İFK GAZELİ

molla_zehra

Well-known member
I


ifk gazeli


eteğinde çamur anne, eteğinde ateş

sanki Kudüs oldun anne, yüzün bir güneş


o ne avuçladığın anne ellerin yanmış

ruhlar ağlaşıyor yine, melekler ayaklanmış


denizler kabardı sen dur, denizler kabardı

bu ırmaklar yokken anne gözlerin vardı


kundaklanmış saçlarından kıvılcım düştü

yaralanmış tüm aşıklar ona üşüştü


yıldızları mı küstürdük uçup giden ne?

belki yoruldu melekler göğü tut anne


eteğinde çamur anne, eteğinde ateş

sanki Kudüs oldun anne, yüzün bir güneş





II

sarı şiir


sen güneşin yıkandığı denizsin

hüzünlerin cennetisin ey sahra

vahaların olsun cümle ormanlar

sen de şiirlerin ormanısın ya

bir deve kervanı çöl sükutunda

velut bir anadır şiir doğurur

artık kelimeler bir bedevidir

her ayak sesinden şiir yoğurur

şairin ölümü bir fırtınadır

bu sarı denizde kopar vaveyla

kaybolan şiiri çağırmak için

şairler Mecnun’dur sahra bir Leyla

hasna bir devenin tek vuruşundan

kaş vezin doğurdun ve de kaç hüzün

sesini alırım hüma kuşundan

failatün failatün failün



zeyl-a


çöllerin benzi sarıdır

veremli bir gelin gibi

anne elin kınalıdır

yüreğin de elin gibi


III

gerdanlık


Beni Mustalık bir hüzün seferi

göklerin gelini kum denizinde

yüzüyor,yüzüyor ışıktan gemi

bir ay taşınıyor hevdec içinde

gün batımı vakti göğün perçemi

kumlara değerken bir iniltidir

-ey hevdec bir kere göster annemi

duaların tam icabet vaktidir

göklerin gelini bir hüma kuşu

aydan önce doğan bir ay gibidir

sarı şiir şimdi sermest bir halde

asılmakta göğün halkalarına

ve kader bıçağı ipe değince

sırça bir kalp çarpar hüzün dağına

güneş o var diye terkeder çölü

ay sessizce gelir durur yanına

ufuk bahtı gibi karaya çalar

artık erişilmez gam kervanına

göklerin gelini uykuya dalar


zeyl-b


hüznü hüzne vurdun anne

yüreğe dert kurdun anne

gözyaşını Yusuf diye

rüzgara savurdun anne



IV

zafir taşı


Kervan gelir Yemen’den yükü zafir taşıdır

tüm gelinlik kızların ilk gençlik rüyasıdır


bu taş bir parça siyah bir parça kan kırmızı

belki Salih Nebi’nin devesinin kanıdır


o siyah bir belayı gerdanlara taşıyan

gerdanlıklar belki de bir gazap nişanıdır


nice gafil davranıp geçirmişim boynuma

bu takı değil sanki bir bela tasmasıdır


kırılan ip ip değil pak yüreğimmiş benim

dökülen de taş değil gözlerimin yaşıdır


ve “fe sabrun cemilun v’Allah’l-müsteanu…”

ki O biliyor bir tek,bu iffet savaşıdır



V

ifk


nur ordusunun bir soylu neferi

çöl serinliğinde nur aramakta

Saffan ibni Muattal es-Sülemi

gecenin göğsünden huzur sağmakta

içinde bir deniz sakin mi sakin

birden kabarmakta,dalgalanmakta

-O’ndan geldik O’na döneceğiz biz

ey annemiz işte devem,buyur,bin

kutsal emaneti o taşımakta

kafile görünür tan ağarırken

emaneti ulaştırır şafakta

bazı gözler ihanete ayarlı

bazı gözler takılmıştır çapakta

göklerin gelini yalnız sorudur

düşman sınanmakta,dost sınanmakta

atılmıştır pak damene bir çamur

Allah yıkamağa hazırlanmakta

düşman atsın taşlarını gam değil

dostun attığı gül yaralamakta

göklerin gelini baba evinde

çektiği ah yeri göğü sarsmakta


VI

muştu


Ümmü Rûman sanki kurumuş çınar

Sıddîk dostluk için bedel ödüyor

gelin gözlerini dikmiş o nura

nur da her an göğe nazar ediyor

bir Yusufcuk konmuş hurma dalına

telaşlı telaşlı bir şeyler diyor

halden anlamayan zavallılara

aldığı haberi tefsir edeyor:

