Risale Açıklamalı 36 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâmiyettir

Eddaî2

Well-known member

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Açıklamalı risale derslerimiz devam ediyor. Anladıklarımızı paylaşalım. Selam ve dua ile.

[BILGI]Hem de itikadımdır ki: İstikbale hüküm sürecek ve her kıt’asında hâkim-i mutlak olacak, yalnız hakikat-i İslâmiyettir. Evet, saadet-saray-ı istikbâlde taht-nişin hakaik ve maarif yalnız İslâmiyet olacaktır. Onu fethedecek yalnız odur; emareler görünüyorlar. Zira mazi kıt’asında, vahşetâbâd sahralarında hayme-nişin taassup ve taklid; veyahut cehlistan ülkesinde menzil-nişin müzahrefat ve istibdad olanlara, şeriat-ı garrânın galebe-i mutlak ve istilâ-i tâmmına sed ve mâni olan sekiz emir, üç hakikatle zîr ü zeber olmuşlardır ve oluyorlar. O mâniler ise, ecnebilerde taklit ve cehalet ve taassup ve kıssîslerin riyaseti; ve bizdeki mâni ise, istibdad-ı mütenevvi ve ahlâksızlık ve müşevveşiyet-i ahval ve atâleti intaç eden yeistir ki, şems-i İslâmiyetin küsufa yüz tutmasına sebep olmuşlardır.

Sekizinci ve en birinci mâni ve belâ budur: Bizle ecnebiler, bazı zevahir-i İslâmiyet ve bazı mesail-i fünun ortasında hayal-i bâtıl ile tevehhüm eylediğimiz müsademet ve münakazattır. Âferin maarifin himmet-i feyyâzânesine ve fünunun himmet-i merdânesine ki, meyl-i taharrî-i hakikat ve muhabbet-i insaniyet ve meyl-i insaf olan hakaiki teçhiz ederek o mânilere gönderip zîr ü zeber etmiş ve ediyor.

Evet, en büyük sebep ki, bizi dünya rahatından ve ecnebileri âhiret saâdetinden mahrum eden, şems-i İslâmiyeti münkesif ettiren, su-i tefehhüm ile tevehhüm-ü müsademet ve muhalefettir. Feyâ lil’acep! Köle efendisine, hizmetkâr reisine ve veled pederine nasıl düşman ve muarız olabilir? Halbuki İslâmiyet fünunun seyyidi ve mürşidi ve ulûm-u hakikiyenin reis ve pederidir. Fakat, vâ esefâ, bu su-i tefehhüm ve şu tevehhüm-ü bâtıl, şimdiye kadar hükmünü icra ederek vesvesesiyle ye’si ilka edip bab-ı medeniyet ve maarifi, Ekrâd ve emsallerine kapattırdı. Zira bazı zevahir-i diniyeyi fünunun bazı mesailine muarız tahayyül ederek ürktüler. Ezcümle: Küreviyyet-i arz ki, fünunun en birinci derecesi olan coğrafyanın en birinci basamağıdır. İleride gelecek altı meseleye münafi zannettiklerinden, bu bedihî meselede mükâbere etmekten çekinmediler.


Muhakemat

Sorularla Risale | Risale-i Nur Külliyatı | Muhakemat[/BILGI]


[TAVSIYE]Benzer derslerimiz: Açıklamalı Risale Dersleri 18 - Nev-i Beşerin Uyanışı
Açıklamalı Risale Dersleri 19 - Hakimiyet-i Milliyenin Beş Kapısı

Açıklamalı Risale Dersleri 40 - Hak Neşvünema Bulacaktır..


Diğer derslerimiz: Risale Açıklamalı[/TAVSIYE]
 

fakrime

Member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 50 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâm

İSTİKBAL ve Hüküm sürmek mes'elesinde Eski said -Yeni Said .


Te'lifinden otuzdört sene sonra, Münazarat namındaki esere baktım, gördüm ki: Eski Said'in o zamandaki inkılabdan ve o muhitten ve tesirat-ı hariciyeden neş'et eden bir halet-i ruhiye ile yazdığı bu gibi eserlerinde hatiat var. O kusurat ve hatiatından bütün kuvvetimle istiğfar ediyorum ve o hatiattan nedamet ediyorum. Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden niyazım odur ki: Ehl-i imanın me'yusiyetlerini izale niyetiyle ettiği hatiat, hüsn-ü niyetine bağışlansın, afv edilsin.

