RİSÂLE-İ NURDAKİ TERİMLER VE MÂNALARI

RİSÂLE-İ NURDAKİ TERİMLER VE MÂNALARI

Risale-i Nur âdeta bir deyimler manzumesi ve gerdanlığını oluşturmaktadır. Deyimlerden mürekkeb bir gergef gibidir. Her biri bir bölüm ve başlık olabilecek,kitaplar oluşturabilecek,araştırmalara konu olabilecek muhtevadadır.

Kelimeleri cümleleri ihtiva ederken, deyimleride makalelere konu ve başlık olabilecek külliyettedir.

ADEMİ TASDİK – TASDİKİ ADEM : Tasdik etmemek ve yokluğu kabul edip,onaylamak. Allahın varlığının zıddı olmayan yokluğunu kabul etmek. Birincisi bir atalet ve düşünmemektir. İkincisi ise olmayan bir şeye vücud vermeye çalışmak. Zira inkar bir tahrib olup ademi,oda şer,nefy ve infiali netice verirler.

AHSENİ TAKVİM :

“Ahsen-i takvimde en güzel bir mu'cize-i kudret “ [1]

“İnsanın ahsen-i takvimdeki hüsn-ü masnuiyeti, Sâni'i gösterdiği gibi; o ahsen-i takvimdeki kabiliyet-i câmiasıyla kısa bir zamanda zeval bulması, haşri gösterir.” [2]

“Mevcudata serpilen ve evkata takılan kemalâtının bir ahsen-i takvimidir.” [3]

Son model ve son sistem bir varlık.

“Hüsn-ü takviminden Rahman ve Rahîm isimlerini” [4] tecelli ettiren bir varlık.

“İnsanı, bu câmiiyete göre en a'lâ bir mevki olan ahsen-i takvime çıkarmak vasıtası, şükürdür. Şükür olmazsa, esfel-i safilîne düşer; bir zulm-ü azîmi irtikâb eder.” [5]


Evet,İnsan ahseni takvimde yaratılmıştır.Her insan için baştaki yapı ve proğram budur.Ancak insanlar kendi kendilerine modellerini değiştirmekte veya çirkinleştirmektedir.

ÂLAYI İLLİYYİN - ESFELİ SAFİLİN : Yüceler yücesi ve Aşağılar aşağısı.”Bütün insaniyet, bütün istidadıyla istediği beka gibi bir haceti ki; o hacet ise, insanı esfel-i safilînden a'lâ-yı illiyyîne çıkarıyor.” [6]

“Bu dünya bir meydan-ı tecrübe ve imtihandır ve dâr-ı teklif ve mücahededir. İmtihan ve teklif iktiza ederler ki, hakikatlar perdeli kalıp, tâ müsabaka ve mücahede ile Ebubekirler a'lâ-yı illiyyîne çıksınlar ve Ebucehiller esfel-i safilîne girsinler. Eğer masumlar böyle musibetlerde sağlam kalsaydılar, Ebucehiller aynen Ebubekirler gibi teslim olup, mücahede ile manevî terakki kapısı kapanacaktı ve sırr-ı teklif bozulacaktı.” [7]

“Eğer Resulullah olmazsa; a'lâ-yı illiyyînden esfel-i safilîne sukut etmek ve menba-ı kemalât derecesinden maden-i desais makamına düşmek lâzımgelir.” [8]

“İnsan, nur-u iman ile a'lâ-yı illiyyîne çıkar; Cennet'e lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile, esfel-i safilîne düşer; Cehennem'e ehil (olacak) bir vaziyete girer.” [9]

“Sen eğer nefis ve şeytanı dinlersen, esfel-i safilîne düşersin. Eğer Hak ve Kur'an'ı dinlersen, a'lâ-yı illiyyîne çıkar, kâinatın bir güzel takvimi olursun.” [10]

“Evet Müseylime'yi esfel-i safilîne düşüren kizb olduğu gibi, Muhammed-ül Emin Aleyhissalâtü Vesselâm'ı a'lâ-yı illiyyîne çıkaran sıdktır ve doğruluktur.” [11]

