kur ani kerime gore cahil kimdir?

Eyvàh!

Well-known member
insanın hayat içerisinde kullandığı kavramlar çok önemlidir. Çünkü her bir kavram, kişinin olayları ve hayatı doğru bir şekilde değerlendirebilmesi için, birer ölçü birimi ve birer mihenk taşıdır. İşin başında elindeki ya da zihin dünyasındaki ölçü birimi yanlış olan biri, önüne gelen her şeyi yanlış ölçüp, biçecektir. Bunun için inanan her insan kullandığı tüm kavramları vahye inşa ettirmek zorundadır. Kavramların vahye inşa ettirilmesi insana Allah (c.c ile aynı dili konuşmasını sağlayacaktır. Hal böyle olunca insan Allah’ın gör dediğini görecek, O’nun (c.c baktığı yerden hadisata bakıp, O’nu (c.c razı ve memnun edecek bir hayatın sahibi olacaktır.

Öyleyse gelin çokça kullandığımız, ama hep tek bir anlama sıkıştırıp, diğer anlamlarını ihmal ettiğimiz önemli bir Kur’an kavramı olan cehalet ve buna duçar olan cahilin ne anlama geldiğini Kur’an aynasından bakarak öğrenelim. Kur’an cahil, cahiliye ve cehalete dair onlarca ayette çok geniş ve farklı açıklamalarda bulunur. Bizim burada bunların hepsine değinmemiz mümkün değildir. Biz sadece Kur’an’ın ce-he-le kökünden türetilen ve çeşitli kalıplarıyla 24 ayette geçen ifadelerin bağlamını dikkate alarak bazı tespitlerde bulunmaya çalışacağız.

Kur’an içerisinde geçen 24 kullanımın, 4’ü direk cahiliye olarak geçmektedir. Bu 4 kullanıma dair Kur’an’ın bize söylediğini ve söylemek istediğini bir daha ki yazıya havale ederek, öncelikle ce-he-le kökünden türetilen kelimelerle Kur’an’ın kime cahil dediğine bir bakalım.

Cahil: Bilgisiz olan, bir şey hakkında yeterli ilme ve bilgiye sahip olmayan, bir şeyin önemini gereği kadar fark edememiş olandır. Genelde cahil deyince hepimizin anladığı ilk mana budur. Çok ilginçtir, Kur’an böyle bir cahilliği çok da kınamamakta, bilgisizlikten dolayı yapılan yanlışların Allah tarafından af edilebileceğini söylemektedir. ( Nisa 4/17; En’am 6/54; Nahl 16/119; Hucurat 49/6)

Cahil: Allah’ın emirlerine karşı soğuk davranan, o emirleri basite alıp gereğince önemsemeyen ve daha da kötüsü o emirlerin üzerine başka sözler söyleyendir. (Bakara 2/67)

Cahil: Etrafında kendisine hakkı ve hakikati anlatan binlerce ayet, işaret ve mucize olmasına rağmen halen olağanüstü işler bekleyendir. (En’am 6/35, 111)

Cahil: İyiliği emretmeyip, kötülükten alıkoymayan, insanların hatalarını bağışlamayan, müsamaha ve hoşgörü ile etrafındakilere muamele etmeyendir. (Araf 7/199)

Cahil: Hakkında kesin bilgileri olmamasına rağmen zanna dayanarak bazı şeylerin peşine düşen ve elde ettiği eksik bilgiler üzerine hükümler bina edendir. (Hud 11/46)

Cahil: Şehvet ve nefsanî arzularının peşinde koşan, insanı ayartan iç güdülerinin esiri olandır. (Yusuf 12/33)

Cahil: Emanete ihanet eden, kendisine teslim edilen her ne ise, onu koruyup gözeteceği yerde, umursamayıp zayi edendir. (Ahzab 33/72)

Cahil: Allah’a ait bir alanı başka şeyler ile paylaşan, bu paylaşımı meşru göstermeye çabalayan ve başkalarının da böyle yapmaları için teşvik edendir. ( Araf 7/138; Zümer 39/64)

