Sadeleştirme dedikleri şey işte bu!

ASHAB-I BEDR

Well-known member
“Sadeleştirme” adı altında pazarlanan faaliyetin ne mânâya geldiğini ve neyi hedef aldığını gösteren bir küçük misali burada sunuyorum.

Aşağıda, On Yedinci Lem’anın On Beşinci Notasında yer alan harikulâde bir metinden orijinal ve “sadeleştirilmiş” (!) ifadeler karşılıklı olarak yer alıyor. Metnin orijinalinde, Bediüzzaman Hazretleri müşahhas ve son derece canlı bir tablo çizmiş, okuyucuyu gerçek bir hikâyenin içine çekmiş, sürüklüyor. Bizim sadeleştirmeci kafadarlarımız ise bu tabloyu ve bu hikâyeyi soyut bir tanım haline sokarak ruhundan “arındırmışlar”!

Orijinal hali:
Meselâ bu tohumcuk bir incir ağacı oldu."

Sadeleşmiş" hali:
Meselâ bir tohumcuk bir incir ağacı oluyor.


Orijinal hali: İşte bu, ona sureten benzeyen bu iki tohumcuk ise, gün âşıkı namındaki çiçekle, hercai menekşe gibi çiçekleri verdi."Sadeleşmiş" hali: İşte görünüşte ona benzeyen başka iki tohumcuk ise günebakan ve hercaî menekşe gibi çiçekler veriyor.

Orijinal hali: Daha buradaki bir kısım tohumcuklar, bu güzelmeyveleri verdi."Sadeleşmiş" hali: Buradaki daha başka bir kısım tohumcuklar güzel meyveler veriyor.

Orijinal hali: Âyâ, bu insan zanneder mi ki başıboş kalacak?"

Sadeleşmiş" hali:Acaba insan başıboş kalacağını mı zannediyor?

Birinci cümlede anlama güçlüğü çıkaracak hiçbir ifade olmadığı gibi, iki ayrı fiille son derece vurucu bir ifade, tesirini hemen belli ediyor. İkinci cümle, bu ifadeyi bu güçlü tesirinden arındırarak “sadeleştirmiş”, yahut "ılımlı" hale getirmiş. Güya ilk cümleyi okuyucu anlamayacak!


Orijinal hali: Bu meseledeki gösterdiğimiz şahit, denizden bir katre, dağdan bir zerredir."Sadeleşmiş" hali: Bu meselede gösterdiğimiz şahitler, denizden bir damla, dağdan bir zerre hükmündedir.

Kafadarlarımız bu ifadeye “hükmündedir” kelimesini ilâve etmek suretiyle, orijinaldeki teşbihi en yüksek, beliğ mertebesinden alıp edebî derecesini bir mertebe aşağıya indirmişler. Güya “hükmündedir”demeseler, okuyucu bunu anlamayacak! Bunun adı sadeleştirme midir, okuyucuyu ahmak yerine mi koymaktır, yoksa kendi zekâ seviyesini mi ilân etmektir; burası yoruma açık bulunuyor.

Ümit Şimşek
 
Son düzenleme:
Üst