VURUN KARPUZU YERE VURUN(TOKAT GİBİ BİR YAZI)

emaneten

Member
Vurun ki, on yıllardır gizlediğiniz gerçek yüzünüz dökülsün ortaya. Vurun ki, tüm çekirdekler yayılsın ortalığa da o sahte demokrat, modern, ilerici yüzünüzü görsün herkes.

Üç kuruşluk menfaatleriniz için, günübirlik çıkarlarınız için nasıl birbirinizi ensenizden ısırdığınızı biz yazınca sinirleniyorsunuz, ama böyle birbirinizin karpuzunu yere çarpınca çıkıyor gerçek kişiliğiniz ve dünyanız.

Çarpın hışımla karpuzlarınızı yere ki, menfaat eksenli, çarpık ilişkilerinizi görsün ümmet-i Muhammed. Deri koltukların, pahalı halıların, yıllanmış şarapların, güzel makyajlı kızların sarmaladığı o koyu renkli camlarla kuşatılmış dünyanızı biz bu kadar yakından, birinci elden öğrenelim. Sizin gibi imkânlarımız yok, kulaklarımız da Midas'ınki gibi değil özel görüşmelerinizi faş edebilecek durumda değiliz.

Ama bu karpuz düellolarınızda çıkıyor gerçek kimlikleriniz ortaya. Bu da Allah'ın başka bir hikmeti işte!

Bir zaman kasalarınızın, çıkarlarınızın beraber olduğu, aranızdan su sızmadığı, hatta baba-oğul ilişkisi yaşadığınız insanların menfaat ayrılığı yaşandıktan sonra böyle karpuzu yere çarpma eylemi sonrasında bilelim iç yüzünüzü, tanıyalım sizi.
Çarpsın yere karpuz ve dağılsın dört bir yana kirli çekirdekleri...

Kitap yazın, ekrana çıkın, köşe kaleme alın, internet sitelerine açıklama yollayın. Düne kadar yücelttiğiniz, birbirinize sahip çıktığınız, yediğiniz içtiğinizin ayrı gitmediği kişileri şimdi cascavlak atın milletin önüne. O da can havliyle üzerini silkelerken bir yandan, diğer yandan sizin ne mal olduğunuzu söylesin bize.

Biz uzaktan gözlemlerimizle, basiretimizle, kim olduğunuzun kırkta birini bile yazarken kızıyor, öfkeden köpürüyorsunuz çünkü. Ama o gizlediğiniz gerçek yüzünüzün, ardına saklandığınız maskenizin inmesinden sonra 'Tamam ama sen de şöylesin' demekten başka çareniz yok siz de biliyorsunuz. Bir tencerenin yapabileceği en büyük intikam girişimi diğerinin karasını göstermektir, biliyoruz bunu.
Vurun karpuzu, yere vurun!

Vurun ki, on yıllardır gizlediğiniz gerçek yüzünüz dökülsün ortaya. Vurun ki, tüm çekirdekler yayılsın ortalığa da o sahte demokrat, modern, ilerici yüzünüzü görsün herkes.

Yaptığınız mesleğin bir maske, kurumunuzun bir paravan olduğunu biz anlatamıyoruz. Anlatamıyoruz; çünkü kuralınız, kaideniz, kutsalınız yok. Tüm gücünüzle inancımıza, kutsalımıza, değerlerimize saldırıyorsunuz çünkü. Ahlaksız bir oyun geliştirmişsiniz, herkes biliyor artık. Bu nedenle biz sadece 'acaba?' diye sorabilirken siz birbirinize isim, yer, tarih belirterek vuruyorsunuz. Ve dökülüyor boyalar birer birer.
İndikçe maskeleriniz gerçek yüzünüz çıkıyor ortaya. Gizlemeye çalıştığınız kişiliğiniz, ruhunuz, iç organlarınız... Yaşadığınız ilişkilerin çıkarcılığı, dostluklarınızın yapaylığı, ahbaplığınızın sentetik oluşunu tarih kayıtlara geçsin istiyoruz.

Yere saçılsın karpuz ki, hırsınız için neler yapabileceğinizi görsün bu millet. Doymayan iştahınızı, açgözlülüğünüzü göstersin bize eski dostlarınız. Siz soğuk yerken intikam yemeklerinizi, biz size ait tabloların eksik yönlerini tamamlayalım.

Bizim sizi tanımlamamıza kuduruyorsunuz, burunlarınızdan duman çıkıyor ve tekmeliyorsunuz pahalı halılarınızı. Ama birbirinizi tanımlamanızı da görüyoruz işte. Belki edebî değeri beş kuruş etmez yazdıklarınızın, insani olana, erdeme, vicdana dair tek kelime bulunmaz yazdıklarınızda; ama siz varsınız o tabloda. Yazın ki bilsin bu millet, yazın ki sizin birbirinizi tanıdığınız kadar tanıyalım sizi. Siz karpuzlarınızı yere vurun, biz gördükçe iç yüzünüzü, gerçeği çarpalım suratınıza. Başka türlü anlamıyorsunuz çünkü!
 
Üst