Diyanet'in Hafızlara, Hafızlarında Diyanet'e İhtiyacı Var!!

kasif1

Well-known member
Kur'an hıfzı ya da kısaca hafızlık temelleri Hz. Muhammed as. Zamanında atılan asırlardır da çeşitli coğrafyalarda yaşayan İslam ümmetinin yoğun teveccüh gösterdiği salih bir amel / ilmi bir disiplin olagelmiştir.

Muhammed (a.s.) ezberinde Kuran’dan bir miktar bulunmayan kişiyi harabe bir eve (1) benzeterek Kur’an’sız müminin zayıflığını ortaya koyarken “Ümmetimin en şereflileri Kur’an’ı ezberleyenlerdir.” (2) Buyurarak da hıfzın insana kattığı değeri ifade etmişlerdir.
Kur’an’ı ezberleyip muhafaza edenin cennetle müjdelendiği “Kim Kur’ân’ı okur, ezberler ve onu muhafaza ederse Allah o kimseyi cennete koyar ve ailesinden cehennemlik olan on kişiye de şefaatçi kılar.” (3) Hadisi şerifi ise hafızlık için yola koyulanların en önemli azığı olmuştur yıllardır.

Ucundan kıyısından Kur'an hıfzı ile meşgul olmuş, bir müddet de olsa hafızlığın karşısında saygıyla diz çöküp rahle-i tedrisinde oturmuş herkes bilir ki hafızlık zor ve meşakkatli bir süreçtir. Şeytanın dünyevi meşguliyetlerle kulu sürekli caydırmaya çalıştığı, her an kirlenmekte olan ruhumuzun isyan bayraklarını kaldırıp bizi yolumuzdan döndürmeye uğraştığı bir süreçtir. Bundandır ki hafızlık salih bir amel olmanın yanında büyük bir ilmi disiplindir. Kur’an’la meşgul olan kişi gönlünün zerre zerre temizlendiğini, zihninin her ayetle daha bir berraklaşıp fikirlerinin Kur’an’la yoğrulduğuna şahit olur. Bundandır ki bugün İslam âlemine önderlik yapmış adı yüzyıllardır anılan hangi âlime baksanız çocukluğunun hafızlıkla geçtiğini, ilim tahsiline Kur’an’la başladığını görürüz.

Hilafetin son sancaktarı Osmanlı da Kur'an tedrisinde o kadar hassastı ki, 19. yüzyılda bu konuda bazı sıkıntılar ortaya çıkınca devrin padişahı bir ferman çıkartıp “herkesin evlâdına buluğ çağına varıncaya kadar tecvit ve ilmihâl derslerini, Şerâit-i İslâmiyyesini öğretmesini, bunları öğrenmedikçe de onları mektepten alıp ustaya vermemelerini” emretmiştir.

Günümüzde doğuda çeşitli medreselerde verilmekle birlikte genellikle Kur'an kurslarında devam ettirilen hafızlık eğitiminde son yıllarda büyük bir artış gözlenmektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü verilerine göre son on yılda 26 bin 454 kişi hafızlık belgesi almaya hak kazanmış fakat bu kişilerden ancak cüz-i bir kısmı D.İ.B. de görev almış durumda. Başka kurumlarda çalışan 15 bine yakın hafızın D.İ.B. bünyesinde istihdam edilmesi için bir çalışma yapılacağını Prof. Dr. Ali Erbaş daha önce açıklamıştı. Fakat ne yazık ki hafızlık eğitimini tamamlayıp belge almaya hak kazanan her hafızın D.İ.B. bünyesinde istihdam edilmesini istemek de çok mümkün bir beklenti değildir.

D.İ.B.’in açtığı kadrolarda görev alabilmek için hafızlık eğitimini tamamlamanın yanında önlisans mezunu olmak ve memurluk sınavından da yeterli puanı almak gerekmektedir. Oysaki mevcut hafızlık sisteminde Kur’an Kursları (bir elin parmaklarını geçmeyen istisnaları dışında ) açık öğretim eğitimini destekleyememektedir. Bunun yanında haftalık 20 saat olan Kur'an eğitiminin yanında birer saat verilen itikat, ibadet, siyer ve ahlak dersleri de hafızların alan bilgisi donanımına sahip olamadan belge aldıklarını gözler önüne sermektedir.

Kur’an’ı tertil üzere güzel bir şekilde okumak ne kadar önemli ise alan bilgisi de din hizmeti vermeye aday olan bir kişi için bu kadar önemlidir. Hele ki girdiği her ortamda insanların dikkatini celbeden, saygısını kazanan ve her halleri ile topluma örneklik teşkil eden hafızların başta ilmihal bilgisi olmak üzere temel İslami ilimlerde kendilerini yetiştirmeleri gerekmektedir. Ayrıca klasik metotla hıfzını tamamlamış olsa bile ezberin akıldan kalbe inmesi, bedene hükmedip hayra öncülük etmesi için kişinin okuduğunu anlaması gerekmektedir. Her ne kadar mealden bağımsız yapılan ezberin daha sağlam olduğu söylenip teşvik edilse de hiç değilse sağlamasının mealle birlikte yapılması ve hafızın Arapçasını okuyabildiği bir ayetin anlamını da kabataslak söyleyebilmesi gerekmektedir. Görevini hakkıyla yerine getirmek isteyen hafızların ilk etapta yapması gerekenler bunlardır.

Elbette bu tek taraflı bir süreç değildir. D.İ.B.’in başta hafızlık kursları olmak üzere Kur’an Kursları’nda hedeflediği iyileştirmeleri bir an evvel hayata geçirmesi, hafızlık yapan öğrencilerin bir takım sosyal faaliyetler ve rehberlik hizmetleri ile desteklenerek bu zorlu sürecin bir nebze kolaylaştırılması, gerekli yönlendirmelerle yaşıtlarından geride kalmadan eğitimlerini tamamlamaları sağlanmalıdır.

Ancak tüm bu hususlar birlikte gerçekleştirildiğinde D.İ.B.’in rahatlıkla görevlendirebileceği ve D.İ.B. de görev almasa dahi sahip olduğu eğitiminin öneminin ve mükâfatının farkında hafızlar yetişecektir. Ancak bundan sonra diyanet ve hafızlar başlıklı haberler yerine diyanetteki hafızları anlatan yazılar yazabiliriz.

Asiye YEREBATMAZ
 
Üst