bakma insanlara göğün gelini

sen göğünsün,göğe aç ellerini

eğer kullanırsan kor yüreğini

v’Allahi sallarsın arş direğini

ve göğün gelini yüzünü döner

meleklerde sükut fırtına diner

bir yaralı gönle hassas kapılar

açılır,açılır ardına kadar

gözyaşından kanat dua kuşuna

ışık hızı erişmez uçuşuna

nur sevgili gelir:müjde Hümeyra

Rab akladı seni senâ et O’na

birden aydınlanır yüzü Sıddîk’ın

ve Ümmü Rûmân’a taze can gelir

yüreğin umudu emdiği bu an

Yakub’un gözünün gördüğü andır

Adem’in Havva’ya kavuştuğu dem

Nuh’un toprağa yüz sürdüğü andır

İbrahim’e ateş cennet kesildi

İsmail’in kurtulduğu zamandır

ebeveynin gözü güne can verir

ve derler,teşekkür etmelisin sen

tek cevap göklerin hür gelininden:

Rabb’ime teşekkür ediyorum ben

Meryem saflığında bir de itiraf:

vahiy benim için inmez sanmıştım

binler şükür olsun ben aldanmıştım

ey yerin annesi gökler gelini

Yusuf’u zamandan çekme elini

ey yerin annesi gökler gelini

Yusuf’u zamandan çekme elini




zeyl-c


örtüne çiçek düşürdüm

namluya duanı sürdüm

sen ağlamasaydın anne

gül mevsiminde üşürdüm



VII

güneşimi vurdular


dalgalar sırılsıklam, dökülmüş elleri kolları

yorgun argın, güneşi kıyıya sürüklüyorlar

kıran kırana vuruşuyor hüzün mavisi ışıkları

ıskalayan tüm kurşunlar onda karar kıldılar

çoktan gelmiş olmalıydı göğün ak kanatlıları

beni alıp götürmedi, neden bu sabah sular

sahi,

unutmuşum,

güneşimi vurdular


denize düşerken gördüm aldırmıyordu insanlar

bulutların arasından yuvarlandı koya

önce burna çarptı çığlık çığlığa kayalıklar

sonra can havliyle devrildi suya

ah…bayram etti cümle balıklar

ama bir gariplik var, hiç ağlamazdı kuşlar

sahi,

unutmuşum,

güneşimi vurdular


ışıktan öpücük konduruyor sahile sular

ellerim hatırassı, güneş bulaşıığı ellerim

abdest organlarımda hâlâ izi var

şafağın bitmesini boşuna beklemişim

gözlerime ne oldu, neden bir tuhaf oldular

sahi,

unutmuşum,

güneşimi vurdular


ne geceler atardım önüne,hepsini de yerdi

ayrılığı felaket, yanımdayken burnuma tüterdi

eyvah ki yalnız beni değil yıldızları da kırdılar

onlarsız yapamaz, bilirim, hep koynunda yatardı

geç oldu, hâlâ anlayamadım, saati niçin sordular?

Sahi,

unutmuşum,

güneşimi vurdular


tam alır yerinden yemiş kurşunu güneş

melekler her ahından bir cehennem yontarlar

güneş ki masum kadınların iffetine eş

göklerin maksadı ne ki kırılıyor gerdanlar

neden beni okşayan melekler uykudalar

sahi,

unutmuşum,

güneşimi vurdular.

Mustafa İslamoğlu(1992-96 )
 
Üst