YUNUS 62-64 TEFSİRİ

ensar-i

Member
İmam Kurtubi El Camiu li Ahkam Tefsiri:

62. Haberiniz olsun kî, Allah’ın velilerine hiç bir korku yoktur, onlar kederlenecek de değillerdir.

Yüce Allah’ın dost edindiği, kendisini korumayı ve himayeyi üzerine aldığı ve razı olduğu kimse, kıyamet gününde korkmaz ve üzülmez. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz kendileri için daha önceden tarafımızdan iyilik takdir edilmiş olanlar, işte onlar oradan ‘yani cehennemden’ uzaklaştırılmışlardır.. En büyük korku onları kederlendirmez.” (el-Enbiyâ)

Said b. Cübeyr’in rivayetine göre de Rasûlullah (sav.Va: Allah’ın velileri kimlerdir? diye sorulmuş, o da: “Görüldüklerinde Allah’ın hatırlandığı kimselerdir” diye cevap vermiştir.

Bu âyet- kerime hakkında Ömer b, el-Hattab da şöyle demektedir:

Ben, Rasûlullah (sav)’ı şöyle buyururken dinledim: “Allah’ın kulları arasında Öyle kimseler vardır ki onlar ne peygamberdir, ne de şehiddirler. Fakat peygamberler de, şehidler de kıyamet gününde yüce Allah’ın nezdindeki üstün mevkiileri dolayısıyla onlara gıpta ederler.” “Ey Allah’ın Rasûlü! Bize onların kim olduklarını ve amellerinin ne olduğunu bildir”, denildi. “Belki böylelikle onları severiz.”

Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Bunlar, aralarındaki akrabalık bağları ve alış veriş ettikleri mallar olmamakla birlikte Allah için bir birbirlerini seven kimselerdir. Allah’a yemin ederim, onların yüzleri bir nurdur. Ve şüphesiz onlar nurdan minberler üzerinde olacaklardır. İnsanlar korktuklarında onlar korkmayacak, insanlar kederlendiklerinde onlar kederlenmeyeceklerdir.” Daha sonra Hz. Peygamber: “Haberiniz olsun ki, Allah’ın velilerine hiç bir korku yoktur, onlar kederlenecek de değillerdir” âyetini okudu.

Ali b. Ebi Talib (r.a) da dedi ki:

“Allah’ın velileri, uykusuzluktan yüzleri sararmış, ibret almaktan gözleri kamaşmış, açlıktan karınları nerdeyse sırtlarına yapışmış, susuzluktan da dudakları kırışmış kimselerdir.

“Onlar İçin hiç bir korku yoktur” buyruğundan kasıt, geriye bıraktıkları zürriyetleri hususunda (korkmayacaklarıdır). Çünkü, yüce Allah onlara riâyet eder. “Onlar kederlenecek de değillerdir.” Yüce Allah, gerek dünyalarında, gerekse âhiretlerinde onlara dünyalıklarının karşilığını vereceğinden dolayı kederlenmezler. Çünkü onların gerçek dostları ve yardımcıları O’dur.”

63. Onlar iman edip takvâlı davrananlardır.

İşte bu da yüce Allah’ın dostlarının, velilerinin niteliğidir. ... “Takvâlı davranmaları”ndan kasıt ise şirk ve masiyetten sakınmalarıdır.

64. Onlar için dünya hayatında da âhirette de müjde vardır. Allah’ın sözlerinde asla değişiklik olmaz. İşte bu, en büyük kurtuluşun tâ kendisidir.

“Onlar için dünya hayatında da... müjde vardır” buyruğu ile ilgili olarak Ebu’d-Derdâ’dan şöyle dediği nakledilmektedir:

Rasûlullah (sav)’a bu buyruk hakkında sordum, şöyle buyurdu: “İndirildiğinden bu yana buna dair senden başka bana soru soran olmadı. Buradaki “müjde”den kasıt, müslümanın gördüğü, yahut ona gösterilen salih (gerçek çikan) rüyadır.” Bu hadisi Tirmizî, Câmi’i’ nde rivayet edilmiştir.

ez-Zührî, Ata ve Katade de şöyle derler:

“Buradaki müjdeden kasıt, meleklerin Ölüm esnasında dünyada iken mü’mine verdikleri müjdedir.”

Muhammed b. Ka’b el-Kurazî’den de şöyle dediği nakledilmektedir:

“Mü’min kulun canının çikmasina yakın bir zamanda ölüm meleği gelir ve şöyle der: “Ey Allah’ın velisi, sana selam olsun, Allah sana selam gönderdi” der, sonra da Muhammed b. Ka’b, şu: “Onlar ki, melekler hoş ve temiz olarak ruhlarını alırken: Selam size... derler” (Nahl, 16/32) âyetini okudu. Bunu, İbnü’l-Mübârek zikretmektedir.

Katade ve ed-DahMk da derler ki: “Bu müjdeden kasıt, ölmeden önce nereye gideceğini bilmesidir.”

el-Hasen ise şöyle der: “Bu, yüce Allah’ın, Kitab-ı Keriminde kendilerine cennetine ve bol mükâfaatına dair vermiş olduğu müjdedir. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Rableri, onları, katından bir rahmet, hoşnutluk... ile müjdeler” (et-Tevbe, 9/21); ‘İman edip Salih amel işleyenlere de şunu müjdele; gerçekten onlar için... cennetler vardır” (.el-Bakara, 2/25); “Ve size va’dolunan cennet müjdesiyle sevinin...” (Fussilet, 41/30)

İşte bundan dolayı: “Allah’ın sözlerinde asla değişiklik olmaz” diye buyurulmaktadır ki, “va’dinden caymaz” demektir. Çünkü O, vaadlerini sözleriyle dile getirir.

“Âhirette de” buyruğu ile kabirlerinden çiktiklarinda cennetlik olduklarına dair müjde verilir, anlamına geldiği söylendiği gibi, ruh cesetten çiktigi vakit, Allah’ın rıza ve hoşnutluğu ile müjdelenirler”, dîye de açıklanmıştır.

Ebu İshâk es-Sa’lebî nakleder: Ben, Ebu Bekr Muhammed b. Abdullah el-Cevzakî’yi şöyle derken dinledim:

“Hafız Ebu Abdullah’ı, rüyamda üzerinde Taylasandan bir kaftan ve sarık sarınmış olduğu halde bir katıra binmiş olarak gördüm. Ona selam verip: "Hoş geldin dedim. Bizler hâlâ seni anmaya, senin güzelliklerini zikretmeye devam edip duruyoruz." O da: "Biz de hâlâ seni anmaya, senin güzelliklerini zikretmeye devam edip duruyoruz", dedi Yüce Allah: “Onlar İçin dünya hayatında da âhirette de müjde vardır” diye buyurmaktadır. Buradaki müjdeden kasıt, güzel şekilde övülerek kendisinden söz edilmesidir, deyip eliyle işarette bulundu: “Allah’ın sözlerinde asla değişiklik olmaz” yani, O’nun va’dinden cayma olmaz.

“Haberlerinde değiştirme olmaz”, anlamına geldiği de söylenmiştir. Yani, “verdiği haberleri herhangi bir şey ile nesh etmez ve O’nun haberleri ancak haber verdiği şekilde gerçekleşir.”

“İşte bu, en büyük kurtuluşun tâ kendisidir.” Yani, Allah’ın velilerinin, gerçek dostlarının vardığı sonuç, büyük kurtuluşun tâ kendisidir..

Allah'a emanet olunuz...
 
Üst