Hem de, âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur; içine dalma

tuncerr

Active member
Âfâkî tefekkürden maksat, insanın dış dünyaya, yani tabiata, dünyanın yapısına, yıldızların şekline ve şartlarına, zerrelerin ve kürelerin özelliklerine, yani kâinâtın maddî olarak varlığına çokça dalması ve kendini unutması; kendini ve iç dünyasını ihmal ettiği için dış dünyadaki bulgularını inanç dünyasıyla birleştirmeksizin kuru bir bilgi yığını haline getirmesidir.

İnsan bütün dış bilgilerini îmânıyla ve Tevhid inancıyla birleştirmelidir. Allah’ın isimlerinin bir bütün olarak tecellî ettiğini görmeli ve îmân etmelidir. Üstad Hazretlerinin bir diğer ifâdesiyle, Kadîr ve Hâlık isimlerinin tecellîlerini inkâr edemediği için gören, fakat bu tecellîleri Alîm ismiyle birleştiremeyen, yani bu tecellîlerin arkasında bilen bir yaratıcı olduğu hakîkatine îmân etmeyen insan, gaflet ve dalâlet bataklığına düşer.

Daha çok iç âlemine dönen, kendisini tanımaya gayret eden, dış âlemden aldığı bilgileri kalbî tefekkürüyle birleştiren ve doğru yorumlayan insan ise, Allah’ın varlığı ve birliği inancını rahatlıkla kavrar. Aksi takdirde dış âlemdeki çokluklar ve dağınık bilgiler insanın fikrini dağıtacak, insana evham verecek, enâniyetini ve benlik duygusunu kalınlaştıracak ve gafletine kuvvet verecektir. Bu çiğ ve kuru bilgiler tabiat bataklığına düşmesini kolaylaştıracaktır. İşte insanı dalâlete götüren çokluk yolu budur.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Hani Ustad diyor ya ne guzel deme ne guzel yapılmıs de. Diye işde ölede Su kainat ismi harfi ile tefekkür edilemez manayı harfi ile tefekkür edilebilir.

Allahın isimleri bir binanın kapıları gibi kimi ismi binanın giriş kapısını kimisi dairenin kapısını kimiside odalarının kapısını işaret edebilir. İşde öle de o binayı anlamak ve tanımak için sadece bir kapıdan gecmek yetmiyor diğer kapılarıda acıp odalarına kadar bakmalı...
 
Üst