Ondokuzuncu söz...

hasret

Well-known member
BİRİNCİ REŞHASI
Rabbimizi bize tarif eden üç büyük, küllî muarrif var: Birisi şu kitab-ı kâinattır ki, bir nebze şehadetini on üç Lem'a ile Arabî Nur Risalesinden On Üçüncü Dersten işittik. Birisi şu kitab-ı kebîrin âyet-i kübrâsı olan Hâtemü'l-Enbiyâ Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Birisi de Kur'ân-ı Azîmüşşandır. Şimdi, şu ikinci burhan-ı nâtıkı olan Hâtemü'l-Enbiyâ Aleyhissalâtü Vesselâmı tanımalıyız, dinlemeliyiz.

Evet, o burhanın şahs-ı mânevîsine bak:

Sath-ı arz bir mescid, Mekke bir mihrap, Medine bir minber; o burhan-ı bâhir olan Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm bütün ehl-i imana imam, bütün insanlara hatip, bütün enbiyaya reis, bütün evliyaya seyyid, bütün enbiya ve evliyadan mürekkep bir halka-i zikrin serzâkiri; bütün enbiya hayattar kökleri, bütün evliya tarâvettar semereleri bir şecere-i nuraniyedir ki, herbir dâvâsını, mucizatlarına istinat eden bütün enbiya ve kerametlerine itimat eden bütün evliya tasdik edip imza ediyorlar.

Zira, o Lâ ilâhe illâllah der, dâvâ eder. Bütün sağ ve sol, yani mazi ve müstakbel taraflarında saf tutan o nuranî zâkirler, aynı kelimeyi tekrar ederek, icmâ ile, mânen Sadakte ve bilhakkı natakte derler.

Hangi vehmin haddi var ki, böyle hesapsız imzalarla teyid edilen bir müddeâya parmak karıştırsın?

ilaiayh benden 19.sözün açıklamasın istedin,benim haddim değil risaleyi acıklamak ama tevfik-i ilahi refik olursa istifade ettiğim kadarını paylaşayım;
Evet yukarda dediki Rabbimizi bize tarif eden üc büyük tantıcı var;
Biri su kainat kitabı:

Evetbir kitap katipsiz olmadığı gibi bu kainat kitabınında bir katibi var elbet.Kainatta hangi mahlukata bakarsan bak hepsi lisanı halle''la ilahe illalah''der,ona işaret eder.Evet en kücük atomdan tut,taa güneşe kadar hersey bir denge,düzen ve intizam icindedir.Hicbirsey kendi kendine varolmadığına göre bu kainatta kendi kendine var olması düşünülemez.Her fiilin bir faili olmak mecburiyatinde.Fiil birse failinde bir olduğuna delildir.Mesela,güneşi ele alalım;
Güneşin bir cekim gücü var,ama buna rağmen etrafında dönen seyyareler ona yapışmaz,neden cünkü onların hareket halindE olmaları bunu engeller ve denge sağlanmış olur.Sonra atoma bakıyoruz,aynı fiili ondada müşahede ediyoruz.Zira atomunda cekim gücü olmasına rağmen,etrafında ki elektronlar ona yapışmaz,zira onlarda hareket halindedirler.Bak aynı fiil...Demek atomu yaratan kim ise tüm gezegenleri,güneşide yaratan odur.Tarihci abiden duymuştum;Makro ile mikro alemi yaratan kim ise arasındakileride yaratn odur.Çünkü fail muktedirdir.Ve aynı zamanda KAİNAT TECEZZİ ETMEZ BİR KÜLLDÜR .Herseyde bir zincirleme var,zincirin en zayıf halkasında dahi en ufak bir dengesizlik kainatı hercü merc eder.Biri yaradan hepsini yaratma durumunda...Cünkü aynı kudreti gerektiriyor.Sinek sanatca güneşe yetişemesede geride kalmaz...
Düşünsene evren tek bir noktadan başlamıtı,o ilk noktanın(bingbang) sahibi kim ise insanında nehirlerinde ,nebatatında ilahir..sahibi odur.Herşer ''bir''de ayrıldığına göre o ''birin''
sahibi herşeyin sahibidir.Demek umum kainata sözünü geciremeyen bir zerreye rububiyetini dinlettiremez.(lemalar)Düşünsek bir elmayı yaratan aynı zamanda dünyanın,güneşin sair unsurlarında yaratıcısı olması lazım.Dünya döncek,yaz gelcek,güneş,hava ,sair unsurlarla o elma meydana gelicek.

