Günahlar Allahın irade etmesi ve dilemesi sonucu mu yoksa

Günahlar Allah’ın irade etmesi ve dilemesi sonucu mu yoksa iradesi dışında mı meydana geldi?

Günahlar Allah’ın iradesi ile meydana gelirler. Allah’ın dilediği olur dilemediği olmaz. Allah günahı dilemeseydi cehennemi yaratmaz, insanı günaha teşvik eden şeytanı yaratmaz ve günahı seven nefsi insana vermezdi. Ancak Allah insanı nefis ve şeytanın şerrine karşı uyarmakta, hayır ve şer olan şeyleri insanlara haber vermektedir. Şerden sakındırmakta, hayra teşvik etmektedir. Allah hayırdan razı olduğunu ve hayrı işleyenleri cennetle mükâfatlandıracağını, şerden razı olmadığını ve şerri bilerek işleyenleri de cehennem ile cezalandıracağını haber vermiştir. Kur’ân-ı kerimde buyurur: “Şayet küfrederseniz şüphesiz Allah’ın size ihtiyacı yoktur. Bununla beraber Allah kullarının küfrüne ve isyanına razı olmaz. Şayet şükrederseniz ondan razı olur. Dönüşünüz Allah’adır ve o size yaptıklarınızı soracaktır.” (Zümer, 39:7) Kul nefsinin aldatması ve şeytanın iğvası ile şerri diler ve ister Allah da razı olmadığı halde kulun isteğine o şerri yaratmakla cevap verir ve kul şerri iradesi ile zorlanmadan istediği ve Allah’ın razı olmadığı bir fiili işleyerek isyan ettiği için cezayı hak eder ve cezasını çeker. İsteyen kul, yaratan Allah’tır. Şerri yaratmak şer değildir. Şerre sebep olmak şerdir. Allah’ın yaratması umum neticelere bakar. Umum neticeler sonuçta hayra sebep olsa bile cüz’i olarak birey açısından şer olur. Yani Allah cehennemi yaratmıştır. Cehennemin yaratılmasında yüce Allah’ın takdir ettiği pek çok hayırlar vardır. En azından cehennem olmazsa cennet olmaz. Soğuk olmazsa sıcağın olmayacağı ve kıymetinin bilinmeyeceği gibi.. Allah açısından kulun cennete gitmesi ile cehenneme gitmesi arasında fark yoktur. İkisi de Allah’ın mülküdür ve ikisinde de çalışacak insanların bulunması gerekir. Nitekim ikisinde de Allah’ın görevli melekleri vardır. Meleklerin cennette olması veya cehennemde olması Allah açısından eşittir. Oradaki melekler de Allah’ın bu takdirine razı ve memnundurlar. Ancak kul açısından cennette olmak ile cehennemde olmak fark eder. Elbette her insan cennete gitmek arzu eder. Öyle ise cennete gitmenin şartları ne ise onu yapması lazımdır. Bu devletin okul açmasına benzer. Devlet okulu açar ve öğrencilere okulda eğitim verir. Başarılı olan gelecek hayatını rahat ve konforlu geçirir, yüksek makamlara çıkar. O insan mutlu olur. Çalışmayan tembeller ise amelelik yapmak veya suç işleyerek hapse girmek durumunda kalabilir. Bu birey açısından istenmeyen ve kötü bir durumdur, ama devlet açısından fark etmez. Devletin hapishanesi vardır ve orası da adam ister. Devletin görevi hak edene hakkını vermek ve haksızı cezalandırmaktır. Başbakanlıkta çalışan ile hapishanede çalışan arasında devlet açısından fark yoktur. Birey zindana girmek istemiyorsa suç işlememelidir. Devletin çalışanları mükâfatlandırması nasıl isteği ile oluyorsa suçluları cezalandırması da iradesi iledir. Bunun için mahkemeler kurar, hâkim ve savcılar görevlendirir ve ceza kanunları yapar. Bunlar elbette irade ile olur. Tesadüfî olmaz. Ancak tembellik ve suç işlemek hiç kimse tarafından istenmez ve devlet de buna razı olmaz. Ancak işlenen suçları da görmezlikten gelemez. Dolayısıyla günahlar Allah’ın dilemesi ile olur. Şeytanın dilemesi ile olmaz. Kul günahı ister, Allah da yaratır, kul da Allah’ın razı olmadığı ve yapmasını yasakladığı bir fiile teşebbüs ederek kötülüğe sebep olduğu için sonucuna ve cezasına katlanır.
 
Üst