Yıldırımlar Seni Selamlıyor ...

imported_mihrace

Active member
Rad sûresi ile seyre dalmışken kainatı şu âyet bize neler anlatır bir bilsek; onikinci ayette Rabbim şöyle buyurur: “O, O’dur ki; size korku ve ümit içerisinde şimşek gösterir. Ve ağırlıklı bulutları peydâ eder.”

Bu ayetten sonra onüçüncü ayette şöyle der: “Gök gürültüsü hamd ile tesbih eder. Melekler de korkusundan… Ve yıldırımlar gönderirde onlarla dilediğini çarpar. Onlarsa Allah hakkında mücadele ediyorlardır. Halbuki O’nun kudreti ve azâbı çok şiddetlidir.”

Şimşek gösterir diyor bu şimşek nedir ki? Yağmurdan önce gelen yağmurun habercisi bir şimşek midir? Yoksa kıyameti müjdeleyen dehşet günü getiren bir şimşek midir? Yoksa savaşın başlangıcı olan bomba sesleri midir?

Bulutlar nedir peki? Yağmuru karnına hapseden anne mi? Kıyamette dağları alıp götürecek olan bulut mu? Yoksa savaşlarda tozu dumana katan askerler mi?

O gürültüler, şimşekler, aşkından kendini yollara veren ruzgar Rabbini tesbih eder, hamd eder. Allah için mucadele etmek, Allah için kendini savaşın ortasına esir etmek, Allah için yurdundan göç etmek, terk etmek her şeyi, canını, cânânını…

Gökler ve yerlerdekiler yalnızca kendilerini yaradana, rızıklar verene hamd eder, tesbih eder, secde eder. Yalnızca O’nu zikreder. Ey göklerde ve yerde olanlar! Karıncalar, balıklar, çimenler, taşlar, bulutlar, melekler, sâlih kullar… zikrederler âlemi hep bir ağızdan huuuuu derler. Ararlar yaradanın tecellilerini, fena fillah, beka billah olurlar. Seyr-i anillah, seyr-i billaha ererler. Nur- ı Muhammedî ile kaplar tüm kainatı, gül-i Muhammedî kokar cümle âlem.

Karanlıklar aydınlığa döner, dikenler gül bitirir. Hayatımıza iki emanet verilmiştir iki emanet ile yaşarsanız asla sapıtmazsınız mujdesi gelmiş Allah’ın kitabı ve Resulun sünneti. İşte iki emânet, iki nur, iki hayat kaynağı…

Kudreti ve azabı çok şiddetli olan Rabbim? Ey yüceler yücesi, kimini rahmetinle kimini dehşetli gazâbınla sınarsın. Sen öyle büyüksün ki rahmetim gazâbımı geçmiştir dersin. Es-sabur isminin tecellisi öyle geniş ki, bunu benim anlamam çok zor.

Sevinçle Medine’den selam sedâlarını getirir bir şimşek, selavatlar gelir, tekbirler duyulur. Allah u ekbeeeeeer der tüm âşıklar, mâşuklar, dermânını arayanlar.

Aynı surenin yirmisekizinci ayetinde der ki: “Onlar ki, iman etmişlerdir ve kalpleri Allah’ın zikri ile yatışırlar. Evet… Allah’ın zikriyle kalpler yatışır”

“Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle mutmain olur” ayeti, bu ayeti ne de güzel açıklar. Kalplerin mutmain olması için salih olarak iman etmek ve sürekli olarak Allah’ı zikretmek gerekiyor, işte hayatımızı kolaylaştıracak olan, bizi mutluluğa erdirecek olan kaynak verilmişken neden batıl yollara saparız da sıkıntıya meylederiz ki. Allah’ı her yerde görmek varken, cennette cemalini seyretmek varken nelerle meşgul oluruz ki. Yüce Rabbim yirmisekizinci ayetten sonra ise şu mujde ile bizi cennetine davet eder: “Onlar ki iman etmişlerdir ve salih ameller işlemektedirler. Ne hoş! Tuba onların, geleceğin güzelliği onların” şükürler olsun, bizleri Firdevs ırmağı başında bekleyen Resul ile dinini tamamladı ve bizi doğumumuzdan bugüne kadar kendine kul, resûlune ümmet, sadık kullarına talebe edene, bizleri onlarla birlikte hem-hal edene şükürler olsun, sınavımız da bizlere yardım edene, darda bırakmayana şükürler olsun. Geleceğin güzelliklerini verecek olana şükürler olsun ne kadar şükretsek ne kadar secdelere kapansak az gelir ki biz O’nu her anımızda hatırlamazken bizlere kendini unutturmayan el-vedud ismi tecellisi ile sevdiklerini bize de sevdirene şükürler olsun.

Cenneti yaratana, cehennemi yakana, bu dünyada yapılanların karşılığını verecek olana şükürler olsun.

Bizlere unutturma unutmamamız gerekenleri. Ey yüceler yücesi...!!!
 
Üst