Eski Said'in bu gibi eserlerinde iki esas-ı mühim hükmediyor. O iki esasın hakikatları vardır; fakat ehl-i velayetin keşfiyatı tevilâta ve rü'ya-yı sadıkanın tevile muhtaç oldukları gibi; o hiss-i kabl-el vuku'un dahi daha ince tabirlere lüzumu varken, Eski Said'in o hiss-i kabl-el vuku' ile hissettiği o iki hakikatın tevilsiz, tabirsiz bir surette beyanı, kısmen kusurlu ve kısmen hilaf görünüyor.

Birinci Esas: Ehl-i imanın me'yusiyetine karşı, "İstikbalde bir nur var" diye müjde verdiğidir. Bir hiss-i kabl-el vuku' ile Risale-i Nur'un istikbalde, dehşetli bir zamanda, çok ehl-i imanın imanlarını takviye edip kurtarmasını hissedip; o adese ile Hürriyet İnkılabındaki siyaset dairelerine bakmış; tabirsiz, tevilsiz tatbike çalışmış. Siyaset ve kuvvet ve kemmiyet noktasında zannetmiş. Doğru hissetmiş, fakat tam doğru diyememiş.
Kastamonu Lahikası ( 78 )


Nasıl anlaşımalı?
 

Eddaî2

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 50 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâm


بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ



[NOT]Hem de itikadımdır ki: İstikbale hüküm sürecek ve her kıt’asında hâkim-i mutlak olacak, yalnız hakikat-i İslâmiyettir.[/NOT]


İstikbale hakikatleriyle hüküm sürecek yalnız İslamiyettir. Mesela İslamiyet temizliğe önem veriyor, haram olan şeylerden men, helale ise teşvik ediyor. Bilhassa batı toplumunun büyük bir kısmı, her ne kadar İslamiyeti kabul etmiyorlar ise de, İslamiyetin hakikatlerinden olan temizlik, doğruluk, meşru aile yapısı, yeme-içme, insan hakları gibi konulara gün geçtikçe daha fazla önem veriyorlar. Yani İslam dininin hakikatleri hak olduğundandır ki, insanlar fıtraten, o hakikatlere yaklaşarak ya da onları tatbik ederek huzuru bulmaya çalışıyorlar. Bazı toplumlarda bu hakikatlere aykırı davranarak huzursuz bir toplum haline geliyor. Mesela Çin dünyada, bizim yediğimiz ya da yemediğimiz herşeyi yemenin teşvik edildiği bir ülke. Aklınıza gelebilecek her türlü pisliği yemek bu ülkede normal görünüyor. Tabi haliyle hastalıkların büyük kısmı, dünya ülkelerine bu ülkeden yayılıyor. İslamiyette ise, yemenin içmenin sınırları ve ölçüleri, insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde Kur'an ve sünnet ile belirlenmiştir. Buna riayet eden toplumların, riayet etmeyenlere göre daha az sağlık problemi yaşadığı bilinen bir gerçektir. Yani insanlar, İslamiyetin hakikatlerine yapıştıkça huzurlu ve uzaklaştıkça da perişan oluyorlar. Üstad Hazretleri, belkide bu yüzden itikad derecesinde İslâmiyetin hakikatlerinin istikbale ve tüm kıtalara hakim olacağını söylüyor.
 

Eddaî2

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 50 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâm



بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ


[NOT]Hem de itikadımdır ki: İstikbale hüküm sürecek ve her kıt’asında hâkim-i mutlak olacak, yalnız hakikat-i İslâmiyettir. Evet, saadet-saray-ı istikbâlde taht-nişin hakaik ve maarif yalnız İslâmiyet olacaktır. Onu fethedecek yalnız odur; emareler görünüyorlar. [/NOT]


İstikbal yalnız ve yalnız İslamiyet’in olacak. Ve hâkim, hakaik-i Kur’aniyye ve imaniye olacak. Öyleyse şimdiki kader-i İlahi ve kısmetimize razı olmalıyız ki bize parlak bir istikbal ecnebilere müşevveş bir mazi düşmüş.


