İmam-ı Âzamın Vasiyeti

tuncerr

Active member
* Yürürken vakarlı olasın.
* Her işinde acele etmeyip, teenni edesin.
* Arkadan seslenene cevab vermeyesin. Zira hayvanlar ardından çağrılır. Onu kendine layık görmeyesin.
* Konuşunca, çok yüksek seslenmeyesin. Muhatabın işiteceği kadar ve ağır söyleyesin.
* Kendin için susmayı ve az hareketi âdet edesin. Böylece sabır ve sebatını herkes bilsin.
* İnsanlar içerisinde Allah-û Teâlâ'yı çok an ki, O'nu senden öğrensinler.
* Beş vakit namazın arkasından kendin için öyle vird kabul et ki, onda Kur'an okuyup, zikr ile şükrünü yapasın.
* Her ayda birkaç gün oruç tut.
* Nefsini murakabe edip, ilmi muhafazaya alasın. Böylece amelinle iki dünyada menfaatlenesin. İnsanlarla olan işlerini o görsün.
* Elinde bulunan dünya devletine ve bedenin sıhhatine itibar ve itimad etmeyesin. Böylece hepsinden sorguya çekildikte ümidsizliğe düşmeyesin.
* Sultan seni kendi yakınlarından ederse de, sen bu yakınlığını insanlara duyurmayasın. Zira sultana yakınlığı izhar edince, insanların ihtiyac ve işlerinin yeri olursun. Hepsinin işlerini görmeyi boynuna alırsan, sultanın gözünden düşüp hakaret bulursun. Yapmazsan ayıblanır, insanları darıltmak sıkıntısında kalırsın.
* Halkın hâtâsını örtüp, doğruluğuna uyasın.
* Kötü bildiğin kimseyi, kötülüğü ile anmayıp bir iyiliğini bulup, onunla söyleyesin.
* kötülüğü din hakkında ise, onu insanlara söyleyesin ve ona uymaktan onları koruyasın.
* Hak Teâlâ bu din-i mübinin yardımcısıdır. O halde sen, makam sahiblerinin dininde gördüğün sakatlıkları bir kere söylersen Allah-û Teâlâ yardımcın olur. İnsanlar senden elbette çekinir. Ne kimse dinde bir bid'at çıkarabilir, ne de bozukluğu o halde kalır.
* Sultanından ilme uymayan amel görürsen, ona saygılı tatlı dille söyleyesin. Çünkü onun eli, senin elinden kuvvetlidir.
* Bir sözü bir kere demekle yetinesin. O makam sahibi, o bozukluğu gıyabında söylemekle senden çekinmediyse, yine işleyip terk etmediyse, sarayına gidip, yalnız olarak tatlı dille nasihat edesin. Bid'at sahibi ise, münazara ile Kitab ve sünnetten hatırına geleni söyleyesin. Kabul ederse ne âla, yoksa onu kızdırmaktan çekinesin. Sakın ölümü unutmayıp, Hak Teâlâ'dan üstadların için mağfiret ve rahmet dileyesin.
* Kur'an-ı Kerim okumaya devam edip, kabir ziyaretlerine ve meşayıhı görmeye ve kıymetli yerlere çok gidesin.
* Avamın sana arzettikleri enbiya ve salihleri, mescid, menzil ve mezarlar hakkında gördükleri rüyaları kabul edesin.
* Küfr ve bid'at ehlinden bir kimse ile oturup konuşmayasın. Mümkünse dine davet edesin. Yoksa oyun meclislerine gitmeyesin.
* Müezzin ezan okuyunca, hazır olasın. Böylece avamdan önce mescide gelesin.
* Hakimin evine yakın evde oturmayasın.
* Komşundan gördüğün ayb, emanettir; saklayıp, kimsenin sırrını kimseye söylemeyesin.
* Bir iş için seninle meşveret edene doğruyu söyleyesin. Seni Mevlâ'ya yakın eden işleri O'na gösteresin.
* Benim bu vasiyyetlerimi can ile kabul kılasın. Bunlarla dünya ve ahiretinde fayda bulasın. Tevfik-i Hakk'ı refik bulasın.
* Sakın bahil olma ki, halin kötü olur. Tamah ve yalan ehli olma ki, mürüvvetsiz kalmayasın.
* Doğruyu yanlışa katma ki, ihanet görmeyesin.
* Her işte mürüvveti gözetesin.
* Sıkışık ve rahat zamanlarda beyaz elbise giyip, kalben kimseye muhtac olmadığını gösteresin.
* Fakirsen kimseden bir şey istemeyesin.
* Dünya ehline hırs ve rağbet etmeyesin. Himmetini yüksek yapıp, alçakta kalmayasın.
* Yolda giderken sağına soluna bakmayıp, önüne toprağa bakasın.
* Hamama giderken, hamam ücretini pazarlık etmeden insanlardan daha çok veresin. Hamam ehli arasında mürüvvetin zahir olup, onlardan tazim ve hürmet bulursun.
* İlim sahibleri yanında alçak olan dünyayı aşağı tutasın. Hak Teâlâ'nın katında dünyadan yüksek olan devlete kavuşasın.
* Dünya işleri için sadık bir vekil bulasın. İşlerini o görüp, sen ilim ve amele dönesin.
* İlim ehlinden hüccet ve münazara bilmeyenlerle ve makam kazanmak için olan bahis ve konuşmalara katılmayasın. Zira onlar senden kaçınmayıp, seni mahcub etmeye çalışırlar. Senin haklı olduğunu bilseler de, aykırı giderler. Ayan ve ekâbir meclisine vardığında onlar seni yüksekte oturtmayınca, sen yukarda oturmayasın.
* Bir cemaat içinde iken, onlar seni tazim ile ileri geçirip imam yapmayınca, önlerine geçmeyesin.
* Kadınların, kızların, gençlerin toplandıkları mesire (piknik) yerlerine gitmeyesin.
* Fısk, çalgı, şarkı ve haram bulunan meclislere girmeyesin. Onlarla ortak olup, ihanet görmeyesin.
* İlim meclisinde sakın kızmayasın.
* Halka, inanılmamaya yakın olan hikâyeleri söylemeyesin.
* İlim ehlinden biri için bir meclis kurmak istersen, eğer fıkıh meclisi ise, kendin gidersin, orada bildiğin gerçekleri takrir edersin. Böylece halk onu âlim sanıp, ona aldanmasınlar. Senin huzurunla şübhede kalmasınlar. Sözü fetvaya salih ise, onu ondan zikretmeli, yoksa senin huzurunda ders görmüş olmaması için kalkıp gidesin. Belki onun yanında talebenden birini bulundurup, sözünün durumunu, ilminin derecesini öğrenirsin.
* Bid'atle karışık zikr meclisine gitmeyesin.
* Evlenme işlerini, cenaze, bayram namazlarını ve Cum'a hutbesini üzerine almayasın.
* Anneni, babanı, üstadını hayır duadan unutmayasın.
* Bu nasihatimizi, bizden can-ü gönülden kabul edesin. Zira bunu senin ve herkesin iyiliği için vasiyyet eyledim. Bu yolda gidesin ve halkı da Hak yola getiresin.
 

