Lahika Analizi 29: Kastamonu Lahikasi 11.Mektup

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Bismillahirrahmanirrahim.

Esselamün aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü ebeden daimen.

Bu haftaki Lahika Analizi dersimize Kastamonu Lahikasi 11.Mektup,dan devam ediyoruz insallah. Anladiklarinizi paylasarak katilimlarinizi bekliyoruz kardesler. Derse katilin kardeslerimize özel dua edilecektir...
Vesselam...

[BILGI]Aziz kıymettar, sadık ve sebatkâr kardeşlerim,

Fihristeyi, taksimü’l-â’mâl tarzında mütesanid heyetinizin şahs-ı mânevîsine tevdiiniz çok güzeldir. Tam ve daimî bir üstad buldunuz. O mânevî üstad, bu âciz kardeşinizden çok yüksektir; daha bana ihtiyaç bırakmıyor.

Sabri kardeş, senin rüyan mübarektir ve manidardır. İnşaallah zaman onu tabir edecek.

Kardeşlerim, sizin hatırınız ve askerliğiniz endişesi için hâdisât-ı zamana baktım, kalbime böyle geldi:

Menfî esasata bina edilen ve Karun gibi [SUP]1[/SUP] اِنَّمَاۤ اُوتِيتُهُ عَلٰى عِلْمٍ deyip, ihsân-ı Rabbânî olduğunu bilmeyip şükretmeyen ve maddiyun fikriyle şirke düşen ve seyyiatı hasenatına galip gelen şu medeniyet-i Avrupaiye öyle bir semavî tokat yedi ki, yüzer senelik terakkîsinin mahsulünü yaktı, tahrip edip yangına verdi.

Avrupa zâlim hükûmetleri zulümleriyle, Sevr Muahedesiyle âlem-i İslâma ve merkez-i Hilâfete ettikleri ihanete mukabil öyle bir mağlûbiyet tokadını yediler ki; dünyada dahi bir cehenneme girip çıkamıyorlar, azapta çırpınıyorlar.

Evet, bu mağlûbiyet, aynen zelzele gibi, ihanetin cezasıdır. Burada çok zâtlar kat’iyen hükmediyorlar ki, Risaletü’n-Nur’un iki merkez-i intişarı olan Isparta ve Kastamonu vilâyetleri sair yerlere nispeten âfât-ı semâviyeden mahfuz kaldıklarının sebebi, Risaletü’n-Nur’un verdiği iman-ı tahkikî ve kuvvet-i itikadiyedir. Çünkü böyle âfatlar, za’f-ı imandan neşet eden hatâların neticesidir. Hadisçe, sadaka belâyı def ettiği gibi, [SUP]2[/SUP] o kuvve-i imaniye dahi o âfâta karşı derecesiyle mukabele ediyor.

• • •Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler :

[SUP]1[/SUP] : “Bu servet, bilgim sayesinde bana verilmiştir.” Kasas Sûresi, 28:78.
[SUP]2[/SUP] : Muhammed Adfiş el-Mağribî, Câmiü’ş-Şeml, 1:464, hadis no:1741.


• • •[/BILGI]
[NOT]
"Fihristeyi, taksimü’l-â’mâl tarzında mütesanid heyetinizin şahs-ı mânevîsine tevdiiniz çok güzeldir. Tam ve daimî bir üstad buldunuz. O mânevî üstad, bu âciz kardeşinizden çok yüksektir; daha bana ihtiyaç bırakmıyor." izah eder misiniz.?
[/NOT]​
 

Bahtiyar

Active member
Tesanüd ve amel paylaşımı ,Şahs-ı manevi için gerekiyor...

Not
"Fihristeyi, taksimül-âmâl tarzında mütesanid heyetinizin şahs-ı mânevîsine tevdiiniz çok güzeldir. Tam ve daimî bir üstad buldunuz. O mânevî üstad, bu âciz kardeşinizden çok yüksektir; daha bana ihtiyaç bırakmıyor." izah eder misiniz.?
Sadık kardeşim lahika hakkında istifade ettiklerimi seninle paylaşmak isterim,
Aziz kardeşlerim! Fihrist bakıyesinin telifi size havale edilmişti, taksîmül- âmâl tarzında yapsanız iyi olur.diyor üstadımız.ve abilerde fihristeyi amel paylaşımı tarzında , dayanışma halinde ,omuz omuza vermiş mütesanid bir heyet ile ki , şahs- manevi tezahür etmiş.İşte o Şahsi manevi için tam ve daimi bir üstad buldunuz diyor.Daimi olması cihetiyle bugünde risale nur talebeleri; iki, üç kişi olsun , uzak , yakın , internette Ya da başka şekilde , bir düsturuda; mütesanid olan ,amel paylaşımıyla, kuvvet verme alma,dayanışma ,omuz omuza verme den çıkan o şahsı manevi yi buluyorlar inşaallah.