Hutbe-i Şâmiyye


Demek, şimdiye kadar mezarda idik, çürüyorduk. Şimdi bu ittihad-ı millet ve meşrutiyet ile rahm-ı mâdere geçtik, neşvünemâ bulacağız. Yüz bu kadar sene geri kaldığımız mesafe-i terakkiden, inşaallah mucize-i Peygamberî (a.s.m.) ile şimendifer-i kanun-u şer'iye-i esasiyeye amelen ve burak-ı meşveret-i şer'iyeye fikren bineceğiz. Bu vahşet-engiz sahray-ı kebiri zaman-ı kasırada tekemmül-ü mebâdi cihetiyle tayyetmekle beraber, milel-i mütemeddine ile omuz omuza müsabaka edeceğiz. Zira onlar kâh öküz arabasına binmişler, yola gitmişler; biz birden bire şimendifer ve balon gibi mebâdiye bineceğiz, geçeceğiz. Belki câmi-i ahlak-ı hasene olan hakikat-ı İslamiye’nin ve istidad-ı fıtrînin, feyz-i imanın ve şiddet-i cû'un hazma verdiği teshil yardımıyla fersah fersah geçeceğiz. Nasıl ki vaktiyle geçmiştik.


Divan-ı Harbi Örfi
 

Eddaî2

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 50 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâm

Birinci Esas: Ehl-i imanın me'yusiyetine karşı, "İstikbalde bir nur var" diye müjde verdiğidir. Bir hiss-i kabl-el vuku' ile Risale-i Nur'un istikbalde, dehşetli bir zamanda, çok ehl-i imanın imanlarını takviye edip kurtarmasını hissedip; o adese ile Hürriyet İnkılabındaki siyaset dairelerine bakmış; tabirsiz, tevilsiz tatbike çalışmış. Siyaset ve kuvvet ve kemmiyet noktasında zannetmiş. Doğru hissetmiş, fakat tam doğru diyememiş.
Kastamonu Lahikası ( 78 )


Nasıl anlaşımalı?


Üstad Hazretleri o zamanki olayların ve ümitsizliklerin tesiri altında yazdığı eserde, gelecekte bir nur çıkacak diye müjdelediği şeyi siyaset dairesinde olacak diye beklemiş. Ancak beklediği bu nur, istikbalde Risale-i Nur şeklinde tezahür etmiş. Eski Said için nuru doğru bilmiş, ama yanlış sahada tahmin ettiğinden, kısmen doğru diyememiş diye kendini eleştiriyor.
 

Eddaî2

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 50 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâm

[NOT]Zira mazi kıt’asında, vahşetâbâd sahralarında hayme-nişin taassup ve taklid; veyahut cehlistan ülkesinde menzil-nişin müzahrefat ve istibdad olanlara, şeriat-ı garrânın galebe-i mutlak ve istilâ-i tâmmına sed ve mâni olan sekiz emir, üç hakikatle zîr ü zeber olmuşlardır ve oluyorlar. O mâniler ise, ecnebilerde taklit ve cehalet ve taassup ve kıssîslerin riyaseti; ve bizdeki mâni ise, istibdad-ı mütenevvi ve ahlâksızlık ve müşevveşiyet-i ahval ve atâleti intaç eden yeistir ki, şems-i İslâmiyetin küsufa yüz tutmasına sebep olmuşlardır.

[/NOT]

Üstad Hazretleri bu satırlarda, geçmişte Şeriat-ı Garranın yani İslâmiyetin önüne sed ve mani olan sekiz emirden bahsediyor. Ve bu manilerin İslâmiyetin hakikatlerinden olan üç emirle dağılacağını, zîr ü zeber olacağını haber veriyor.



Bu maniler sırasıyla;


Ecnebilerde yani gayr-i müslimlerde;


1 – Taklit; yani araştırmaya veyahut sağlam delillere dayanmayan inanç şekli.

2 – Cehalet; İnsanların ilimden uzak olması.

3 – Taassup (aşırı bağlılık); körü körüne, inancının hak ya da batıl olup olmadığını araştırmadan taraf olma durumu.

4 – Kıssîslerin riyaseti (papazların reisliği); Bilindiği gibi Avrupa’ya yakın bir zamana kadar hristiyan din adamları, yani papazlar riyaset ediyordu. Söz sahibi onlardı.



Bizdeki yani İslâm alemindeki maniler ise;


1 – İstibdad-ı mütenevvi; yani muhtelif baskılar. Bu baskılara özellikle dini ve ilmi baskılar misal verilecek olursa, yakın tarihimiz bunun örnekleri ile doludur.