Cahil: Gönderilen elçilerin mesajlarına karşı kulak tıkayıp onları işitmeyip, anlamayan yada anlamasına rağmen anlamak istemeyendir. (Hud 11/29; Ahkaf 46/23)

Cahil: Boş ve faydasız söz, iş ve düşüncelerin peşinde olan, nerede nasıl davranacağı belli olmayan, kendini bilmez ve taşımaz bir hayatın sahibi olandır. ( Kasas 28/55)

Cahil: Sosyal hayatta olan biteni tam anlamı ile anlamayan ve insanların dertlerini çözüme kavuşturmak için uğraşmayandır. (Bakara 2/273)

Cahil: Allah’ın başkasına bahşettiği bazı güzellikleri çekemeyerek kıskanan, kendi elinde bulunan nimetlere şükür edeceği yerde, başkalarının elinde bulananları hazmedemeyendir. (Yusuf 12/89)

Cahil: Başkalarına dil uzatan, kendisi salih bir amel ortaya koymadığı gibi, güzel iş yapanlara engel olan ve güzelliği ortadan kaldırmak için ona-buna çelme takandır. (Furkan 25/63)

Görüldüğü gibi ilahî kelamın lügatinde cahil, çok zengin bir anlam hazinesine sahiptir. Bu anlamları dikkate aldığımızda Efendimiz’in Mekke’nin en kültürlü ve soy itibari ile en asil insanına neden Ebu Cehil/Cehaletin babası dediğini daha iyi anlıyoruz. Vahye tamamen teslim olan ve kullandığı tüm kavramlarını ona inşa ettiren Efendimiz (s.a.v nasıl ki, cahilin anlamını çok iyi kavramıştıysa; cehaleti de çok iyi kavramış, onu belli bir zamanın ve mekânın ismi olarak değil, bir zihniyet ve hayat tarzının ifadesi olarak anlamış ve ümmetine de böyle anlamaları için çeşitli uyarılarda bulunmuştur.

Öyleyse gelin “Cahiliye zihniyetinin en temel özellikleri nelerdir? Bir hayat tarzının cahiliye diye isimlendirilmesi için ne gibi hususiyetler taşıması gerekmektedir?” sorularına cevaplar arayalım.
İyisi mi; biz susalım, Kur’an konuşsun ve bir dahaki yazımızda cahiliye zihniyetinin özeliklerini bize anlatsın.
 

Eyvàh!

Well-known member
Bedenin kokmaya başlarken sen sorgu meleklerini beklersin. Bu bekleme süresi işkence gibi gelir eğer hazırlanmamışsan. Acaba ne soracaklar? Düşünme payım olacak mı? Ya da yardımcı olacaklar mı? Ya da kabrime gelenler tüyo verebilirler mi? Ya da kabrimde yapılacak dualar kolaylaştıracak mı? Acaba yapmış olduğum iyiliklerin faydasını görebilecek miyim? Acaba, acaba, acaba…

Sorgulama vaktini tayin eden Allah-u Teâlâ meleklerini o kalabalık ölüler arasında sana gönderir... Meleklerin gelme ve sana gözükmesi nasıl olacak bunu Allah ve resulü dışında hiçbir diri bilemez.
Ve melekler sana gözükür… Eğer namaz kılmıyorsan ya da inancında sorunlar yaşıyorsan korkudan neler yaparsın onu bilemem… Kendimi hazır hissetmiyorum mazeretinin para etmeyeceğini çok iyi biliyorum. Namaz ve birçok ibadetlerden kendimi henüz hazır hissetmiyorum diyerek uzaklaşmış olabilirsin. Ama sen hayatın bitiş noktasına gelmiş bir ölüsün artık. Yeniden hazırlanman için süre çoktan bitmiş.

