri yaptırdığını nakletmektedir.

Gelelim piramitlerin inşa şekline. Bu da bir başka bilinmeyendir. Başta Herodot olmak üzere pekçok tarihçi ve bilim adamı hipotezler ileri sürülmüşlerse de hiçbirinin mantıklı tarafı bulunamamıştır. Çölün orta yerine her biri ortalama 2 ton ağırlığında 2 milyon adet bloğun nasıl yükseldiği hususunda neler söylenmedi ki, sonunda işin kolayına kaçarak piramitlerin uzaylılarca yapıldığını dahi ileri sürüldü. Oysa bunları yapan insanoğluydu.

1979 yılında Fransa'nın Grenoble şehrinde toplanan II. Uluslararası Eski Mısır Tarihi Kongresinde üyeler, uzman kimyacı Dr. Davidovits Klemm'in açıklamalarıyla oldukça şaşkın anlar yaşadılar. Dr. Klemm, piramitleri oluşturan blokların granit değil, mahiyeti henüz bilinemeyen bir beton türü olduğunu ortaya attı. Doğal bir granit taşı genelde homojendir. Fakat piramitteki bloklar hava kabarcıkları ihtiva ediyorlardı.


Dr. Klemm, Kahire'deki Ayn Şems Üniversitesi uzmanlarıyla işbirliği yaparak 1974 senesinde büyük piramitlerde elektro manyetik ölçümlere girişir. Blokların içine salınan yüksek frekanslı dalgaların, kuru blok tarafından tamamıyla yansıtılmaması gerekiyordu. Bu tür ölçümlerle gizli geçitler ve odalar keşfedilmesi umuluyordu.

Zira piramitlerin, bütün Giza çölleri gibi kuru olacağı düşünülüyordu. Fakat ölçüm sonuçları tam bir şaşkınlık uyandırdı. Kuru sanılan bloklar yüksek düzeyde nem içeriyordu. Prof. Davidovits Klemm'in vardığı sonuç; taş blokların yapay olduğuydu. Bu taşlardan örnek alan Profesör, inceleme esnasında 20 cm. uzunluğunda bir saç kılı bulunca hiç şaşırmadı. Bu beton karıştırıcısı bir Mısırlıya ait olmalıydı.

Doğrusu da bu olmalı zira çölün orta yerine bu kadar granit blokların getirilmesi mümkün olsa bile böyle bir piramidin inşa edilmesi için insan ömrü kafi gelmeyecekti. Ama çölde en bol bulunan kum, blokların hammaddesi olunca bütün sorunlar çözümleniveriyor.

İdris aleyhisselamdan bahseden kaynaklar onun bina ve şehir kurmakta da öncü olduğunu vurgulamaktadır. Bunun ilkel bir bina ve şehir olmaması gerekir. O zamana kadar benzeri görülmemiş bir teknik kullanmış olmalıdır. Zira İdris aleyhisselam, insan medeniyetinin hemen başlarında yeryüzünde yaşamıştı.
 
Üst