Kibirve vakâr

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Kibirve vakâr

Kibir; büyüklük, ululuk, büyüklük taslamak, yüksekten bakmak anlamındadır.

Kibir, bir kimsenin kendisini, başkasından üstün görmesi, büyük bilmesidir. Kişi, kendisini başkasından üstün görmekle, kalbi râhat eder.

Vakâr; ağırbaşlılık, temkinlilik, acele etmemek demektir.

Vakâr, ihtiyâçlarını teminde ve kıymetli şeyleri elde ederken acele etmeyip, yavaş hareket etmek ve itibarını korumaktır.

Vakâr, ağır başlı olmaktır. Ağırbaşlı olmak demek, fırsatı kaçıracak, menfaatini kaptıracak şekilde uyuşuk olmak demek değildir.

Kibir; kötü bir huydur ve insanın Hâlıkını, Yaratanını unutmasının alâmetidir. Hadîs-i şerîfte; (Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse Cennete girmez) buyurulmuştur.

Çok kimse, kibirli olduğunun farkında değildir. Bunun için, kibrin alâmetlerini bilmek lâzımdır. Kendi oturup, başkalarının kendine karşı ayakta durmalarını istemek, kibirdir. Hazret-i Alî buyurdu ki:
“Cehennemlik bir kimse görmek isteyen, kendi oturup başkalarını ayakta durduran kimseye baksın!”

Yalnız olarak yürümeyip, arkasından başkalarının da gelmesini istemek, kibir alâmetidir. Ebü’dderdâ hazretleri buyurdu ki:
“Kibirli kimsenin arkasında yürüyenlerin sayısı arttıkça, bunun Allahü teâlâdan uzaklaşması da artar.”

MÜNAKAŞA EDENLER!..
Üzerinde hakkı bulunanları ziyâret etmemek, kibir alâmetidir. Kendinden aşağı olanları ziyâret etmek tevâzu alâmetidir.

Yanına başkasının oturmasını istememek, hastalarla birlikte oturmamak, evinin işini yapmamak, evine lâzım olan şeyleri satın alıp evine getirmemek, kullanılmış elbisesini tekrâr giymek istememek, hep kibir alâmetidir. İşbaşında iş elbisesi giymek istememek de, böyledir.

Fakîrlerin dâvetine gitmeyip, zenginlerin dâvetine gitmek tekebbürdür. Akrabâsının ve çocuklarının muhtâç oldukları şeyleri temîn etmemek, doğru sözü kabûl etmeyip münâkaşa etmek, kusûrunu, kabâhatini bildirenlere teşekkür etmemek, herkesin yanında olursa riyâ olur. Hem yalnız iken, hem de başkalarının yanında yaparsa, kibir olur.

Her sanatı ve ticâreti yapmak, maâş, ücret karşılığında mubâh olan işleri yapmak, meselâ çobanlık, bahçıvanlık yapmak, inşâatta çalışmak, sırtında yük taşımak tezellül değildir. Peygamberler ve velîler bunları yapmışlardır.

İslâm dîninde çirkinliği gidermek, vakâr sâhibi olmak ve şükretmek, Allahü teâlânın nîmetini üzerinde göstermek için, mümkünse elbiselerin en iyisini giyinmek tavsiye edilmiştir. Gösteriş, öğünmek için veya bir başka menfaat için bunlar yapılırsa büyüklenme ve kibir olur.

Yeni, güzel şeyler giymek, cemâl ve vakârın korumak için olunca mubâh olur, iyi olur. Kibir için olursa, harâm olur. Giydiği zamân hâlinde bir değişiklik olmazsa, kibir için olmadığı anlaşılır.

Cemâl, çirkinliği gidermek, vakâr sâhibi olmak ve şükretmek için, ni’meti göstermek demektir. Gösteriş için, öğünmek için, ni’meti göstermek, cemâl olmaz, kibir olur. Cemâl, nefsin terbiye edilmiş, olgun olduğunu gösterir. (Allahü teâlâ cemîldir. Cemâl sâhiplerini sever) hadîs-i şerîfi, cemâl sâhibi olmayı övmektedir.

CEMÂL İÇİN OLURSA!..
Cemâl için yapılan bir şey, zînete de sebep olursa, zarar vermez. Cemâl için, temiz, güzel giyinmek mubâhtır. Kibir için giyinmek ise, harâmdır. Böyle giyinince, hâlinde, başkalarına karşı davranışında bir değişiklik olması, kibir alâmeti olur.

Görülüyor ki, cemâl, çirkinliğe, başkalarının iğrenmelerine, hakâret etmelerine sebeb olacak şeyleri yapmamaktır.

Zînet, başkalarını imrendirecek, onlara üstünlük sağlayacak, öğünecek şeyleri yapmaktır. Cemâl için, bulunduğu yerde âdet olan şeylerden, harâm olmayan en iyilerini kullanmalıdır.

Zenginlerin alçak gönüllü, fakîrlerin ise, vakâr sâhibi, ağırbaşlı olmaları güzeldir. Zîrâ ilâç zıddı iledir. Netice olarak kibir, kişinin kendisini, başkasından üstün görmesi, büyük bilmesidir. Vakâr ise, kişinin ağırbaşlı olması, temkinli hareket etmesi, itibarını, şerefini koruması, zillete düşmemesidir. Kibir, kötü bir huydur ve harâmdır. Vakâr ise, güzel huylardandır...
 
Üst