Evet kardeşim verilecek örnek cok ama inş bu kadarı ile iktifa et,bu şekilde cok zor oluyor.

Gelelim ikinci tanıtıcıya.Rasulullah (s.a.v)

onuncu sözde diyor ki;Uluhiyet,risaletsiz olmaz.Rabbim diyor ''ben gizli bir hazine idim bilinmek istedim''.Peki peygamber olmasaydı,,biz o gizli hazineden nasıl haberda olucaktık,onun marziyatını nasıl bilecektik.Düşün ki gözünü kapattın,acınca kendini bir sarayda buldun,aklına hemen sunlar gelmez mi?BEN NERDEYİM,BURDA NECİYİM,BURASI NERESİ,SAHİBİ KİM,BENDEN BEKLEDİĞİ NE?...o anda bir tarif ediciye ne kadar ihtiyac hissedersin.İşte Rasulun vücudu bu kainata ve bu kainatın saniine onuncu sözde ki ifade ile,ışık günese lüzumu derecesinde elzemdir.Ve şu alemde muhammedi arabi a.s daha ehil biri zuhur etmemiştir.Ve bu vazifeye ondan daha layık biri gelmemiştir.Bu ciheti 19.reşha ve mucizat- ı ahmediye acıklıyor zaten oraya müracaaat et..

Gelelim ücüncü tanıtıcıya,Kuran-ı kerim:
Ayetel kübrada diyor ki;Bir zatın vücudunu bildiren en zahir alemetonun konuşmasıdır.Bu hakikat onun mevcudiyetine ve vahdetine şehadet eder.Ve 9.meselede de der ki;

Hem öyle bir tazelik ve gençlik ve şebâbet ve garabet göstermiş ki, on dört asır yaşadığı ve herkesin eline kolayca girdiği halde, şimdi nazil olmuş gibi tazeliğini muhafaza ediyor. Her asır, kendine hitap ediyor gibi bir gençlikte görmüş. Her taife-i ilmiye, ondan her vakit istifade etmek için kesretle ve mebzuliyetle yanlarında bulundurdukları ve üslûb-u ifadesine ittiba ve iktida ettikleri halde, o, üslûbundaki ve tarz-ı beyanındaki garabetini aynen muhafaza ediyor.
Evet sadece bu satırlarda da anlaşılacagı üzerine zaman ihtiyarlandıkca kuran gencleşiyor.Her asra hitap etmesi zaten rabbimi en güzel bi şekilde anlatıyor,ve onun varlığına mükemmel bir deili oluyor.
Mesela;H.z musa insanların büyücülükle uğrastığı bir dönemde ,Allahın kendisine verdiği mucizelerlerle, kendini tanrılaştıran firavunu ve büyücü gurubunu mağlub etti...
Hz isa şifacılığın yaygın olduğu bir dönemde,hastaları iyileşitrerek mucizeler gösterdi.
Günjümüzde bilimin, biliminde yaratıcısı olan Allah ile yarıştırıldığına tanık oluyoruz.İşte tam bu dönemde ise Allah kuranda ki bilimsel,mucizeleri acığa cıkarıyor.Kuran ,evrenin genişlemesinden,bengbangdan,atomdan,cekim gücünden,ayın yörüngesinden,atmosferden,insanın ilk oluşumundan...ilaahir.Mucizane haber verir.İşte bu ALLAHIN varlığının
en büyük delilidir.Mesela;
''ve evreni göğü kuvvetmizle kurduk muhakkak genişletmekteyiz''(zariyat suresi)Evet tarihin başından beri bilim adamları evren sonsuzmudur diye tartışmış,bi kısmıda etrafı cevrilidir demiş.Ama 1400 yıl önce gelen kuran üçüncü bir modeli tarif etmiş.
İşte bi tarafta ünlü bilim adamları,bi tarafta cöldeki hz.Muhammed...Kuranın ifadesine dayanarak evren genişlemektedir diyor...
Bu hakikat 1900 yıllarında hubblenin gelişen teleskobu sayesinde ortaya cıkıyor.Şimdi bakıyoruz, o döneme kadar bu iddiayı kurandn başka ortaya atan başka bir kaynak yoktur.
FESÜBHANALLAH...Bu hakikat, kainatı Allahın yarattığına ve aynı zamnda bu sırları, kitabın da beyan ettiğine en büyük delil değil midir?
Demek kur'ana bakan rabbini bulur....