ß@R@N

Member
Bir kaç maddesi biraz aklımı bulandırdı ne demek istediğini söliyebilirmisiniz ?
Meslea :

* Evlenm e işlerini, cenaze, bayram namazl arını ve Cum'a hutbes ini üzerine almaya sın.
 

tuncerr

Active member
Tam ifade edemeyeceğim ama, bu işlerin mesuliyeti ağır olduğu için olmuş olabilir. Ehil kişilerin yapması yönünde söylemiş olabilir. Bu sadece benim görüşüm.
 

genc_kalem

Okumak,Yaþamaktýr
İMAM-I AZAM'DAN NASİHAT

İmam-ı A'zam Hazretleri ilim meclisinde olduğu gibi insanları idarede de bir numune idi. Yıllarca insanlarla haşr-ü neşr olması ona çok şeyler öğretmiş ve insanların nasıl idare edileceği hususunda bir bilgin durumuna getirmişti.

Talebelerinden Yûsuf b. Halid Semtî'ye icazet verdikten sonra Basra'ya gönderirken söyledikleri her insanın bilip - tatbik etmesi lâzım gelen hususlardır. îmam-ı A'zam'ın vasiyeti şöyledir:

«Bilmiş ol ki, insanlarla iyi geçinmezsen, onlar sana düşman kesilirler, velev ki anan baban bile olsa senden hoşlanmazlar.