2 – Ahlaksızlık


3 – Müşevveşiyet-i ahval; yani halimizin karışık olması, belirsiz olması. Ne yapacağımızı bilememe. Kararlı bir duruşumuzun olmaması. Bir yandan ecnebileri taklit ederken (gayr-i meşru hallerini), diğer yandan İslâmiyeti yaşama çabası. İslâmiyetin hakikatlerini lisan-ı halimizle gösteremiyor olmamız.


4 – Atâlet-i İntaç eden yeis; yani tembelliği netice veren ümitsizlik. “Madem ümit yok, o zaman yapacak bir şey yok” deyip köşesine çekilmek, beklemek.



İslâmiyet yukarıda saydığımız bu sekiz mani yüzünden küsufa yüz tutmuş. Yani bu maniler tıpkı güneş tutulmasında ayın güneş önüne gelip, zemini geçici bir karanlığa maruz bıraktığı gibi, İslâmiyet güneşinin önünde sed olmuş, dünyayı bir nevi karanlığa boğmuştur.
 

Eddaî2

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 50 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâm

[NOT]Sekizinci ve en birinci mâni ve belâ budur: Bizle ecnebiler, bazı zevahir-i İslâmiyet ve bazı mesail-i fünun ortasında hayal-i bâtıl ile tevehhüm eylediğimiz müsademet ve münakazattır. Âferin maarifin himmet-i feyyâzânesine ve fünunun himmet-i merdânesine ki, meyl-i taharrî-i hakikat ve muhabbet-i insaniyet ve meyl-i insaf olan hakaiki teçhiz ederek o mânilere gönderip zîr ü zeber etmiş ve ediyor.
[/NOT]

İslâmiyet güneşinin önünde perde olan en mühim mani, Onun bilimle çatışıyor olduğunu tevehhüm etmektir. Âlem-i islâm, bilimi İslâmla çatışıyor gördüğünden tedenni etmiş. Batılılarda İslâm âlemindeki bu düşüşü, bilimle çatışıyor olmalarına bağlamış haliyle. Bu durum ecnebilerin uzunca bir süre İslâmiyet hakkında önyargılı olmalarına sebep olmuş. Bazı ecnebilerce de bu bir fırsat olarak değerlendirilmiş, bu fitne İslâm âlemine iyice aşılanmış ve İslâmiyetin küsufa tutulmasına en mühim sebeplerden biri olmuştur.
 

Eddaî2

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 50 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâm

[NOT]Âferin maarifin himmet-i feyyâzânesine ve fünunun himmet-i merdânesine ki, meyl-i taharrî-i hakikat ve muhabbet-i insaniyet ve meyl-i insaf olan hakaiki teçhiz ederek o mânilere gönderip zîr ü zeber etmiş ve ediyor.
[/NOT]

İlmin bereketli ve fennin mertçe himmetleri sonucunda, üç hakikat, bu sekiz maniyi yerle bir etmiş ve etmeye de devam ediyor. Bu hakikatler;

Meyl-i taharî-i hakikat; Yani hakikatı araştırma meyli. Kur’anında birçok ayetinde emrettiği gibi, tefekkür etmek, akletmek, bilmek, öğrenmek vs. İslâm alemi, bilimi İslâmiyete hizmetkar olarak kullandığı dönemlerde her daim terakki etmiştir. Tarih tekerrürden ibarettir. Zaten insanlığa faydası bulunan her icada ya yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimde ya da Peygamber efendimiz aleyhissalatü vesselamın hadislerinde işaretler ya da apaçık deliller vardır.
 

Eddaî2

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 50 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâm

Muhabbet -i insaniyet ; İnsanlara muhabbet etmek. Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek. Münakaşaya sebep olacak meseleleri bırakıp, hakikatın izahı ile meşgul olmak. Bilhassa kendi içimizdeki münakaşaların, ihtilafların, din muarızlarının işine yaradığı herkesçe malumdur. Din düşmanları âlem-i islâma silahla veremedikleri zararı, bizi birbirimize düşürerek, aramıza nifak sokarak, ihtilafa sevkederek kolayca vermiştir. Üstad bu durumun ciddiyetini risalelerin çok yerlerinde nazara veriyor. Birkaç misal verelim.

