Bu konuda fikir alışverişinde bulunmak istiyorum.
Başlıkta kullandığım, kulağa bile çok itici gelen "kadının erkekleşmesi" meselesi....Sizce böyle bir vakıa mevcud mu, içinde bulunduğumuzu düşündüğümüz ahirzamanda.Açıkçası "yok" diyene hayret ederim.
Amacım yara deşmek değil tedavi adına biraz dikkat çekmek..
Böyle bir vakıa az-çok bir şekilde,bir miktarda (tabi ki herkesi kasdetmiyorm) olduğuna göre ve bu fıtri olmadığına göre ve bu gayrı-fıtriliğin etki alanına tüm fıtratlar gireceğine göre bir bakalım.
Aklıma önce sorumlu aramak geliyor.Kendi fıtratından tamamen habersiz olan ve özgürlüğünü fıtratının dışında arayan ve hüsrana düşen veya düşecek olan hanımları konunun dışında tutuyorum ve bu vakıanın sorumlusunu arıyorum.
Açıkçası aradığım ve sorumlu gördüğüm ve bu konuda uyuduklarını düşündüğüm insanlar; kız kardeşinin , eşinin ,kız evladının vs. fıtratından gaflete düşmüş beyefendilerdir. Şu veya bu şekilde 1001 teşvik ederek sosyal hayatın ortasına gönderdikleri mahremlerinin fıtratlarından...Gerçi bence bir erkeğin bundan gaflet etmesi çok kolaydır. Zira onun için karanlık bir vakitte sokakta tek kalan bir (fıtratı bozulmamış) kadının,endişe,korku ve tedirginliğini anlamak zor olsa gerek.Burada kadının fıtratı diyip dururken seriütteessür ,himayeye muhtaç,namahremin nazarından dahi sıkılan,maddeten zayıf, duygusal anlamda hassas vs vs. akla gelenler.
Bu olay bir sürec şeklinde işliyor.Yani bazen kadın (sözüm ona) zorunluluklar gereği gayri fıtri (yani kadın fıtratına ters) hallerde, muhatabiyetlerde , yolculuklarda.... bulunuyor.Bu çoğunlukta olan birşey sanırım.Tamam.Bu durumdaki kadın için devamında iki yol vardır bence.
1.Ya yaratılışını örtmeye devam ederek bu hal üzre yaşamaya devam etmek , yani zorunluluk veya değil sosyal hayatın orta yerinde bir erkek edasıyla cedelleşmeye , muhatabiyet kurmaya , yaşamaya devam edecek,yani kendi tercihi ile erkekleşecek.
2.Ya da .Zorunluluk adı altında yaşadıklarını bir yana koyup , fıtratına ,islama,huzura dönecek.
Allah'ın lütuf ve keremiyle fıtratının hakikatini anlayıp ikinci yola gitmeye niyet edenin önünde kendinden daha başka bir engel, hem de destek olması gerekirken engel olan bir engel var bence (elbette her zaman değil ama hiç de az değil).
Onun mahremi olan erkekler. Mantık: Zorunluluk zamanında bilmem ne işini nasıl halletti ise şimdi de öyle halleder, masum mantığı ile kendilerini daha az yükün altına usulca çekiverenler.Onları tebrik ediyorum.Tembelliklerini ve sorumluluk bilmemelerini böyle güzel izah eden ve kendi mahremlerini açıkça(ama farkında olmadan) erkekleşmeye teşvik edenleri tebrik ediyorum.Ama bu delik onların da havuzlarını kurutur.
Başlıkta kullandığım, kulağa bile çok itici gelen "kadının erkekleşmesi" meselesi....Sizce böyle bir vakıa mevcud mu, içinde bulunduğumuzu düşündüğümüz ahirzamanda.Açıkçası "yok" diyene hayret ederim.
Amacım yara deşmek değil tedavi adına biraz dikkat çekmek..
Böyle bir vakıa az-çok bir şekilde,bir miktarda (tabi ki herkesi kasdetmiyorm) olduğuna göre ve bu fıtri olmadığına göre ve bu gayrı-fıtriliğin etki alanına tüm fıtratlar gireceğine göre bir bakalım.
Aklıma önce sorumlu aramak geliyor.Kendi fıtratından tamamen habersiz olan ve özgürlüğünü fıtratının dışında arayan ve hüsrana düşen veya düşecek olan hanımları konunun dışında tutuyorum ve bu vakıanın sorumlusunu arıyorum.
Açıkçası aradığım ve sorumlu gördüğüm ve bu konuda uyuduklarını düşündüğüm insanlar; kız kardeşinin , eşinin ,kız evladının vs. fıtratından gaflete düşmüş beyefendilerdir. Şu veya bu şekilde 1001 teşvik ederek sosyal hayatın ortasına gönderdikleri mahremlerinin fıtratlarından...Gerçi bence bir erkeğin bundan gaflet etmesi çok kolaydır. Zira onun için karanlık bir vakitte sokakta tek kalan bir (fıtratı bozulmamış) kadının,endişe,korku ve tedirginliğini anlamak zor olsa gerek.Burada kadının fıtratı diyip dururken seriütteessür ,himayeye muhtaç,namahremin nazarından dahi sıkılan,maddeten zayıf, duygusal anlamda hassas vs vs. akla gelenler.
Bu olay bir sürec şeklinde işliyor.Yani bazen kadın (sözüm ona) zorunluluklar gereği gayri fıtri (yani kadın fıtratına ters) hallerde, muhatabiyetlerde , yolculuklarda.... bulunuyor.Bu çoğunlukta olan birşey sanırım.Tamam.Bu durumdaki kadın için devamında iki yol vardır bence.
1.Ya yaratılışını örtmeye devam ederek bu hal üzre yaşamaya devam etmek , yani zorunluluk veya değil sosyal hayatın orta yerinde bir erkek edasıyla cedelleşmeye , muhatabiyet kurmaya , yaşamaya devam edecek,yani kendi tercihi ile erkekleşecek.
2.Ya da .Zorunluluk adı altında yaşadıklarını bir yana koyup , fıtratına ,islama,huzura dönecek.
Allah'ın lütuf ve keremiyle fıtratının hakikatini anlayıp ikinci yola gitmeye niyet edenin önünde kendinden daha başka bir engel, hem de destek olması gerekirken engel olan bir engel var bence (elbette her zaman değil ama hiç de az değil).
Onun mahremi olan erkekler. Mantık: Zorunluluk zamanında bilmem ne işini nasıl halletti ise şimdi de öyle halleder, masum mantığı ile kendilerini daha az yükün altına usulca çekiverenler.Onları tebrik ediyorum.Tembelliklerini ve sorumluluk bilmemelerini böyle güzel izah eden ve kendi mahremlerini açıkça(ama farkında olmadan) erkekleşmeye teşvik edenleri tebrik ediyorum.Ama bu delik onların da havuzlarını kurutur.