Evet ilailayh sana denizden bir katre...diğer kısımlarıda acmak isterdim ama yoruldum .( İnş diğer kısımları abiler acarlar.SLM VE DUA İLE...
 

istiðna

Active member
19.söz...

zât-ı Ahmediyenin (a.s.m.) kemâlâtına ve delâil-i nübüvvetine ve o Mirac-ı Âzama en elyak o olduğuna icmâlî işaretler nev'inde bir muhtasar fihriste gösteriyoruz. Şöyle ki:

Evvelâ: Tevrat, İncil, Zebur gibi kütüb-ü mukaddeseden, pek çok tahrifata maruz oldukları halde, şu zamanda dahi, Hüseyin Cisrî gibi bir muhakkik, nübüvvet-i Ahmediyeye (a.s.m.) dair yüz on dört işarî beşaretleri çıkarıp Risale-i Hamidiye'de göstermiştir.

Saniyen: Tarihçe sabit, Şık ve Satîh gibi meşhur iki kâhinin, nübüvvet-i Ahmediyeden (a.s.m.) biraz evvel, nübüvvetine ve Âhirzaman Peygamberi o olduğuna beyanatları gibi çok beşaretler sahih bir surette tarihen nakledilmiştir.

Salisen: Velâdet-i Ahmediye (a.s.m.) gecesinde Kâbedeki sanemlerin sukutuyla, Kisrâ-yı Fârisin saray-ı meşhuresi olan Eyvânı inşikak etmesi gibi, irhasat denilen yüzer harika tarihçe meşhurdur.

Rabian: Bir orduya parmağından gelen suyu içirmesi ve câmide, bir cemaat-i azîme huzurunda kuru direğin, minberin naklinden dolayı mufarakat-i Ahmediyeden (a.s.m.) deve gibi enîn ederek ağlaması, 1 nassıyla, şakk-ı kamer gibi, muhakkiklerin tahkikatıyla bine bâliğ mucizatla serfiraz olduğunu tarih ve siyer gösteriyor.
[hr]Hamisen: Dost ve düşmanın ittifakıyla ahlâk-ı hasenenin şahsında en yüksek derecede; ve bütün muamelâtının şehadetiyle, secâyâ-yı sâmiye, vazifesinde ve tebliğatında en âli bir derecede; ve din-i İslâmdaki mehâsin-i ahlâkın şehadetiyle, şeriatinde en âli hısâl-i hamîde en mükemmel derecede bulunduğuna ehl-i insaf ve dikkat tereddüt etmez.

Sadisen: Onuncu Sözün İkinci İşaretinde işaret edildiği gibi, Ulûhiyet, mukteza-yı hikmet olarak tezahür istemesine mukabil, en âzamî bir derecede zât-ı Ahmediye (a.s.m.) dinindeki âzamî ubudiyetiyle en parlak bir derecede göstermiştir. Hem Hâlık-ı Âlemin nihayet kemaldeki cemâlini bir vasıtayla göstermek, mukteza-yı hikmet ve hakikat olarak istemesine mukabil, en güzel bir surette gösterici ve tarif edici, bilbedâhe, o zattır.

Hem Sâni-i Âlemin nihayet cemalde olan kemâl-i san'atı üzerine enzâr-ı dikkati celb etmek, teşhir etmek istemesine mukabil, en yüksek bir sadâ ile dellâllık eden, yine bilmüşahede o zattır.

Hem bütün âlemlerin Rabbi, kesret tabakatında vahdaniyetini ilân etmek istemesine mukabil, tevhidin en âzamı bir derecede, bütün merâtib-i tevhidi ilân eden, yine bizzarure o zattır.

Hem Sahib-i Âlemin nihayet derecede âsârındaki cemâlin işaretiyle, nihayetsiz hüsn-ü zâtîsini ve cemâlinin mehâsinini ve hüsnünün letâifini aynalarda mukteza-yı hakikat ve hikmet olarak görmek ve göstermek istemesine mukabil, en şâşaalı bir surette aynadarlık eden ve gösteren ve sevip ve başkasına sevdiren, yine bilbedâhe o zattır.

Hem şu saray-ı âlemin sânii, gayet harika mucizeleriyle ve gayet kıymettar cevahirlerle dolu hazine-i gaybiyelerini izhar ve teşhir istemesi ve onlarla kemâlâtını tarif etmek ve bildirmek istemesine mukabil, en âzamî bir surette teşhir edici ve tavsif edici ve tarif edici, yine bilbedâhe o zattır.

