Ya hayır söyle veya sus!

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Ya hayır söyle veya sus!

Dil, büyük bir nimettir. İyiliği de kötülüğü de büyüktür. Cennete de, Cehenneme de götürür. Cirmi küçük, cürmü ise büyüktür. Îmân ve küfür dildeki ifadeden anlaşılır. Dil ile, ya hak veya bâtıl konuşulur. İnsanda bulunan diğer uzuvların sahası, dil gibi geniş değildir. Bir kimse Peygamber efendimize;

- Ya Resûlallah! Cennet’e götürecek bir ameli bana öğret, diye arz edince, Resûlullah efendimiz;

- Aç kimseleri doyur, susuz olana su ver, Allahü teâlânın emirlerini insanlara öğret, haram ve yasak olan kötü şeyleri de insanlardan menet. Bunlara gücün yetmezse, hayırlı, güzel olmayan sözlerden dilini sakındır buyurmuştur.

Diline sahib olan kimse dünyada düşmanlarından, âhirette ise, ateşten kurtulur. Hadîs-i şerîfte; (Ya hayır söyle veya sus. Susan kurtulur) buyurulmuştur.

Faydasız konuşmak, münâkaşa etmek, alay etmek, söz taşımak, yalan söylemek, lânet etmek ve gıybet etmek gibi fiiller, hep dil ile olmaktadır. Halbuki Şeyh Sa’dî-i Şîrâzî hazretleri; “Dil; şükretmek içindir. Rabbini bilen, dilini gıybet için kullanmaz. Kulak; Kur’ân-ı kerîm ve nasîhat dinlemek içindir. Bâtıl ve boş sözler için değildir. İki göz; Allahü teâlânın kudret ve san’atını görmek içindir. Eşin dostun ayıbını görmek için değildir” buyurmaktadır.

Bir kimse, Eyyûb-i Sahtiyânî hazretlerine;

- Bana nasîhatte bulununuz deyince, cevabında;

- Diline sâhib ol, az konuşmaya dikkat et buyurmuştur.

Zünnûn-i Mısrî hazretlerine;

- Kalbini en güzel koruyan kimdir? diye sorduklarında;

- Diline en çok hâkim olan cevâbını vermiştir.

Dil, yırtıcı bir hayvan gibidir, serbest bırakılırsa sahibini parçalar. Sükût eden, hataya düşmekten, yalandan, dedikodudan, söz taşımaktan, kendini övmekten, boş konuşmaktan ve daha birçok dil âfetlerinden kurtulur.

Çok konuşanın dili sürçer, kalbi kararır. Kalbi kararan da, hata üstüne hata yapar ve kalb kırar da farkında bile olmaz. Diline sahip olan, dinini korur.

Çok konuşan hata eder. Eshâb-ı kirâm hep hayır konuştukları halde, yanlış konuşmak için değil, belki boş bir söz söyleriz diye sükût ederlerdi. Bunun için hazret-i Ebu Bekir, ağzına taş koyar ve; “Başa gelen bütün felâketler bundan gelir” buyururdu.

Bişr-i Hâfî hazretleri de buyurdu ki:
“Dünyâda azîz olmak, âhırette de selâmette olmak isteyen, diline sâhib olsun.”

Diline sahip olmayanı, şeytân her sahada oynatır. Büyük bir uçurumun kenarına getirip, yüzüstü yuvarlar, felâkete sürükler. Dile ahlâk dizgini vurulursa, dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşur. Başıboş bırakılırsa zarardan zarara girer. Uzuvlarımızdan en çok isyân edeni dildir. Kolaylıkla istediği tarafa gider. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her sabah, bütün uzuvlar, yalvararak dile derler ki: Bizim hakkımızı gözetmekte, Allahtan kork, kötü söz söyleme, bizi ateşte yakma! Bizim dine uyup uymamamız senin sebebinledir. Sen doğru olursan biz de doğru oluruz. Sen eğri olursan biz de eğri oluruz.)

Eshâb-ı kirâmdan Ukbe bin Âmir hazretleri, Resûlullah efendimize;

- Dünyâ ve âhirette kurtuluş ne ile olur yâ Resûlallah? diye suâl edince, Peygamber efendimiz;

- Dilini muhâfaza eyle. Zarûret olmadıkça evinden çıkma. Günahlarını hatırlayıp, ağla. Kurtuluş bunlarla olur buyurmuştur.

Ali el-Masîsî hazretleri, fazla konuşmayı sevmez, çok konuşanın hatâ yapacağını bilir, dilin âfetinin, çok konuşmakta olduğunu bildirir ve; “Allahü teâlâ her şey için iki kapı, dil için ise dört kapı yapmıştır. Dudaklar iki kapı, dişler de iki kapıdır” buyururdu.

Netice olarak susmak, dilini korumak, açık bir hikmet ve güzel bir haslettir. Dilin susması kalbin susmasına, kalbin susması da kişinin Rabbini tanımasına sebep olur. İnsanın selâmeti, dilini korumasındadır. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(Bir kimse, dilini tutarsa, Allahü teâlâ onun utanacak şeylerini örter. Gadabını tutarsa, kıyâmet günü, Allahü teâlâ azâbını ondan çeker. Bir kimse Allahü teâlâya yalvarırsa, onun duâsını kabûl eder.)

alinti
 
Üst