[Bir Soru] Kainatın Ölümü Mümkün müdür?

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Ömr-ü fıtrîsi var ise, alâküllihal bir ecel-i fıtrîsi vardır. Gayet geniş bir istikra ve tetebbu ile sabittir ki, öyle şeyler mevtin pençesinden kendini kurtaramaz.

Evet nasılki insan küçük bir âlemdir, yıkılmaktan kurtulamaz. Âlem dahi büyük bir insandır, o dahi ölümün pençesinden kurtulamaz.

O da ölecek, sonra dirilecek veya yatıp sonra subh-u haşirle gözünü açacaktır. Hem nasılki kâinatın bir nüsha-i musaggarası olan bir şecere-i zîhayat, tahrib ve inhilalden başını kurtaramaz.


Öyle de: Şecere-i hilkatten teşa'ub etmiş olan silsile-i kâinat tamir ve tecdid için, tahribden, dağılmaktan kendini kurtaramaz. "Eğer dünyanın ecel-i fıtrîsinden evvel irade-i ezeliyenin izni ile, haricî bir maraz veya muharrib bir hâdise başına gelmezse ve onun Sâni'-i Hakîm'i dahi ecel-i fıtrîden evvel onu bozmazsa, herhalde hattâ fennî bir hesab ile bir gün gelecek ki:



اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ
*
وَاِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْ
*
وَاِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ
*
اِذَا السَّمَاءُ انْفَطَرَت
*
وَاِذَا الْكَوَاكِبُ انْتَثَرَتْ
*
وَاِذَا الْبِحَارُ فُجِّرَتْ
*



manaları ve sırları, Kadîr-i Ezelî'nin izni ile tezahür edip, o dünya olan büyük insan sekerata başlayıp acib bir hırıltı ile ve müdhiş bir savt ile fezayı çınlatıp dolduracak, bağırıp ölecek; sonra emr-i İlahî ile dirilecektir.
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Mevt, idam değil; tebdil-i mekândır.

Kabir ise, zulümatlı bir kuyu ağzı değil; nuraniyetli âlemlerin kapısıdır.

Dünya ise, bütün şaşaasıyla âhirete nisbeten bir zindan hükmündedir.

Elbette zindan-ı dünyadan bostan-ı cinana çıkmak ve müziç dağdağa-i hayat-ı cismaniyeden âlem-i rahata ve meydan-ı tayeran-ı ervaha geçmek ve mahlukatın sıkıntılı gürültüsünden sıyrılıp huzur-u Rahmana gitmek;

bin can ile arzu edilir bir seyahattir, belki bir saadettir. (Sözler, 204)
 
Üst