Bahsedilen fihrist ve risale i -nur fihristesi hakkında bilgi veren bir yazı ,Niçin fihrist okunmalı sorusunada cevap var.
bir kısmı nı buraya yapıştırıyorum ...
[BILGI]Bediüzzaman Hazretlerinin yazdığı Risale-i Nur Külliyatının her bölümü için izahlı birer fihrist yazılmıştır. Risale-i Nur Külliyatının Sözler, Mektubat ve On Dördüncü Lemaya kadar olan kısmının fihristesi bizzat Bediüzzaman Said Nursi tarafından yazılmıştır. Sonra da müstakil bir Risale olarak 15. Lema adıyla Külliyatın bir parçası olmuştur.*

Fakat Fihrist Risalesinin başına Risale-i Nur Külliyatının eczâhane-i kübrâsının umumunun fihristesidir. diye yazılmıştır. Çünkü geri kalan kısmı da 2. Cilt olarak 10. Şua namiyle Bediüzzaman Hazretlerinin has talebeleri tarafından yazılıp tamamlanmıştır. Mesela, 16. Lemanın fihristini Rüşdü; 18. Lemanınkini Hafız Ali; 19., 20. ve 21. Lemaların fihristlerini Hüsrev; 22. Lemayı Küçük Ali; Tabiat Risalesi olan 23. Lem ayı Hüseyin, 24. Lemayı Rüşdü; Hastalar Risalesi olan 25. Lemanın fihristini Hafız Mustafa; İhtiyarlar Risalesi olan 26. Lemanınkini de Hafız Mustafa yazmıştır...*

Kastamonu Lâhikasında Bediüzzaman Hazretleri: Aziz kardeşlerim! Fihrist bakıyesinin telifi size havale edilmişti, taksîmül- âmâl tarzında yapsanız iyi olur. diyor.*

Külliyat okunurken mutlaka fihristelerinin de okunması gerekir. Onlarda, hem meselenin çok güzel bir hülasası yazılmış hem de yer yer bazı değerlendirmeler yapılmıştır ki onlar asıllarında yoktur.*

Yazının Devamı orjinal metin,
Yağmur Dergisi - Fihrist Risalesi
[/BILGI]
 
Son düzenleme:

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi

Menfî esasata bina edilen ve Karun gibi [SUP]1[/SUP] اِنَّمَاۤ اُوتِيتُهُ عَلٰى عِلْمٍ deyip, ihsân-ı Rabbânî olduğunu bilmeyip şükretmeyen ve maddiyun fikriyle şirke düşen ve seyyiatı hasenatına galip gelen şu medeniyet-i Avrupaiye öyle bir semavî tokat yedi ki,​




[NOT]
AVRUPA’NIN YEDİĞİ SEMAVÎ TOKATLAR

Avrupa’nın, İslâma ettiği zulümler ve başına gelen belâların bir kaçını Risale-i Nur şöyle beyan eder:

«Sizin hatırınız ve askerliğiniz endişesi için hâdisat-ı za*mana baktım; kalbime böyle geldi: Menfî esasata bina edilen ve Karun gibi اِنَّمَاۤ اُوتِيتُهُ عَلٰى عِلْمٍ deyip, ihsan-ı Rabbanî olduğunu bilmeyip şükretmeyen ve maddiyyun fikriyle şirke düşen ve sey*yiatı hasenatına galib gelen şu medeniyet-i Avrupaiye öyle bir semavî tokat yedi ki; yüzer senelik terakkisinin mahsulünü yaktı, tahrib edip yangına verdi.

Avrupa zâlim hükûmetleri zulümleriyle, Sevr Muahedesiyle âlem-i İslâma ve merkez-i Hilâfete ettikleri ihanete[104] mukabil öyle bir mağlûbiyet to*kadını yediler ki; dünyada dahi bir cehenneme girip çıkamıyorlar, azapta çır*pınıyorlar.

Evet, bu mağlûbiyet, aynen zelzele gibi, ihanetin ceza*sıdır.» (Kastamonu Lâhikası sh: 16)

«Adalet-i İlâhiye, İslâmiyete ihanet eden mimsiz me*deni*yete öyle bir azâb-ı mânevî vermiş ki, be*devîliğin ve vahşîliğin derecesinden çok aşağıya düşürtmüş. Avrupa’nın ve İngilizin yüz sene ez*vâk-ı medeniyesini ve terakkî ve tasallut ve hâki*miyetin lezzetlerini hiçe indiren mütemadî[108] korku ve dehşet ve telâş ve buhran yağdıran bombaları başlarına musallat etmiş.» (Kastamonu Lâhikası sh: 22)

«Şimdi ise dünya servetine ve malına ve o servetle fi*lolar teşkil edip, hattâ kırk milyon bir millet, o fil gibi filo*larla nev-i be*şeri esaret altına almış ve Avrupa medeni*yetçileri medeni*yetin mehasiniyle, iyilikleriyle, menfaatleriyle değil, belki medeniyetin seyyiatıyla ve sefahetiyle ve dinsiz*liğiyle üçyüzelli milyon müs*lümanların her tarafta hâkimiyetle*rini imha edip istibdadına serfüru’ etmiş[ ve bu musibet-i se*maviyeye sebebiyet ver*miş.» (Kastamonu Lâhikası sh: 226)

«Harb‑i Umumî neticelerinden hem âlem-i insaniyet, hem âlem‑i İslâmiyet çok zarar gördüler.