Hayat-ölüm arasındaki mesafe bir imtihan süreciydi… İmtihan sonucunda cevap anahtarını vermek istemeyişin bir yıllık kayba sebep olur. Bu dünyadaki imtihan türüdür. Seneye çalışır daha güzel bölümü kazanırım diyebilirsin… Ama Allah’ın imtihanı böyle değil… ölüm anındaki bilgi, kültür ve Salih amellerde bir artma olmaz. Milyar yıl da yaşasan ölüm anındaki kimliğin aynıdır…

Meleklerin varlığı seni sıkıntıya sokar ve terlersin. Sıkıca sarılmış bir kefen içinde burnuna senin kokuların gelir… Tekrar yaratılmayı talep edersin… Bu talebin içten bir pişmanlıkla yeniden yaratılma isteği değildir… Sadece o anki sıkıntıdan kurtulma çığlıklarıdır… Senden iki metre yukarıdakilerin yardımcı olamamaları ne acı!

Bakın Allah-u Teâlâ ne buyuruyor:
Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: "Rabbim! Der, beni geri gönder;"
Ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım." Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.( Mü’minun-99.100)

Talebin kabul görmez…
Sen küçücükken sana öğretilen İslam’ın şartı kaç? İmanın şartları nelerdir? Peygamberimizin adı ve doğum-ölüm tarihleri sorusu gibi soruların sorulacağını düşünüyorsan kendini yorma… Bu türden sorular sorulmaz… Senin hayatının tüm karesini sorgulayacak sorular gelir… Vereceğin cevap sağ tarafındaki defterin kalınlığına bağlı…

Ve ilk soru gelir…
Ve kulağın ‘men Rabbuke?’ sorusuyla çınlanır…
Arapça bilemiyorum, bana kendi dilimden sorun diyemezsin. O çukura düşen herkes Arapçadan anlar… Ana dil Arapça olmuştur artık…
Biz şimdilik bu sorunun Türkçesini yazalım:
Rabbin kim?
Rabbim Allah deyip o girdaptan kurtulmak için neleri feda ederdin biliyor musun?
On bir harften oluşan: ‘Rabbim Allah’ demek dile çok kolay gelir… Ama bu soruya sen değil senin sağ tarafındaki defterin cevap verir… Ya defterinin dili tutulur kem küm edersin ya da düzgün bir cevap verirsin… Soru her ne kadar sana sorulsa da vereceğin cevabı amellerin belirler…
Rabbin kim?
Neden seni kim yarattı diye sorulmuyor da rabbin kim sorusu soruluyor?
Allah’ın isim ve sıfatlarından neden sadece rab ismi soruluyor?
Rabbin kim? Sorusunun cevabında Allah ile birlikte başka adaylar da mı var acaba? Bu adaylar arasında kimin rabliği altında yaşam süründüğü niçin bu kadar önemli?
Allah’tan başka kimler rablik iddiasında bulunurlar ki? Rabbim filandır diyen hiç kimseyi ne gördüm ne de işittim! Gizli şirk gibi gizli rabliklerde mi var acaba? Başkalarının rabliğini kabul etmişiz de haberimiz mi yok?
Rab konusunun bu kadar önemli olduğunu düşünmemiştim inanın. Devam edelim biz;
Eğer kabirde rab sorusu soruluyorsa bu rab olmanın önemini gösterir bize…


Şarjı yetersiz bir telefon net çekmez… Ses gidip gidip gelir… Kabirde de bu böyledir… Hayatınızın her alanında Allah’ın hükmüne danışmışsanız sorgunuz çok kolay geçer… Eğer sol tarafındaki günahlarınız ağır basmışsa sıkıntıdan patlarsınız…

İmtihan sonucunda cevap anahtarınız Ankara’ya gönderilir. Siz memleketinizde heyecanla sonuçları beklerken sizin sözcünüz olan, sizin kimliğiniz olan cevap anahtarınız gözden geçirilir… Doğru sayısı azsa eğer o kâğıt sizin için utanç belgesi olur…



Eğer imanınızda sorunlar yaşıyor ve birçok ibadetleri ertelemişseniz hemen şimdi doğruyu bulmaya çalışın. İnanın aksi halde vakit çoktan geçmiş olur…

Kabir sorgusunda rabbim Allah’tır diyebilmemiz duasıyla… Allah’a emanet olun…
alinti..
 
Üst