İnsanın kaderi, elindeki veya yüzündeki çizgilerden okunabilir mi?

hasret

Well-known member
İ'lem Eyyühel-Aziz! Âlemde her şeyin yüzünde hikmet eserleri göründüğü gibi en uzak, en geniş, en ince kesretin tabakaları üstünde de hikmet, ihtimam eserleri görülmektedir. Evet kesret ve tekessürün müntehası ve neticesi olan insanın sahife-i vechinde, cebhesinde, cildinde, ellerinin içlerinde kalem-i kader ile pek çok çizgiler, hatlar, nakışlar, nişanlar yazılmıştır. Malûmdur ki, insanın şu sahifelerinde yazılan o kelimeler, harfler, noktalar, harekeler, ruh-u insanîde bulunan manalara, maneviyatlara delalet ettikleri gibi, fıtratında kader tarafından yazılan mektublara da işaretleri vardır. Arkadaş, insanın geçen sahifelerine kaderin yazdığı haşiye, tesadüf ve ittifakın dühûlüne bir menfez bırakmamıştır. (Mesnevi-i Nuriye,103)



Ruh mes’elesiyle ciddî meşgul olan kimseler, ruhun insan dublesi veya misalî bedene sahip olmasının yanında, onun, sergüzeşt-i hayatına dair kitabeti, tayinat ve takdiratının mevcudiyetinden de haber vermektedirler. Ruhun belirli şekildeki mahiyet ve fonksiyonlarına muttalî olunduğu zaman, insanın başından geçeceklere de belirli oranda ıttılâ olunabileceği ileri sürülmektedir ki, Allah (c.c) dilerse gösterir ve bildirir.

Ve yine, ilm-i kıyafetle, yani maddi yapının ifâde ettiği ma’nâlarla uğraşanlar, elin içindeki çizgilerden, kaderin cisme çizgiler halinde aksedişinin ifâdesi olarak, kişinin başından geçecek şeyleri kısmen de olsa söyleyebilmektedirler. Yanlış anlaşılmasın, bu, gaybı bilmek demek değildir; sadece, Allah (c.c)’ın cismaniyetimize yerleştirdiği işaret ve alâmetlerden istifadeyle, kişinin hayatına aid bazı yönleri bilebilme fonksiyonudur. Gaybı tam ma’nâsıyla ancak Allah (c.c) bilebilir; ve gayb, sadece bu kabil haberlerden de ibaret değildir.



Allah (c.c)’ın cismaniyetimize yerleştirdiği işaret ve alâmetlere bakarak kaderi okumaya çalışmak, Devr-i Saadet’te de var olan mes’elelerdendir. O zaman, bunu yapan kimselere ‘kâif’ denirdi.
 
Üst