Risale Açıklamalı 37 - Bin Bir İsmin Cilvesinin Bir Nokta-i Mihrakiyesi

Huseyni

Müdavim
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Açıklamalı risale derslerimiz devam ediyor...Derslere bütün kardeşlerimiz iştirak edebilirler.


[BILGI]Evet, zeminde dört yüz bin muhtelif ayrı ayrı nebâtâtın ve hayvânâtın taifelerini, hiçbirini unutmayarak, şaşırmayarak, vakti vaktine, kemâl-i intizamla, hikmet ve inâyetle terbiye ve idare eden ve küre-i arzın simasında hâtem-i ehadiyeti vaz’ eden, bilbedâhe, belki bilmüşahede, rahmettir. Ve o rahmetin vücudu, bu küre-i arzın simasındaki mevcudatın vücutları kadar kat’î olduğu gibi, o mevcudat adedince tahakkukunun delilleri var.

Evet, zeminin yüzünde öyle bir hâtem-i rahmet ve sikke-i ehadiyet bulunduğu gibi, insanın mahiyet-i mâneviyesinin simasında dahi öyle bir sikke-i rahmet vardır ki, küre-i arz simasındaki sikke-i merhamet ve kâinat simasındaki sikke-i uzmâ-yı rahmetten daha aşağı değil. Âdeta bin bir ismin cilvesinin bir nokta-i mihrakiyesi hükmünde bir câmiiyeti var.

Ey insan! Hiç mümkün müdür ki, sana bu simayı veren ve o simada böyle bir sikke-i rahmeti ve bir hâtem-i ehadiyeti vaz’ eden Zât, seni başıboş bıraksın; sana ehemmiyet vermesin; senin harekâtına dikkat etmesin; sana müteveccih olan bütün kâinatı abes yapsın; hilkat şeceresini, meyvesi çürük, bozuk, ehemmiyetsiz bir ağaç yapsın? Hem hiçbir cihetle şüphe kabul etmeyen ve hiçbir vech ile noksaniyeti olmayan, güneş gibi zâhir olan rahmetini ve ziya gibi görünen hikmetini inkâr ettirsin? Hâşâ!

Ey insan! Bil ki, o rahmetin arşına yetişmek için bir mirac var. O mirac Bismillâhirrahmânirrahîm’dir. Ve bu mirac ne kadar ehemmiyetli olduğunu anlamak istersen, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın yüz on dört sûrelerinin başlarına ve hem bütün mübarek kitapların iptidâlarına ve umum mübarek işlerin mebde’lerine bak. Ve Besmelenin azamet-i kadrine en kat’î bir hüccet şudur ki, İmam-ı Şâfiî (r.a.) gibi çok büyük müçtehidler demişler: “Besmele tek bir âyet olduğu halde, Kur’ân’da yüz on dört defa nâzil olmuştur.”
blank.gif
1



1.
Eş-Şâfiî, el-Ümm 1:208; el-Cessâs, Ahkâmü’l-Kur’ân, 1:8; el-Gazâlî, el-Müstasfâ 1:82; İbnü’l-Cevzî, et-Tahkîk fî ehâdîsi’l-hilâf 1:345-347; ez-Zeylaî, Nasbu’r-râye 1:327.
[/BILGI]


[TAVSIYE]Diğer dersler: Risale Açıklamalı[/TAVSIYE]
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: 5. Ders: Bin Bir İsmin Cilvesinin Bir Nokta-i Mihrakiyesi

[NOT]Evet, zeminde dört yüz bin muhtelif ayrı ayrı nebâtâtın ve hayvânâtın taifelerini, hiçbirini unutmayarak, şaşırmayarak, vakti vaktine, kemâl-i intizamla, hikmet ve inâyetle terbiye ve idare eden ve küre-i arzın simasında hâtem-i ehadiyeti vaz’ eden, bilbedâhe, belki bilmüşahede, rahmettir. Ve o rahmetin vücudu, bu küre-i arzın simasındaki mevcudatın vücutları kadar kat’î olduğu gibi, o mevcudat adedince tahakkukunun delilleri var.[/NOT]


Küre-i arzda tesadüfe yer bırakmayacak derecede, mahlukatın terbiye edilişi, bir rahmetin tezahürüdür.
Yüzbinlerce tür hayvanat ve nebatatın terbiye ve iaşeleri ve idareleri gibi faaliyetlerin,
tesadüfler ya da sebeblerle gerçekleşebileceğini insanoğlu izah etmekten acizdir.
Çünkü bu faaliyetlerin her biri dünya ve mahlukat yaratıldığı günden beri
devam ediyor.
Ve her canlının rızkı öyle bir zamanda veriliyor ki
, tesadüfle ya da sebeplerle izah etmenin mümkünü yok.