Nev’-i insanın, hususan Avrupa’nın mağrur ve ceb*barları, bilhassa birisi, kuvvet ve gınaya ve paraya istinad ederek firavunane bir tuğyana gir*diklerinden, o hususî insanlar nev-i beşeri mes’ul ediyor diye insan ism-i umum*îsiyle tabir edilmiş.» (Şualar sh: 693)

İşte mezkür beyanların nazara verdiği Avrupadaki za*lim devletlerin İslâm düşmanlığını gözardı edip onlara dostça yanaşmaya cevaz göstermek Risale-i Nur'un açık beyanlarına muhaliftir ve muhalefettir.
[/NOT]​
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Cevap: Lahika Analizi 29: Kastamonu Lahikasi 11

[TAVSIYE]Aziz kıymettar, sadık ve sebatkâr kardeşlerim,

Fihristeyi, taksimü’l-â’mâl tarzında mütesanid heyetinizin şahs-ı mânevîsine tevdiiniz çok güzeldir. Tam ve daimî bir üstad buldunuz. O mânevî üstad, bu âciz kardeşinizden çok yüksektir; daha bana ihtiyaç bırakmıyor.
[/TAVSIYE]

Kuvvetlerin en buyugu ihlastan doguyor sonrada tesanudden ve dayanismadan.

En guclu heyet dayanismasi saglam olan heyettir, ve bu heyetin beynide istisaredir, mesverettir, cunku iki akil bir akildan ustundur.

Bu beyinde birde dava suuru olunca dahada guclenir, cunku gelecegi hesaplar.

Yapilacak bir is ne kadar kucuk olursa olsun, eger bereket araniyorsa muhakkak istisare edilmedir, "heyetin dehasi"ndan istifade edilmelidir.
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Menfî esasata bina edilen ve Karun gibi [SUP]1[/SUP] اِنَّمَاۤ اُوتِيتُهُ عَلٰى عِلْمٍ deyip, ihsân-ı Rabbânî olduğunu bilmeyip şükretmeyen ve maddiyun fikriyle şirke düşen ve seyyiatı hasenatına galip gelen şu medeniyet-i Avrupaiye öyle bir semavî tokat yedi ki, yüzer senelik terakkîsinin mahsulünü yaktı, tahrip edip yangına verdi.

Burada bahsedilen semavi tokat nedir? Bahsi gecen mahsul maddi mi yoksa manevi yonden midir?
 

Bahtiyar

Active member
Sevr and. ihanet eden zalim avrupa hükmetleri ,ve şükürsüz avrupanın başına gelenler.

Bahsi gecen mahsul maddi mi yoksa manevi yonden midir?
Medenyet nedir ; Adaletseverlik, insanca iyi ve ferah yaşayış. Şehirlilik. Yaşayışta, içtimaî münâsebetlerde, ilim, fenn ve san'atta tekâmül etmiş cemiyetlerin hâli.
Medeniyette terakki edilmiş, ileri gidilmiş , o zaman mahsul maddi manevi yönden alınmış.Ama mahsülünü tahrip edip yangına vermiş.Nedeni , Zalim avrupa hükümetlerinin zulümleri, nedir o zulüm sevr andlaşması ile islam alemine ve merkez-i hilafete (osmanlı) ihanet etmesinin karşılığı öyle bi tokat yediler.dünyada dahi bir cehenneme girip çıkamıyorlar, azapta çırpınıyorlar.
Burada bahsedilen semavi tokat nedir?
"Kastamonu Lahikası; Bu lahikaların yazıldığı 1936-1943 yılları arasında Üstad Bediüzzaman Kastamonu'da gözhapsinde ikamet etmektedir. Üstadın Kastamonu'daki sürgün hayatının önemli bir bölümü İkinci Dünya Savaşı yıllarına rastlar. Kastamonu Lahikası'nda yer alan mektuplar işte bu yılların yâdigarı olan mektuplardır."
"askerliğiniz endişesi için hâdisât-ı zamana baktım" ve "mağlûbiyet tokadını yediler" diyor .2. dünya savaşı olduğunu anlıyoruz.
 
Son düzenleme:
Üst