oyle bir tovbe yapmiski

Eyvàh!

Well-known member
Hz. Büreyde (r.a.) anlatıyor:

Resûlullah (s.a.s.)'a, Mâiz İbnu Mâlik el-Eslemî (ra) gelerek:
- Ey Allah'ın Resûlü, ben nefsime zulmettim, zinâ fazihasını işledim, beni temizlemeni istiyorum" dedi. Resûlullah (sav) onu reddetti , geri çevirip meselenin üzerine gitmedi..


Ancak Mâiz ertesi gün tekrar geldi. Yine:
- Ey Allah'ın Resûlü, ben zinâ fazihasını irtikab ettim!" diye ikinci sefer itirafta bulundu. Adamı ikinci sefer geri çeviren Resûlullah (sav) adamın kavmine birisini yollayarak:
-Onun aklında bir noksanlık biliyor musunuz, normal bulmadığınız bir davranışına rastladınız mı?, diye tahkik ettirdi.
Ancak hep beraber:
-Biz onu gördüğümüz kadarıyla, aramızdaki sâlih kişilere denk akıl sahibi biliyoruz" dediler.


Mâiz üçüncü sefer müracaatta bulundu. Hz. Peygamber (sav) onlara yine birini göndererek adam hakkında sordurdu. Yine ne kendinde, ne aklında bir kusur olmadığını söylediler.

Adam dördüncü sefer müracaat edince, ona bir çukur kazdırdı. Taşlanmasını emretti ve taşlandı.

Gâmidiye adında bir kadın da gelerek:
- Ey Allah'ın Resûlü, beni niye reddediyorsun. Görüyorum ki, beni de Mâiz gibi geri çevirmek istiyorsun. Allah'a kasem olsun ben hamileyim de!, dedi.
Hz. Peygamber (sav) :
-Öyle ise hayır. Sen git ve çocuğu doğurunca gel,dedi.


Kadın gitti çocuğu doğurunca, bir beze sarılmış olarak çocukla geldi.
-İşte çocuk, doğurdum!,dedi.
Resûlullah (sav) :
-Git, sütten kesinceye kadar emdir, sonra gel!" buyurdu.


Kadın gitti, o çocuğu sütten kesince çocukla birlikte geldi. Çocuğun elinde bir ekmek parçası vardı.
-Ey Allah'ın Resûlü, işte çocuk, sütten kestim, yemek de yedi" dedi.

Resûlullah (sav) çocuğu alıp, Müslümanlardan birine teslim etti. Sonra bir çukur kazılmasını emir buyurdu. Göğsüne kadar derinlikte bir çukur kazıldı. Bundan sonra halka taşlamalarını emretti. Herkes taşladı. Hâlid İbnu Velid (ra) elinde bir taş ilerledi, başına attı. Kan yüzüne fışkırmıştı, kadına küfretti. Resûlullah (sav) Hâlid'in kadına küfrettiğini işitince:
-Ey Hâlid ağır ol!, dedi ve ilâve etti:
- Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e kasem olsun, bu kadın öyle bir tevbe yaptı ki, şâyet alış-verişte sahtekârlık yapanlar aynı tevbe ile tevbe yapsalardı, onların bile mağfiretine yeterdi !

Sonra Resûlullah (tekfın) emretti. Kadının üzerine namaz kıldırdı ve defnedildi.
 

TESBIHAT

Active member
allah bıze de hakıkı tevbeler nasıb eylesın
hz maiz gıbı gunahını en buyuk gören
pişmanlıgı tasan kullardan eylesın
kendı muhasebesınden ötürü baskalarını gözlerını görmeyen samımı kullardan eylesın
bu kıssadan dolayı yazana rahmet olsun
 

_vatan_

Well-known member
Yahu nasıl şimdi günahı aşikar etmemişler mi bu mübarek sahabeler.Günahı işledikten sonra kimse ye söylemezsek ve tevbe edip bir daha işlemezsek o zamanda affolunmazmıyız????

Tabi o mübarek zatların nasıl düşündüklerini bilemeyiz yada neye göre hareket ettiklerini ama aklıma takıldı işte.

Saygılar_vatan_Kardeşinizden
 
Üst