Mesela en zayıf mahlukatın en kolay ve en leziz gıdalarla rızıklanması faaliyeti tesadüf olamaz.
Ve aciz mahlukatı tanımayan kör ve akılsız sebebler, aciz yavruların rızkını temin etmeyi düşünemez ve temin edemez.

Demek her bir rızıklandırma faaliyetinde kasıt vardır ve bilen, gören,
kudreti ve merhameti olan bir Zat tarafından gerçekleştirilir.

Yeryüzündeki mevcudat adedince bu rahmetin tezahürleri var.

Ve yine her bir canlıda ihtiyaçlarının tam zamanında, tam bir intizamla, hiç unutulmadan,
şaşırmadan, hikmetle karşılanması faaliyetlerinin her biri o sonsuz rahmetin delillerindendir.
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: 5. Ders: Bin Bir İsmin Cilvesinin Bir Nokta-i Mihrakiyesi

[NOT]Evet, zeminin yüzünde öyle bir hâtem-i rahmet ve sikke-i ehadiyet bulunduğu gibi, insanın mahiyet-i mâneviyesinin simasında dahi öyle bir sikke-i rahmet vardır ki, küre-i arz simasındaki sikke-i merhamet ve kâinat simasındaki sikke-i uzmâ-yı rahmetten daha aşağı değil. Âdeta bin bir ismin cilvesinin bir nokta-i mihrakiyesi hükmünde bir câmiiyeti var.[/NOT]


Mahlukatın tamamında görünen tedbir, terbiye gibi faaliyetler Rahim olan bir Zatı ve O Zatın birliğini gerekli kılıyor.

Allah cc. tüm mahlukatını içerisine alan rahimiyet mührünü, insanın manevi simasına da
küçük bir surette yerleştirmiştir. Bütün kainatta ve alemlerde mevcudatla yazılan isim ve sıfatları,
küçük
bir kalemle insanın mahiyetinde dahi yazılmıştır.

Manevi simadan anladığımız insanın ruhudur. Ruh Allah'ın bütün isimlerinin tecelligahı olan ahirete namzed olduğundan,
ahiretteki mekanlara layık bir libası bu dünyada dahi giyiyor. Yani insanların hayat tarzlarının, istek ve arzularının,
vücutlarındaki maddi ya da manevi azaların sadece bu dünya için yaratılmadığını,
cennet ve cehenneme aday olacak şekilde yaratıldığını
, mahiyetlerinden anlayabiliyoruz.

Allah cc. bu manevi simayı bize vermiş olmakla rahimiyetini ifade ediyor. Yani biz kullarını, Cenneti ve Cemaline
müşerref etmek için yarattığını ihtar ediyor ki; bir insan için bundan daha büyük bir rahmete nailiyet olamaz.


 

Huseyni

Müdavim
Cevap: 5. Ders: Bin Bir İsmin Cilvesinin Bir Nokta-i Mihrakiyesi

[NOT]Ey insan! Hiç mümkün müdür ki, sana bu simayı veren ve o simada böyle bir sikke-i rahmeti ve bir hâtem-i ehadiyeti vaz’ eden Zât, seni başıboş bıraksın; sana ehemmiyet vermesin; senin harekâtına dikkat etmesin; sana müteveccih olan bütün kâinatı abes yapsın; hilkat şeceresini, meyvesi çürük, bozuk, ehemmiyetsiz bir ağaç yapsın? Hem hiçbir cihetle şüphe kabul etmeyen ve hiçbir vech ile noksaniyeti olmayan, güneş gibi zâhir olan rahmetini ve ziya gibi görünen hikmetini inkâr ettirsin? Hâşâ![/NOT]


İnsan kainattaki bütün ilahi tecellilere mazhar olmakla, kainatın küçük bir modelini teşkil ediyor. Aynı şekilde
insan siması da insanın küçük bir modelini teşkil ediyor. Yani şu kainatta mevcudat kalemiyle yazılmış ne
kadar esma ve sıfat varsa, küçük bir surette insana ve daha küçük bir surette simasına dahi yazılmıştır.
Cenab-ı Hak cc. simamız üzerine yerleştirdiği, dil, kulak, burun, göz, beyin gibi cihazatları, bütün insanlara da,

aynı nimetleri,
ayrı ayrı tarzlarda ihsan etmekle ehadiyetini gösterdiği gibi rahmetinin mührünü de gösteriyor.
Çünkü verdiği her bir azanın gereksinimi olan ne varsa o ihtiyaçları ilmi ezelisi ile bilmiş ve yaratmış.
Dilin ihtiyacı olan tatları, gözün ihtiyacı olan manzaraları, kulağın ihtiyacı olan sesleri, beynin ihtiyacı olan
ilim ve hikmetleri, burnun ihtiyacı olan çeşit çeşit kokuları, kalbin ihtiyacı olan mahbubları,
ruhun ihtiyacı olan huzuru
vs.

