cem yılmaz röportajı...

ebrar172

Well-known member
'Bende akıl sağlığımı kaybetme korkusu var!'
Meğer Cem Yılmaz, ruhsal sıkıntıya girdiğinde kâğıttan yaptığı oyuncağıyla oynarmış; hem de 35 yıldır. Yaşadığı olayları içine atarak sindirdiğini söyleyen ünlü komedyen, bugüne kadar psikoloğa gitmemiş. Peki neden?
Prof. Dr. Bengi Semerci'nin pazar günleri TRT 1 ekranlarından canlı olarak yayınlanacak Yaşam Sohbetleri isimli programının ilk konuğu ünlü komedyen Cem Yılmaz'dı. İlerleyen haftalarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılmasının beklendiği programda konuklar, yaşadıkları olayların ruhsal anlamda ne gibi sorunlara yol açtığını anlatıyor. Saat 12.00'de ekrana gelecek programın yarınki konuğu ise ikiz çocuk sahibi gazeteci-yazar Balçiçek Pamir ve Ahmet Hakan Coşkun. İlk konuğun Cem Yılmaz olduğunu öğrenince çekimlerin yapıldığı Karaköy Liman Lokantası'na gidiyoruz. Reklam arasında bize zaman ayırıp ayıramayacağını soruyoruz Cem Yılmaz'a. "Bir yere yetişmem lazım 5 dakikan var." diyor. Program bitiminde başlıyoruz sohbete. Yarım saat konuşuyor. İlkin kimselere anlatmadığı 35 yıllık oyuncağından bahsediyor. Ardından olayları ciddiye alsa da almıyormuş gibi bir imaja sahip olmaktan huzursuz olduğunu söylüyor. Ağladığı tek günü de anlatıyor Cem Yılmaz ve en büyük korkusunu açıklıyor: "Bende akıl sağlığını kaybetme korkusu var!"
Yaşantınızda öfke ve sinir yok. Filmlerinizdeki karakterleri niçin tam tersi kurguluyorsunuz?
İnsan filmlerde bazen olmak istediği gibi, bazen de hiç olmak istemediği gibi karakterler canlandırıyor. Şu ana kadar yaptığım kaybeden adam filmlerindeki (Hokkabaz'daki ya da Her Şey Çok Güzel Olacak'taki gibi, GORA'daki karakter de birazcık öyle) karakterler, hep kusurları olan karakterler ve finalde de derslerini alıyorlar.
Olaylar karşısındaki tepkileriniz nasıl oluyor?
İçime atıyorum. Yalnız derdi değil, sevinci de insanın biriktirmesi lazım, bunda bir beis yok. İçine atmayı olumlu bir şey olarak görüyorum.
Hiç psikoloğa gittiniz mi?
Hayır; ama ihtiyacım olduğunu düşündüğüm çok oldu. Benim kimselere anlatmadığım, tuhaf bir oyuncağım vardır. Ve bir eşine daha rastlamadım. Acayip bir hadise.
Çocukluğunuza dönün ve bize o oyuncağı anlatın desek...
(Kahkaha atıyor!) İki yaşından beri yaptığım kâğıt bir oyuncak bu. 35 senedir falan onunla çok ciddi vakit geçiriyorum. Teknolojik bir sürü oyuncağım olsa da, onların hepsinin üzerinde haz veren kâğıt bir oyuncak. Çok garip, hâlâ da bırakamadım (gülüyor!). Kötü bir alışkanlık değil, ama 13-14 yaşında bir kenara çekilip kâğıtla oynuyor olmam garip görünüyordu.
 
Üst