Mesela;

"Evvela: Hem o zat, hem sizler biliniz ki; ben, Risale-i Nur'un hizmetkarıyım ve o dükkanın bir dellalıyım. Risale-i Nur ise, Arş-ı Azama bağlı olan Kur'an-ı Azîmüşşan ile bağlanmış bir hakîki tefsirdir. Benim şahsımdaki kusurat ona sirayet etmez.

Saniyen: O vaiz ve alim zata, benim tarafımdan selam söyleyiniz... Benim şahsıma olan tenkidini, îtirazını başım üstüne kabul ediyorum. Sizler de, o zatı ve onun gibileri münakaşaya ve münazaraya sevk etmeyiniz; hatta tecavüz edilse de, beddua ile de mukabele etmeyiniz. Kim olursa olsun, madem îmanı var, o noktada kardeşimizdir, bize düşmanlık da etse, mesleğimizce mukabele edemeyiz. Çünkü, daha şiddetli düşmanlar ve yılanlar var. Elimizde nur var, topuz yok. Nur incitmez, ışığıyla okşar. Ve bilhassa ehl-i ilim olsa, ilimden gelen enaniyeti de varsa, enaniyetlerini tahrik etmeyiniz. Mümkün olduğu kadar 1 وَاِرُّذَا مَوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًاdüsturunu rehber ediniz. Hem o zat, madem evvelce Risale-i Nur'a girmiş ve yazıyla da iştirak etmiş; o, daire içindedir. Onun fikren bir yanlışı varsa da affediniz. Değil onlar gibi ehl-i diyanet ve tarîkate mensup Müslümanlar, şimdi bu acîb zamanda, îmanı bulunan ve fırka-i dalleden bile olsa, onlarla uğraşmamak ve Allah'ı tanıyan ve ahireti tasdik eden Hıristiyan bile olsa, onlarla medar-ı niza noktaları medar-ı münakaşa etmemeyi hem bu acîb zaman, hem mesleğimiz, hem kudsî hizmetimiz iktiza ediyor."



  1. Boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman, izzet ve şereflerini muhafaza ederek oradan geçip giderler. (Furkan Sûresi: 72.)


Kastamonu Lahikası



"Bizim cemaatimizin meşrebi, muhabbete muhabbet ve husumete husumettir. Yani, beyne’l-İslâm muhabbete imdat; ve husumet askerini bozmaktır.

Mesleğimiz ise, ahlâk-ı Ahmediye ile tahallûk ve sünnet-i Peygamberîyi ihyâ etmektir. Ve rehberimiz şeriat-ı garrâ ve kılıcımız da berahin-i kàtıa ve maksadımız i’lâ-yı kelimetullahtır."

…………………..

"Amma cihad-ı haricîyi şeriat-ı garrânın berahin-i kàtıasının elmas kılınçlarına havale edeceğiz. Zira medenîlere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşîler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz; husumete vaktimiz yoktur."

………………….

"Fakat, madem bu zamanda zındıka ve ehl-i dalâlet ihtilâfdan istifade edip, ehl-i imanı şaşırtıp ve şeâiri bozarak Kur’ân ve iman aleyhinde kuvvetli cereyanları var; elbette bu müthiş düşmana karşı cüz’î teferruata dair medar-ı ihtilâf münakaşaların kapısını açmamak gerektir."


Tarihçe-i Hayat




  1. Müsbet hareket etmektir ki, yani, kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmek. Başka mesleklerin adâveti ve başkalarının tenkîsi, onun fikrine ve ilmine müdahale etmesin, onlarla meşgul olmasın.

    2. Belki, daire-i İslâmiyet içinde, hangi meşrepte olursa olsun, medar-ı muhabbet ve uhuvvet ve ittifak olacak çok rabıta-i vahdet bulunduğunu düşünüp ittifak ederek,

    3. Ve haklı her meslek sahibinin, başkasının mesleğine ilişmemek cihetinde hakkı ise, “Mesleğim haktır,” yahut “daha güzeldir” diyebilir. Yoksa, başkasının mesleğinin haksızlığını veya çirkinliğini ima eden “Hak yalnız benim mesleğimdir” veyahut “Güzel benim meşrebimdir” diyemez olan insaf düsturunu rehber etmek,


Yirminci Lem’a



"Kardeşlerim, herkes sizin gibi sebatkâr olamaz. Perde altında Nurcuların kuvve-i mânevîyelerini kırmak için bazı hocalar vasıta oluyorlar. Aldanmayınız ve sarsılmayınız ve onlarla münakaşa etmeyiniz. Mümkün oldukça dostane muamele ediniz, “Biz onlarla kardeşiz” deyiniz."