Hem şu kâinatın Sânii, şu kâinatı envâ-ı acaip ve ziynetlerle süslendirmek suretinde yapması ve zîşuur mahlûkatını seyir ve tenezzüh ve ibret ve tefekkür için ona ithal etmesi ve mukteza-yı hikmet olarak onlara o âsar ve sanayiinin mânâlarını, kıymetlerini ehl-i temâşâ ve tefekküre bildirmek istemesine mukabil, en âzamî bir surette cin ve inse, belki ruhanîlere ve melâikelere de Kur'ân-ı Hakîm vasıtasıyla rehberlik eden, yine bilbedâhe o zattır.

Hem şu kâinatın Hâkim-i Hakîmi, şu kâinatın tahavvülâtındaki maksat ve gayeyi tazammun eden tılsım-ı muğlâkını ve mevcudatın "nereden, nereye ve ne oldukları" olan şu üç sual-i müşkilin muammâsını bir elçi vasıtasıyla umum zîşuurlara açtırmak istemesine mukabil, en vâzıh bir surette ve en âzamî bir derecede, hakaik-i Kur'âniye vasıtasıyla o tılsımı açan ve o muammâyı halleden, yine bilbedâhe o zattır.

Hem şu âlemin Sâni-i Zülcelâli, bütün güzel masnuatıyla kendini zîşuur olanlara tanıttırmak ve kıymetli nimetlerle kendini onlara sevdirmesi, bizzarure, onun mukabilinde, zîşuur olanlara marziyâtı ve arzu-yu İlâhiyelerini bir elçi vasıtasıyla bildirmesini istemesine mukabil, en âlâ ve ekmel bir surette, Kur'ân vasıtasıyla o marziyat ve arzuları beyan eden ve getiren, yine bilbedâhe o zattır.
 

illailayh

Active member
19.söz...

ALLAH RAZI OLSUN IKINIZDEN DE AMA EZBER LAZIM DEMİİ ARAPCADAN YAZILIM VAR YARIN ONA MI BAKİM BUNA MI DÜN NERDEYDİN SEN BAKİM:):) BEYNİM DURDU..
 

hasret

Well-known member
19.söz...

illailayh ' Alıntı:
ALLAH RAZI OLSUN IKINIZDEN DE AMA EZBER LAZIM DEMİİ ARAPCADAN YAZILIM VAR YARIN ONA MI BAKİM BUNA MI DÜN NERDEYDİN SEN BAKİM:):) BEYNİM DURDU..

olsun kardeşim sende yarın oku,günler torbaya mı girdi::)
Düne gelince ,evdeydim ama dedemler bırakmıyor ki evimde kalayım,yokluğuma pek dayanamıyorlar...
 

illailayh

Active member
19.söz...

Şualar ' Alıntı:
olsun kardeşim sende yarın oku,günler torbaya mı girdi::)
Düne gelince ,evdeydim ama dedemler bırakmıyor ki evimde kalayım,yokluğuma pek dayanamıyorlar...

iyide 19. söz de yarın mütaala edilcek artık mecburen yazılıdan sonra öglene kadar yapcaz bişeyler:(:(
 

hasret

Well-known member
19.söz...

illailayh ' Alıntı:
iyide 19. söz de yarın mütaala edilcek artık mecburen yazılıdan sonra öglene kadar yapcaz bişeyler:(:(
Vallhi ben görevimi yaptım hepsini olmasada azcık acıkladım,gerisi sana kalmış,sende sözünde dur, benlen paylaşcan tamam mı?
 

illailayh

Active member
19.söz...

Şualar ' Alıntı:
Vallhi ben görevimi yaptım hepsini olmasada azcık acıkladım,gerisi sana kalmış,sende sözünde dur, benlen paylaşcan tamam mı?

yazılım iyi geçti(olması gerektigi gibi :p) 3.reşhaya kadar yapabildik ceziretül araba gittik haftaya döncez:):)mübarek hocam fahri kainatı anlatırken gözyaslarına hakim olamadı..devamını akşam yazarım şincik işim var:):)
 

hasret

Well-known member
19.söz...

illailayh ' Alıntı:
yazılım iyi geçti(olması gerektigi gibi :p) 3.reşhaya kadar yapabildik ceziretül araba gittik haftaya döncez:):)mübarek hocam fahri kainatı anlatırken gözyaslarına hakim olamadı..devamını akşam yazarım şincik işim var:):)
Bak en ince ayrıntısına kadar anlatıcan, tamam mı şirincik::)
 
Üst