""İnsanlığın İftihar Tablosu""

imported_mihrace

Active member
Necip Fazıl, Efendimiz’i (sas) ifade için “O ki, o yüzden varız” derdi. Bu yaklaşım, “Sen olmasaydın, âlemleri yaratmazdım” hadis-i kudsîsinden mülhemdir.

Evet Allah (cc), kâinatı O’nun (sas) için yaratmıştır. Kâinat, Allah’ı anlatan bir kitapsa -ki, öyledir- bu kitabın tercümanı Hz. Muhammed’dir (sas). O olmasaydı, kâinat kitabı okunamayan, anlaşılamayan bir sır olarak kalacaktı. Dolayısıyla onun içinde yaşayacak; ama onunla Allah’ı tanıyamayacak ve O’na ulaşamayacaktık. Oysaki, Allah, Kur’ân-ı Kerim’de beyan ettiği üzere, varlığı, kendisine ibadet etsinler, İbn Abbas’ın tefsirine göre de, kendisini tanısınlar diye yaratmıştır. Bu itibarla denebilir ki, Hz. Muhammed (sas) olmasaydı, varlık bilinmeyecek ve dolayısıyla Allah da tanınmayacaktı. Öyle ise O’na varlığın ille-i gayesi, yani yaratılış sebebi denebilir.

O’nu, kendinden önce gelen her peygamber, misyonu ölçüsünde ve çerçevesinde anlatmış ve haber vermiştir. Meselâ, Endülüslü büyük alim Kadı Iyaz’ın Şifa-i Şerif’inde geçtiği üzere, Hz. Âdem, kendisine yasaklanan meyveden yedikten sonra Cenâb-ı Allah’a O’nu şefaatçi ederek yalvarmış; “Muhammed hürmetine beni affet!” demiştir. Cenâb-ı Allah’ın, “Sen Muhammed’i nereden biliyorsun?” sorusuna karşılık da, “Ben, Cennet’in kapısında ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedün rasûlüllah’ yazısını gördüm. İsmi, Senin İsm-i Şerifi’nin yanında anılan biri, Sen’in yanında en kıymetli olmalıdır.” şeklinde cevap vermiştir. En son Hz. İsa da O’ndan çok bahsetmiş, İncillerin eldeki nüshalarında “Size daha çok söyleyeceklerim var; fakat şimdi siz bunları kaldıramazsınız. Ben gideyim, ta ki, dünyanın Efendisi, gerçeğin ruhu, hakkı bâtıldan ayıran Zât gelsin ve size bütün hakikatleri anlatsın.” (Yuhanna, Bab 16/12-14) demiştir.

Hz. İsa, O’nu Ahmed olarak haber vermiştir. İlâhî bir tevafuktur ki, dedesi Abdülmüttalib, “Gökte ve yerdekiler O’nu övsün” diyerek, O’na Muhammed ismini koymuştur. İmam-ı Rabbanî gibi büyük zatlar, önemle Hakikat-ı Ahmediye ve Hakikat-ı Muhammediye üzerinde dururlar. O, yeryüzüne gelmeden önce “Hakikat-ı Ahmediye”nin sahibiydi. Dolayısıyla Hz. İsa, O’nu Ahmed ismiyle müjdelemiştir. Dünyadaki misyonu itibarıyla da O “Hakikat-ı Muhammediye”yi temsil etmiştir. Nebiler Sultanı (sas) bu temsil sonunda Hakikat-ı Ahmediye’ye bi’l-fiil ulaşarak veya Hakikat-ı Ahmediye’yi bilfiil gerçekleştirerek, yine “Hz. Ahmed” unvanıyla işaret buyurulan varlığın ruhu olma âlemine dönmüştür. Cahiliye Arapları, pek çok kötülüğü ve günahı işleyebilen insanlardı. Merhametsiz ve gaddardılar.

Hatta fakirlik korkusuyla ve bir de kendi anlayışlarına göre, kız çocuğu sahibi olma utancıyla (!) kız çocuklarını diri diri toprağa gömdükleri de olurdu. Ancak bunun yanında çok güzel hasletleri de vardı. Meselâ, cömertlik ve cesaret onlarda çok önemli hususlardı. Bütün bu güzel sıfatların hepsinde O (sav), herkesi geçmişti. O kadar ki, O’na herkes Muhammedü’l-Emin diyordu. Ve tabiî Allah’tan aldığı Kur’ân-ı Kerim de, söz ve belâğat açısından bütün sözleri geride bırakmış ve hepsinin önüne geçmişti. Öyle ki bütün edipler bir araya gelip el ele verselerdi, bir sûre, hatta bir âyete bile nazire yapamayacaklardı. Evet O, bu derecede bir üslup, bir belâğat ve bir edebiyat mucizesiydi. O, en çok eza ve cefaya maruz bırakıldığı bir zamanda Mirac’la şereflendirilmişti. O (sav), son derece mütevazı idi.

Yerde oturup yemek yediğini gören bir kadın, “Köleler gibi oturmuş, yemek yiyor.” deyince, ona: “Benden iyi köle mi olur? Ben, Allah’ın kölesiyim.” deyivermişti. Her şeyden önce O bir kuldu. Hz. Cebrail (as)’in yanında olduğu bir sırada açlıktan söz edilmişti. O’na, Allah’tan kul peygamber mi, melik peygamber mi olmayı tercih ettiği sorulunca da O, kul peygamber olmayı tercih etmişti.

O misyonuna başladığı gün ne kadar mütevazı ise, Mekke’yi fethedip de, şehre bineğinin üzerinde girerken ondan kat kat daha mütevazı idi. Rahatsızlığı esnasında Hz. Âişe’den dua talebinde bulunurdu. Bu derece mütevazı idi. Merhum Akif’imizin ifadelerini hatırlamamak ne mümkün: Dünya neye sahipse, O’nun vergisidir hep; Medyûn O’na cemiyeti, medyûn O’na ferdi. Medyûndur o Masum’a bütün bir beşeriyet; Ya Rab, bizi Mahşer’de bu ikrâr ile haşret..!
 
ESELATU VESELAMU ALEYKE YA HABİBALLAH

ALLAH EBDEN RAZI OLSUN

Dünya neye sahips e, O’nun vergis idir hep; Medyûn O’na cemiye ti, medyûn O’na ferdi. Medyûndur o Masum’a bütün bir beşeriyet; Ya Rab, bizi Mahşer’de bu ikrâr ile haşret..!AMİN
 

imported_mihrace

Active member
Firdevsi-ala ' Alıntı:
ESELATU VESELAMU ALEYKE YA HABİBALLAH

ALLAH EBDEN RAZI OLSUN

Dünya neye sahips e, O’nun vergis idir hep; Medyûn O’na cemiye ti, medyûn O’na ferdi. Medyûndur o Masum’a bütün bir beşeriyet; Ya Rab, bizi Mahşer’de bu ikrâr ile haşret..!AMİN
Amiiiin ecmain inşAllah..
 
Üst