Emirdağ Lahikası
 

Eddaî2

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 50 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâm


Meyl-i insaf;
Yani muhatabınında, kendisi kadar haklı olabileceğini düşünme. İnsaflı olma. Kendi bildiğinin yanlış olabileceğine de ihtimal vermek. Ki bu işin doğrusunu öğrenmeyi de beraberinde getirir.

Ve haklı her meslek sahibinin, başkasının mesleğine ilişmemek cihetinde hakkı ise, “Mesleğim haktır,” yahut “daha güzeldir” diyebilir. Yoksa, başkasının mesleğinin haksızlığını veya çirkinliğini ima eden “Hak yalnız benim mesleğimdir” veyahut “Güzel benim meşrebimdir” diyemez olan insaf düsturunu rehber etmek,


Yirminci Lem’a



Bu marazın çare-i yegânesi: Nefsini ittiham etmek ve nefsine değil, daima karşısındaki meslektaşına taraftar olmak... Fenn-i âdâb ve ilm-i münazaranın uleması mâbeynindeki hakperestlik ve insaf düsturu olan şu “Eğer bir meselenin münazarasında kendi sözünün haklı çıktığına taraftar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa, insafsızdır.” Hem zarar eder. Çünkü haklı çıktığı vakit, o münazarada bilmediği birşeyi öğrenmiyor. Belki gurur ihtimaliyle zarar edebilir. Eğer hak hasmının elinde çıksa, zararsız, bilmediği bir meseleyi öğrenip menfaattar olur, nefsin gururundan kurtulur. Demek insaflı hakperest, hakkın hatırı için nefsin hatırını kırıyor. Hasmının elinde hakkı görse, yine rıza ile kabul edip taraftar çıkar, memnun olur.

İşte bu düsturu ehl-i din, ehl-i hakikat, ehl-i tarikat, ehl-i ilim kendilerine rehber ittihaz etseler, ihlâsı kazanırlar. Ve vazife-i uhreviyelerinde muvaffak olurlar. Ve bu fecî sukut ve musibet-i hazıradan rahmet-i İlâhiye ile kurtulurlar.


Yirminci Lem’a
 

Eddaî2

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 50 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâm

[NOT]Evet, en büyük sebep ki, bizi dünya rahatından ve ecnebileri âhiret saâdetinden mahrum eden, şems-i İslâmiyeti münkesif ettiren, su-i tefehhüm ile tevehhüm-ü müsademet ve muhalefettir. Feyâ lil’acep! Köle efendisine, hizmetkâr reisine ve veled pederine nasıl düşman ve muarız olabilir? Halbuki İslâmiyet fünunun seyyidi ve mürşidi ve ulûm-u hakikiyenin reis ve pederidir. Fakat, vâ esefâ, bu su-i tefehhüm ve şu tevehhüm-ü bâtıl, şimdiye kadar hükmünü icra ederek vesvesesiyle ye’si ilka edip bab-ı medeniyet ve maarifi, Ekrâd ve emsallerine kapattırdı. Zira bazı zevahir-i diniyeyi fünunun bazı mesailine muarız tahayyül ederek ürktüler. Ezcümle: Küreviyyet-i arz ki, fünunun en birinci derecesi olan coğrafyanın en birinci basamağıdır. İleride gelecek altı meseleye münafi zannettiklerinden, bu bedihî meselede mükâbere etmekten çekinmediler.[/NOT]

İslamiyetin bilimle çatışıyor gibi görünmesi, İslam alemini dünya hayatından mahrum etmiş. Çünkü bilimi dine karşı görerek, teknolojik olarak batı toplumunun çok gerisinde kalmışız. Ecnebiler ise bizdeki düşüşü İslamiyetten bilip, dini terakkiye mani görerek ve dinimizden uzak durarak ahiret saadetinden mahrum kalmışlar.