Elbette ki bir insana bu kadar ehemmiyet veren Zat onu başıboş bırakmayacak ve dirilmemek üzere toprak
altında çürümeye terketmeyecektir. Amellerinden sual edecek, ya mükafatıyla taltif ya da mücazatıyla tazib
edecektir.
Bir öğretmen düşünelim ki; öğrencilerine yıl boyu ders versin, sınav yapsın, sözlü yapsın,
sonra da bir başarı veya başarısızlık belgesi, bir karne vermesin..Çalışan öğrenci ile, çalışmayan, dersleri
hafife alan, öğretmeni dikkatlice dinlemeyen, dahası okul ve sınıf huzurunu bozan haylaz öğrencileri aynı
seviyede bırakmış olsun.. Bir öğretmen öğrenci arasında dahi bunu düşünemeyiz.

Cenab-ı Hakta cc. bizi bu dünyaya, bir imtihan için göndermiş. İmtihan boyunca ihtiyacımız olan herşeyi de
hayatımızla beraberinde vermiş. Ve gönderdiği bu dünyada bizi başıboş, rehbersiz bırakmamış. Eğriyi doğruyu
ayırtetmemize yardımcı olması için, en başta peygamberlerini, sonra Kur'an-ı Kerim'ini göndermiş. Dahası
vicdan hissi vermiş ki, iyi kötü ayrımını yapabilelim. Binaeanaleyh Cenab-ı Hak cc. bu derece ehemmiyet
verdiği ve ona ihsan ettiği nimetlerle bunu gösterdiği, insanın amellerini yok saymayacaktır. Kainatı güneşiyle, havasıyla, suyuyla, toğrağı, bitkisi, hayvanatıyla vs. insana müteveccih eden Rabbimiz cc. verdiklerinin
hesabını soracak, rızasını kazanana mükafatını, dalalette gidene de mücazatını verecektir. Muti kullarını mükafatlandırıp, asi kullarını cezalandıracaktır. Aksi halde kainatın meyvesi hükmünde olan insan için yaptığı
o kadar faaliyeti abesiyete inkılab etmiş olacaktır ki -haşa- Allah cc. Hakim'dir; abes iş yapmaz. Rahimdir;
itaatkarlarla isyankarlara aynı şekilde muamelede bulunmaz.
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: 5. Ders: Bin Bir İsmin Cilvesinin Bir Nokta-i Mihrakiyesi

[NOT]Ey insan! Bil ki, o rahmetin arşına yetişmek için bir mirac var. O mirac Bismillâhirrahmânirrahîm’dir.[/NOT]


Allah'ın cc. rahmetinin en bariz tecelli ettiği yer zihayat varlıklar, zihayat varlıkların içinde de,
insan hayatıdır. Öncelikle Allah'ın üzerimizdeki rahmet tecellilerini tefekkür etmemiz gerek, rahmetin
arşına çıkabilmek için. En başta imanımızın olmas,ı Allah'ın cc. Rahim isminin, üzerimizdeki en mühim
tezahürüdür. Ve mü'minler sayısınca bu ismin tecellilerini görüp tefekkür etmek ve fiili teşekkür olan
ibadetletimize ve bilhassa şükrün fihristesi olan namazlarımıza azami dikkat etmek durumundayız.
Ki namazlarımız da bir nevi mi'racdır.

Sonra Rahman isminin tecellilerine bakıp, inançlı inançsız ayırtetmeden bütün insanların mazhar olduğu
nimetleri tefekkür etmek durumundayız. Ve daha sonra bütün alemlerde tecelli eden isimlerini, sıfatlarını,
rahmet eserlerini okuyup, anlayıp mütalaa etmemiz gerekiyor o rahmetin arşına çıkabilmek için. Ve
bütün bu tecellilere mukabil şükürle mukabelede bulunmamız elzemdir.
 
Üst