“Kur'an-ı Hakîm iman ve amel-i sâlih ile o esfel-i safilîne sukuttan insanı a'lâ-yı illiyyîne çıkarır.” [12]

“Küçük bir hareket, insanı a'lâ-yı illiyyîne çıkarır ve öyle hal olur ki; küçük bir fiil, insanı esfel-i safilîne indirir.” [13]

ALEMİ MÂNA : Herşeyin mânalandığı,anlam ve kıymet aldığı,lafzın ruhunu oluşturan âlem. Hakiki âlem. Madde âleminin mahsul verdiği âlem. Lafızlar mânalara zarf,cilt ve kılıftırlar. Manen bilinen alem.

ALEMİ MİSAL – ALEMİ ERVAH VE RUHANİYAT :Bu dünyanın arkasındaki tenteneli,tül perdeli,buradakilerin oradakileri görmelerine mani engel,ara alem. Ruhaniyat alemi. Rüya alemi. Ahiret aleminin sineması. Bu dünyada olan tüm hadiselerin kameraya alındığı ve seyredildiği mahal.

ÂLİ SANAT – ÂLİ NAKIŞ – ACUBE-İ SANAT : En basit gibi görülen işlerde yapılan üstün sanat ve nakış,işleme eserleri. Basiret ve ilim ehline hayrette bırakacak,hikmet ve maslahatlarda donatılmış sanat.

CEHLİ MUTLAK : Cehli basit bir şey bilmediğini bilir suretiyle olan cahillik,cehli mürekkeb ise,bilmediğinide bilmez. Cehli mutlak bu kabilden olup,her konuda tecrübesiz ve bilgisiz kimse.

DELAİLİ ÂFAKİYE VE ENFÜSİYE : Gerek dış,gerekse de iç alemimizde Allah’ın varlığına delil olan âyet ve alâmetler. “Ufuklarda ve kendi nefislerinde insanlara âyetlerimizi göstereceğiz ki o (Kur’an)ın gerçek olduğu,onlara iyice belli olsun. Rabbinin her şeye şahit olması,yetmez mi?” [14]

[1] Sözler.87.
[2] Age.89.
[3] Age.128.
[4] Age.687.
[5] Mektubat.367.
[6] Sözler.69.
[7] Age.172.
[8] Age.187.
[9] Age.311.
[10] Age.328.
[11] Age.484.
[12] Age.636.
[13] Mektubat.473.
[14] Fussilet.53.
 

*reþha*

New member
ADEMİ TASDİK - TASDİKİ ADEM_________________________________________________risale i nur manasını söylesin:

Hem kabul etmemek başkadır, inkâr etmek başkadır.

Adem-i kabul bir lâkaytlıktır, bir göz kapamaktır ve câhilâne bir hükümsüzlüktür. Bu surette, çok muhal şeyler onun içinde gizlenebilir. Onun aklı onlarla uğraşmaz.

Amma inkâr ise, o adem-i kabul değil, belki o kabul-ü ademdir, bir hükümdür. Onun aklı hareket etmeye mecburdur.



Küfür ve dalâlet iki kısımdır. Bir kısmı, amelî ve fer'î olmakla beraber, İmân hükümlerini nefyetmek ve inkâr etmektir ki, bu tarz dalâlet kolaydır. Hakkı kabul etmemektir; bir terktir, bir ademdir, bir adem-i kabuldür. İşte bu kısımdır ki, risalelerde kolay gösterilmiş.

İkinci kısım ise, amelî ve fer'î olmayıp, belki itikadî ve fikrî bir hükümdür. Yalnız imanın nefyini değil, belki imanın zıddına gidip bir yol açmaktır. Bu ise bâtılı kabuldür, hakkın aksini ispattır.

Adem-i kabul. Yalnız, ispatı tasdik etmemektir. Bu ise bir cehildir; bir hükümsüzlüktür ve kolaydır.
Kabul-ü adem. Kalben, ademini tasdik etmektir. Bu kısım ise bir hükümdür, bir itikaddır, bir iltizamdır_________________________________________________kardeşimde cok güzel yazmış ALLAH razı olsun
 
Üst