Akrabandan olmıyan bir cemâatle iyi geçinirsen sana ana-baba olurlar.
Şimdi gözümün önünden şöyle geçiyorsun: Basra'ya gidiyorsun, onlara muhalefete başlıyorsun, aralarına karışmıyorsun. Sen onları terkediyorsun, onlar da seni terkediyorlar. Sen onlara sövüyorsun, onlar da seni dalâlette sayıyorlar. Böyle yaparsan bu hem sana, hem bize leke olur. Onlardan kaçmak istersin. Bu akıl işi değildir. Zira hoş geçinmek gereken yerde müdârât yapmıyan akıllı sayılmaz,.. Basra'ya girdiğin zaman insanlar seni karşılar ve ziyaret ederler. Senin kadrini bilirler.

Herkese mertebesine göre itibar et. Şeref ehline ikramda bulun. İlim ehlini büyük tanı. Ustadlara hürmet göster. Gençlere ikram yap. Avamla yakından görüş. Fâcirlere müdârât göster. Hayırlı kimselerle arkadaşlık yap. Sultana lâkayitlık gösterme, kimseyi hakir görme.

Mürüvette kusur etme, sırrını kimseye açma. Denemedikçe kimsenin dostluğuna güvenme. Alçak ve hasîs kimselerle dost olma, Hoşa gitmeyen bir şeye alışma. Sefihlerle düşüp kalkma. Hoş geçin. Sabırlı ve mütehammil ol.

Güzel ahlâklı, geniş yürekli, derya gönüllü ol. Elbisen temiz ve yeni olsun. Güzel kokular kullan... Yemek yedirmekte çok cömert ol, herkesi doyur, cahîl ve cimri kimse asla başa geçip efendi olamaz.


Halkın ahvalini araştırıp öğrenen adamların olsun. Bir fitne ve fesat duydun mu onu islâha koş. Bir yerde salâha yüz tutmuş iyi işler duydun mu onları da arttır. Seni ziyaret edenleri de, etmiyenleri de sen ziyaret et.


Sana ister iyilik yapsınlar ister kötülük, sen herkese daima iyilik yap. Her vakit iyilikte bulun. Affet, bazı şeylere göz yum. Sana eziyet veren şeyi terket, hakkı yerine getirmeğe çalış. Arkadaşlarından hastalananları kendin ziyaret et. Göremediklerinin ahvalini soruştur. Sana gelmiyenlerle sen alâkadar ol...


Elinden geldiği kadar insanlara sevgi göster. Herkese selâm ver, isterse aşağı kimseler olsun, başkalarıyla bir mecliste toplanır veya bir mescitte beraber bulunur da aranızda bazı mes'eleler münakaşa edilirse ve senin bildiğine muhalif bir şey söylerse sen onlara muhalefet gösterme. Şayet sana da sorarlarsa onların bildiği gibi haber ver, sonra bu hususta şöyle başka kavil de vardır, delili şudur, diyerek kendi bildiğini söyle, böylelikle seni de dinlerler ve senin ilimde dereceni anlarlar. Eğer bu kimin kavli diye sorarlarsa bazı fukaranın kavli de. Bu hâl böylece devam ederse alışırlar, senin kadrini bilirler ve senin mevkiin yükselir.

Sana gelenlerin hepsine bir nevi ilim göster, her biri senden birşey bellemiş olsun. Onlara kıymetli bilgiler ver, ehemmiyetsiz şeylerle uğraşma. Onlarla arkadaş gibi ol. Hatta bazen şaka yollu latifeler bile yap. Zira dostluk ve samimiyet ilme devamı sağlar.

Onlara ara sıra yemek yedir, onların hacetlerini gör. Kadirlerini bil. Kusurlarına göz yum. Onlara yumuşak davran, hoş muamele et. Onlardan hiç birine can sıkıntısı ve bezginlik gösterme. Kendini onlardan biri imiş gibi tut. İnsanlara onların yapmağa alışık olmadıkları bir şeyi teklif etme.

Onların beğendikleri şeyi sende beğen. Onlara daima iyi niyet göster. Doğruluk yap. Kibiri bir yana bırak. Sana gadretseler de sen onlara gadretme. Sana hıyanet etseler de, sen emâneti yerine getir. Vefadan ayrılma. Takvaya sarıl. Her din erbabına muaşeretleri erbabınca muaşerette bulun.»


*Büyük Dini Hikayeler
 
Üst