Üstad bu durumu hayretle karşılıyor. Çünkü nasıl ki köle efendisine, hizmetkar reisine, veled babasına düşman ve muarız olamazsa, bilimde dinden ayrı düşünülemez, Onun karşısında gibi gösterilemez. Zira İslamiyet bütün fenlerin, ilimlerin babası, reisi hükmündedir.

Üstad Hazretleri Asa-yı Musa adlı eserinde, muallimlerinin Allahtan bahsetmediğini şikayet tarzında söyleyen ve “Bize Halıkımızı tanıttır” diyen lise talebelerine, her bir fennin Allahtan bahsettiğini, muallimleri değil, fenleri dinlemeleri gerektiğini tavsiye söylüyor. Ayrıca tarihte ismi unutulmuş ve insanlığa çok faydalı olan buluşlar yapmış, birçok İslam bilim adamları vardır. Yani bilimin din ile çatışması mümkün değildir. Fenler İslamın malıdır. Kainatın her yerine isimleriyle tecelli eden Allah’ın cc. dininin ilimle, bilimle çatışması nasıl düşünülebilir ? İnsanların her geçen gün buldukları yeni şeyler Allah’ın cc. İsimlerinin bir tecellisinden ibaret değildir de nedir ?

Bu fitne müslümanları fazlasıyla ümitsizliğe düşürmüş ve tedennilerine sebep olmuş. Hatta öyle zaman olmuş ki, dünyanın yuvarlaklığı bilimsel olarak ispatlandıktan sonra bile, bunu kabul etmeyen kişiler, hem ecnebilerden, hem de İslam toplumundan çıkmış.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 50 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâm

İslamiyetin en şaşaalı bir surette hüküm süreceği hususu insana biraz garip geliyor, sanki muhal veya olması zor bir ihtimal gibi bakılıyor. Acaba neden?
Halbuki geriye dönüp tarihimize bir baktığımızda dünya yüzünde İslamiyet en şaşaalı bir şekilde hüküm sürmüş, medeniyette en ileri bir seviye yakalanmış ve İslamiyetin hükümleri kıtaların yüzünde hükümran olmuştur. Bizi terakkiden meneden şeylerin başında ümitsizlik yani ye's gelmektedir. İşte zaman bize göstermiş ki müslümanlar nice medeniyetler ve devletler kurmuşlar, kıtalara hükmetmişler, medeniyette en ileri seviyelere çıkmışlar, bugün Avrupa'dan bildiğimiz terakkide Avrupaya üstad olmuşlardır.

Şöyle hayalimize bir binip mazi kıtasına ziyarete gidelim. Bakalım o vahşetli kıtada neler var. Taassup, cehalet, vahşet, zulüm, zina, içki, diri diri kızları gömmek vs. aklımıza gelmeyecek nice şeyler mevcut idi. Mazi kıtası böyle olduğu halde birisi çıkıp o zamanki ahaliye dese idi ki: "Bu görmüş olduğumuz vahşet ve zulüm kısa bir süre sonra ortadan kalkacak, diri diri kızlarını gömenler, artık karıncaya basmaktan çekinecekler..." Elbette o zamanın insanı cevap olarak: "Olur mu öyle şey, sen hayal görüyorsun" diyecekti.

Halbuki denilen şeylerin hepsi olmuş ve vakidir.

Şimdi üstadın yukarıdaki sözlerinin tahakkuk etmesine yani vücuda gelmesine engel olabilecek şey nedir? Halbuki tarihte pek çok numunesi vardır.

Bizi ecdadımızla bağlayan muhkem iplerin koparılmasından dolayı, bu kadar ümitsizliğe düşmüşüz. Avrupa ise daha düne kadar Ortaçağın karanlık zamanlarındaki ecdadının İslamiyetten hırsızladıkları terakkileriyle övünmekteler.

Heyhat! İstikbal inkılabatı içerisinde en yüksek gür sada İslamiyetin olacaktır.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 50 - İstikbale Hüküm Sürecek Yalnız Hakikat-i İslâm

Küçük bir latife:

Altıncı meselede geçen Üstadın: "Muallimleri değil onları dinleyiniz" sözüne şimdiki muallimler itiraz ediyorlar, çünkü bizler Allah'tan bahsediyoruz, hem de fenlerin diliyle, diyorlar. Şimdiki muallimler dinden bahsediyorlar, bahsetmek zorundalar, yoksa herşeyi tabiata bağlamakla nereye kadar milleti uyutabilirler?
 
Üst